Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/898 E. 2018/233 K. 13.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/898 Esas
KARAR NO : 2018/233
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2017
KARAR TARİHİ : 13/03/2018
Mahkememizde görülen davanın yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: ……….HizmetleriA.Ş.’nin imtiyaz sözleşmesi kapsamında abonelerine mobil elektronik haberleşme hizmeti sunmakta olduğunu, isim ve logosu ile birçok ürünün ……… nezdinde marka olarak tescilli olup, markası “tanınmış marka” statüsünde olduğunu, davalının 26/03/2016 tarihinde ……….adlı kişisel …..hesabından yapmış olduğu, ‘…..l eğitimin adını kirletme pedofili destekçisi!!!!!” şeklindeki paylaşımlarıyla kişilik haklarına ağır saldırıda bulunduğundan, TMK 25 maddesi ve TBK 49 ve 58. Maddeleri gereğince, ” #…………..i ile müvekkilini, tecavüz skandalı nedeniyle gündemde yer alan ………Vakfı’yla ilişkilendirerek ticari itibarını zedelediğinden rakiplerini rekabette öne çıkarmak amacıyla hareket ederek haksız rekabet eyleminde bulunduğundan TTK’nın 55 maddesi uyarınca toplam 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili savunmasında özetle: müvekkilinin herhangi bir GSM şirketinde çalışmadığını, davacı şirketi zarara uğratmak gibi bir amacı olmadığını, bu durumdan herhangi bir menfaatinin de olmayacağını, müvekkilinin yalnızca kamuoyunda yankı uyandıran bir olaya tepki göstermek amacıyla paylaşım yaptığını, bu ifadelerin de ifade özgürlüğü kapsamında ve eleştiri sınırları içerisinde olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Davacının cep telefonu alanında faaliyet gösteren telekomünikasyon şirketi olduğu, 26/03/2016 tarihinde davalının ……….isimli sosyal medya uygulamasındaki …………. isimli kişisel hesabından davacıya yönelik ağır ve hukuka aykırı ithamlarda bulunarak davacının kişilik haklarını açıkça ihlal ettiği, incitici beyanlarla aynı zamanda davacının mali olarak zarara uğratıldığı ve rakiplerini rekabette öne çıkarma amacıyla hareket edilmesi nedeniyle haksız rekabet eyleminin söz konusu olduğu iddiasıyla manevi tazminat istemli olarak İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açıldığı anlaşılmıştır.
İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesi ise; 29/09/2016 tarih ve………. Esas-…….karar sayılı kararı ile ”…davaya konu manevi tazminata dayanak yapılan talep TTK 55/1-a-1 maddesinde düzenlenmiş olan ‘başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek’ eylemine uymakta olup, davacı taraf haksız rekabet hükümlerine dayandığına göre 6102 sayılı TTK ve 6100 sayılı HMK’nın göreve ilişkin hükümleri uyarınca uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” gerekçesi ile görevsizlik kararıyla dosyayı mahkememize gönderilmesine karar verilmiştir.
Görevsizlik kararının istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 15/06/2017 tarih ve 2017/344 Esas-329 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine mahkememizce usulüne uygun olarak yargılamaya kaldığı yerden devam edilmiştir.
Davacının manevi tazminata konu ettiği eylem, davalının ……. sosyal paylaşım sitesindeki ………. isimli kişisel hesabından 26/03/2016 tarihindeki ‘……..eğitimin adını kirletme pedofili destekçisi!!!” içerikli paylaşımı olduğu, sunulan belgelerle anlaşılmıştır. Davalı da dosyaya verdiği cevapta belirtilen paylaşımı kendisinin yaptığını, ancak bu paylaşımın hukuka aykırılık içermediğini, düşünce özgürlüğü kapsamında eleştiri hakkını kullandığını beyan etmiştir.
Mahkememizce değerlendirilmesi gereken hususun, davalının kabulünde olan 26/03/2016 tarihindeki ”……..l eğitimin adını kirletme pedofili destekçisi!!!” içerikli paylaşımının haksız rekabet ve ağır hakaret içeren eylem niteliğinin olup olmadığı ve sonuç olarak bu eylem nedeniyle manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı olduğu görülmektedir.
Öncelikle davalının belirtilen paylaşımda yer alan sözlerinin Türk Ceza Kanunu veya özel ceza kanunlarında düzenlenmiş olan herhangi bir suç kapsamında olmadığının kabulü zorunludur. Davalı vekili aracılığıyla dosyaya sunduğu cevaplarında ”2016 yılının başında Karaman ilinde bulunan ……. Vakfı’na ait evlerde kaldıkları öne sürülen 9 ve 10 yaşlarında bulunan öğrencilere tecavüz eden bir öğretmenin şikayet üzerine tutuklandığını, olayın toplumda infial uyandırması nedeniyle konunun Türkiye gündemine taşındığını, davacı şirketin de …… Vakfı’nın bazı projelerinde sponsor olarak yer aldığının ortaya çıktığını, bunun üzerine davacı şirketin açıklama yapmak zorunda kaldığını, toplumun büyük bir kesimi tarafından davacı açıklamasının yeterli görülmemesi nedeniyle sosyal medya üzerinden bu rahatsızlığın dile getirildiğini, kendisinin de bu maksatla paylaşımda bulunduğunu, düşünce özgürlüğü kapsamında eleştiri hakkını kullandığını” beyan etmesi karşısında anayasal ve evrensel ifade özgürlüğünün dosyamızda tartışılması gerekmiştir.
Ülkemizin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesi ifade özgürlüğünü şu şekilde düzenlemektedir;
”Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamları tarafından müdahale edilmeksizin ve ulusal sınırlar dikkate alınmaksızın, görüş sahibi olma, bilgi ve düşüncelerini edinme ve yayma özgürlüklerini içerir…
Bu özgürlüklerin kullanımı beraberinde ödev ve sorumlulukları getirdiği için ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü veya kamu emniyeti menfaatlerine, düzensizliğin veya suç işlenmesinin önlenmesi, sağlık veya ahlakın korunması, başkalarının şöhret veya haklarının korunması, gizli olarak elde edilen bilgilerin açıklanmasının önlenmesi veya yargı organlarının otorite ve tarafsızlığının sürdürülmesi için yasa tarafından öngörülen ve demokratik bir toplumda gerekli olan formalitelere, koşullara, kısıtlamalara veya cezalara tabi tutulabilir.””Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamları tarafından müdahale edilmeksizin ve ulusal sınırlar dikkate alınmaksızın, görüş sahibi olma, bilgi ve düşüncelerini edinme ve yayma özgürlüklerini içerir…
Bu özgürlüklerin kullanımı beraberinde ödev ve sorumlulukları getirdiği için ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü veya kamu emniyeti menfaatlerine, düzensizliğin veya suç işlenmesinin önlenmesi, sağlık veya ahlakın korunması, başkalarının şöhret veya haklarının korunması, gizli olarak elde edilen bilgilerin açıklanmasının önlenmesi veya yargı organlarının otorite ve tarafsızlığının sürdürülmesi için yasa tarafından öngörülen ve demokratik bir toplumda gerekli olan formalitelere, koşullara, kısıtlamalara veya cezalara tabi tutulabilir.”
Halen yürürlükte olan 1982 Anayasası’nın 26. Maddesi ise aşağıdaki gibidir;
”Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar…
Bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyet’in temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel veya aile hayatlarının yahut kanunun ön gördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir…”
Gerek Anayasa Mahkemesi’nin gerekse de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yerleşik içtihatlarında, yukarıda belirtilen ”özgürlüklerin kısıtlanması durumlarından bir veya birkaçının bulunmadığı hallerde” ifade özgürlüğünün olabildiğinde geniş olarak yorumlandığı bilinen bir husustur. Somut olayda davalının vatandaş sıfatıyla toplumda infial uyandıran üzücü bir olay sonrasında tepkisini hakaret içermeyen sözlerle sosyal medyada paylaştığı görülmektedir. Bu nedenle, davalının da bir vatandaş olarak kamuoyuna yansıyan bir olayda ölçülü olarak hakaret ve daha geniş kapsamda suç içermeyen sözlerle eleştiri yapma, bu kapsamda düşüncelerini paylaşma hakkına sahip olduğunun kabulü zorunludur.
Açıklanan nedenlerle davalının dava konusu edilen ”@Turkcell eğitimin adını kirletme pedofili destekçisi!!!” sözlerinin ifade özgürlüğü kapsamında ve eleştiri sınırları içerisinde olduğu ve yine kamuoyuna mal olmuş bir şirket olan davacının bu düzeydeki eleştiri ve ifadelere katlanmak zorunda olduğu anlaşıldığından manevi tazminat şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 134,88 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı lehine AAÜT uyarınca takdir edilen 2.180,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
13/03/2018