Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1231 E. 2020/107 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1231 Esas
KARAR NO : 2020/107 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ 19/10/2018
KARAR TARİHİ : 13/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğu, İcra takibine konu borcun sebebi ödeme emrinde bilgileri verilen ve ekinde bulunan ——————– fatura olup davalı fatura borcunun 44.495,41.-TL’lik kısmını müvekkile ödemediğini, davalının borcunu müvekkile ödemediği tarafların ticari defter ve kayıtları incelendiğinde de ispat olacağını, davalının itirazları haksız olduğundan ve Yargıtay içtihatlarına göre takip konusu alacak likit olduğundan itirazın iptali ile davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesi taleplerinin olduğu, davalının İstanbul Anadolu ——- İcra Müdürlüğü —. Sayılı dosyaya konu icra takibine yapmış olduğu itiraz haksız olduğundan davalının icra takibine itirazlarının iptali ile takibin 44.495,41.-TL’lik kısmı için kaldığı yerden devamına, davalının icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı şirket ile ———– gereçleri için ticari alışverişte bulunulduğunu, bütün borcun ödediğen dair belgeleri sunabileceğini, anlaşmanın üzerinde ilave para istenildiğini, bu nedenle icra dairesine açtıkları itirazlarını tekrar ettiğini, davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile davacı tarafça alacaklı sıfatı ile fatura alacağından kaynaklı icra takibine davalı tarafça yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasından ibarettir.
Dosyamız arasına alınan İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün ——- Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin 16/08/2018 tarihinde takip başlatıldığı ödeme emrinin davalı/borçluya —— tarihinde tebliğ edildiği davalının süresinde 11/09/2018 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan 11/09/2018 tarihli itirazın davacı-alacaklıya tebliğinden itibaren İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; defter inceleme neticesinde dosyamız bilirkişiye tevdii edilmiş olup , bilirkişi mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda özetle: Davacının dava konusu döneme ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun şekilde yapılmış olduğu, faturalarla kayıtları uyumlu olan davacı ticari defterlerinin sahipleri lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, Takibe konu olan davacı alacağının ticari defterlerin de kayıtlarının davalı adına tutulan —– tarih—— sayılı fatura ile —— alacak bakiyesi ile kayıtlı olduğu, davacının alacağının dava tarihi itibari ile ticari kayıtlarında görüldüğü, Davacının —— yerine sehven başka firmanın——– beyan ettiği tespit edilememiş olup Davalının celp olunan vergi dairesi dökümlerine göre dava konusu malları teslim aldığına ilişkin—– formunda bildirim yapmadığı, Davacının davalı adına düzenlediği faturanın tebliğ edildiği tespit edilememiş olup —- faturanın davacıya 03.09.2018 tarihinde iade olunduğu, Bu halde faturanın icra takibi ile beraber tebliğ olduğunun kabul edilebileceği, Davacının davalıya mal teslimini davalı şirketin kurulduğu 06.04.2018 tarihinden önce teslim ettiği bu sebeple faturanın daha sonra düzenlendiği iddiası olup, davalının düzenlenen faturaya itiraz ettiği ve teslim edilen malların miktar ve tutarlarını ispat eden başka delil de bulunmaması, davalının teslim aldığı malların bedelini ödediği başkaca borcu bulunmadığı iddiası ve davacı kayıtlarında da 50.000,00 TL ‘lik tahsilat kaydının bulunması hususlarının birlikte dikkate alınması halinde dava konusu malların teslim edilip edilmediği hususundaki takdirin Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu, Sayın Mahkeme’nin davacının dava konusu alacağa hak ettiği kanaatinde olması halinde davacı ticari defterlerine göre dava konusu 73.436,12 TL alacağa karşılık davacının 50.000,00 TL tahsilat kaydı bulunduğundan davacının 23.436,12 TL alacaklı olduğunun kabul edilebileceği Davacının dava konusu alacağa hak kazandığının kabulü halinde ¡Fatura üzerinde ödeme tarihi belirtilmediğinden ,taraflar arasında ödeme tarihleri ve temerrüt ile ilgili bir sözleşme veya davacı tarafından davalıya gönderilmiş herhangi bir borç ihtarnamesi bulunmadığından, dava konusu faturanın icra takibinden önce tebliğ edildiği tespit edilemediğinden temerrüdün takip tarihi itibariyle oluştuğu yönünde mütalaa etmiştir.
Davacı vekilinin muhasebe kaydındaki hata ile ilgili beyan dilekçesi ve ibraz ettiği muavin defter kaydı gözetilerek bilirkşiiden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi mahkememize hitaben hazırlamış olduğu ek raporunda özetle: Davacının dava konusu döneme ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun şekilde yapılmış olduğu, faturalarla kayıtları uyumlu olan davacı ticari defterlerinin sahipleri lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, Davacının 2019 yılı ticari defterlerinde 01.01.2019 tarihli düzeltme kaydı ile davalı hesabına 20.000,00 TL borç kaydı yaptığı bu kayıt ile dava dilekçesinde talep ettiği 43.436,12 TL asıl alacak talebi kadar davalı muavin hesap bakiyesine ulaşıldığı, önceki kaydın sehven yapıldığı iddiası ile ticari defter kaydının 2019 yılı ticari defterlerinde düzeltildiği, 30.000,00 TL lik ilk kaydın ve sonraki 20.000,00 TL lik düzeltme kaydının davacı beyanı ile yapıldığı banka dekontu veya davalının kabul veya imzası olan tahsilat belgesi bulunmadığı, Davacının —- yerine sehven başka firmanın——- celp edildiğinden —— ettiği tespit edilememiş olup Davalının celp olunan vergi dairesi dökümlerine göre dava konusu malları teslim aldığına ilişkin Ba formunda bildirim yapmadığı, Davacının davalı adına düzenlediği faturanın tebliğ edildiği tespit edilememiş ———alındısından faturanın davacıya 03.09.2018 tarihinde iade olunduğu, Bu halde faturanın icra takibi ile beraber tebliğ olduğunun kabul edilebileceği, Davacının davalıya mal teslimini davalı şirketin kurulduğu 06.04.2018 tarihinden önce teslim ettiği bu sebeple faturanın daha sonra düzenlendiği iddiası olup , davalının düzenlenen faturaya itiraz ettiği ve teslim edilen malların miktar ve tutarlarını ispat eden başka delil de bulunmaması, davalının teslim aldığı malların bedelini ödediği başkaca borcu bulunmadığı iddiası ve davacı kayıtlarında da yapılan 20.000,00 TL ‘lik düzeltme kaydının dikkate alınması hususlarının birlikte dikkate alınması halinde dosya kapsamında sunulan delillerin tamamının davacıdan sadır olması ve bu delillerin davalı tarafından kabul veya ikrar edilmediği dikkate alındığında dava konusu malların teslim edilip edilmediği hususundaki takdirin Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu, Sayın Mahkeme’nin davacının dava konusu alacağa hak ettiği kanaatinde olması halinde davacı ticari defterlerine göre dava konusu 73.436,12 TL alacağa karşılık davacının 30.000,00 TL tahsilat kaydı bulunduğundan davacının 43.436,12 TL alacaklı olduğunun kabul edilebileceği, Davacının dava konusu alacağa hak kazandığının kabulü halinde ; Fatura üzerinde ödeme tarihi belirtilmediğinden ,taraflar arasında ödeme tarihleri ve temerrüt ile ilgili bir sözleşme veya davacı tarafından davalıya gönderilmiş herhangi bir borç ihtarnamesi bulunmadığından, dava konusu faturanın icra takibinden önce tebliğ edildiği tespit edilemediğinden temerrüdün takip tarihi itibariyle oluştuğu yönünde mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporlarının HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir.
Tarafların BA/BS kayıtlarının celbi amacıyla ilgili vergi dairelerine müzekkere yazılmış; davacı yanca dava konusu ——- döneminde ——– bildiriminin yapıldığı tespit edilmiştir. Davalı yanca ise 2018 yılında dava konusu faturaya dair BA bildiriminin yapılmadığı tespit edilmiştir.
Davalı tarafa defter inceleme davetiyesi usulüne uygun biçimde şirket yetkilisine tebliğ edilmiş olmasına rağmen defterlerinin sunulmadığı tespit edilmiştir.
Yargıtay ——. Hukuk Dairesi —–. Sayılı emsal kararı ile; ”… ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır.” şeklindedir.
Toplanan deliller, icra takip dosyası, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, ticari defterler, bilirkişi incelemesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında ticari ilişki olduğu davacının incelenen defterleri ile sabittir. Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilmesi için HMK’nun 222. Maddesi uyarınca kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. Bilirkişi raporunda davacı taraf defterlerinin defterlerinin HMK 222. Maddesinde belirtilen usulde olduğu tespit edilmiştir. Davacı delil listesi ile ticari kayıtlara dayanmış usulüne uygun ihtarata rağmen davalı taraf defterlerinin ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Davacı tarafça davalı adına icra takibine konu fatura kesilmiş olup; defter incelemesi neticesinde aralarında başkaca bir ticari ilişki olmayıp; kesilen faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Fatura incelendiğinde irsaliyeli fatura olup; teslim eden ve teslim alan kısımlarının boş olduğu, faturanın alt kısmında ” Bu belgenin sevk edilen malla birlikte bulunması halinde ayrıca sevk irsaliyesi aranmaz” yazdığı tespit edilmiştir. Yukarıda değinilen emsal içtihatta da belirtildiği üzere; davalı ticari defterlerini sunmadığı takdirde bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmış ve davacının ticari defterlerinde faturanın kayıtlı olduğu, ——-bildiriminin yapıldığı anlaşılmakla ve mahkemece yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilen ve davalı yanca içeriği inkar edilmeyen —– birlikte değerlendirildiğinde; faturaya konu malların teslimi davacı tarafça ispatlanmıştır.
Fatura konusu bedelin ödenip ödenmediği, ödenmiş ise ne kadar tutarının ödenmesi hususu incelendiğinde ise; davacı yanın defterlerinin incelendiği ilk bilirkişi raporunda davalı yanın yaptığı kısmi ödeme davacı defterlerinde —- olarak kayda girmiş olup; bilirkişi raporunun tebliğinden sonra; davacı yanca bu kaydın sehven olduğuna, davalının —— ödemesi olduğu halde muhasebe tarafından sehven ——-ödeme olduğu iddiası yapılan ilk defter incelemesinde bilirkişice tespit edilememiştir. Bilirkişi raporunun ibrazından sonra davacı tarafça yapılan düzeltme herhangi bir belgeye dayanmamış olmakla ve ilk bilirkişi incelemesinde ilgili kaydın sehven —— yazdığı yönündeki beyanı deliller ile desteklenmediğinden, davacının bu beyanına itibar edilmemiştir. Somut davada uyuşmazlık; taraflar arasında tek ticari iş olan faturaya konu bedelin kısmi ödemesinin ne kadar olduğu yönünde toplanmakta olup; kök rapordaki davacının kendi defterlerine göre bilirkişinin yaptığı tespite itibar edilerek; davalının takibe dayanak —— kısmi ödeme yaptığı davacının kendi defterleri ile anlaşılmakla davalının 50.000,00 TL bedel yönünden itirazında haklı olduğu fakat bakiye 23.436,12 TL yönünden itirazında haklı olmadığı kabul edilmiştir. Davalı tarafça fatura konusu bedelin 23.436,12 TL’lik kısmını ödediği ispat edilemediğinden; davalının icra takip dosyasındaki bu kısım yönünden itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğu anlaşıldığından; bu bedel yönünden davanın kabulüne karar verilmiş; İstanbul Anadolu ——-. İcra Müdürlüğünün ——— esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın —- için İİK 67 maddesi gereğince iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş;
İcra inkar tazminatı açısından; İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacağın faturadan kaynaklanması gözetildiğinde; likit kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
1- İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğünün —– esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın ———‘sinin İİK 67 maddesi gereğince İPTALİNE, takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit olduğundan alacak miktarı 23.436,12 TL’nin %20’si icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gerekli 1.600,92 TL nin davacı tarafından peşin yatırılan 537,43 TL den mahsubu ile 1.063,49 TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan —– bilirkişi gideri, — tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 789,10 TL nin davanın kabul edilen kısmına isabet eden 415,62 TL si ile 578,53 TL harç gideri toplamı olan 994,15 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte—–.uyarınca—-vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Red edilen kısım yönünden ; Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirmediğinden, vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca yatırılan kullanılmayan bakiye kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.