Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1032 E. 2019/52 K. 24.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1032 Esas
KARAR NO : 2019/52

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/09/2018
KARAR TARİHİ : 24/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalılardan ——–.nin yayın sahibi, …’nun yönetim kurulu başkanı, …’ın gazete tüzel kişiliğinin yönetim kurulu başkanı …’nın eser sahibi olarak sorumlu olduğu ——- gazetesinin 27/06/2013 tarihli nüshasının birinci sayfasından başlayıp 15. sayfasında devam eden, … tarafından kaleme alınan “———- , ——— eczane 24 saat hizmet verdi”, ———— hastanesi gezi testi sorusunda hiç biri şıkkını seçtiyseniz doğru cevap verdiniz, bir ecza deposu veya hastaneyi andıran bu görüntüler ———— otelinin otoparkından çekildi” şeklindeki haber ve fotoğraflarla haksız mesnetsiz , basın ilke ve ahlakına aykırı beyan ve iddialarla müvekkilin kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu, hakaret edildiğini, müvekkili hedef gösterildiğini, kamuoyunun müvekkili aleyhine alenen kin ve düşmanlığa tahrik edildiğini,——– Gazetesinin sorumlu müdürüne noter kanalı ile cevap ve düzeltme metni gönderildiğini, süresi içerisinde tekzip yayınlanmadığından İstanbul Anadolu ———-. Sulh Ceza Mahkemesinin 2015/503 D.iş sayılı kararı ile cevap ve düzeltme metni isteklerinin kabulüne karar verildiğini bildirerek gerçeğe aykırı ve kişilik haklarına saldırıda bulunan haberin yasal sorumluları olan davalılardan 50.000,00.-TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkillerinden …’nun davada pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, bu sebeple hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, esas yönünden ise tekzip kararının itirazlarının kabul edildiğini ve tekzip kararının kaldırıldığını, yapılan haberin hukuka uygun bir haber olduğunu, emniyet tarafından yapılan araştırmada ortaya çıkan görüntülerin haber verme hakkı kapsamında basın özgürlüğü sınırları dahilinde kamuoyuyla paylaşıldığını, davacının iddia ettiği gibi otel odasında molotof kokteyli bulunduğu yönünde bir iddia yahut açıklamanın haberde yer almadığını, göstericilerin sığınmak için en sık kullandıkları yerlerden birinin de ——- Oteli olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, haksız yapılan yayın nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı İstanbul Anadolu ———. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sırasında; İstanbul Anadolu ———. Sulh Ceza Mahkemesine ait 2013/526 D.iş sayılı dava dosyası celp edilmiş, deliller toplandıktan sonra dosya bilirkişiye tevdii edilmiş, bilirkişi 14/03/2016 tarihli raporunda özetle, 27/06/2013 tarihli —— Gazetesinde yayınlanmış olan haberinde davalı vekili tarafından her ne kadar emniyetten alınan bilgi ve fotoğrafların kullanıldığı ileri sürülmüş ise de haberin incelenmesinde, davalıya ait otelin eylem karargahı otel odalarında yasa dışı patlayıcı madde bulunduğu, otelin otoparkının revire çevrildiği, küçük bir hastaneye çevrilerek eylemcilerin burada tedavi gördüğü şeklinde yayın yapılarak davalı şirketi zor duruma düşürecek, kamuoyunu şirkete olumsuz bakmasını sağlayacak şekilde objektiflikten ayrılarak haber sınırının aşıldığı, olayın genişletici ve yanlış yorumlarda bulunularak sansasyon yaratmak için yayın yapıldığı, bu sebeple hukuka aykırılık teşkil eden bu haber nedeniyle davacı şirketin davalılardan manevi tazminat talebinde bulunulabileceğini, dava konusu haberin 27/06/2013 tarihli gazetede yayınlanmış olması yayın tarihinden itibaren uzun bir süre geçmiş bulunması, tekzip metninin yayınlanmamış olması dikkate alınarak davacı için manevi tatmin duygusunun kısmen de olsa telafi edecek olan kararın davaya konu yayının kapsamını aşmaması kaydıyla yayınlanıp yayınlanmayacağı hususunun mahkemenin taktirinde bulunduğunu bildirmiş, mahkemenin 13/06/2017 tarih ve ——– E. ——— K. sayılı kararı ile “davanın kısmen kabulüne, 25.000,00-TL manevi tazminatın 27/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
Kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —-. Hukuk Dairesi’nin 22/06/2018 tarih ve 2017/2239 E. 2018/885 K. Sayılı ilamı ile “Somut dava dosyasında taraflara arasındaki uyuşmazlık, davalı şirketin sahibi olduğu gazetede yayımlanan haber içeriklerinde davacı şirketin ticari itibarına yönelik hukuka aykırı bir saldırı oluşup oluşmadığı ve davacılar lehine manevi tazminat koşullarının bulunup bulunmadığı noktasında olup uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olduğu ve davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğu” gerekçesiyle görev yönünden asliye hukuk mahkemesi kararı kaldırılmıştır. Dosyanın mahkememize tevzi edilmesi üzerine mahkememizce yargılamaya kaldığı yerden devam edilmiştir.
Dosyada mevcut davaya konu 27/06/2013 tarihli —- Gazetesinin ilk sayfasında “gezi testi” başlıklı bir haber olduğu, alt yazısında ise “—- olayları sırasında eylemcilere geçici hastane kurulduğunun, onlarca ilaç yığıldığının, lüks mekanın adresinin ise şaşırtıcı olduğunun” yer aldığı, gazetenin 15. sayfasında “—- Hastanesi” başlıklı haber olduğu, başlığın altında —– testi sorusuna hiç bir şıkkını seçtiyseniz doğru cevabı verdiniz, bir ecza deposu ya da hastaneyi andıran bu görüntülerin —– Otelinin otoparkına çekildiği”nin bildirildiği görülmüştür.
Dava; Borçlar Kanunu 58 ve TMK.nun 24 ve 25. maddelerine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı şirket 27/06/2013 tarihli —— Gazetesinin 1. ve 15. sayfasındaki haberler nedeniyle kişilik haklarının zarara uğradığını belirterek tazminat isteminde bulunmuş, davalıların ise yapılan haberin hukuka uygun olduğunu bildirerek davanın reddini talep etmişlerdir.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Ne var ki, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur. Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır.
Dava konusu haber bütün olarak değerlendirildiğinde; her ne kadar yayınlanan haber güncel ve haberin yayınlanmasında toplumu bilgilendirme amacının bulunduğu kabul edilebilir ise de, yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan bilirkişi raporundaki tespitler uyarınca haberin gerçek olmadığı, kullanılan fotoğrafların davacıya ait otele ait olmadığı, gerçek olmayan bu haberin “gezi olayları gibi toplumda büyük yankı uyandıran, katılımcılarının ve destekçilerinin devlete karşı kalkışma içerisinde göründüğü” bir negatif olay ile bu olayla iddia edildiği şekilde ilgisi tespit edilemeyen davacının haksız yere ilişkilendirilmesinin davacı şirketi kamuoyu önünde zor duruma düşürebilecek, toplumun haksız tepkisine sebep olabilecek mahiyette olduğu, bu sebeple davacının kişilik haklarının zedelenmiş olduğunun kabulünün zorunlu olduğu, davacının kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat talep edebileceği, davalıların sorumlulukları yönünden ise Basın Kanununa göre yayın sahibi davalı şirketin, yönetim kurulu başkanı …’ın, devralan yönetim kurulu başkanı …’nun ve eser sahibi …’nın müteselsilen sorumlu oldukları anlaşılmıştır.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanmaya çalışılan nedenlerle; davaya konu haksız yayın ile davacının kişilik haklarına haksız saldırı yapıldığı, bu durumun davacının manevi yönden zarara uğramasına sebebiyet verdiği, manevi tazminatın gerçek anlamda ne bir tazminat ne bir ceza niteliğinde oluşu, bir tarafın duyduğu üzüntüyü kısmen hafifletme amacı taşıdığı gözetilerek, somut olayın özelliği ve meydana geliş şekli, zarar görenin ve davalıların ekonomik ve sosyal durumu, paranın alım gücü, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırap ve bir tarafın zenginleşmesine diğer tarafın fakirleşmesine yol açmamak özelliği nazara alındığında, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. Her ne kadar yayın tarihi ile olay tarihi arasındaki süre gözetildiğinde konunun güncelliğini yitirdiği düşünülebilir ise de; davacının kişilik haklarına zarar veren habere karşı aynı yolla aklanma hakkına sahip olduğu kanaati ile kararın ulusal gazetelerde yayımlanmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabulü ile, 25.000,00-TL manevi tazminatın 27/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Hükmün Türkiye’de yayınlanan tirajı yüzbinin üzerinde iki adet—— gazetede masrafları davalılardan müteselsilen alınmak suretiyle yayınlanmasına,
3-Alınması gerekli 1.707,75-TL harçtan, peşin alınan 853,88-TL harcın mahsubu ile bakiye 853,87-TL’nin davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 731,50-TL yargılama giderinin ret ve kabul oranı dikkate alındığında bakiye 365,75-TL’sinin ve 27,70-TL başvurma harcı ile 853,88-TL peşin harç olmak üzere toplam 1.247,33-TL masrafın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, arta kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan 62,40-TL yargılama giderinin ret ve kabul oranı dikkate alındığında bakiye 31,20-TL masrafın davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
7-Hüküm altına alınan miktar üzerindenn——– hükümlerine göre davacı lehine 3.000,00- TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddedilen kısım yönünden davalılar lehine 3.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.