Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1143 E. 2019/1300 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1143 Esas
KARAR NO : 2019/1300

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/06/2013
KARAR TARİHİ : 05/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkil firmanın baskılı —- yaptığını, davalı borçlu firmaya da değişik tarihlerde birden çok fatura ile baskılı plastik ürünleri satışını yaparak ticari kayıt defterlerine davalı borçlu firma adına borç olarak kaydedildiğini, davalı borçlu firmanın borcunu ödememesi üzerine Bakırköy—- İcra Müdürlüğünün 2011/6030 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu firmanın gönderilen ödeme emrinde yetkiye ve alacak miktarına itiraz ettiğini, yetki itirazı üzerine davaya dayanak icra takibinin——Müdürlüğü’nün—- Esas sayılı dosyası üzerinden başlatıldığını, toplam—–tarihinde ödeme yapıldığını, bakiye — alacağın tüm ikazlara rağmen ödenmediğini, icra takibine yapılan itiraz dilekçesinde müvekkilin üretiminin yaptığı emtianın ayıplı olduğunu ve eksik teslim edildiğini iddia ederek indirim talep ettiklerini, indirim yapılmaması üzerine borçlarını ödemediklerini beyan ettiklerini, davalı firmanın gerek sözlü gerekse de yazılı malların eksik olduğuna ilişkin herhangi bir ihtarın müvekkile keşide edilmediğini, davalı firmanın—- tarihli İstanbul —-. İcra Müdürlüğü’ne sundukları itiraz dilekçesinde muaccel hale gelmiş bir borçlarının olmadığını, Bakırköy — İcra Müdürlüğü dosyasına sundukları itiraz dilekçesinde eksik ve ayıplı mal nedeni ile borçlarının olmadığını belirttiklerini, aralarında 6 ay 28 gün olan iki dilekçenin farklı sebeplere dayandırıldığını, müvekkil firmanın —-alacaklı olduğunu beyan ederek—–Müdürlüğü’nün —-Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile icra takibinin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında devam eden cari hesap ilişkisi olduğunun açık olduğunu,dava konusu borcun değişik tarihlerde ve mablağlarda ödendiğini ve borç ilişkisinin bitirildiğini, dava dilekçesinde sözü geçen ihtar yazısının müvekkile hiçbir zaman ulaşmadığını beyan ederek davanın reddine ve yargılama giderlerinin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için davacı tarafça alacaklı sıfatı ile yapılan icra takibine davalı tarafça yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasına ilişkindir.
Dosyamız arasına alınan —- Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin —–tarihinde takip başlatıldığı ödeme emrinin davalı/borçluya 11/11/2012 tarihinde tebliğ edildiği davalının süresinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan itirazın davacı-alacaklıya tebliğinden itibaren İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda; Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; defter inceleme neticesinde dosyamız bilirkişiye tevdii edilmiş olup , bilirkişi mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda özetle: tacir olan davalı şirketin defterlerinin incelenmesinde, 2010 yılma ait yevmiye ve envanter defter açılış tasdiklerinin süresinde alındığı, gerekli açılış ve kapanış tasdiklerinden bir kısmının yapılmamış olmasından dolayı lehe delil niteliğinde olmayan defterlerinde takip konusu bakiye hesap alacağını oluşturan faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, usulüne uygun tutulmasa da defterlerin sahibi aleyhine her zaman delil niteliğinde olduğundan böylelikle malı teslim aldığı karinesi oluşan davalının aksini ya da ödemeyi ispatlayıcı belge bilgi sunmadığından davacının malın teslimini ve ispat ettiğini — takip tarihi itibariyle, davacının —-alacağının bulunduğunu tacir olan taraflar arasında düzenlenmiş sözleşme ya da haricen başkaca somut belgede ödeme vadesi bulunmadığı ve davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin tebliğ şerhine havi ihtarname ya da eş eğer belge bulunmadığından, takip öncesinde davacı alacağının muaccel olmadığından davacının takip öncesi faiz talep edemeyeceğini davanın kabulü halinde tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında hiikmolunan asıl alacağı için 3095 s.k nu2/2 kapsamında faiz talebinin verinde olduğunu mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporu HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporu yeterli, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan itibar edilerek hükme esas alınmıştır.
Yargıtay —- Hukuk Dairesi —Sayılı Kararında;” …Dava konusu faturanın davalı defterinde kayıtlı olduğunun anlaşılması halinde mahkemece malın teslim edildiğinin kabul edilmesi, ticari defterlerden sonuca gidilemezse davaya konu malın teslimi konusunda yemin teklif edip etmeyeceği davacıya sorularak sonucuna göre tahkikat tamamlanarak karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. ” şeklindedir.
Toplanan deliller, icra takip dosyası, dava dilekçesi, ticari defterler, Yargıtay Bozma ilamıi bilirkişi incelemesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında ticari ilişki olduğu davalının incelenen defterleri ile sabittir. Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilmesi için HMK’nun 222. Maddesi uyarınca kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. Bilirkişi raporunda davalı taraf defterlerinin HMK 222. Maddesinde belirtilen usulde olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafça davalı adına icra takibine konu fatura kesilmiş olup; defter incelemesi neticesinde aralarında başkaca bir ticari ilişki olmayıp; kesilen faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Dava konusu faturanın davalı defterinde kayıtlı olduğunun anlaşılması halinde mahkemece malın teslim edildiğinin kabul edilmesi gerektiği Yerleşik Yargıtay içtihatları ve kanun gereğidir. Takibe konu davacı tarafça davalı adına düzenlenmiş faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olması dikkate alındığında faturaya konu malların teslimi davacı tarafça ispatlanmış olup, davalı tarafça fatura konusu bedelin ödediği ispat edilemediğinden; davalının faturayı defterine kaydetmesi karşısında itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğu anlaşıldığından; —-Müdürlüğünün — esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın — İİK 67 maddesi gereğince iptaline, Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere; davacı yüklenicinin iş bedeli alacağı ödemeler konusunda bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra açıklık kazanacaktır. Alacak likit olmadığından; icra inkâr tazminatı isteminin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davacının davasının KABULÜ ile;
1- Şile İcra müdürlüğünün —- esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın—-için İİK 67 maddesi gereğince İPTALİNE, takibin devamına, işlemiş faize yönelik talebin reddine,
2- Alacak miktarı yargılamayı gerektirip likit olmamakla; davacı lehine icra inkar tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına,
3- Alınması gerekli — harcın davacı tarafça yatırılan — peşin harç ve — tamamlama harcından mahsubu ile — harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4- Davacı tarafça yapılan —- harç gideri, —posta-tebligat masrafı, —– bilirkişi ücreti olmak üzere toplam— masrafın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan — uyarınca —vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.