Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1020 E. 2021/1024 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1020 Esas
KARAR NO : 2021/1024

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/09/2018
KARAR TARİHİ : 16/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının —— sayılı icra dosyası ile müvekkili şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlattığını, davalının hak ediş bedeli kapsamında müvekkili şirketten 8.750,00 TL alacağı olduğunu iddia etmişse de, müvekkili şirketin davalıya karşı herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilu şirketin borçlu olmadığının tespitine, dava sonuçlanıncaya kadar müvekkili şirketin telafisi imkansız zararlarının doğmaması adına —-. sayılı icra takibinin durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalının kötüniyetli hareket ederek müvekkili şirketin mağduriyetine neden olduğundan % 20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin yetkilisi —- adresinde bulunan — işçiliğinin yapılması için müvekkilinle anlaşmış olduğunu, davacı şirket yetkilisi— kötü niyetli olarak ——— — sözleşmede isminin geçmesini ve müvekkile yardımcı olmasını istediğini, aksi takdirde sözleşme yapmayacaklarını ve ödeme yapılmayacağını beyan ettiklerini, … ile daha önce herhangi bir ortaklık durumu olmaksızın sözleşmeyi imzaladıklarını, taraflarınca 05/06/2017 tarihli sözleşmeye ilişkin alacaklarından dolayı icra takibi başlattıklarını, sözleşmeye dayanarak açılan bu davada husumet eksikliğinin bulunduğunu, sözleşmenin davacı, … ve müvekkili … arasında imzalandığını, …—- sözleşmede adının olması ve ödemenin ona yapıldığı iddiası olduğundan dolayı husumetin …—-yöneltilmesi gerekirken sadece müvekkiline husumet yöneltilmesinin usulen eksikliğe sebep olduğunu, davanın usulden ve esastan reddine, müvekkili lehine asıl alacağın %20’si kadar icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
05.06.2017 tarihli sözleşme, icra dosyası, makbuz ve belgeler, ceza dosyası,—- dosyası, tanık, keşif, yemin ve bilirkişi incelemes.
GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından davalı aleyhine ödenmeyen hakediş bedelinin tahsili talebiyle başlatılan ilamsız icra takibine karşı, İİK 72.maddesi uyarınca açılmış menfi tespit davasıdır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.—-
Menfi tespit davası İcra ve İflas Kanununda düzenlenmiş, davaya konu takibin konusu olan hakediş alacağına ilişkin uyuşmazlık da Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabi olup, davanın konusu TTK 4.maddesinde düzenlenmiş mutlak ticari davalardan değildir.
—-yapılan sorgulamada, davalı …—- herhangi bir —- mükellef kaydının bulunmadığı, gelir getirici iş olmaksızın—-olarak kaydının olduğu görülmüştür. Bu nedenle davalı gerçek kişi olup tacir değildir. (Takip dayanağı sözleşmeyi davalı ile birlikte imzalayan ihbar olunan ….—– olup tacir değildir)
Dolayısıyla ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur. Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK 4.maddesinde düzenlenen hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nun 114/1-c maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
2-Karar kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvuru halinde dava dosyasının görevli—-Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzii edilmesi için — gönderilmesine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden, bu konuda HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.