Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1247 E. 2019/1221 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1247 Esas
KARAR NO : 2019/1221

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/01/2015
KARAR TARİHİ : 21/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacının— markası altında araç kiralama işi ile iştigal ettiğini, davalı —- ait davalı —- sevk ve idaresindeki —- plakalı aracın — tarihinde şirketlerine ait — plakalı araca alkollü bir şekilde çarptığını, kaza sonucu araçlarında hasar meydana geldiğini, davalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğunu, kaza sebebiyle —- tutarında hasar oluştuğunu, araçta 3.000 TL değerinde değer kaybı oluştuğunu, aracın günlük kirasının —- olduğunun—onarım süresince kazanç kaybı oluştuğunu belirterek —- hasar ve değer kaybı zararından davalılardan —– kaza tarihinden itibaren, —- dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, kazanç kaybına ilişkin 1.272 TL talepten ise —- kaza tarihinden ıübaren avans faizi ile birlikte sorumlu olacaklarını belirterek talepte bulunmuştur.
Davalı——- vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; ——plakalı aracın maliki olduklarını,—- tarihinde kazaya konu aracın —– arasında aracın —- tarafından kiralandığını, bu sebeple işletenlik sıfatları olmadığından esasa girilmeden davanın husumet yönünden reddini, kazanın oluşumunda müvekkiline ait atfedilecek kusur bulunmadığını, talebin aracın trafik poliçesini düzenleyen sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı — vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde; kazanın —- meydana geldiğini, yetkili mahkemenin İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, olay tarihinde aracı—– kullandığını, kendisinin alkollü olması nedeniyle ön koltukta sızdığını, talebin gereğinden fazla olduğunu belirterek talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı —— vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle: —— plakalı aracın —–vadeli olarak düzenlenen ——-numaralı trafik poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, olayın ticari iş olmaması nedeniyle avans faizi istenemeyeceğini, araç başına kaza tarihindeki sorumluluk limitinin azami —– olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibari ile —– tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacının adına kayıtlı araçta oluşan hasar, değer kaybı ve kazanç kaybına ilişkin tazminat davasıdır.
Mahkememizin —- sayılı dosyasından—- tarihinde kısmen kabul kısmen reddine ilişkin karar Yargıtay—– Hukuk dairesinin — —sayılı 25.04.2018 tarihli kararı ile’ …1-Davacı talepleri arasında değer kaybını da istemiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda araçtaki değer kaybının tespiti, Dairemizce değer kaybının belirlenmesi hususunda esas alınan, aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş 2.el piyasa değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki 2.el piyasa değeri arasındaki fark kriterine uyulmaksızın hesaplama yapılarak sağlanmıştır. Bilirkişi raporunda belirtilen yöntemle değer kaybının tespit olunduğu rapora dayalı olarak hüküm kurulamaz.
Bu durumda mahkemece aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, davacı tarafın iddiaları, davalı tarafın savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının belirlenmesi, meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi yönünden Makine mühendisinden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık yeni bir rapor alınması, ondan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
İşleten tanımı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatını belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse —- uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şartı aranmakta ise de sözleşmenin noter aracılığıyla yapılması şartı aranmamaktadır.
Somut olayda, aracın kayden maliki davalı —– olup, davalı, aracın kazadan önce dava dışı ——uzun süreli kiralanmış olduğunu savunmuş ve buna ilişkin olarak kira sözleşmesini delil olarak ibraz etmiştir. Mahkemece ibraz edilen sözleşmenin adi nitelikte olduğu aracın kiralanmasına ve işletenlik sıfatının devrine ilişkin davalı tarafından başka bir delil sunulmadığı gerekçesiyle husumet itirazının dikkate alınmadığı belirtilmiş ise de; davalı tarafından yargılamanın değişik aşamalarında bu hususun ispatı için ——- ticari defterlerin yerinde incelenmesi talebi olmuş bu talep hakkında mahkemece bir karar verilmemiştir.’ gerekçesi ile iki ayrı sebepten bozulmuştur.
Bozma üzerine bozma kapsamında aracın değer kaybı makine mühendisi bilirkişi aracılığı ile hesaplatılmış ve aracın değer kaybının —— olduğu sonucuna varılmıştır.
Yargıtayın işleten sıfatının tespiti bakımından davalı ——arasındaki kira sözleşmesi incelenmiş bu konuda tarafların defterleri mali müşavir bilirkişi aracılığıyla incelenmiş bilirkişi raporunda ‘ Davalı — kapsamında,
Davalı —– tarafında, dava konusu kazaya karışan —- plakalı araca ilişkin olarak —— tarih —- tutarlı fatura, —- tutarlı fatura düzenlediği,’ şeklinde yaptığı tespit üzerine davalı —– nin uzun dönem kiralama yaptığı ve bu sebeple işleten sıfatının kalmadığı gözetilerek onun hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerekmiştir.
Değer kaybına ilişkin rapor bilimsel denetlenebilir olduğundan kabul edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı —– hakkında açılan davanın REDDİNE,
2—— değer kaybı alacağının davalılar —–.’den alınarak davacıya verilmesine, alacağa sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 09/01/2015 tarihinden itibaren avans, davalı —-bakımından olay tarihi —– tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
3-Alınması gereken —–karar harcının peşin alınan— mahsubu ile bakiye 15,00-TL’nin dava kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından sarfolunan tüm yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı —- tarafından sarfolunan — yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Tüm Davalılar lehine —–uyarınca taktir olunan — vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davalılar —— uyarınca taktir olunan—- vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.