Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1289 E. 2019/998 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1289 Esas
KARAR NO: 2019/998
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 01/11/2018
KARAR TARİHİ: 10/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili ile——– plakalı aracın Ruhsat Sahibi olan ——– arasında araç değer kaybı ve kazanç kaybı hususunda temlik sözleşmesi imzalandığını, temliğe konu aracın — tarihinde ———- plakalı aracın şoförünün %100 kusurlu olması sebebiyle oluşan kazada hasar gördüğünü, dilekçe ekinde bulunan maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında görüleceği üzere sürücü beyanları incelendiğinde davalı sürücünün yazılı ve imzalı beyanıyla kazaya tam kusuruyla sebebiyet verdiğini ikrar ettiğini, işbu kaza sebebi ile temliğe konu araçta maddi hasar meydana geldiğini, ortaya çıkan hasar sebebi ile temliğe konu aracın 4 gün onarımda kaldığını, bu süre içerisinde tic ari işlevini yerine getiremediğinden kazanç kaybına ilişkin alacak olduğunu, temliğe konu aracın ticari gelir elde ettiği söz konusu olduğundan 4 gün boyunca çalışamamasından dolayı kazanç kaybına uğradığını, uğramış olduğu günlük ———–TL’den olmak üzere 4 günlük kazanç kaybını davacıdan talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu, takip başlatıldığını, davalı yanın takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini, bu nedenlerle davalının İstanbul Anadolu 22. İcra Müdürlüğünün ———- Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazların iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, davalıların itirazları haksız ve kötüniyetli olduğundan alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ile özetle; söz konusu davalarda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olmadığını, davacı tardafın iddiası trafik kazası sonucu araçta oluşan kazanç kaybı olduğunu, yani malvarlığı haklarına ilişkin olan bu davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesini talep ettiğini, davacı tarafın ——— ile arasında araç değer kaybı ve kazanç kaybı ile ilgili olarak temlik sözleşmesi olduğundan bahsettiğini ancak buna ilişkin hiçbir sözleşmenin dava açılırken delil olarak sunulmadığını, davacı tarafın hangi sıfatla söz konusu davaya açtığına anlam veremediğini, zira davaya konu araç ile tarafına ait olan araç arasında meydana geldiği iddia edilen kazada davacı taraın hiçbir sıfatı bulunmadığını, bu nedenle dahi işbu davanın sıfat yokluğundan reddi gerektiğini, davacı tarafın işbu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, söz konusu kazaya ilişkin olarak ise kazanın durmakta olan trafikte araçlakrın sürtmesinden ibaret olduğunu, karşı tarafın da onayı ile kaza yerinde hızlıca hazırlanan tutanağın tarafınca tüm iyi niyetiyle karşı tarafın beyanları doğrultusunda imzalandığını, ancak kaza dahi sayılamayacak kadar küçk çaplı beydana gelen aracın diğer bir araca sürtmesi olayına karşın davacı tarafın kazanç kaybı olarak 4 gün aracın serviste kalmasını göstermesinin iyi niyetli bir yaklaşım olmadığını, bu nedenlerle öncelikle bu davada sayın mahkemenin görevli olmadığı hususu göz önünde bulundurularak görevsizlik kararı verilmesini, ayrıca davada davacı tarafın sıfat yokluğundan dolayı husumet itirazları olduğunu, husumet yokluğundan dolayı davanın esasına girilmeksizin usulden reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esasına girilerek davacı tarafından haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Bilindiği üzere, ———- tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanun’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur. Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler. Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Görev hususu HMK’nun 114/1-c’ye göre dava şartlarındandır. Dava şartları HMK 115/1 ve 2.maddelerine göre davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılır. Davanın mutlak ticari davalardan olmadığı gibi nispi ticari dava niteliği de taşımadığı; taraflar arasında araç kiralama sözleşmesi imzalandığı konusunda uyuşmazlık olmadığı ve uyuşmazlığın da trafik kazası sonucu davacının aracında meydana gelen kazanç kaybının tanzimi istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, hukuki niteliği itibari ile trafik kazası sonrası oluşan kazanç kaybı alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ilişkindir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ——. Hukuk Dairesi Esas No——– Karar No——- Nolu Kararında ‘ … müvekkiline ait aracın ticari araç olması sebebiyle ticari gelir elde ettiğini 1 gün onarımda kalması sebebi ile yerine getiremediğinden kazanç kaybı yaşadığını… Somut dava ile, davacı işletene ait araç ile davalının sevk ve idaresinde bulunan aracın karıştığı trafik kazası nedeniyle kazanç kaybının talep edildiği görülmektedir.
Dava, niteliği itibarı ile haksız fiilden kaynaklanmış ve davalının gerçek kişi olması nedeniyle mutlak veya nispi ticari dava kapsamında da bulunmaması nedeniyle uuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan mahkemece, asliye ticaret mahkemesinin görevli bulunduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı vermesi doğru görülmemiştir.’ demek suretiyle araç ticari de olsa davalının gerçek kişi olması durumunda uyuşmazlığın Asliye hukuk Mahkemelerinde çözüleceğini belirtmiştir.
Ticaret Mahkemelerinin görev alanı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/1 maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” ifadesi ile ticari davalar ile sınırlandırılmıştır.
Ticari davalar ise TTK 4/1. maddesinde nispi ticari davalar, 4/1-a fıkrasından f fıkrasına kadar sayılan hususlar ise mutlak ticari davalar olarak sayılmıştır.
Bir davanın nispi ticari dava sayılması için TTK 4/1. maddesi birinci fıkrasında belirtildiği gibi her iki tarafında tacir olduğu ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir dava olması gerekmektedir.
Mutlak ticari davalar ise TTK 4/1-a maddesinde her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanununda düzenlenen hususlar ile yine TTK 4/1 f fıkrasına kadar sayılan yasalarda belirtilen davalar olarak sayılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girmesi ile birlikte 5/3 maddesi gereği artık asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisinden çıkarak görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunun 1. Maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Davaya konu olayda davacının temlikname gereği kaza sonucu haklarına halef olduğu araç ile davalının işleteni ve sevk ve idaresinde bulunan aracın karıştığı trafik kazası nedeniyle kazanç kaybının talep edildiği görülmektedir.
Dava, niteliği itibarı ile haksız fiilden kaynaklanmış ve davalının gerçek kişi olması nedeniyle mutlak veya nispi ticari dava kapsamında da bulunmaması nedeniyle uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan mahkememizin görevsiz olması sebebi ile görevsizliğine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-TTK 5/3. ve HMK.114/c maddeleri uyarınca mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK.’nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, Kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere, HMK.nun 115/1.maddesi uyarınca davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/10/2019