Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/735 E. 2019/304 K. 20.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/735 Esas
KARAR NO : 2019/304
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 05/07/2017
KARAR TARİHİ: 20/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilleri dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin 2.000.000 TL’lik sermayesinde % 10 oranında hissesinin bulunduğunu, çoğunluk paya sahip ortakların yıllardır şirkete yüksek tutarda borçlandıklarını, yönetim kurulu üyesi olan ———-2014 yılı itibarıyla şirketten ———-TLye yakın borç aldıklarını, davalı şirketin ortaklarından 2015 senesinde 609.701,88 TL, 2016 senesinde de 390.903,56 TL alacağının gözüktüğünü, bu borçlanmaların yasalara aykırı olduğunu, çoğunluk paya sahip yönetim kurulu üyelerinin yaptıkları borçlanmayı 6552 Sayılı Kanun’un 74.maddesi kapsamında %3 vergi ödemek suretiyle giderleştirerek geçmiş yıl zararları kalemine attıklarını, oysa bu vergi affından ancak geçerli surette borçlananların yararlanabileceklerini, çoğunluk pay sahiplerinin şirketi zarara uğrattıklarını, bu nedenle şirkete verdikleri zararın tazmini için İstanbul Anadolu 8 inci Ticaret Mahkemesi’nin ———– Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, bu nedenle gündemin 3 üncü maddesi kapsamında faaliyet raporunun okunması ve müzakere edilmesi ile 4 üncü maddesi kapsamında bilânçonun tasdik edilmesi hususlarına muhalif kalındığını, çünkü bilânçonun gerçek durumu yansıtmadığını, ortakların borçlarının ve bunların tahsil edilemediğinin fınansal tablolarda yer almadığını, bilânçonun kabul kararının sermayenin korunması ve eşit işlem ilkesine aykırı olduğundan T.T.K. madde 447 uyarınca butlanının tespiti aksi halde iptali gerektiğini, gündemin 5 inci maddesine istinaden yapılan görüşmede kâr dağıtılmaması kararı alınırken hiçbir gerekçe gösterilmediğini, bu durumun Yasaya ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, çoğunluk paya sahip hissedarların davalı şirketi kendi kasası gibi kullandıklarını, şirket ile aynı konuda faaliyet gösteren ———————- yüksek oranda kâr ettiğini, bu surette kazanç aktarımı yapıldığını, müvekkilinin yıllardır kâr payı alamadığını, çoğunluk pay sahiplerinin bu tutumlarını dava konusu genel kurulda da devam ettirdiklerini, 2015 yılma ait genel kurul kararlarının iptali için İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —————– Esas sayılı dosyası üzerinden açılan davanın halen sürdüğünü, 2016 yılna ait genel kurulda da aynı yönde karar alındığını, 5 inci gündem maddesine istinaden alman karara muhalefet şerhi düşüldüğünü, hakim ortakların aldığı paraları faizi birlikte iade etmeleri gerektiğini, bu hali ile bilânçonun gerçeği yansıtmadığını, bu nedenle butlanının tespitinin aksi durumda iptalinin talep edildiğini, gündemin 6 ıncı maddesine istinaden yönetim kurulunun ibra edilmelerine ilişkin kararın da kanun hükümlerine ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, yönetim kurulunun şirkete karşı sürekli borçlandıklarını, şirketi kötü yönettiklerini, kâr aktarımı yaptıklarını, şirketi zarara soktuklarını, şirketin aktif büyüklüğünün ve kârlılığının azaldığını, yukarıda da bahsedildiği üzere kendilerine karşı sorumluluk davası açıldığını, bu nedenle yönetim kurulu üyelerinin ibrasına yönelik kararın iptali gerektiğini, yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmamış olsalar bile yönetim kurulu üyesi———————- eşi ve diğer bir yönetim kurulu üyesi ——– annesi olan 400.000 pay sahibi ———– oyları ile ibra kararmırfaîhıdığını, bunun T.T.K.’nun 436 ıncı maddesine aykırılık teşkil ettiğini, ibra/kararının da hukuka ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu iddia ederek; davalı şirketin 2016 sanesine ait olağan genel kurul toplantısında alınan 3 üncü, 4 üncü, 5 inci ve 6 ıncı maddelerinde alınan kararların batıl olduğunun tespitine, aksinin kabulünde dahi kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olması sebebiyle iptal edilmelerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin bir aile şirketi olarak faaliyet gösterdiğini, davacının babası————– da şirketin ortaklarından olduğunu, davacının babası ile yaşadığı şahsi problemleri şirkete yansıttığını, azınlık haklarını şirkete zarar vermek amacıyla kullandığını, bu doğrultuda başka davalar da açtığını, davacının genel kurulda önceki yıl hesaplarını da gündeme getirdiğini, oysa davacının 2014 ve 2015 yıllarına ilişkin bilânçoları onayladığını ve şirketi ibra ettiğini, bu nedenle eski tarihlere ait beyanlarının dinlenemeyeceğini, davacının ortakların borçlanmalarının sürdüğünü iddia ettiğini, oysa dava dilekçesinde yazdığı gibi 2015 yılında 606.701,88 TL olan borcun 2016 yılında 390.903,53 TL ye düştüğünü, müvekkili şirketin kayıtlarında 6552 Sayılı Kanun’a uygun şekilde düzeltme yaptığını, kaldı ki bunun dava konusu döneme ilişkin olmayıp 2015 yılında yapıldığını, bunun içinde davacının İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ————– Esas sayılı dosyası üzerinden dava açtığını, davacının diğer ortaklara örtülü kâr dağıtımı yapıldığı halde kendine ödeme yapılmadığı şeklindeki iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, davacının 19/02/2013 tarihinde hisse devir sözleşmesi ile şirkete ortak olduğunu, yönetim kurulu üyesi olan babası———- ve şirketin muhasebe müdürüne gönderdiği yazıda ödemelerin yapılması için banka hesabını bildirdiğini, bugüne kadar davacının banka hesabına toplam 289.553 TL ödeme yapıldığını, ancak davacının bundan hiç bahsetmediğini, davacının bir yandan şirketin kâra geçtiğini beyan ettiğini, diğer yandan ise bilânçoların gerçeği yansıtmadığını öne sürdüğünü, davacının bahsettiği borçların kendisinin ortaklığından önce olduğunu, bunların faizinin bulunmadığını, 07/04/2017 tarihinde yapılan genel kurulda 200.000 olumsuz oya karşılık 1.800.000 oy ile kâr dağıtılmaması kararının alındığını, alınan bu kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıklarını, davacının bahsettiği hususun ibra konusu ile bir ilişkisinin bulunmadığını, davacının –. derece akraba olarak belirtirken, yönetim kurulu başkan yardımcısı olan —— kendisinin öz babası olduğunu unuttuğunu, davacının yönetim kurulu üyeleri hakkında İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——— Esas sayılı dosyası ile sorumluluk davası açtığını, ayrıca Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ————— Esas sayılı dosyası üzerinden açtığı davada şirketin feshini olmazsa ortaklıktan çıkarılmasını talep ettiğini, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak; öncelikle bekletici mesele talebinin kabulüne, 07/04/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların kanuna ve iyiniyet kurallarına aykırı bir yönü bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İptali istenen 07/04/2017 tarihli ve 2016 yılına ait genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli, davalı şirketin ticaret sicil dosyası celp ve ibraz edilmiş, şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Dava; davalı şirketin 07/04/2017 tarihli genel kurulunda alınan ve gündemin 3-4-5 ve 6 nolu maddelerinde karar altına alınan kararların batıl olduğunun tespiti, aksi durumda ise iptaline karar verilmesi talebine ilişkindir.
Davacı tarafın iddiaları, davalı şirkette çoğunluk pay sahibi olan ortakların ve yönetim kurulu üyelerinin şirketten para çekerek borçlanmalarına dayanmakta ve bu nedenle bilançonun gerçeği yansıtmadığı iddia edilmektedir.Yapılan incelemede; ortakların borçlarının önceki yıllarda daha fazla iken 2016 senesinde 390.903,56 TL. ye düştüğü, davalı şirketin ortaklarından olan alacaklarını bilançosunda gösterdiği, gizlenen bir husus olmadığı anlaşılmaktadır.Ortaklar hesabına faiz işletilmemesi ve bu nedenle şirketin zarara uğratıldığı iddiası ise sorumluluk ve tazminat davasının konusu olup, bu konuda ayrıca bir dava açılmış olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davacının çoğunluk paya sahip yönetim kurulu üyelerinin yaptıkları borçlanma nedeniyle şirketin vergi affından yararlanmasını önledikleri ve şirketi zarara uğrattıkları iddiası ise 2014 ve 2015 yıllarına ait genel kurullara ilişkin konular olduğu ve o yıllara ilişkin genel kurul kararlarının iptali ile ilgili açılan başka davalar olduğu, bu davaya konu genel kurulla bir ilgisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Genel kurulun 3.maddesinde yönetim kurulu faaliyet raporunun okunduğu, red veya kabul yönünde bir oylama yapılmadığı, dolayısıyla alınan bir karar olmadığından iptali gereken bir durumunda mevcut olmadığı anlaşılmıştır.
Genel kurulun 4.madesinde bilanço ve kar-zarar hesaplarının kabulüne ilişkin oylama yapıldığı, bu oylamanın 200.000 adet olumsuz oya karşılık 1.200 adet olumlu oyla tasdik edildiği ve iptali gereken bir hususun olmadığı anlaşılmıştır.
Genel kurulun 5.maddesinde 2016 yılının karının dağıtılmamasına karar verildiği, TTK. nun 519.maddesine göre %5 oranındaki 1.temettünün ödenmesinin zorunlu hale getirildiği ancak davalı şirketin maliye yapısının buna müsait olmadığı, zira davalı şirketin 2016 senesinde 221.753,58 TL. kar etmesine karşılık geçmiş yıl karlarının 2.684.443,61 TL. olup, geçmiş yıl zararlarının ise 4.361.323,50 TL. olduğu ve 2016 senesi karının aradaki farkı kapatmaya yeterli bulunmaması nedeniyle zaten kar dağıtımı yapılamayacağı ve bu konuda alınan kararın yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Genel kurulun 6.maddesinde yönetim kurulu üyelerinin ibraz edildikleri, yapılan incelemede yönetim kurulu üyelerinin kendi ibraları için herhangi bir oy kullanmadıkları, ibranın 200.000 adet olumsuz oya karşılık 400.000 adet olumlu oyla yapıldığı, olumlu oy kullanan kişinin oy kullanmaktan yasaklı bir durumu bulunmadığı ve bu nedenle gündemin 6.maddesinde de yasaya aykırılık olmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar harcına karşılık peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı lehine AAÜT uyarınca taktir edilen 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.20/03/2019