Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/786 E. 2023/372 K. 19.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/786 Esas
KARAR NO : 2023/372

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/07/2017
KARAR TARİHİ : 19/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili küçük—-, diğer müvekkilleri —-(anne) ile—–(baba) müşterek çocuğu olduğunu, müvekkilinin gebelik takibinin en az 7 farklı tarihte Kadın Doğum Uzmanı Dr. —– tarafından yapıldığını, müvekkilinini doğumu da aynı doktor tarafından yaptırıldığını, davalı —– Şirketinin, —– Uzmanlık Tescil No.’lu Kadın Doğum Uzmanı Dr. —- 2016 başlarıgıç, 01/08/2017 bitiş tarihli,—– Poliçe No’lu Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesini tanzim ederek tarifede belirlenen teminat limiti dahilinde maddi, manevi zarardan doğan sorumluluğu üstlenmiş olduğunu, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nin internet sitesinden yapılan 18/07/2017 tarihli sorgulamada anılan poliçenin davalı sigorta şirketi tarafından tanzim edildiğinin anlaşıldığını, davalı —– Sigorta Şirketi’nin sorumluluğunun, TTK’nun 1485/1 hükmünün TTK. 1458 hükmüne atfi nedeniyle geriye dönük 10 yıllık süreyi de kapsadığını, zamanaşımı süresinin ise TTK 1482 nedeniyle de 10 yıl olduğunu, müvekkili —— hamileliği boyunca davalının sigortalısı doktor tarafından takip edildiğini, doktorun genel olarak tıbbi kötü uygulaması sonucu, Down sendromunun hamilelikte teşhis edilemediğini ve küçük—–Down sendromlu olarak doğduğunu, doktor ile hasta arasındaki ilişkinin vekalet akdi olarak kabul edildiğini, BK’nda herhangi bir şekil şartı öngörülmediğinden doktorun gebelik takibine ilişkin herhangi bir eylem veya işlemi ile vekalet akdi kurulmuş olduğunu, dava dilekçesi ekinde sunmuş oldukları hasta kayıtları ile doktor ile hasta arasında bir vekalet akdinin kurulduğunun tartışmasız olduğunu, artık doktorun bilgilendirme dahil tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini ispat yükünün davalıya ait olduğunu, sigortalı doktorun müvekkilini gebelikte olabilecek hastalıklar, yaptığı (yapacağı) tarama testleri, Down sendromunun ne olduğu, down sendromu ve benzeri hastalıkların teşhis ve tespitiyle ilgili seçenekler konusunda bilgilendirmediğini, aydınlatılmış rızasını (onam) almadığını, ileri testleri önermediğini, konsültasyon istemediğini, CVS/Amniosentez yapmadığı gibi bilgilendirme de yapmayarak aslında birkaç basit test ile saptanabilecek dawn sendromunu gebelikte saptayamayarak, anne ve babanın gebeliğin sonlandırılması imkanını elinden aldığını ve bu suretle sakat bir çocuğun doğumuna neden olduğunu, Down Sendromunun, hayat boyu devam eden bir işgöremezlik hali olup öncelikle müvekkili küçük —-bu işgöremezlik hali nedeniyle maddi zarara uğradığını ve bu acıyı yaşam boyu çekecek olması nedeniyle de manevi zarara uğradığını, BK 56/2 hükmünün Borçlar Kanunu’na yeni giren bir hüküm olup bu kapsamda artık bedensel zarara düçar olan kimsenin yakınlarına da manevi tazminat ödeneceğinin yasal olarak öngörüldüğünü, davanın yasal dayanağının Türk Ticaret Kanunu’nun 1483. madde ve devamında düzenlenen “zorunlu sorumluluk sigortaları” olduğunu beyan ederek müvekkili küçük—– için 15.000 TL işgöremezlik (bakıcı ücreti dahil maddi) tazminatı, 20.000 TL manevi tazminat, müvekkili anne —– için 10.000 TL manevi tazminat, müvekkili baba —– için 10.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 55.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretiyle davalıdan müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayın ne şekilde meydana geldiği, davacının hangi tarihlerde sigortalı hekimle görüştüğü, doğum öncesi gebelik takiplerinin hangi hastanelerde yapıldığına ilişkin hiçbir bilginin dava dilekçesinde verilmediğini, müvekkili şirketin, davacıya tedavi işlemlerini yapan hekim veya hastane olmadığını, delillerin gereği gibi toplanabilmesi için hekimin hangi tarihlerde hastayı gördüğünün, hangi işlemleri gerçekleştirdiğinin tespit edilebilmesi için davanın ihbarının bir zorunluluk olduğunu, bu nedenle; davanın sigortalı hekim Dr.—— HMK md.64 vd. gereği ihbarının gerektiğini, davacının gebelik takibinde sigortalı hekim tarafından takip edildiği döneme ilişkin tüm test ve tetkiklerin eksiksiz yaptırıldığını, mevcut tıbbi yöntemlerle down sendromu vb. anomalilerin %100 tespiti mümkün olmadığı gibi, eğer test ve tetkiklerde düşük risk çıktı ise bu durumda da hekime kusur atfedilmesi mümkün olmadığını, testlerin tespit oranlarının değişkenlik gösterdiği gibi her doğum öncesi anomalinin doğumu sonlandırma endikasyonu da bulunmadığını, hastanın ikili tarama testi vb. yöntemlerle yüksek risk grubunda bulunmadığı durumlarda, amniyosentez, kordosentez ve CVS gibi invazif işlemlerin yapılmasının tıbbi açıdan mümkün olmadığını, bahsi geçen invazif tanı yöntemleri yüksek oranda risk içerdiğinden, bu tür invazif girişimlerin yapılabilmesi için hastanın endikasyonlarının bu testlerin yapılmasına uygun olması yani yüksek risk grubunda yer alması gerektiğini, hastanın, hekimin yönlendirmelerine uygun şekilde işlem yapması gerektiğini, sigortalı hekimden şifahen aldıkları bilgiye göre, davacı tarama testlerini dış merkezlerde yaptırdığını, sigortalı hekime yalnızca aylık kontrol ve ultrason için geldiğini, kendisine gerekli haftalarda tüm bilgilerin verildiğini, dava konusu olayda, müvekkili sigortalısı hekimin kusurlu olduğu iddialarının kabul etmediklerini, hastanenin ve hekimin sorumluluğunun doğabilmesi için, gerçekleştirilen teşhis ve tedavi yöntemlerinde tıbbi standartın uygulanmamış olması gerektiğini, tıbbi standartın uygulandığı yerde, hekimin müdahalesi tıp biliminin gereklerine de uygun ise hekimin/hastanenin kusur veya sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, davacı yanın tazminat taleplerinin dayanaksız ve fahiş olduğunu, davacı yanın iddialarının aksine, olayda malpraktis söz konusu olmadığını, maddi ve manevi tazminat hakkının doğabilmesi için, hukuka aykırı eylem, bu eylem sonucu ortaya çıkmış zarar, illiyet bağı ve kusur unsurlarının bir arada bulunması gerektiğini, dava konusu olayda davalı hekimin herhangi bir kusuru bulunmadığı gibi iddia edilen zarar ve gerçekleştirilen tedavi arasında illiyet bağı da bulunmadığını beyan ederek haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Dava; davacılar—- ve —- müşterek çocuğu olan küçük —– davacı —– gebelik sırasındaki takibinin kadın doğum uzmanı doktor —– tarafından gerçekleştirildiği, davacı —— down sendromlu olarak dünyaya geldiği, down sendromu konusunda gebelik sırasında teşhis mümkün iken takibini yapan doktor tarafından aileye gerekli bilgilendirmenin ve teşhis yöntemlerinin uygulanmayarak tıbbi hataya yol açıldığı, bu nedenle maddi ve manevi tazminat istemli dava olup,Uyuşmazlığın; gebeliğin takibini yapan doktor tarafından gerekli tıbbi uygulamaların, testlerin ve gerekli bilgilendirmelerin doğru şekilde yapılıp yapılmadığı, yapılmamış ise bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararların tespiti ile zarar sorumlusunun belirlenmesi noktalarında olduğu anlaşılmıştır.

Davacılar vekili 23/06/2022 tarihli dilekçesi ile; bilirkişi tarafından tanzim edilen 17/06/2022 tarihli rapora göre davacı küçüğün toplam alacağı 7.413.004,29 TL olarak tespit ve hesap edildiğini, olay tarihinde yürürlükte olan poliçenin teminat limiti 800.000,00 TL olduğundan taleplerinin poliçe limiti ile sınırlı olduğunu beyan ederek küçük —- için 760.000,00 TL iş göremezlik-maddi tazminat, (bakıcı ücreti dahil), 20.000,00 TL manevi tazminat, müvekkili anne—– için 10.000,00 TL manevi tazminat, müvekkili baba —–için 10.000,00 TL manevi tazminat,toplamı 800.000,00 TL olarak davayı ıslah ettikleri, ıslah harcının yatırıldığı ve dosyanın değer itibariyle heyete tevdi edildiği anlaşılmıştır.Mahkememizin son celsesinde davalının ıslaha karşı zamanaşımı def’inin, Türk Ticaret Kanunu’nun 1482. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabi olması nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.Davacı küçüğün hastane ve doğum raporları, sakatlık raporları, tedavisine ilişkin belgeler, nüfus kaydı ile davacıların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin bilgiler celp ve ibraz edilmiş, davalı sigorta şirketinden poliçe ve hasar dosyası celp edilmiş, küçüğün down sendromu rahatsızlığına ilişkin —– rapor alınmış, davalının sigortalısı hekimin hamilelik sürecinde davacı anneyi aydınlatıp aydınlatmadığı, sorumluluktan kurtulmasını gerektirir bilgilendirme yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği araştırılmış, davacı küçüğün iş göremezlik raporu alınmıştır.

Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, sigortacının sigortalıya gerçekleşen veya gerçekleştiği iddia edilen sorumluluğun mali sonuçlarına karşı sigorta himayesi sağlamayı üstlendiği bir zarar sigortası türüdür. Mesleki Sorumluluk Sigortası olması nedeniyle sigortalının mesleki faaliyeti dolayısıyla doğabilecek sorumluluğu, genel ve özel şartlarda belirtilen koşullarla ve sigorta bedeliyle sınırlı olarak teminat altına alır. Davalı taraf sigortalısı olan doktorun davacı aileyi gebelikte olabilecek hastalıklar, yaptırabileceği tarama testler, down sendromunun ne olduğu, bu ve buna benzeri hastalıkların teşhis ve tespitiyle ilgili seçenekler konusunda bilgilendirme yükümlülüğü vardır. Doktorun aydınlatılmış onam aldığı hususunun davalı tarafça ispatı gerekmektedir. Ancak dosya kapsamında davalı taraf buna ilişkin delil sunamamıştır. Bu sorumluluk türünde doktorun kusurlu olup olmadığı hususu incelenmeyecek, usulüne göre aydınlatılmış onam aldığı ispatlanamazsa davalı sigorta yönünden poliçe kapsamında sorumluluğun mevcut olduğu anlaşılacaktır.

Davalı sigortanın sorumluluğu yönünden poliçe kapsamı incelenmiş, davacının—- olduğu beyan edildiğinden küçüğün —– Mayıs Üniversitesi —-Dalı tarafından maluliyet raporu düzenlenmesi için sevki yapılmıştır. —– Dalı tarafından düzenlenen raporda; davacı —–mozaik olmayan down sendromu tanısıyla doğduğu, çalışma gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre sürekli meslekte kazanma gücü kaybı oranının %70 olduğu, Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmeliğe göre, sürekli meslekte kazanma gücü kaybı oranının %99 olduğu, sürekli bakıcı gereksinimi bulunduğu rapor edilmiştir. Bu rapor ışığında aktüerya bilirkişisinden poliçe kapsamı, davacının maluliyet durumu, asgari ücret durumu, davacının yaşı ve muhtemel bakiye ömür süresi kazanç durumu nazara alınarak işlemiş ve işleyecek aktif devre tazminatı ile pasif devre kazancı peşin değerler hesaplanmış ve davacının maluliyetinin %70 kabul edilmesi halinde toplam 2.389.951,91 TL. tazminat talep edebileceği, iş göremezlik oranının %99 kabul edilmesi halinde toplam 3.380.074,85 TL. tazminat talep edebileceği tespit edilmiştir. Sigorta poliçe limitinin 800.000 TL. olduğu nazara alınarak davacının poliçe limiti kapsamında ıslah ettiği davasının kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile;
a) Davacılardan —– için 760.000 TL maddi tazminatın talep gibi dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacılara ( küçüğe velayeten ) verilmesine,
b)Küçük—– için 20.000TL, babası davacı —- için 10.000TL, annesi —- için 10.000TL manevi tazminatın talep gibi dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2-Alınması gereken 54.648,00 TL harçtan, peşin alınan 187,86 TL ve ıslah harcı 2.545,00 TL. toplamı 2.732,86 TL. nin mahsubu ile bakiye 51.915,14 TL harcın davalı taraftan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan; 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 591,75 TL posta gideri, 2.764,26 TL. harç gideri olmak üzere toplam 4.856,01 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak, davacı tarafa verilmesine,
4-Vekalet ücretleri:
Maddi Tazminat yönünden; Davacılar lehine AAÜT uyarınca 101.600,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak, davacı tarafa verilmesine,Manevi Tazminat yönünden; Davacılar lehine AAÜT uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak, davacı tarafa verilmesine,
5-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.