Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1411 E. 2019/1336 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1411 Esas
KARAR NO: 2019/1336 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/11/2018
KARAR TARİHİ: 12/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketi ile davalı arasında ticari ilşkinin bulunduğunu, 2017 ve 2018 yılı içinde 10 adet faturanın davalı tarafa gönderildiğini, davalının gönderilen bu faturalara itirazı olmadığı gibi aynı zamanda ödemelerini de yapmadığını, taraflara ait tüm yasal defterlerin incelenmesi ile birlikte aralarında ticaretin olduğu kayıtlara girdiği ve ödemelerin yapılmadığının anlaşılacağını, davalı adına—- İcra Müdürlüğünün —- sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ancak davalı tarafça mesnetsiz şekilde itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davalı tarafın yapmış olduğu itirazların haksız olduğunu maddi tüm deliller ile bu durumun ortaya çıkacağını, davacı vekili sunulan tüm bu nedenler ve deliller ile birlikte dosyanın değerlendirilerek Davalının haksız olarak — İcra Müdürlüğünün —- sayılı dosyasına asıl alacak ve ferilerine yaptığı itirazın iptali ile devamına karar verilmesi ve ayrıca icra inkar tazminatına da hükmedilmesi, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır. HMK’nun 128. Maddesi uyarınca; Süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile davacı tarafça alacaklı sıfatı ile fatura alacağından kaynaklı icra takibine davalı tarafça yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasından ibaret olduğu görüldü.
Dosyamız arasına alınan —. İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin 06/07/2018 tarihinde takip başlatıldığı ödeme emrinin davalı/borçluya 13/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği davalının süresinde 20/07/2018 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan 20/07/2018 tarihli itirazın davacı-alacaklıya tebliğinden itibaren İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; defter inceleme neticesinde dosyamız bilirkişiye tevdii edilmiş olup , bilirkişi mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda özetle: Davacı —– yasal defterleri ile dosya ya sunulan evrakı incelenmiş davalı —– ait kayıtlarında 53.807,82-TL-TL alacak hesabı tespit edildiğini, davalının bu borcu ödediğine dair dosya içinde herhangi bir bilgi ve belge sunmadığı/bulunmadığı tespit edildiği, itirazın iptali davasında takdiri yüce mahkemenin olmak üzere borçlunun inkâr tazminatına mahkûm edilebilmesi, öğretide ve Yargıtay kararlarında genellikle kabul edildiği üzere, aşağıdaki şartların (birlikte) gerçekleşmesi ile oluştuğunu, alacaklının ilâmsız İcra takibi yapması, borçlunun ödeme emrine itiraz etmiş olması, itirazın iptali davasının süresi içinde açılmış olması, alacaklının talepte bulunması, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi, tarafların talep ettiği icra inkar tazminatı bakımından takdir yüce mahkemede olduğu, davacının iddia ettiği alacağının dava dosyasına sunulan evrakın tetkikinden yukarıda hesaplanan toplam sonuçlar tespit edildiği, huzurdaki davada, incelenen defterler muavin kayıtları ve evrak üzerinden davacı —– alacaklı olduğu kanaati oluştuğu yönünde mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporlarının HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporu yeterli, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan itibar edilerek hükme esas alınmıştır.
Bilirkişi raporlarının HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporu yeterli, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan itibar edilerek hükme esas alınmıştır.
Yargıtay–. Hukuk Dairesi— E. — K. Sayılı emsal kararı ile; ”… ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır.” şeklindedir.
Toplanan deliller, icra takip dosyası, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, ticari defterler, bilirkişi incelemesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında ticari ilişki olduğu davacının incelenen defterleri ile sabittir. Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilmesi için HMK’nun 222. Maddesi uyarınca kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. Bilirkişi raporunda davacı taraf defterlerinin defterlerinin HMK 222. Maddesinde belirtilen usulde olduğu tespit edilmiştir. Davacı delil listesi ile ticari kayıtlara dayanmış usulüne uygun ihtarata rağmen davalı taraf defterlerinin ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Davacı tarafça davalı adına icra takibine konu faturalar kesilmiş olup; defter incelemesi neticesinde aralarında başkaca bir ticari ilişki olmayıp; kesilen faturaların tümünün davacı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Yukarıda değinilen emsal içtihatta da belirtildiği üzere; davalı ticari defterlerini sunmadığı takdirde bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmış ve davacının ticari defterlerinde faturaların kayıtlı olduğu ve celbedilen BA/BS kayıtları incelendiğinde;davalı yanca ilgili vergi dairesine KDV Hariç olmak üzere -döneminde — TL,- döneminde- TL, – döneminde – TL, – döneminde — TL olmak üzere BA bildiriminin yapıldığı, taraf BA/BS kayıtlarının 2018 yılı itibari ile örtüştüğü, kalan fatura tutarlarının 5.000 TL altı olması nedeniyle BA bildiriminin yapılmasının zorunlu olmaması nedeniyle defterlerini sunmayan davalı kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan bu faturalar yönünden de davacının defterlerine itibar edildiği anlaşılmakla; faturaya konu malların teslimi davacı tarafça ispatlanmış olup, davalı tarafça fatura konusu bedelin ödediği ispat edilemediğinden; davalının icra takip dosyasındaki itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğu anlaşıldığından; bu bedel yönünden davanın kabulüne karar verilmiş; –. İcra müdürlüğünün —- esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 53.807,82 TL tutarında iptaline, takibin devamına karar verilmiş;
İcra inkar tazminatı açısından; İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, faturadan kaynaklanan alacak likit kabul edilmekle; kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davacının davasının KABULÜ ile;
1—-. İcra müdürlüğünün —- – esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 53.807,82 TL için İİK 67 maddesi gereğince İPTALİNE, takibin devamına,
2- Alacak likit olmakla İİK 67 maddesi uyarınca 53.807,82 TLalacağın %20’si icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-Alınması gerekli 3.675,61 TL harcın mahkememiz veznesine yatırılan 649,87 TL den mahsubu ile 3.025,74 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 41,10 TL ilk masraf, 649,87 TL peşin harç, 51,70 TL posta-tebligat masrafı, 750,00 bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1.492,67 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 6.268,86 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/12/2019