Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1093 E. 2019/588 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1093 Esas
KARAR NO : 2019/588
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 21/09/2018
KARAR TARİHİ: 23/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili tarafından 15.07.2010 tarihli sevkiyat için ——— tarihinde tanzim ediken ——– sayılı poliçe ile dava dışı sigortalı Altınkılıçlar…AŞ. yararına nakliye rizikolarının teminat altına alınan emtianın——— plakalı araçla ——– ——– sevk edilmek üzere davalı taşıyıcıya tam ve sağlam olarak teslim edildiğini, ancak davalıya teslimen sevk edilen ürünlerin uygun soğutma koşullarında taşınmaması yüzünden telef olduğunu, yaptırılan ekspertizle 15.397,00 TL olarak belirlenen hasar bedelinin 28.09.2010 tarihinde sigortalısına ödenmesi ile davalı taşıyıcıdan halef sıfatıyla rücu hakkının elde edildiğini ileri sürerek 28.09.2010 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte 15.397,-TL. hasar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Davalı ile yargılama sürecinde feri müdahil vekilleri savunmalarında özetle: Davacının bu talebine karşı çıkarak davanın yasal zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığı gibi davacı sigortacının tazminat ödediği sigortalının adına gönderilen malın bedelini satıcıya ödemediyse davacının maddi yönden zarar görmeyen sigortalıya ödediği lütuf tazminatını rücu konusu yapamayacağını, kaldı ki somut olayda olduğu gibi alıcısı emrine herhangi bir ihtirazı kayıt olmadan teslim edilen eşya üzerinde oluştuğu iddia edilen hasar için taşımanın tabi olduğu CMR Konvansiyonu hükümlerine göre usulünce hasar ihbarı yapılmadan ve hasarın taşıma suresi içinde oluştuğu kanıtlanmadan taşıyıcıya mesuliyet de yüklenemeyeceğini, mesul tutulabileceği durumlarda ise taşıyıcının sorumluluğunun davacı adına somut olayda eşyanın tesliminden 21 gün sonra hasar tespiti yapan eksperin raporuna göre değil Konvansiyon hükümlerine göre belirlenmesi gerekeceğini, %10 ilave teminat yüzünden ödenen kar marjı mahiyetindeki ek tazminattan ise zaten davalının sorumlu tutulamayacağını, davacının dava tarihinden önce davalıyı yazılı bir ihbarla temerrüde düşürmediğinden dava tarihi yerine sigortalısına ödeme yaptığı tarihten itibaren, üstelik Konvansiyonda öngörülen %5 oranını da yok sayıp taşıyıcıdan avans faizi de talep edemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini talep ettikleri anlaşılmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile davacının dava dışı sigortalısına ödediğini ileri sürdüğü hasar tazminatına halefiyet veya temlik hükümleri gereğince davalı taşıyıcıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Mahkememizce ——- E sayılı karar numarası ile 18.02.2016 tarihinde ‘ Yöntemine uygun duruşma açılmış taraf kanıtları toplanmıştır. Uyuşmazlık noktaları resen belirlenerek bilirkişi raporu alınıp sonuca gidilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları kapsamında dosyaya sundukları deliller, temlikname, dava dışı sigortalının yurt dışındaki satıcıya mal bedelini peşin ödediğini gösterir surette sunulan ödeme belgeleri, hasar dosya örneği, denetlenmesi üzerine hükme esas almaya yeterli ve elverişli olduğu sonucuna ulaşılan bilirkişi kurulu kök ve taraf itirazlarını giderir surette alınan bilirkişi kurulu ek rapor içerikleri ile tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Öncelikle davalı yanın zaman aşımı defi değerlendirilmiş; eldeki davanın ——– mad. kapsamında bir yıllık zaman aşımı süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşılmakla davalı yanın zaman aşımı definin reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Somut olayda ihracatçı konumunda olan ——— unvanlı şirketin, ödeme şeklini peşin/ön ödemeli olarak göstermek suretiyle dava dışı sigortalı ——————-. adına düzenlediği 12.809,02 Euro bedelli sevk faturası muhteviyatını; ————— plakalı araç hamulesi, 33 kolide 7.692,72 kg.’lık, artı beş santigrat derecede (+5° C) taşınacak unlu mamul üretiminde kullanılacak karışım türü ürün olarak, 16.07.2010 tarihli CMR’ye kayden yargılama sürecinde feri müdahil olma talebinde bulunan ———————- işyerinden teslim ettiği, ———– kendisine artı beş santigrat derecede taşınmak üzere teslim edilmiş olan ————- plakalı araç hamulesi yükü, hamili olduğu ———— sayılı —— Karnesi himayesinde—————- taşıdığı yükün, 4 gün sonra 20.07.2010’da Kapıkule ——- Müdürlüğünden geçiş yaparak 21.07.2010 tarihi itibariyle, taşıma senedine herhangi bir çekince düşülmeden ————- sayı ve 21.07.2010 tarihli özet beyan kapsamında aracın kurşun mühürleri sağlam bir vaziyette 33 koli olarak aynı gün düzenlenen resmi Teslim Tesellüm Tutanağı ile —————tarafından CMR alıcısı dava dışı sigortalı —————- adına ————– bağlı olan gümrüklü antreposuna tahliye edildiği, taşıma evraklarına göre frigofirik araçla artı beş santigrat derecede 7.692,72 kg, olarak ———– plakalı araçla taşınan ve bu miktar üzerinden 21.07.2010 tarih ——- tescil sıralı, 12.809,02 Euro bedelli gümrük beyannamesiyle Antrepo Rejimine tabi tutulan ürünler içinden; o sevk faturasının 2. Sırasında, Antrepo Beyannamesinin ise 2. sayfasında kayıtlı olan 13 kap/416 kolide toplam bedeli 7.135,13 Euro olan ve kolilerindeki etiketlerde -18 derecede muhafaza edilmesi gerektiğine dair not bulunan kısmının; -18°C derecede taşınmadığı için nakliye sırasında bozulduğu iddiasıyla, taşıyıcının iştiraki sağlanmadan dava dışı antrepocu ve onun soğuk hava depo sorumlusunun düzenlediği bilâ tarihli bir tutanağa dayanılarak ve davalının Heppenheim ———– çıkışlı 3 komple kamyona eksi onsekiz derece frigofirik araç için verdiği 05.07.2010 tarihli araç başı 3.800.-Euro’luk fiyat teklifinin, somut olayda ihracatçı şirket adresinden 16.07.2010 tarihinde çıkış yapan frigo yükler için de geçerli olduğu kabul edilip, Somut olayda—————-, gönderenin işyerinden +5 derecede taşınmak üzere teslim edilmiş olan yükün bir kısmının uygun ısı şartlarında taşınmadığı gerekçesiyle davalının zarar sorumlusu olduğunun öne sürüldüğü ve bu nedenle de davacının; yükün araçtan tahliye edildiği 16.07.2010 tarihinden yaklaşık 3 hafta sonra 11.08.2010’da yapılan hasar ihbarı üzerine oluşan zararı, görevlendirdiği bağımsız ekspere tespit ettirdikten sonra sigortalısına ödediği hasar tazminatını, halefiyet ilkesinden faydalanarak davalıdan rücuen tahsil etmek istediği anlaşılmaktadır.
TTK Md.1301 ve 1361 e göre, sigortacının sigortalısının halefi olabilmesinin birinci şartı, sigorta tazminatının geçerli bir poliçe kapsamında, sigortacının mesul olduğu ve poliçe genel şartları ile çelişmeyen rizikonun gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkan zarar için ödenmiş olmasıdır. Bu şart ile bir arada bulunması gereken ikinci şart ise sigortacının sözleşmeye uygun olarak ödeme yaptığı sigortalının, sigorta zararı için üçüncü şahıslara karşı bir tazminat talebi hakkına sahip olmasıdır, bu talep hakkı sigorta tazminatını ödeyen sigortacıya yaptığı ödeme paralelinde Kanun hükmü gereği geçer. Sırf tazminat ödenmiş olması tek başına sigortacıya halef sıfatını kazandırmayacağından, rücu talebi değerlendirilirken sigortacının yaptığı ödemenin geçerli bir poliçeye dayanıp dayanmadığı, sigortacının aslen mesul olduğu bir hasar için tazminat ödeyip ödemediği ve hasar tazminatı ödediği sigortalısının üçüncü kişiler karşısında dava hakkının olup olmadığının da irdelenmesi gerekecektir.
Somut olayda davacı sigortacının tazminat ödemesini dayandırdığı———–sayılı spesifik nakliyat poliçesi incelendiğinde; bu poliçenin davacı sigortacı tarafından 30853916 sayılı abonman sigorta sözleşmesine bağlı olarak 15.07.2010 tarihli sevkiyat için düzenlenmiş ve poliçe kapsamındaki emtiayı satıcının adresinden, alıcının adresine ulaşmasına kadar geniş kapsamlı olarak sigorta korumasına alan geçerli bir spesifik poliçe olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda davacı sigortacı tarafından düzenlenen ve rûcu talebine dayanak gösterilen poliçenin özel şartlarında, hasar ihbar yükümlülüğü; “sigortalının sigorta konusu emtia üzerinde herhangi bir hasar veya ziya halinde, hasarın Nakliyat Sigortası Genel Şartlarının 22. maddesinde yazılı süreler zarfında ihbar ve tespit edilmemesi ve resmi makamlar tarafından imza edilmemesi halinde vaki ziya ve hasarların tazmin edilmeyeceği” şeklinde ihtaren şarta bağlanmış, ancak ——- tarih———— tescil sıralı 12.809,02 Euro bedelli gümrük beyannamesiyle Antrepo Rejimine tabi tutulmuş olan ürünler üzerinde oluşan hasar davacı sigortacıya, davacının görevlendirdiği bağımsız eksperin düzenlediği 08.09.2010 tarih———— sayılı Hasar Ekspertiz Raporunda kayıtlı bilgilere göre 11.08.2010 tarihi itibariye yani tahliyeden itibaren 15 günlük süre geçtikten sonra ihbar edilmiş, bu durumda da davacı sigortacının düzenlediği spesifik poliçe teminatından tazminat ödeme “yükümlülüğü” Genel Şartların 22. Maddesi ile aynı paralelde hüküm içeren poliçe özel şartına göre ortadan kalkmış, inisiyatif tamamen davacı sigortacının eline geçmiştir. Bu nedenle incelenen maddi olayda poliçe genel şartlarının 22.Maddesi ve poliçe özel şartlarına göre davacının sigortalısına yaptığı bu ödeme, aslında ihbar mükellefiyetine uymayan sigortalıya ödenmesi gerekmeyen yani sigortacının reddedebileceği türde bir ödeme olduğundan ve sigortacının reddetme imkânı varken kendi inisiyatifiyle ödemeye karar verdiği bu türde bir tazminat “hatır ödemesi” sayıldığından, somut olayda halefıyetin ilk şartının gerçekleşmediği anlaşılmıştır. Bu itibarla lütuf ödemesinin halefiyet ilkesinden yararlanılarak rücu konusu yapılması mümkün olmayacaktır. Bu durumda Yargıtay’ın yerleşmiş emsal kararları da dikkate alındığında sigortalının, taşıyıcıya rûcu hakkı bulunması halinde halefiyetin yasal şartları oluşmasa bile bir başka ifadeyle sigortacı sigortalısına hatır ödemesi yapmış olsa bile sigortacının sigortalısına ödediği tazminatı “alacağın temliki hükümlerine” göre talep edip edemeyeceğinin de irdelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekecektir.
Davacı yargılama sürecinde dava dışı sigortalısından aldığı; “sigortalının 28.09.2010 tarihinde 15.379,-TL. hasar tazminatı almakla, zarar sorumlularına karşı dava açma ve icra takibinde bulunma haklarını sigortacıya temlik ettiğine” dair bilâ tarihli “Temlikname” başlıklı bir belge sunmuştur. Olayda davacının davalı karşısında temlik alacaklısı olabilmesi evvelemirde ve her halükarda sigortalısının yani eşya alıcısının davalı taşıyıcıdan bir alacağı olması halinde mümkün olabilecektir. Başka bir ifadeyle davacının sigortalısı somut olayda tartışılan hasar yüzünden uğradığı gerçek zararın maddi karşılığını davalıdan tazminat olarak talep edebilecekse, bu yüzden davacıya temlik edebileceği bir alacağı da olacak, bu durumda da halefiyetin ilk şartı gerçekleşmemiş olsa bile sigortalı alıcının doğrudan taşıyıcıya rücu hakkından kaynaklanan alacağını bir üçüncü kişiye temlik edebilmesi de söz konusu olabilecektir. Bu nedenle davalının somut olay konusu taşıma işinde alıcıya karşı üstlendiği mesuliyetin çerçevesinin taşımanın tabi olduğu CMR Konvansiyonu hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bilirkişi kurulunun gerek kök gerekse ek raporlarında yargıtay emsal kararlarına da yer vererek yaptıkları tespitler ışığında; CMR Konvansiyonunda öngörülen sorumluluk sistemine göre taşıyıcının zarardan mesul tutulamayacağı hallerde dahi ayrıca araştırmaya gerek olmadan açıkça görünen hatalarda, taşıyıcının yükü, göndereni uyarmadan ve CMR sözleşmesinin 8 ve 9. maddeleri kapsamında taşıma senedine çekince koymadan teslim alır ve eğer yükte bu yüzden bir hasar vuku bulursa, öncelikle zarara sebep olan hatayı taşıyıcının nezaret borcu esnasında kendi bilgisiyle fark edilip edilemeyeceğinin tespiti gerekecek fark edebileceği durumlarda ise kusurun ağırlıklı bölümü gönderenin üzerinde bırakılarak (CMR_ mad. 17/5) taşıyıcının yüke olan özen yükümlülüğünü ihlalden kaynaklanan müterafik kusur oranının belirlenmesi gerekecek; taşıyıcıya kayıp veya hasar nedeniyle ihbarın hiç ya da zamanında ileri sürülmemiş olması, “zararın nakliye sürecinde oluştuğu eğer ki kesinlik kazanmış ise taşıyıcıya karşı dava açılmasını engellemeyecektir. Bu bağlamda da somut olayda gönderenin işyerinden ve onun tarafından; ———— plakalı araca, 33 kolide toplam bedeli ———- Euro olan 7.692,72 kg/lık, +5 santigrat derecede taşınacak unlu mamul üretiminde kullanılacak karışım türü ürünün, kolilerindeki etiketlerde -18 derecede muhafaza edilmesi gerektiğine dair not bulunan 7.135,13 Euro bedelli 13 koli ile birlikte yüklendiği sabittir. Bu nedenledir ki olayımızda tartışılan hasar; Eksi 18 derecede muhafaza edilmesi gerekli olduğu etiketlenen ürünlerin, gönderen tarafından artı 5 derecede sevk edilen ürünlerle bir arada aynı araca yüklenmesi ve bu durumu çok basit bir değerlendirmeyle yüklemeye nezaret ederken taşıyıcının fark edip göndereni uyarmaması yüzünden vuku bulmuş, bunun sonucu Eksi 18 yerine artı 5 derecede taşınan ürünler 4-5 günlük nakliye sürecinde 23 derece yüksek ısıya maruz kalarak güvenli gıda olma vasfını yitirmiş ve telef olmuştur. Dolayısıyla yük alıcısı emrine araçtan tahliye edilirken taşıma senedine çekince konmasa ve/veya hasarın niteliği ve niceliği taşıyıcının iştiraki ile düzenlenen bir tutanakla belirlenmese de; derdest davada hasarı tartışılan 13 koli ünün nakliye sürecinde geçen 4-5 gün içinde zaten telef olmak suretiyle tam hasarlı hale gelmiş yani güvenli gıda olma vasfını tamamen yitirmiştir. 23 dereceye ulaşan yüksek ısı farkının yarattığı bu kaçınılmaz duruma dava dışı gönderen sebep olmuş ise de, basit bir değerlendirmeyle bu durumu fark edip nezaret görevi sırasında yüklemeye karşı çıkması gereken taşıyıcı da, koli etiketlerine göre 2 ayrı sıcaklık derecesinde taşınması gereken yükü gönderenden çekincesiz teslim aldığı, onu uyarmadığı için somut olayda tartışılan zararın oluşmasına etkisi dolayısıyla kusurun ağırlık bölümü gönderen üzerinde bırakılmak suretiyle % 20 oranında müterafık kusurlu bulunmuştur.
Mal sigortalarında sigorta sözleşmesi, sigorta ettirenin rizikonun gerçekleşmesi nedeniyle ortaya çıkan gerçek zararını giderme amacına yönelik olup sigortalının/sigorta ettirenin zenginleşmesine vesile teşkil etmemelidir. Bu bağlamda olayımıza konu olan ürünlerin bedeli, davacının sigortalıs————-tarafından dosyaya ibraz edilen ödeme ve havale belgeleri ile yurt dışındaki satıcıya mal bedelinin banka aracılığı ile ödendiği anlaşılmıştır.
Yine bilirkişi rapor içeriklerinde vurgulandığı üzere; CMR Konvansiyonunun 23/1. maddesi, taşıyıcıyı yükün kısmen veya tamamen kaybından dolayı yükün taşınmak üzere kabul edildiği yer ve zamandaki kıymetine göre tazminat ödemekle sorumlu tutmuş ve aynı maddenin 3. fıkrası ile tazminat miktarının eksik brüt ağırlığın kilogramı başına 8.33 hesap birimini (SDR) aşamayacağını hükme bağlamıştır. Somut olayda frigofirik araçla gerçekleştirilen taşıma işinin kabul edildiği yer ve zamandaki kıymetini gösteren ve peşin ödeme ile fabrika teslim fiyatı üzerinden düzenlenmiş olan sevk faturasına göre; güvenli gıda olma vasfını yitiren 43.680 adet dondurulmuş ekmeğin 0,165 Euro/ad. birim fiyatı baz alındığında, toplam kıymeti 7.315,13 Euro’dur. Yükün taşınmak üzere kabul edildiği yer ve zamandaki gerçek kıymetine tekabül ettiği değerlendirilen bu bedel üzerinden, taşıyıcının somut olayda %20 oranında müterafîk kusuru nispetindeki sorumluluğu ise bu bilgilerden hareketle kök raporda 1.463,03 Euro karşılığı 2.804,34 TL. olarak hesaplanmış, bu miktarın somut olayda CMR Md 23/3’e göre taşıyıcının (3.874,40*8,33= 32,273,76 SDR ) olan mesuliyet limitinin çok altında kaldığı belirlenmiş, sigortacının sigortalısına ödediği %10 ek tazminat bedelinden ise taşıyan zaten sorumlu olmadığı da anlaşılmakla ve somut olayda olduğu gibi Türk Lirası bazındaki tazminat taleplerinde (CMR Md 27 de öngörülen yıllık %5 oranı yerine, taraflar tacir olduğundan, 3095 Sayılı Kanunun 2/2 maddesine güre) avans faizi istenebileceği yasal sonucuna ulaşılmakla; sonuç olarak davacının sigortalısından aldığı temliknameye dayanarak “alacağın temliki hükümlerine göre” sigortalısına ödediği tazminatın 2.804,34 TL’lik kısmını davalı taşıyıcıdan davalıya CMR 27. Maddesi hükmü uyarınca tebliğ edilmiş olan rücu ihbarı kanıtlanmadığı da gözetilerek dava tarihinden itibaren 3095 SY 2/2 mad. uyarınca yürütülecek avans faizi ile tahsilini talep edebileceği sonucuna ulaşılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ‘ gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkememiz kararı Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 2016/13933 E 2018/1298 K sayılı 21.02.2018 tarihli kararı ile ‘ Dava, davacının dava dışı sigortalısına ödediği iddia olunan hasar tazminatının rücuen tahsili talebine ilişkindir. Dosya kapsamından, emtiaların gönderici tarafından yine gönderenin işyerinden araca yüklendiği, emtialardan 33 kolinin +5 santigrat derecede taşınması gerekli ürün olduğu, 13 kolinin ise -18 derecede muhafaza edilmesi gereken ürün olduğu ve tüm bu kolilerin birlikte araca yüklendiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, taşıyıcının yüklemeye nezaret ederken ürünler üzerinde taşıma ısısının yazdığı etiketlere dikkat edip, söz konusu ısı farklılıkları bakımından göndereni uyarması gerektiği ve fakat bunu gerçekleştirmediği gerekçesiyle taşıyıcıya %20 oranında kusur atfedilmesi gerektiğinden bahisle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, taraflar arasında imzalanan CMR senedinde taşımanın +5 derecede yapılmasının not düşüldüğü, taşımanın frigo araç ile +5 derece yapıldığı, bu suretle deneyimli ve basiretli bir taşıyıcının göstermesi gereken tüm özenin gösterildiği gözden kaçırılarak taşıyıcıya kusur izafesi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.’ gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma üzerine yukarıdaki dosya numarasından yapılan yargılama da yargıtay bozma ilamına uyulmuş olup bozma ilamı çerçevesinde taşıyıcının deneyimli ve basiretli bir taşıyıcının göstermesi gereken tüm özeni gösterdiği kanaatine varıldığından taşıcıya kusur izafe edilmemiş ve bu sebeple davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 44,40-TL karar harcına karşılık peşin alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı lehine AAÜT uyarınca takdir edilen 300,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Bakiye gider avansının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile ihbar olunan vekilinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/05/2019