Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1269 E. 2022/339 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1269 Esas
KARAR NO : 2022/339

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 26/10/2018
KARAR TARİHİ : 20/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin idaresinin—-. tarafından görevlendirilen —–tarafından yürütüldüğünü, müvekkilinin kayıtlarında —tarihinden sonra yapılan araştırmalar neticesinde, —–yer alan 141.463,84 TL tutarındaki kasa hesabında görüldüğü iddia edilen rakamın fiziki olarak mevcut olmadığını ve — yer alan —- tutarındaki — olmadığını, TTK’nun 553. Maddesi uyarınca kurucular, yönetim kurulu üyeleri ve yöneticiler kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde şirkete verdikleri zarardan sorumlu olduklarını, anılan yasa hükmü ve davalının sorumluluğunu doğuran sair yasal düzenlemelere istinaden davalının yol açtığı —- itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkeme kararı ile davacı şirkete —– kayyım olarak atandığını, davacının davayı zaman aşımı süresinden sonra açtığını, davacı yanın tek taraflı iradesi ile belgeler oluşturduğunu ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkilinin — tarihinde gözaltına alındığını ve —– tarihinde tutuklandığı, müvekkili ile birlikte şirkette görevli ———– alındığını ve tutuklandığını, bu süreçte şirkette yetkili kimsenin kalmadığını, müvekkilin şahsi mal varlıklarına tedbir konulduğunu ve şirketlerine de —– kayyım olarak atandığını,—–tarihleri arasında şirkette yetkili hiçbir yöneticinin olmadığını, bu süreçte—– boşluk olduğunu ve davacının —- tutarının kasa hesabında göründüğü ancak fiziki olarak olmadığı iddiasına istinaden, müvekkilinin bilgisi olmadan şirket içinde kayda alınmayan işlemlerin yapılmış olabileceği ve paranın çalınmış veya kaybolmuş olabileceğini ve bu süreçte iddia edilen zararlardan müvekkilinin sorumlu tutulmasının kabul edilemeyeceğini, dava dilekçesinde yer alan —-tutarındaki 6 adet çek için çeklerin numaraları, hangi bankaya ait olduğu ve çek ile ilgili sair bilgilerin davacı tarafça açıklanması gerektiğini, davacı iddialarının müsebbibinin kusurları nedeniyle müvekkilinin olduğunun ispat etmesi gerektiğini ve bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Şirketin—- kayıtları ve —– tarafından yapılan inceleme raporları,—— adına kayıtlı taşınmaz —– bilgileri, banka—– belirtilen çeklerle ilgili ödeme bilgileri celp ve ibraz edilmiş, zarar iddiaları ile ilgili olarak şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Davacı şirket —- Olup, ——– iştigal konusu —– işleridir. Davacı şirket —– zarar raporlamıştır. Davalı —- tarihinde gözaltına alınmış, —– şirket ile ilgisi kesilmiştir. ——–tarihli karar ile şirketin mal varlığına el konulmuş ve——- tarihinde kayyım olarak görevlendirilmiştir.
Dava dilekçesi ekinde yer alan —- tutanakta “—– tespit tutanağından sonra yapılan araştırmalar neticesinde aşağıda belirtilen tutarların mizanda olmasına rağmen gerçekte olmadığı tespit edilmiştir. —–tutarındaki kasa hesabında görünen——-olarak mevcut olmadığı; ——– çekin —— olmadığı” ifadesi mevcuttur. Tutanak, ——–çıktısı olarak düzenlenmiş, —– ile yazılmıştır. Bu tutarlar———— tesellüm noksanları” hesabına aktarılmıştır.
Uyuşmazlık.————- kasa bakiyesi olarak yer alan 141.463.84 TL nin fiziki olarak mevcut olmadığı, yine ———tutarındaki ——— —– bulunmaması nedeniyle zarar oluşup oluşmadığı ve TTK. 553. Maddesi uyarınca davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı konusundadır.
—– tarihinde hazırlanmış ———- incelenmiş, değerlendirilmiş ve raporun sonuç bölümünde; şirketin halihazırda gayri faal olduğu, —– yıltarında herhangi bir faaliyette bulunulmadığı, TTK. Md. 376 ya göre ödenmiş sermayenin—– tarihli bilançosunda 2/3 ünü korumadığının görüldüğü; —– olması —– ile alacaklılar tarafından—–başlatıldığı, —–tarihinde kayyım atanmasından ——ödeme darlığından dolayı takip işlemlerinin başlatıldığı, kayyım heyeti atanmadan —– borca batık olduğunun görüldüğü, bu şartlar altında—- devamında fayda bulunmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Raporda dava konusu kasa—- —— noksanı çekler ile ilgili hiçbir tespit ve açıklama olmadığı anlaşılmıştır.
30/07/2018 tarihinde alınan özel amaçlı—– vergisi beyannamesinde yer alan———– bölümde “————– amaçlı izlenildiği düşünülen —— tespit edilmiştir.——çek hesaplarındaki şüpheli —- denetim çalışmalarımız sırasında dikkatimizi çekmiş ve detaylı incelemeler sonucunda şüphelilerin gerçekliğini doğrular nitelikte bulgulara ulaşılmıştır. Çeklerin bir çoğunun gerçek bir hizmet/mal alımı veya satımı karşılığında kesilmediği, bir kısmı için kesilen faturaların ise aynı gün içinde iplal edildiği tespit edilmiştir. Çeklerin nakde çevrilmesi —–dışında ticari ilişkilere sahip şirketler ile —– karşılıklı çek kesildiği, bu çeklere istinaden bazılarında fatura düzenlendiği, bazılarında—– kimi işlemlerde ise fatura dahi kesilmediği, hesapların çek nakde çevrildikten sonra karşılıklı olarak iade faturaları kesildiği gözlenmiştir.” açıklamaları olduğu anlaşılmıştır.
Bu raporların bağımsız denetim raporu niteliğinde olmadığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme sırasında zarar iddiasının dayandırıldığı çeklerin mal ve hizmet alışverişine dayanmadığı, bu çeklerin —– kullanıldığı, bu nedenle bu çeklerin karşılıksız çıkması ve —- bulunmaması durumunun şirket için bir zarar niteliği taşımadığı kanaatine varılmıştır. Zira çeklerin davacı kayıtlarında yer almasına rağmen fiziken mevcut olmadıkları ve bu çeklerle ilgili bir başka şirkete mal ve hizmet alımına dayanan fiili bir borçta olmadığı görülmektedir. Aynı şekilde nizamda yer alan —-tutarlı kasa hesabındaki paranın fiziken mevcut olmadığı ancak bu tespitlerin —- Kasım ayında yapıldığı, davalının ise 16/08/2016 tarihinde göz altına alındığı, aradaki dönemde kasada görülen bu paranın gerçekte mevcut olup olmadığı yada kimler tarafından kasadan alındığına ilişkin somut bir delile rastlanılmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm bunların yanında davalının aleyhine TTK.nun 553.maddesi uyarınca sorumluluk davası açılıp açılmayacağı hususunun ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
—- —-üyesinin—-yer aldığı tespit edilmiştir.—–tescilinin ilan edildiği; şirketin yönetim kuruluna ilk üç yıl görev yapmak üzere—–adına hareket etmek üzere—– tespit edilmiştir. (ilk 3 yıl için görev yapmak üzere —-numarası ile —– esas sözleşme ile yönetim kurulu üyesi olarak atanmıştır.———-. adına hareket etmek üzere …… adresinde ikamet eden……. Kimlik numaralı ———yetkilendirilmiştir.)
——– aynı zamanda davacı şirketin kurucu ve tek ortağıdır.
Bilindiği üzere —– üyesi gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilir. TTK m. 359/2 uyarınca “bir tüzel kişi yönetim kuruluna üye seçildiği takdirde, tüzel kişiyle birlikte, tüzel kişi adına,—- olunur; ayrıca, tescil ve ilanın yapılmış olduğu, şirketin internet sitesinde hemen açıklanır. —-adına sadece, bu tescil edilmiş kişi toplantılara katılıp oy kullanabilir”. TTK m. 359/2 tüzel kişilerin yönetim kurulu üyesi olmasına imkan vererek, sorumlu tutulabilmelerini sağlamış, şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara güvence getirmiştir.
————- adına hareket eden temsilci gerçek kişinin anonim şirkete karşı sorumluluğu konusunda TTK’da bir hüküm bulunmamakta ve tüzel kişi adına hareket eden gerçek kişinin TTK m. 553 uyarınca sorumlu tutulup tutulamayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.—–kişiyi temsilen —- bulunan gerçek kişi yönetim — üyesi olmayıp, —- üyesinin bir —- sıfatındadır. Bu nedenle gerçek kişinin yönetim kurulundaki varlığı, oyu veya görüşü tüzel kişiye ait kabul edilir. ———–üyeliği gerçek kişinin varlığını da somutlaşmaktadır. Bu durumda———- hareket eden gerçek kişinin bu sıfatla gerçekleştirdiği işlem ve eylemlerinden ötürü şirkete, pay sahiplerine ve şirketin alacaklılarına karşı organ sıfatı taşımadığı için TTK.nun sorumluluk hükümlerinin uygulanamayacağı kanaatine varılmakla, bu davada pasif husumeti bulunmayan davalı yönünden davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın pasif husumet yokluğundan reddine,
2-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından sarfolunan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri sarfolunmadığından bu konuda karar vermeye yer olmadığına,
5-Davalı lehine —- uyarınca taktir olunan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.