Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1012 E. 2021/558 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1012 Esas
KARAR NO: 2021/558
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 04/09/2018
KARAR TARİHİ: 29/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalılar ile müvekkili arasında imzalanan —– inşa edilecek taşınmazın—— bedelle satışını yaptığını ve müvekkiline teslim ettiklerini, işbu sözleşme gereğince de davalı ———- arsa maliki olarak sözleşmeyi imzaladıklarını, davalılar tarafından inşa edilen taşınmaz üzerine inşa edilen bahse konu bağımsız bölümde——- tarafından yapılan denetimler neticesinde onaylı mimari projede yer alan mekanik alan ile bağlantılı yapılarak dükkan girişinin bu kısma alındığını, ayrıca arka tarafındaki ——-mekanik alanın da dükkan alanına katıldığını, taşınmazdaki onaylı projeye aykırılıktan dolayı —— karar nolu ———–cezası verildiğini, bahse konu encümen Kararı ile taşınmazın şartnameye aykırı olarak inşa edildiği ve taşınmazın projeye aykırı şekilde müvekkiline teslim edildiğini, davalılara ayıplı olarak şartnameye ve onaylı projeye aykırı olarak inşa edilen ve teslim edilemez taşınmaz yüzünden müvekkilinin uğrayacağı zararın tazmini hususunda davalılara ihtarname keşide edildiğin, bu sırada yürürlüğe giren ——- kapsamında imar barışı için —-için başvuru yapıldığını, yapı kayıt belgesi adı altında——– ödeme yapıldığını, söz konusu tutarı davalılardan talep etmiş ise de müvekkilini sürekli oyaladıklarını, zaman kazanmaya çalıştıklarını, davalıların ödememesi üzerine———-sayılı dosyasından takip başlatıldığını ancak davalı borçluların yasal süre içerisinde haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ederek icra takibini durdurduklarını, borçluların kötü niyetli ve haksız olması sebebiyle takip miktarı üzerinden %20 icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini talep ettiklerini, yine davalıların ——yevmiye nolu ihtarı ile temerrüde düştüğünden müvekkilinin ödeme tarihinden itibaren faiz talebinin de usul ve yasaya uygun olduğunu, icra takip talebinden önce işlemiş faiz alacağı olan —- hüküm altına alınmasını, borçlunun——–esas sayılı dosyasına yapmış olduğu borca itirazın iptalini, takibin kaldığı yerden devamını, borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle takip miktarı üzerinden %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ——–vekili cevap dilekçesi ile özetle; dava veya davaya konu icra takibinin yetkili mahkemede açılmadığını, davacı ile yapılan satış vaadi sözleşmesi hükümleri çerçevesinde yetkili mahkemenin ve icra dairelerinin ——- Mahkemeleri ve icra daireleri olduğunu, dava ve icra takibinin yetkili yerde açılmadığını, alıcıya imzalanan sözleşmeden diğer davalının sorumlu olduğunu, müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, yüklenici ile yapılan sözleşmenin ———- gereğince müvekkili şirketin bu projede arsa sahibi konumunda olup projenin imalat satış-pazarlama, teslim vs. her türlü sorumluluğun diğer davalının yüklenici olarak ortak girişim üzerine olduğunu, davacı ile yapılan satış vaadi sözleşmesinin ———açıkça anlaşılacağı üzere müvekkili şirketin bu projede arsa sahibi komununda olduğunun anlaşılacağını, görüldüğü üzere bu hususun davacı ile yapılan ———– işlendiğini ve davacılara karşı da ileri sürülebilir nisbi bir hak haline getirildiğini, davacının henüz sözleşmenin imzası safhasında sözleşmeden kaynaklanan tüm zararlar da dahil olmak üzere her türlü tazminat taleplerinden yüklenicinin sorumlu olduğunu bildiğini, bu durumu kabul ettiğini, hal böyle iken davacının huzurdaki dava ile müvekkili şirkete husumet yöneltmesinin tazminat hükümlerine aykırı olduğunu, bu nedenle davanın müvekkili şirket yönünden öncelikle pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacı tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, dilekçedeki davacı iddialarının incelenmesinden anlaşıldığı kadarı ile dilekçe kapsamındaki iddiaların tamamının açık ayıp niteliğinde olduğunu, söz konusu iddiaların kolaylıkla anlaşılabilecek durumda olduğunu ve davacının iddialarını makul süre içerisinde ihbar edilmesi gerektiğini, üstelik bağımsız bölümün tesliminin —— tarihinde yapıldığını, davacı tarafından gönderilen ihtarın ——- olduğunun anlaşıldığını——– alıcıya teslim almış olduğu malı imkan bulur bulmaz gözden geçirerek ayıp gördüğü taktirde uygun bir süre içinde satıcıya bildirme külfeti yükletiğini, huzurdaki davanın TTK’nun 23. maddesinin 1. Fıkrasındki hükümlerinde gayrimenkul satışına dair TBK’nun uygulanacağına atıfta bulunulduğunu, mülkiyetin geçmesinden başlayarak —- yıl geçmesiyle davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu taşınmazın sözleşmesine ve onaylı planına uygun olarak satıldığını ve teslim edilmediğini, tüm bu nedenlerle ———uyarınca yetkili mahkeme ve icra dairelerinin ——Mahkemeleri ve icra daireleri olduğunu, dava ve icra takibinin yetkili yerde açılmamış olduğunun dikkate alınarak yetkisizlik kararı verilmesini, dava zamanaşımı olan ——- yıllık sürenin geçmiş olması sebebiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, ihbar süresine uyulmadığı gözetilerek davanın reddine, müvekkili şirkete husumet yönetlitlemis, tazminat ve alacak talebinde bulunulmasının en başta taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine aykırı olup bu nedenle davanın müvekkili şirket yönünden öncelikle pasif husumet yokluğundan reddine, aksi halde açıklanan ve resen gözetilecek hususlar dikkate alınarak davanın ve talep edilen icra inkar tazminatının esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ——- Vekili cevap dilekçesi ile özetle, davacı tarafından açılan davanın zamanaşımına uğradığını, bu sebeple öncelikli olarak davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, davacının taşınmaz içinde bulunduğu projenin müvekkili şirket tarafından ayıpsız ve eksiksiz yapıldığını, ilgili tüm alanların — —- tarafından yapı kullanım belgesi verildiğini ve———— kabulü yapıldığını, bu nedenle müvekkili şirketin inşaat projesine uygun olarak yapıldığını, müvekkilin sonradan bozulmuş yıkılmış yeniden yapılmış olan imalatlardan sorumlu olmasının beklenemeyeceğini, müvekkili şirket tarafından ayıplı olarak şartnameye ve onaylı projeye aykırı inşaa edilen herhangi bir durum söz konusu olmadığını, kaldı ki davacının —— müracaatta bizzat kendisi sebep olduğunu, davacının bizzat kendileri tarafından iskan akabinde——– izinsiz, projeye aykırı olarak yapılan değişiklikler nedeniyle müvekkilinden talepte bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirket tarafından davacıya ilgili taşınmazın tüm ayıplardan ari olarak teslim edildiğini, bu sebeple davacının talepte bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın öncelikle görev yönünden reddine, neticede esas yönünden işbu haksız davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibari ile taşınmaz satışı ——– sonrasında taşınmazın ruhsat ve iskana aykırı bölümleri sebebiyle belediyesince kesilen idari para cezası ve bu cezayı ortadan kaldırmak için imar barışı kapsamında —— almak için ——— ödenen bedeli ve faizinin taşınmazın ayıplı olarak müvekkiline devredildiği davalıların bu bedelden sorumlu olduğu ve bu sebeple mezkur bedelin tahsili için başlatılan takibine davalıların itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
——– tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması —– gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Davamıza konu olayda mutlak ticari dava söz konusu olmadığından nispi ticari dava koşulları değerlendirildiğinde davacının 6102 sayılı TTK 12 ‘ Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir.
(2) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır.
 (3) Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.’ tacir olmadığı ticari işletme işletmesi ile ilgili bir uyuşmazlık olmadığı ve davacının tüketici sıfatınında olmadığı anlaşıldığından 6100 sayılı HMK nın 2. Maddesi ‘ Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mallarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir. ‘ hükmü uyarınca Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmek üzere görevsizlik kararı verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK 20 ve 114 ve 115 maddeleri gereğince MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
2-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden veya kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulduğu takdirde dosyanın görevli———- ADLİYESİ NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE HMK 20. maddesi gereğince GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmemesi halinde HMK 20 maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
4-Yargılama harç ve masraflarının gönderilen mahkemede dikkate alınmasına,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/06/2021