Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1397 E. 2019/1306 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/359 Esas
KARAR NO: 2020/8
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/06/2019
KARAR TARİHİ: 14/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekilinin uzun yıllardır —— ticaret yaptığını, davalı şirket ile uzun yıllardır yine ticaret yapan müvekkilinin şirketçe her yıl başı itibariyle davalı şirket ile ürün teslimi konusunda yapılacak mutabakat ile çek teslimi yapıldığını, müvekkil şahısça defter kayıtları ile cari hesap tablosundan anlaşılacağı üzere hiç bir borcu olmadığı halde çek teslimi gerçekleştirdiğini, — Şubesine ait – keşide tarihli keşidecisi müvekkil- lehdarı davalı—- olan – Seri No’lu —–TL bedelli çek ve teslim edilen devam çekler dahilinde her hangi bir ürün tedariki ve teslimi gerçekleştirmeyen davalı yan ile defaatle yapılan şifahi taleplere rağmen müvekkil şahsa çek iadesinin gerçekleştirilmemiş olduğunu, davalı şirketçe teslim edilmeksizin — tarihinde herhangi bir borcu olmaksızın mezkur çeki ödeme yükümlülüğü altına sokulduğunu, iş bu davamızın konusunun — olduğunu, davalı şirketin edimini hiç yada gereği gibi yerine getirmediğini, müvekkil şirketçe yapılan çek teslimi ile davalı şirkete avans çek tesliminin yapıldığının açık olduğunu, devam suretle yapılacak inceleme ile de müvekkil şahsa karşı edimini borçlanan davalı şirketin edimlerini yerine getirmediği yargılama aşamasında ispat edileceğini, bu sebeple verilen çeklerin müvekkil şirketçe ödenmeye başlanmasının müvekkil şirketi telafisi imkansız neticeler ile karşılaştırarak ciddi ekonomik sıkıntılara sebebiyet vereceğini, davalının hukuka ve hakkaniyete aykırı davranışları sebebiyle müvekkil şirketi telafisi imkansız zararlara sokması ve edimini yerine getirmemiş olması münasebeti ile avans olarak verilen çekten kaynaklı tedbir ve menfi tepsit/istirdat talebinde bulunulması zaruretinin hasıl olduğunu, davanın kabulü ile alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere gösterecekleri teminat mukabilinde— Şubesine ait – keşide tarihli keşidecisi müvekkil — lehdarı davalı -.- olan – Seri No’lu —-TL bedelli çekin muhatap bankaya ibrazı halinde ödenmemesi ve icra takibine konu edilmemesi için İİK m.72/2 hükmü gereğince icranın durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesi, mezkur çekten kaynaklı müvekkil şirketin borçlu olmadığının tespitine ve mezkur çekin iptaline, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iş bu davayı açma sebebi müvekkile vermiş olduğu çekler olduğunu, bu çeklerin sözleşme esnasında keşide edilmiş olup, ileri tarihli düzenlendiği teslim tutanakları ile sabit olduğunu, davacının çekleri avans çeki olarak nitelese de kıymetli evraklardan çekin sebepten mücerret olduğunu, davacı yan çekleri hiçbir borcu yokken verildiği iddiasıyla iş bu davanın açıldığını ancak edimin ifasına yönelik müvekkile herhangi bir ihtarda bulunulmadığını, müvekkil şirketin İstanbul Anadolu -. Asliye Ticaret Mahkemesinin- Esas sayılı dosyası kapsamında – tarihli 3 aylık Geçici Mühlet kararı ve Geçici Mühletin uzatılmasına dair—- tarihli ek 2 Aylık Mühlet kararı uyarınca konkordato süreci içerisinde bulunmakta olduğunu, konkordato projesinin devamı açısından bankalarda bulunan tüm çeklerin bedellerinin konkordato komiserinin denetim ve gözetimi altında olmak üzere iade edilmesine ilişkin mahkemeden ek tedbir kararı alındığını, ihtiyati tedbir kararında müşteri çekleri ile ilgili herhangi bir ayrıma gidilmeksizin, sebebi ne olursa olsun, mühlet tarihinden sonra tahsil edilen tüm müşteri çek bedellerinin konkordato projesi çerçevesinde ve konkordato komiseri denetiminde kullanılması için talep halinde iadesi ve bankalarca tahsil edilen müşteri çeklerinin bedelleri olarak gelen paralara bankalarca bloke işleminin önlenmesi kararlaştırıldığından; bankanın ısrarla tedbir kararını uygulamayarak, tedbir kararına karşı devam ettiği işbu hukuka ve yasaya aykırılık teşkil eden fiiller sebebiyle, tüm yasal sorumluluk bankalarda olup, bu hususta fazlaya ilişkin hak ve alacaklarımız ile muhatap bankalara karşı rücu haklarını saklı tuttuklarını, bankaların – tarihli tedbir kararına karşı yaptıkları itirazlar da mahkemenin — tarihli itirazın reddine dair kararla reddedilmiş olduğunu, bu kapsamda banların tedbir kararını uygulamaları sebebiyle müvekkil söz konusu çeklerle ilgili işlem tesis edemediğini, bu sebeple herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını ve davanın açılmasına sebebiyet vermediğini ve tüm sorumluluğun davalı bankalarda olduğunu dile getirmek suretiyle davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Dava hukuki niteliği itibari ile menfi tespit davasıdır.
7155 sayılı kanun ile 6102 sayılı TTK’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile “Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. ….” hükmü uyarınca konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesindeki “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü gereğince arabuluculuğa tabi davalarda dava açılırken, arabulucuya başvurulması ve arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi gerekir.
Davacı tarafa tensip zaptının 10 numaralı bendinde arabulucu son tutanağını sunması için 1 hafta süre verildiği sunmadığı takdirde davanın dava şartı yokluğundan usulden red edileceğinin bildirildiği ancak son tutanağın sunulmadığı anlaşıldı. Ayrıca —- tarihli celse de — sistemi üzerinden arabulucu son tutanağına ulaşılmak istenilmiş ise de yapılan sorgulamada arabulucu son tutanağının — sisteminde olmadığı görüldü. İş bu sebeple dava şartı gerçekleşmeden açılan dava red edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-Alınması gereken 54,40-TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 2.049,30-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.994,90-TL’nin davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan tüm masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalı lehine AAÜT uyarınca 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/01/2020