Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1330 E. 2020/157 K. 27.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1330 Esas
KARAR NO: 2020/157
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/11/2018
KARAR TARİHİ: 27/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı borçlu ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında davalının ———– tarihli siparişine istinaden davalıya sattığı ve teslim ettiği toplam —–bedeline mukabil — tarih ve ——– nolu ——— tutarlı bir fatura düzenlendiğini, faturanın davalıya tebliğ edildiğini, davalının faturayı kabul ederek fatura karşılığını müvekkili ile herhangi bir mutabakat sağlamaksızın farklı tarihlerde kısım kısım ödediğini, buna karşılık faturanın kalan ———— bakiyesinin müvekkili şirkete ödenmediğini ve müvekkili şirketin sözlü görüşmelerinin herhangi bir sonuç vermediğini, bu nedenle faturanın ödenmeyen —– bakiyesi ile ilgili olarak davalı aleyhine ———- İcra Müdürlüğü’nün —– E. sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalının ——— tarihli itiraz dilekçesi ile ödeme emrini ———– tarihinde tebliğ aldığını, takibe konu faturaya ilişkin hiçbir borcu kalmadığını öne sürerek borca ve ferilerine itiraz ettiğini, icra müdürlüğünün ———– tarihli kararı ile takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalının itirazı üzerine müvekkili şirket ile yapılan görüşmelerde davalının müvekkili şirkete kestiği bazı fatura tutarlarını mahsup etmek suretiyle —- tarihinde bakiye ———- ödediğinin öğrenildiğini, ancak ne var ki davalının borca aykırı ve kusurlu davranışları nedeni ile müvekkili şirketin—— tarihinde takip başlattığını, davalının bakiye ödemesinin ise ——— tarihinde yapıldığını, bu nedenle davalının takip masrafları ve vekalet ücreti yönünden sorumluluğunun devam ettiğini, Y— HD ——– E———–K. sayılı kararının “… takip konusu aidat borcunun takipten sonra fakat ödeme emrinin tebliğinden önce ödenmesi borçluyu temerrütten kurtarmakla birlikte takibe sebebiyet verdiğinden ve İİK’nun 15/1 ve 59/1. Madde hükümleri gereğince takip masrafları ve ücreti vekalet yönünden borçlu sorumlu olacağından davacı alacaklı; bu kalemler yönünden itirazın iptalini ve takibin devamını istemekte haklıdır. Bu durumda, davacının takip masraflarını ve vekalet ücretini, haricen ödenen borç miktarına bağlı olarak talep hakkı bulunduğu gözetilerek, itirazın bu yönden iptaliyle takibin devamına karar verilmesi gerekirken …” şeklinde olduğunu, yukarıda arz edilen maddi ve hukuki gerekçeler ile davalının haksız ve kötüniyetli itirazının icra vekalet ücreti ve icra harç ve masrafları yönünden iptaline karar verilmesini Sayın Mahkemeden arz ve talep ettiklerini belirterek, yukarıda açıklanan nedenlerle, cevap savunma belge ve delil sunma hakları dahil tüm yasal hakları saklı kalmak kaydıyla; davalı tarafından yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın vekalet ücreti ve takip masrafları yönünden iptaline, davalı aleyhine İİK 67. madde uyarınca % 20’den az olmamak şartı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında ticari anlaşmaları gereği cari hesap esasına dayanan ticari ilişki bulunduğunu, davacı şirket tarafından düzenlenen ———- tutarındaki faturaya ilişkin, davacı tarafça müvekkilin cari hesap esaslarına göre yapmış olduğu ödemeler sonrası ————- bakiye borç olduğunu iddia ettiğini, bu hususu gerekçe göstererek müvekkili şirket aleyhine icra takibine giriştiğini, öncelikle Türk Ticaret Kanununun 87 ve devamı maddeleri uyarınca müvekkili ve davacı şirket arasındaki cari hesap sözleşmesinin, tacirler arasındaki finansal hükümleri düzenleyen özellikli bir anlaşma olduğunu, TTK’nın 95. maddesi uyarınca cari hesabın kesilmesinden önce taraflardan hiç birinin alacaklı veya borçlu sayılamayacağını, tarafların hukuki durumunu ancak mukavelenin sonundaki hesabın kesilmesinin tayin edeceğini, takip tarihi itibariyle cari hesap anlaşması halen geçerli olduğundan, cari hesap sözleşmesi sona ermeden davacı tarafın alacaklı, müvekkili şirketin ise borçlu konumda bulunmadığını, TTK’nın 96. maddesi uyarınca da cari hesap anlaşmasının ancak; kararlaştırılan müddetin bitmesi, bir müddet kararlaştırılmadığı takdirde tarafların birinin feshi ihbar etmesi ile sona ereceğini, ayrıca yapılacak olan fesih ihbarnamesinin TTK’nın 18. maddesi uyarınca yapılacak ihbarın noter kanalı ile yapılmasının zorunlu olduğunu, söz konusu durumda; davacı tarafın cari hesap anlaşmasını sona erdirmek adına müvekkili şirkete bir ihbarının söz konusu olmadığını, davacı ve müvekkili şirket arasında belirli bir tarihte cari hesap sözleşmesinin biteceğine ilişkin bir anlaşma da bulunmadığını, dolayısıyla TTK’nın 92. maddesi uyarınca hesap devresi hakkında bir anlaşma veya ticari teamül olmaması sebebiyle ilgili takvim yılının son gününün, taraflarca hesabın kapatılması günü olarak kabul edileceğini, yani icra takibinin başlatıldığı tarihte taraflar arasındaki cari hesap sözleşmesinin halen devam etmekte olduğunu, tarafların birbirlerine karşı hukuki olarak borçlu ya da alacaklı sıfatlarına haiz olmalarının söz konusu olmadığını, bu nedenle icra takibine girişme olanakları bulunmadığını, yapılan icra takibinin haksız yere yapıldığını, Yargıtay ———- Hukuk Dairesi ——-E. ——— K. kararının ” KARAR: Davacı vekili; taraflar arasında akdolunan satın alma sözleşmesi kapsamında müvekkilince faturalara konu malların davalıya satılarak teslim edildiğini bakiye cari alacağının ödenmemesi üzerine aleyhine başlatılan icra takibine davalı borçlunun itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaliyle, takibin devamına ve % 40 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, yanlar arasında akdolunan sözleşmenin cari sözleşmesi niteliğinde bulunduğu halde bir yıllık sözleşme dönemi sona ermeden yasal düzenlemeye aykırı şekilde takibe girişildiğini, öte yandan sözleşme hükümleri uyarınca müvekkilince kesilen faturaların da davacı yanca gözetilmediğini bildirerek, davanın reddini savunmuş ve % 20 oranındaki tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece, sözleşme hükümleri ve TTK 87. v.d. maddeleri birlikte değerlendirilerek, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda taraflar arasında ———- tarihli cari sözleşmesi akdedilmiş olduğu ve takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan talep edebileceği muaccel bir alacağı bulunmadığı gibi cari katedilmeden de talepte bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. SONUÇ :Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, ———- tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” şeklinde olduğunu, kaldı ki; davacı şirket ile müvekkili arasındaki cari hesap anlaşması incelendiğinde davacı tarafın takip başlattığı tarihte müvekkil şirketin davacı şirkete karşı takibe konu edilen miktarda bir borç ekstresinin bulunmadığını, cari hesapta bakiye bir borç bulunmakta olduğunu ancak bu miktarın takip tutarından daha az bir meblağa denk gelmekte olduğunu ve anlaşma sona ermediğinden muacceliyet kesp etmemekte olduğunu, ayrıca cari hesapta bulunan bakiye borcun icra takibinin başlatıldığını öğrenmeden evvel müvekkili şirket tarafından davacı tarafa cari hesap esaslarına göre ödenmiş olarak kayıtlara geçtiğini, ilgili ödeme dekontunun davacı tarafın dava dilekçesinde mevcut olduğunu, davacı vekilinin yaklaşık ———- yapılan ödeme sonrası müvekkili şirketin borcunun kapandığını bir başka deyişle sıfırlandığını kabul ettiğini ancak; ödemenin takip tarihinden sonra yapıldığı hususu üzerinde durduğunu, yani davacı vekilinin de ikrar ettiği ve müvekkili şirketin yapmış olduğu ödemeye ilişkin sunduğu ödeme dekontundan da anlaşıldığı üzere —— İcra Müdürlüğü —- esas sayılı dosyaya konu edildiği gibi müvekkili şirketin bakiye borcunun ——– olmadığını, davacı tarafın da bu hususu dava dilekçesi ve eklerinde ikrar ve beyan etmiş bulunduğunu, müvekkili şirket ile davacı şirket arasındaki cari hesap anlaşmasının ve karşılıklı olarak ticari işlemlerin devam etmesi söz konusu olduğundan tarafların hukuki olarak alacaklı ya da borçlu sıfatına haiz olamayacağı gerekçesi ile haksız ve hukuka aykırı icra takibine itiraz edildiğini, davacının itirazın iptali davası açması yerinde olmadığını, itirazın iptali davası açılabilmesi için geçerli bir icra takibinin bulunması gerektiğini, bu durumda müvekkili şirkete cari hesap sözleşmesi devam ettiğinden geçerli bir icra takibi yapılmasının mümkün olmadığını, dolayısıyla müvekkilinin ödeme emrine itirazında kötü niyeti bulunmadığını, ek olarak talep edilen icra inkâr tazminatına hükmetme hususunun gereklerinin somut vakıa da bulunmadığını, İcra İflas Kanununda belirtildiği gibi icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için takibin sonuçlanmasını engellemek ve alacaklının alacağını almasına mani olmak amacı ile itirazın yapılmış olması şartının arandığını, ancak dava tarihi itibariyle davacı ile müvekkili şirket arasında cari hesap anlaşması ve hareketleri halen devam ettiğinden davacı tarafın alacaklı sıfatına haiz olmadığını, icra inkâr tazminatı hususunda davacı şirketin hukuki bir yararının olmadığını, sonuç olarak ödeme emrine itiraz edilmesinin icra inkar tazminatı şartlarını oluşturmadığını, tam aksine, davacı taraf aleyhine haksız ve hukuka aykırı başlatılan icra takibi için % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, yukarıda arz ve izah ettikleri sebepler ve Sayın Mahkemenizin resen gözeteceği hususlar ile davacı tarafın haksız olarak açmış olduğu davanın reddine, davacı tarafça talep edilen icra inkar tazminatı talebinin reddine, icra takibini haksız ve hukuka aykırı başlatan davacı taraf aleyhine % 20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Taraflar arasındaki davaya konu uyuşmazlık; tacirler arasında fatura alacağından kaynaklanan bakiye borç nedeniyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Dosyamız arasına alınan ——– İcra Müdürlüğü’nün ——– Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde ödeme emrinin davalı/borçluya — tarihinde tebliğ edildiği davalının süresinde ——– tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan itiraz üzerine ———– tarihinde İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş olup inceleme günü taraf defterleri incelenmiş ve bilirkişi ——– tarihli — sayfadan ibaret raporunda sonuç olarak;
‘ …1) Davacı tarafın incelenen — yılına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı,
2) Davalı tarafın incelenen ——– yılına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı,
3) Tarafların ticari defter kayıtlarına göre; taraflar arasındaki açık hesabın işleyişinin davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturaların, davalı tarafından yapılan ödemeler ve davalı tarafından davacı adına düzenlenen iade faturaları ile kapatılmak suretiyle işlediği,
4) Alacaklı …tarafından ——– İcra Müdürlüğü’nün ——— E. sayılı dosyası ile borçlu ——–aleyhine, faturaya dayalı bakiye alacağı için — asıl alacaktan oluşan takip tutarı üzerinden —- tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinde icra takibinin dayanağı olarak davacı …tarafından davalı ———adına düzenlenmiş —– tarihli, —- nolu, ————– TL tutarlı faturaya dayanıldığı,
5) Davacı vekilinin dava dilekçesindeki beyanı, davalı vekilinin cevap dilekçesi ekinde dava dosyasına sunmuş olduğu hesap ekstresi ve yukarıda “5) Tarafların Ticari Defter Kayıtlarına Göre Açık Hesabın İşleyişi:” başlıklı bölümde yer alan tablo ve açıklamalardan da görüleceği üzere icra takibinin dayanağı olan davacı …tarafından davalı——– adına düzenlenmiş ———— tarihli, ——– nolu, —- TL tutarlı faturanın davalı tarafından davacıya yapılan — tarihli, —— tutarlı ve ——tarihli, ——TL tutarlı ödemeler ile icra takip tarihi olan —- tarihinden önce kapatıldığı, bu faturadan dolayı bakiye bir borç kalmadığı,
6) Davacı tarafın ——— yılına ait ticari defterlerinin incelenmesinde; davacı …nin davalı ————den takip tarihi itibarıyla——— alacaklı olduğu,
7) Davalı tarafın —-yılına ait ticari defterlerinin incelenmesinde; davalı ———— davacı —– takip tarihi itibarıyla ———-borçlu olduğu,
8) Davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibarıyla olan bu alacağının —— tarihli, ——— nolu, ——– tutarlı faturadan ve açık hesap bakiyesinden kaynaklandığı, bu faturanın davalı tarafından davacı adına düzenlenen —— tarihli, toplam———-tutarlı, – adet iade faturası, davalı tarafından yapılan ——– tarihli, —— tutarlı ödeme ve icra takip tarihi olan —— tarihinden sonra davalı tarafından yapılan—- tarihli, ——-tutarlı ödeme ile kapatıldığı,
9) İcra takibinde davacı tarafından —- tarihli, ———nolu, ——–tutarlı faturaya ya da açık hesap bakiyesine dayanılmadığı,
10) Davacı tarafın ———- asıl alacaktan oluşan takip tutarı üzerinden başlatmış olduğu icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine açmış olduğu itirazın iptali davasında davalının icra takibine yaptığı itirazın vekalet ücreti ve takip masrafları yönünden iptaline karar verilmesini istediği, harca esas değeri ————- olarak gösterdiği,
Görüş ve kanaatlerimi Mahkemenizin takdirlerine saygıyla sunarım.’ şeklinde mütalaa vermiştir.
Taraflara arasında TTK 89 anlamında yazılı bir cari hesap sözleşmesi olmadığı tarafların açık hesap şeklinde çalıştıkları, davaya konu takibin —-tarafından davalı ——— adına düzenlenmiş ———tarihli, ——- nolu, ——— TL tutarlı faturaya dayandırıldığı ve defter incelemesi sonucunda bu faturaya ilişkin borcun davalı tarafından takip öncesinde davalı tarafından davacıya yapılan—– tarihli, ——- tutarlı ve ——– tarihli, ——- tutarlı ödemeler ile icra takip tarihi olan ———- tarihinden önce kapatıldığı anlaşıldığından, takibe sıkı sıkıya bağlılık ilkesi gereği davanın reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40-TL karar harcının peşin alınan 35,90-TL’den mahsubu ile bakiye 18,50-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından sarfolunan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri sarf olunmadığından bu konuda karar vermeye yer olmadığına,
5-Davalı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 8.181,40-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/02/2020