Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1377 E. 2019/1307 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1377 Esas
KARAR NO: 2019/1307 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/11/2018
KARAR TARİHİ: 10/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı firmanın, yük ve yolcu taşıma araçlarının satışı, bu araçların yedek parçalarının tedariki, bakımı ve onarımı işleri ile iştigal eden tüzel kişiliği haiz bir kuruluş olduğunu, davacı şirketin çeşitli tarihlerde davalı firmaya ait araçların tamir ve bakımının gerçekleştirmesi karşılığında keşide edilen faturalar neticesinde davalıdan 23.542,79 TL bakiye alacağının kaldığını, davalının borcunu ödemediğini, bunun üzerine davalı hakkında —-. İcra Müdürlüğünün—- E. sayılı icra dosyası üzerinden icra takibine girişilerek davalıya 7 örnek ödeme emri tebliğ edildiğini, davalı tarafından bakiye asıl alacak miktarına, işlemiş faize, ferilere itiraz edildiğini ve takibin bu nedenle durdurulduğunu, davalının takip öncesi faize ilişkin yapmış olduğu itiraza bir diyeceğinin olmadığını, bu miktarın dava dışında bırakıldığını, ancak davalının borcun esasına ve takip sonrası faize yönelik yapmış olduğu itirazların haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle duran takibe devam edebilmek ve böylelikle davalıda olan bakiye alacağının tahsil edebilmek amacıyla itirazın iptalini talep etme zorunluluğunun doğduğunu,izah olunan nedenlerle ve her türlü fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla,—. İcra Müdürlüğünün — E. sayılı dosyasına yapılan itirazın asıl alacak yönünden iptaline, davalının takibin durmasına sebebiyet vermesi nedeniyle itiraz ettiği asıl alacak kesimi olan 23.542,79 TL % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûmiyetine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının, davalı aleyhine —. İcra Müdürlüğü’nün —- E. Sayılı dosyası ile bir icra takibi başlatıldığını, davacının faturaya dayalı cari hesap alacağı bulunmakta olduğunu iddia ettiğini, oysa, davalının, davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını ve davacının,davalı şirketten herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, açıklanan nedenlerle; davacının davasının reddine, davacının alacağı likit olmadığından davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmemesine, yargılama ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Davacı tarafça alacaklı sıfatı ile cari hesap ilişkisinden kaynaklanan fatura alacağından kaynaklı icra takibine davalı tarafça yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasından ibaret olduğu görüldü.
Dosyamız arasına alınan —. İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin 11/10/2018 tarihinde takip başlatıldığı ödeme emrinin davalı/borçluya 12/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği davalının süresinde 18/10/2018 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan 18/10/2018 tarihli itirazın davacı-alacaklıya tebliğinden itibaren İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; defter inceleme neticesinde dosyamız bilirkişiye tevdii edilmiş olup , bilirkişi mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda özetle: Davacının dava konusu döneme ait ticari defterlerinin tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun şekilde yapılmış olduğu, faturalarla kayıtları uyumlu olan davacı ticari defterlerinin sahipleri lehine delil olma özelliğini haiz olduğu, takibe konu olan davacı alacağının ticari defterlerde kayıtlarının davalı adına tutulan muavin defter kaydında 23.542,79TL borç bakiyesi ile kayıtlı olduğu,davacının alacağının dava tarihi itibari ile ticari defter kayıtlarında görüldüğü, davacı tarafından düzenlenen faturaların E- Fatura olarak Temel Fatura olarak düzenlendiği ;Temel Fatura elektronik fatura sistemi üzerinden gönderilen ve muhatabın red etmesi imkanı olmayan muhatabın kabul etmesine bağlı olmadan muhataba iletilen fatura olduğundan ancak Türk Ticaret Kanunu’nun [TTK] 18’inci maddesinin [3] numaralı fıkrasında belirtilen harici itiraz yollarıyla itiraz edilebildiğinden dosya kapsamına bu şekilde yapılmış bir itiraz da sunulmadığından dava konusu faturanın tebliğ edildiğinin kabul edilebileceği, tarafların karşılıklı olarak dava konusu fatura bedelinin—–BA-BS formları ile bildirdiği , yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre özellikle davalı tarafından yapılan bu bildirimlerin mal ve hizmet teslimine ilişkin karine olarak kabul edildiği, tarafların bu kapsamda bildirmek zorunda oldukları alıın ve satımları dosyaya sunulan belgelere göre karşılıklı olarak bildirdiklerinin tespiti ile dava konusu mal ve hizmetin teslim edildiğinin kabul edilebileceği; davacının İcra takip dosyasında işlemiş ticari faiz talep ettiği , ancak davadaki talebinde işlemiş faiz olmadığı , bu halde davacının takip tarihi itibari ile faiz talebinin olduğunun kabul edilebileceği, tarafların tacir olması ve davacının talebi gözetilerek davacının davalıdan takip tarihinden itibaren Reeskont Avans faizi talep edebileceği yönünde mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporlarının HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporlarının HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporu yeterli, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan itibar edilerek hükme esas alınmıştır.
Yargıtay -. Hukuk Dairesi—- E. ———- K. Sayılı emsal kararı ile; ”… ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır.” şeklindedir.
Toplanan deliller, icra takip dosyası, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, ticari defterler, bilirkişi incelemesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında ticari ilişki olduğu davacının incelenen defterleri ile sabittir. Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilmesi için HMK’nun 222. Maddesi uyarınca kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. Bilirkişi raporunda davacı taraf defterlerinin defterlerinin HMK 222. Maddesinde belirtilen usulde olduğu tespit edilmiştir. Davacı delil listesi ile ticari kayıtlara dayanmış usulüne uygun ihtarata rağmen davalı taraf defterlerinin ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Davacı tarafça davalı adına icra takibine konu fatura kesilmiş olup; defter incelemesi neticesinde aralarında başkaca bir ticari ilişki olmayıp; kesilen faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Yukarıda değinilen emsal içtihatta da belirtildiği üzere; davalı ticari defterlerini sunmadığı takdirde bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmış ve davacının ticari defterlerinde faturanın kayıtlı olduğu ve celbedilen BA/BS kayıtları incelendiğinde;davalı yanca ilgili vergi dairesine BA bildiriminin yapıldığı, taraf BA/BS kayıtlarının örtüştüğü anlaşılmakla; faturaya konu malların teslimi davacı tarafça ispatlanmış olup, davalı tarafça fatura konusu bedelin ödediği ispat edilemediğinden; davalının icra takip dosyasındaki itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğu anlaşıldığından; bu bedel yönünden davanın kabulüne karar verilmiş; —–. İcra müdürlüğünün — esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 25.542,79 TL için İİK 67 maddesi gereğince İPTALİNE, takibin devamına karar verilmiş; dava dilekçesi ile icra takip dosyasında dava ve takip konusu 23.542,79 TL olarak kabul edilmesine ve bilirkişi raporunda da defter incelemesi neticesinde 23.542,79 TL cari alacak tespit edilmesine ve mahkemece davanın kabul edilmesine rağmen 23.542,79 TL yönünden hüküm kurulması gerekirken sehven basit maddi hata yapılarak 25.542,79 TL üzerinden hüküm kurulmuştur.HMK 304 maddesi uyarınca re’sen yapılacak tashih neticesinde yargılama gideri ve vekalet ücreti 23.542,79 TL esas alınarak hesaplanmıştır.
İcra inkar tazminatı açısından; İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, davalı yanca BA bildirimi dahi yapılmış alacak likit kabul edilmekle; kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davacının davasının KABULÜ ile;
1—- İcra müdürlüğünün —- esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 25.542,79 TL için İİK 67 maddesi gereğince İPTALİNE, takibin devamına,
2- Alacak likit olmakla İİK 67 maddesi uyarınca 25.542,79 TL alacağın %20’si icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-Alınması gerekli 1.608,20 TL harcın mahkememiz veznesine yatırılan 402,06 TL den mahsubu ile 1.206,14 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacılar tarafından yapılan 41,10 TL ilk masraf, 402,06 TL peşin harç, 56,20 TL posta-tebligat masrafı, 750,00 bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1.249,36 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.825,13 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/12/2019