Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1215 Esas
KARAR NO: 2019/1375
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 28/10/2015
KARAR TARİHİ: 18/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin —- yılından bu yana tıbbi cihaz sektöründe faaliyet göstermekte olan sektörün önde gelen tanınmış ve güvenilir firmalardan biri olduğunu, davacının aynı sektörde faaliyet gösteren davalı firmanın talebi üzerine — yılı mart ayında distirbörlük sözleşmesi imzalanması amacıyla sözleşme öncesi müzakerelere başladığını ve bu kapsamda davalının talebi üzerine emek ve iş gücü harcanarak iş planı hazırlanıp iletildiğini, bu çalışmalar sonucunda — tarihinde taraflar arasında distirbütörlük sözleşmesi imzalanana kadar geçerli olmak üzere bu dönemin hak ve yükümlülüklerini düzenleyen anlaşma mektubu imzalandığını, taraflar arasında davacının bulunacağı ilk sipariş konusunda düzenlemeler, fiyatlar ve ürün kodları hakkında yazılıolarak bir çok kez görüşüldüğünü, davalıya — sınırlarında mal alımı için talepte bulunan yeni müşteriler davalı tarafından davacıya yönlendirilmeye başlandığını, davacının da bu doğrultuda davalının tutum ve davranışlarına güvenerek müşterilerin siperişlerini almaya başladığını, bu kapsamda müşteri portföyü oluşturmak adına çalışmalar yapıldığını, bunlara ek olarak davalı tarafından ürün gruplarına ait listesinin revize edilerek genişletildiği ikinci niyet mektubu da müvekkil şirkete iletildiği, davacının piyasada taraflar arasındaki ticari ilişkinin başladığına güvenerek faaliyetlerine devam ederken, sektörde piyasada davalının önceki distribütörü olan —-hala iş ilişkisinin devam ettiğini, davalının aslında davacı ile distirübütörlük ilişkisi içine girme niyetinde olmadığı, davalnını bunu yazılı olarak çeşitli yerlerde kabul ettiği, davalı tarafın dürüstlük kuralına ve bu doğrultuda —- sorumluluğuna aykırı davrandığını, davacının emek, çaba ve mesai harcayarak ulaştığı bu görüşme düzeyini sebepsiz olarak geçersiz saydmış ve sözleşmenin kurulmasından vazgeçtiğini, davacıya yalnış ve eksik bilgi vererek kusurlu davrandığını, ayrıca davalı taraf söz konusu davranışları ile davacının tıbbi cihaz sektöründe uzun yıllar boyunca özveri ve çaba sonucunda ulaştığı ticari itibarını zedelediğini, sektörde prestij kaybetmesine neden olduğundan bahisle müvekkil şirket nezdinde doğmuş olan tüm menfi zararlarının şimdilik 508.000,00 TL. sinin davalıdan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avanas faizi ile tahsiline, davalının müvekkil şirketin tüzel kişiliğine ait kişisel değerleri, ticari itibarı, onur ve saygınlığına yapmış olduğu saldırı nedeniyle müvekkil şirketin uğramış olduğu 100.000,00 TL. manevi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetili mahkemenin —— mahkemeleri olduğunu, uygulanması gereken hukukun da — Hukuku olduğunu, müvekkili şiketin merkezinin –olduğunu, HMK’nın 6.maddesi gereği yetkili mahkemenin –mahkeme olduğunu, somut olayda — (sözleşme öncesi görüşmelerden dolayı sorumluluk) ilkesinin uygulanmayacağını, davacının iddialarının mesnetsiz olduğunu iddia ile — Mahkemeleri yetkili olduğundan, öncelikle yetki yönünden ve her halükârda davanın tamamen reddini talep etmiştir.
Uyuşmazlık; davalı tarafından —– tarihinde düzenlenen ve davacı ile distribütörlük sözleşmesinin kurulmasını sağlama niyetini ortaya koyan iyiniyet mektubunun davacı tarafından imzalandığı noktasında uyuşmazlık olmayıp, uyuşmazlık bu iyi niyet mektubu çerçevesinde görüşme aşamasında karşılıklı dürüstlük kuralına aykırı davranış sergileyip sergilemediği ve distribütörlük sözleşmesinin kurulmamasının davalının kusurlu davranışından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, buna göre davacının maddi ve manevi zararı oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı noktalarında ve ayrıca taraflarca imzalanan iyiniyet mektubundaki uygulanacak hukuk ve Türk mahkemelerinin yetkili olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Mahkememizce — Esas, — Karar sayılı, — tarihli karar ile ”Taraflar arasında yapılan — tarihli ön anlaşmanın 11.maddesinde yer alan yetki sözleşmesine göre uyuşmazlık halinde İngiltere kanunları uygulanacağı belirlenmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde itiraz sunulmuş olmakla dava dilekçesinin yetki yönünden reddine,” karar verildiği ve bu karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi -.Hukuk Dairesi’nin – Esas, – Karar sayılı, — tarihli kararı ile ” Her ne kadar ilk derece mahkemesi, taraflar asındaki– tarihli mutabakat mektubunun 11.maddesinde yer alan, “bu mutabakat mektubu ile ilgili talepler, İngiltere Kanunlarına tabi olacaktır” hükmüne dayanarak, yetkisizlik kararı vermiş ise de, sözleşmedeki bu hükmün milletlerarası münhasır yetki ile ilgili bir hüküm olmayıp, 5718 sayılı MÖHUK’un 24.maddesi çerçevesinde, bu mutabakat mektubundan doğacak uyuşmazlıklarda —- uygulanacağına dair bir hüküm olduğu, buna karşılık aynı kanunun 40.maddesi gereğince Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin iş hukukunun yer itibariyle yetki kurallarına göre belirleneceği, sözleşmenin ifa edileceği yer Türkiye’de ve davacının yerleşik bulunduğu yer olduğundan, İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu ” gerekçesiyle Mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Davacı tarafa maddi tazminat istemine konu ettiği menfi zararlarının neler olduğunu açıklaması için süre verilmiş, davacı vekili — tarihli dilekçesini sunmuş, karşı tarafa tebliğ edilmiştir. Davacı vekili açıklama dilekçesinde; davalının dürüstlük kuralına ve sözleşme öncesi görüşmelere ilişkin sorumluluğuna aykırı davrandığını, kendilerinin davacıya duydukları güven doğrultusunda -kişilik satış-pazarlama personeli ile iş planı ve satış planları hazırlanması yönünde çalışma yaptığını, —boyunca belli bir süre günde en az – saat çalışan bu ekibin emek ve mesai harcadığını, satış ve pazarlama ekibinde yer alan- kişi ile günde en az – saat, yönetici kadrosundan olan – kişi ile günde en az – saat olmak üzere – ay boyunca çalıştıklarını, çalışanların saat ücretleri hesaplanmak suretiyle — TL. zarar ettiklerini, ayrıca bu iş için harcanan emek ve mesai yerine çalışanların diğer şirket faaliyetleri için çalışmaları halinde hesapladıkları muhtemel brüt karın – TL. olacağının, bundan da mahrum kaldıklarını ve maddi zarara uğradıklarını beyan etmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen niyet mektubu, mail yazışmaları, ticari defter ve kayıtlar celp ve ibraz edilmiş, bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Dosyaya sunulan ve davalı tarafından —- tarihinde imzalanarak davacı şirkete gönderilen mutabakat mektubunun —– yapılmış olan tercümesi incelendiğinde; bazı ürünlerin mutabakat ekinde belirtilen bölgede geçerli olacak müşterilere satılması maksadıyla münhasır olmayan dağıtım haklarını davacıya vermeyi kabul ettiklerini, bir distribütörlük sözleşmesi imzalanana kadar verilecek herhangi bir satın alma siparişinin kabul etmekle yükümlü olmadıklarını, davacının yalnızca belirtilen bölgede ürünlerin dağıtımını yapma yetkisinin bulunduğunu, tarafların herhangi birinin – gün önceden ihbarda bulunmak suretiyle bu mektupta yer alan düzenlemeyi sonlandırabileceğini düzenlediği, davacının da bu mutabakat mektubunu imzaladığı anlaşılmaktadır.
Davacının ticari defter ve kayıtları incelenmiştir. Taraflar arasındaki mail yazışmaları dosyaya sunulmuş ancak birçoğunun yabancı dilde olduğu ve yeminli tercümesinin dosyaya sunulmadığı anlaşılmıştır. Davacı şirket tarafından, davalı şirketin ürünlerine yönelik iç pazar araştırması yaptığı yönünde davalıya bildirim yaptığı anlaşılmaktadır. Dava dosyasına pazar paylarını ve satış olasılıklarını da içeren ve ürün kartı şeklinde – sayfadan oluşan bilirkişi tespitine göre çok kısa bir çalışma şeklinde yapılan çalışmanın bulunduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi tarafından bu çalışma için bu kadar işçilik giderinin yapılmasının iktisadi ve ticari icatlara uymadığı değerlendirilmiştir. Yapıldığı ifade edilen iş planı ve müşteri ziyaretleri ile bunları tevsik eden herhangi bir belgenin dosyaya sunulmadığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi tespitlerine göre; davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği tutarların somut olarak belirlenebilmesi açısından menfi zararını objektif olarak delillendirmediği, davacının yasal defter ve belgeleri içerisinde davalı firma ile ilgili olarak herhangi bir kaydın bulunmadığı, davalı firmaya düzenlenmiş herhangi bir fatura veya yerine geçen bir belge bulunmadığı, dosyaya sunulan deliller ile dava konusu yapılan sözleşme öncesi görüşmeler kapsamındaki iş planı, sektör-pazar araştırması gibi iş ve işlemlerin objektif olarak ayırdının mümkün olmadığı, dava konusu yapılan çalışmaların, dosyada bulunan belgeler yönü ile kısa, basit ve tek taraflı çalışmalar olduğu, pazar paylarını ve satış olasılıklarını içeren ve ürün kartı şeklinde – sayfadan oluşan çok kısa bir çalışma olduğu, davacının maddi tazminat istemlerinin somut delillerle kanıtlayamadığı anlaşılmakla, maddi tazminat talebinin reddine, kişilik haklarına saldırı niteliğinde davalı eylemi tespit edilemediğinden manevi tazminat talebinin de reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının maddi tazminat davasının reddine,
2-Davacının manevi tazminat davasının reddine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar harcının peşin alınan 10.383,12 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.338,72 TL. harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar vermeye yer olmadığına,
6-Davalı yararına, tamamı reddedilen maddi tazminat davası yönünden 07/12/2019 tarihinde yürürlüğe giren AAÜT’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tarifenin 2.maddesi ile AAÜT’ne eklenen 13/4 maddesi uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı yararına, tamamı reddedilen manevi tazminat davası yönünden AAÜT’nin 10/3 maddesi uyarınca 2.725,00 TLvekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/12/2019