Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/825 E. 2022/151 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/334 Esas
KARAR NO : 2022/167

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/07/2020
KARAR TARİHİ : 03/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı —- —-arasında “—–yapılması kapsamında —— tarihinde sözleşme imzalanmıştır. Sözleşme kapsamında ——– işlerinin —- şartnameye uygun şekilde—-edilmek üzere imza altına alındığı görülmektedir. İlgi sözleşme incelendiğinde —- yapılmasında her türlü işçilik hizmeti ile birlikte ——– malzemesi———– işlerinin işçilik ve kısmi malzemeli yapılması işini kapsadığı taraflar arasında yapılan sözleşme gereği yapılan iş mukabili hakkediş raporlarının düzenlenmiş olduğu, düzenlenmiş hakkediş raporlarının taraflarca imza altına alındığı, imzalanan hakkediş raporlarına göre davacı, davalı — fatura kestiğini, fatura içeriğinin bir kısmını davalı tarafın ödediğini fakat davaya ve takibe konu olan—- hakediş ve kalan miktarın ödenmediğini, davaya konu olan ve davacı tarafIndan talep edilen —- raporuna istinaden talep edilen — ile ilgili yerinde keşif yapılmak süretiyle rapor hazırlanmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı——- dilekçesinde özetle ; Hukuk Muhakemeleri Kanunu 7. Maddeye göre: “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır.” davacının tarafından dava dilekçesinde sunulan sözleşme müvekkili şirket açısından geçerli olmadığını, sözleşmede müvekkilin imzası olmadığı gibi iş ortaklığı olmasına rağmen bir imza bulunmadığını, bu sebeple yetki sözleşmesinin müvekkil şirket açısından geçerli olmayacağını, HMK’nın 7. Maddesi gereği müvekkilin davanın açıldığı tarihte şirket merkezi —- olduğundan, huzurdaki davada —- Mahkemelerinin değil, —- Mahkemelerinin yetkisi bulunduğunu, bu sebeple —– mahkemesine açılan bu davanın öncelikle yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar vermesi gerektiğini, dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişilerin şeklen o davanın taraflar olduğunu, ancak mahkemenin bu taraflar arasında dava konusunun esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olması gerektiği, bir — sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada, davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddî hukuka göre belirleneceğini, Mahkemenin davanın —– yokluğundan reddine karar vermesi gerektiği, mahkemenin husumet yokluğunu re’sen gözetmesi gerektiği, burada dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itiraz olması gerektiği, Somut olayda—— hukuki ilişkinin ve sözleşmenin içinde bulunmadığını—— gerçekleşen—– imzası dahi bulunmayan bir işlem yüzünden müvekkilinin davalı sıfatına haiz olmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, somut olayda —- hiçbir onaya tabi tutmaksızın bir sözleşme imzaladığını, müvekkilinin imzası olmadan gerçekleşen bu sözleşmeden borçlu tutulmasının mümkün olmadığını, Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişi olduğunu, Müvekkilinin ise borçlandırıcı işlemin sahibi olmadığını, —- imzası bulunmayan bu sözleşmenin sonucundan kaynaklanan bir davanın tarafı olması mümkün olmadığını, Müvekkil—– olduğunu, Bu nedenle tüm işlemleri birlikte yapmalı, birlikte karar almalı ve birlikte atılacak imza ile borç altına girmeleri gerektiği, Müvekkil Şirket’in bilgisi dışında kurulan bir hukuki ilişkinin tarafı iş ortaklığı olamayacağından müvekkil şirketinde sorumlu tutulmasının yerinde olmadığını, esas ilgili itirazlarının kabul anlamına gelmemesi kaydı ile itirazlarının aşağıdaki gibi olduğunu, Bahsi geçen sözleşmede müvekkilinin imzasının bulunmadığı, şirket adına borçlandırıcı işlem yapılabilmesi için şirketin yetkilisi tarafından bir imzanın varlığının gerektiğini,——- şirket adına temsil yetkisi gerektiği hususlarda — gerekliliği bulunduğunu, Olayda—–bir sözleşme yaptığını fakat bu sözleşmede müvekkil şirketin imzasının yer almadığını,—- durumun hal ve gereği — yetkisinin —olduğunu, Somut olayda ——– basiretli bir tacir olduğunu, Basiretli bir tacirin ise sözleşmede ve hak edişlerde iki imza olması gereken adi ortaklığın tek imzası olduğunu gördüğünde yapması gereken işlemleri yapmadığını, fakat bunun yerine faturaları ve sözleşmeyi baz alarak müvekkili— —imzası olmayan bir borçtan sorumlu tutmaya çalıştığını, Bilgisi dışında yapılan bu sözleşmede iki adi ortağında imzasının basiretli bir tacirce aranması gereken bir koşul olduğunu, fakat bunu görmezden gelen —-eksikliğinin sonucununu müvekkiline atfettiğini, kaldı ki hiçbir hak ediş ve faturada da müvekkil şirketin imzasının bulunmadığını, İmzası olmadan hiçbir şirket adına borçlandırıcı işlem yapılamayacağını, Dava dilekçesinde de ileri sürülen işin yapılıp yapılmadığının kanıtlandığını, dava dilekçesinde davacı, — her türlü işçilik hizmeti ile birlikte —-işlerinin işçilik ve kısmi malzemeli yapılması konusunda bir hizmet sözleşmesi imzalandığını ileri sürdüğünü, ardından bu hizmet sözleşmesi gereği hak ediş raporları ve faturaların olduğu iddiasıyla icra takibinin başlatıldığını, maddi ve hukuki gerçeklikle davacının iddialarının örtüşmediği, dava dilekçesinde iddia edilen işin yapıldığına dair hiçbir bulguya rastlanmadığını, İspat yükü ile ilgili HMK’nin 190 ıncı maddesine göre, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. ” Davada bir vakıaya dayanarak, bu vakıanın varlığından kendi lehine bir hukuki sonuç çıkarmaya çalışan tarafın genel kural uyarınca dayandığı vakıayı ispat yükü altında olduğunu, Davacının ispat yükünü yerine getirmediğini,—imzalanmış ve keşide edilmiş bir çekin davacıya teslim edildiğini, çekin bir ödeme aracı olduğundan çek ile yapılan ödemenin geçerli olduğunu, bu nedenle iş bu dava ile talep edilen alacak varsa mükerrer olduğunu, müvekkil —-imzası olmasa da davacınında kabulünde olduğu üzere—— varsa yapmış olduğu işlem için davacıya çek ile ödeme yaptığını, çekin bir ödeme aracı olduğunu ve teslim edildiği anda ödeme yapılmış sayılacağı, çekin ödenip ödenmemesinin önemli olmadığını, Çekin ödenmemesi durumunda kambiyo senetlerine mahsus başka bir alacak doğduğu kabul edildiğini,— olduğu çek ödemesine ilişkin icra takibinin halen devam ettiği, varsa davacının alacağının bu çekten kaynaklandığını, Hakedişten kaynaklı alacağı çek ile ödendiğini, aksi durumda davacının hem çek alacağını tahsil edeceğini, hemde iş bu davadan varsa alacağını tahsil edeceğini, bu — tahsilatın önüne geçmek için çek ile yapılan ödemenin kabulü gerektiğini, çek ile ilgili müvekkilinin borcunun bulunmadığını, müvekkilinin herhangi bir sözleşme, fatura veya senede imzasını atmadığını, Ticaret hukukunda bilinen bir gerçektir ki şirket imzası olmadan şirket üzerine borçlandırıcı bir işlem yapılamayacağını, müvekkil şirketin çekte imzası olmamakla beraber davacı şirketin de imzasının yokluğunu anlamakla yükümlü olduğunu, müvekkil şirketin başka bir şirket tarafından ifa edilen ve imzası bulunmayan bir çekten sorumlu tutulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, haksız ve kötü niyetli bu dava nedeni ile davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, davacı tarafça tacir olmasına rağmen iş ortaklığı adına sadece —ile sözleşme yapması ve ——- şirketine mal teslim etmesinin kabul edilemeyeceğini varsa böyle bir durumun bunun sorumluluğunda olmadığını bilebilecek durumda olduğunu, açılan çek takibi ise sorumlu olmadıkları gerekçesi ile iptal edildiğini, Tüm bu hususlara rağmen ısrarla alacağı olduğu bahsi ile iş bu davayı açan davalının kötü niyetli ve haksız olduğunun ortada olduğunu, bu nedenle davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, Davacı tarafın ileri sürdüğü haksız taleplerine karşı cevap ve sair yasal haklarımız saklı kalmak kaydı ile yetkisiz Mahkeme huzurunda husumet itirazlarımız sebebiyle usul yönünden reddine, Davacının haksız talepleri nedeni ile davasının reddine, Davacının haksız ve kötü niyetli olarak açmış olduğu iş bu dava nedeni ile %20’den aşağı olmamak üzere lehimize kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Davacı taraf ile davalılar arasında ——konusunda imzalanan——- eser sözleşmesi kapsamında davacı tarafça kesilen fatura alacağı sebebi ile davalılar aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasından ibaret olduğu görüldü.
—-Daireleri, yazılan müzekkerelere ikmalen cevap verildiği, müzekkere yazı cevaplarının dosya arasına alındığı görüldü.
Dosyamız arasına alınan—-Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde 19/11/2018 tarihinde takip başlatıldığı, davalıya—– ——- emrinin tebliğ edildiği, diğer davalı—- tarihinde tebliğ edildiği, davalıların süresinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce —- keşif icra edilerek dosyamız bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olup , bilirkişiler mahkememize hitaben sunmuş olduğu bilirkişi raporunda raporlarında özetle: Yapılan inceleme,—- neticesinde; incelemeye —– istinaden davacı tarafa ödenmesi gereken tutarın—–olarak hesaplandığını beyan etmişlerdir.
Bilirkişilerin mahkememize sunmuş olduğu—-raporunda özetle ; Davacı şirket ile davalı şirket arasındaki cari hesap ilişkisinin —- tarihinde başladığının görüldüğü— olduğu anlaşıldığı, —- raporda taraflara ait ticari defter incelemeleri yapılmış olup, kök raporun tespit edilen hususlar kısmındaki taraflara ait ticari defter kayıtlarının incelenmesi ve değerlendirilmesi, davaya konu hakediş raporlarına istinaden kesilen faturaların dikkate alınması ve davalı iş ortaklığının — dikkate alınması neticesinde, takip tarihi — itibariyle; Davacı şirkete —- kayıtlarında, takip tarihi —-) itibariyle davacı şirketin davalı iş ortaklığından —– alacağı kayıtlı olduğu, davalı iş ortaklığının ——– ———— tutarındaki yansıtma faturasının alacak bakiyesinden mahsubu ile davacı şirketin davalı iş ortaklığından takip tarihi—– bakiye alacağı bulunduğunu beyan eden raporunu mahkememize sunmuştur.
Bilirkişi raporlarının HMK 280. Maddesi uyarınca usulüne uygun taraflara tebliğ edilmiştir.
Davacı ile davalıların oluşturduğu — arasında——- —– hususunda sözleşme imzalandığı,davacının sözleşme gereği yaptığı işlere ilişkin hakedişleri kapsamında düzenlediği faturaların bir kısmının davalılarca ödenmemesi üzerine, davalılar aleyhine icra takibi yaptığı,davalıların itirazı üzerine mahkememizde itirazın iptali davası açtığı,tarafların defterleri üzerinde yapılan incelemede ,davacının ticari defterlerin (HMK md. 222) sahipleri lehine delil niteliklerinin bulunduğu,davacı şirketin usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerine göre,davacının davalı taraftan —-olduğu,davacının bu miktar bakımından alacak talep edebileceği,bu sebeple davalı ortaklığın defterlerindeki bedelin dikkate alınmadığı,davalı —adına düzenlenen tüm faturaların davacı—— ,davalı—— bildirimi ile—- dairesine bildirildiği, davacı şirket ile davalı adi ortaklığın — formlarının birbirleriyle uyumlu olduğunun anlaşıldığı,her ne kadar davalı —– vekili husumet itirazında bulunup müvekkilinin davacı tarafla imzalanan hiçbir sözleşmede imzasının olmadığını,diğer davalı aralarında adi ortaklık ilişkisi olduğunu ,ancak birlikte atılacak imzalardan sorumlu olduğunu,dolayısıyla borçlandırıcı işlem sebebiyle sorumlu olmadıklarını beyan etmişse de, davalı— bağlı oldukları — davaya konu faturalara ilişkin bildirimde bulunduğu,dolayısıyla,—-uygulamalarında da vurgulandığı üzere,— yapılan bildirimin, verilen hizmetin ve yapılan işin davacı tarafça ifa edildiği anlamına geldiği,yani davalı ortaklığın takip konusu faturaları kendi —— beyan etmekle, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ispatlandığı ve davalıların söz konusu hizmeti aldığının ispatlanmış sayılacağı,beyan edilen hususunun ancak iç ilişkide hüküm doğurabileceği anlaşıldığından, davalı—- konusundaki itirazına itibar edilmediği, dolayısıyla davacının davasının kısmen kabulüne Davalı borçlunun —- esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile, —- üzerinden devamına,Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
Davalı borçlunun——esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile, takibin —- alacak üzerinden devamına,
Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 29.905,73-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 5.288,16-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 24.617,57-TL harcın davalılardan müştereken müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden—– göre hesaplanan —- nisbi vekalet ücretinin davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiginden—– red edilen miktarı geçemeyeceğinden 3.057,37-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 54,40-TL Başvuru Harcı, 5.288,16-TL Peşin/nisbi Harcı, olmak üzere toplam 5.342,56TL harcın davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, ,
6-Davacı tarafından yapılan; 5.000,00-TL Bilirkişi ücreti, 384,90-TL Keşif Harcı, 508,60-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 5.893,50-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 5.892,73-TL lik kısmanın davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise Davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Dava şartı olan —-neticesinde —— ücretin kısmen kabul kısmen red oranı dikkate alınarak 1.319,83 TL’lik kısmın davalıdan, 0,17 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
8- Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.