Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1261 E. 2019/1305 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1261 Esas
KARAR NO: 2019/1305
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/10/2018
KARAR TARİHİ: 10/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacı şirket ile davalı arasında ticari ilişkinin bulunduğunu ve aralarında hizmet ilişkisi olduğunu, davalının hizmet afim işlerinden kaynaklanan borcunu davacıya ödemediğini davacının 2017 ve 2018 yıllarına ait fatura irsaliye ve cari hesap evrakı ile delillendirdikleri alacaklarının bulunduğunu dosya ya delail olarak sunulan faturalar ve defter kayıtları incelendiğinde bu durumun ortaya çıkacağını, davalının ticari defter kayıtlarında incelenmesinde davacıya borçlu olduğunun görüleceğini, davalının davacıya olan hizmet işinden kaynaklanan borcunu ödemediği gibi başlatılan ödeme emri icra takibine de haksız ve mesnetsiz olarak itiraz ettiğini, davalının haksız olarak — İcra Müdürlüğünün — sayılı dosyasında, asıl alacak ve ferilerine yaptığı itirazın iptali ile devamına karar verilmesi ayrıca icra inkar tazminatına da hükmedilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davalı taraf davacının —. İcra Müdürlüğünün — sayılı dosyasına süresin de itiraz ettiklerini, icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde vekil olarak bulundukları görüldüğü halde huzurda ki açılan itirazın iptali davasında tebligatın vekil yerine asile yapıldığı ve bu durumun hukuka aykırı ve yasal olmadığını, davalının davacı firma ya herhangi bir borcu bulunmadığını, düzenlenen faturaların tek başına borç kaynağı olmadığını taraflar arasında ki borç doğuran ilişkinin iddia edence ispat edilmesi gerektiğini, taraflar arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı ve düzenlenen faturanın da tek başına bir anlam ifade etmeyeceği borç doğurmayacağından mütevellit davanın reddi gerektiğini, davacı ile davalı aralarında herhangi bir alakalı akdin bulunmadığını, taraflar arasında akdi bir ilişki olmadığı faturaya itiraz etmemenin muteber bir sözleşme olmadığından kıymeti olamayacağını beyan ettiğini bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile davacı tarafça alacaklı sıfatı ile hizmemt bedelinden kaynaklanan fatura alacağından kaynaklı icra takibine davalı tarafça yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasına ilişkindir.
Dosyamız arasına alınan —. İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin 06/09/2018 tarihinde takip başlatıldığı ödeme emrinin davalı/borçluya 10/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği davalının süresinde 10/09/2018 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan 10/09/2018 tarihli itirazın davacı-alacaklıya tebliğinden itibaren İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; defter inceleme neticesinde dosyamız bilirkişiye tevdii edilmiş olup , bilirkişi mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda özetle: davacının davalıdan talep edebileceği icra takibine konu asıl alacak miktarının 25.609,08-TL olduğu, davacının sunmuş olduğu evrak ve müzekkere marifetiyle dosyaya giren bilgi ve belgeler doğrultusunda kayıtlarda davaya konu mezkur faturaların işlendiği tespit edildiğini, davalıya ait müzekkere marifetiyle dosyaya giren BA-BS formalarının incelenmesiyle davaya konu 2017 dönemine ait faturaların beyan edilmediğini davalıya ait BA-BS formalarının incelenmesiyle davaya konu 2018 dönemine ait faturaların beyan edildiği tespit edildiğini mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporu HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporu yeterli, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan itibar edilerek hükme esas alınmıştır.
Yargıtay — Hukuk Dairesi — E. – K. Sayılı emsal kararı ile; ”… ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır.” şeklindedir.
Toplanan deliller, icra takip dosyası, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, ticari defterler, bilirkişi incelemesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında ticari ilişki olduğu davacının incelenen defterleri ile sabittir. Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilmesi için HMK’nun 222. Maddesi uyarınca kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. Bilirkişi raporunda davacı taraf defterlerinin defterlerinin HMK 222. Maddesinde belirtilen usulde olduğu tespit edilmiştir. Davacı delil listesi ile ticari kayıtlara dayanmış usulüne uygun ihtarata rağmen davalı taraf defterlerinin ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Davacı tarafça davalı adına icra takibine konu faturalar kesilmiş olup; defter incelemesi neticesinde aralarında başkaca bir ticari ilişki olmayıp; kesilen faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Yukarıda değinilen emsal içtihatta da belirtildiği üzere; davalı ticari defterlerini sunmadığı takdirde bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmış ve davacının ticari defterlerinde faturaların kayıtlı olduğu ve celbedilen BA/BS kayıtları incelendiğinde;davalı yanca ilgili vergi dairesine 2018 yılı BA bildiriminin yapıldığı, taraf BA/BS kayıtlarının 2018 yılı itibari ile örtüştüğü, 2017 yılı faturaları açısından ise defterlerini sunmayan davalı kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan davacının defterlerine itibar edildiği anlaşılmakla; faturaya konu malların teslimi davacı tarafça ispatlanmış olup, davalı tarafça fatura konusu bedelin ödediği ispat edilemediğinden; davalının icra takip dosyasındaki itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğu anlaşıldığından; bu bedel yönünden davanın kabulüne karar verilmiş; – -. İcra müdürlüğünün — esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 25.609,08 TL tutarında iptaline, takibin devamına karar verilmiş;
İcra inkar tazminatı açısından; İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, faturadan kaynaklanan alacak likit kabul edilmekle; kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davacının davasının KABULÜ ile;
1—- İcra müdürlüğünün —- esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 25.609,08 TL için İİK 67 maddesi gereğince İPTALİNE, takibin devamına,
2- Alacak likit olmakla İİK 67 maddesi uyarınca 25.609,08 TLalacağın %20’si icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-Alınması gerekli 1.749,35 TL harcın davacı tarafça yatırılan 437,34 TL peşin harçtan mahsubu ile 1.312,01 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 437,34 TL harç gideri, 42,35 TL posta-tebligat masrafı, 750 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.229,69 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 3.073,09 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/12/2019