Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/715 Esas
KARAR NO: 2023/519
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/06/2017
KARAR TARİHİ: 07/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin —– kömür ithalatı yaptığını ve müvekkilinin ise aynı bölgede perakende kömür satıcılığı yaptığını, müvekkilinin davalıdan aldığı kömürleri perakende olarak nihai tüketiciye sattığını ve müvekkilinin yaklaşık 10 yıldır kömür satıcılığı işini yürütmekte olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirketin —– numaralı sözleşme imzaladıklarını ve müvekkilinin davalı şirketin bayiiliğini yaptığını, sözleşme gereği davalı firmadan ton fiyatı kömürün boyutuna göre değişmekle birlikte, sözleşmenin fesih tarihine —-kömür alınarak davalı şirkete —— borçlanıldığını, alınan kömürlerin neredeyse tamamının sözleşme gereği kaliteyi karşılamadığını ve gizli ayıplı olduğunu, davalıdan alınan kömürlerin 1/4’ünün ayıplı çıkması sebebi ile işlem gördüğünü, ayıplı ifaya ilişkin işlem gördüğü iddia edilen toplamda yaklaşık 600 tonu bulan ve değişim evrakında davalı şirket müdürünün de imzasının bulunduğunu, davalı şirketin sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediğini, gerekli tonaj ve tarihte kömürleri teslim etmediğini ve teslim edilen kömürlerinde sözleşme gereği kaliteyi karşılamaması, ayıplı ve fahiş fiyatlı olması sebebi ile ihtarname ile sözleşmeden döndüğünü ve sözleşmenin feshedildiğini,—– sayılı dosyası ile davalı şirketten alınan kömürlerdeki ayıbın ortaya konulması için delil tespiti talebinde bulunulduğunu ve alınan raporda müvekkile satılan kömürlerin %35 oranında ayıplı olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin 169.463,09TL kömüre karşılık ödeme yapıldığını, bu nedenlerle,—ayıplı ifaden kaynaklı olarak kömürlerin satım bedeli üzerinden şimdilik 80.000TL indirim yapılmasına, ayıplı kömürlerin değişim için müvekkilinin yaptığı iddia edilen masların tespiti ile bu masraflara ilişkin olarak şimdilik 20.000TL bedelin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın borcunu ödememek için türlü yollara başvurduğunu ve kötü niyetli olduğunu, müvekkili alacağının sürüncemede bırakma maksadında olduğunu, davacının sunmuş olduğu bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunulduğunu ve bilirkişi raporuna konu edilen kömür paketinin müvekkili tarafından gönderilip gönderilmediğinin dahi belli olmadığını, davacının kömür aldığı başka şirketlerinde olduğunu, davacı tarafça sözleşmenin feshedildiği iddiası ile gönderildiği iddia edilen —— tarihli ihtarnamede kömürlerin boyutu ile ilgili bir şikayet olmadığını, ancak huzurdaki davada ise malın ayıplı olmasının tek sebebinin kömürün boyutu olduğunu, ihtarname ve davada ki iddiaların birbirleri ile çelişkili olduğunu, müvekkilinin davacı şirkete yüzlerce ton mal gönderildiğini ve malların ödemesi aşamasında sıkıntı çektiği iddia edilen davacı şirketin defalarca müvekkili ile konuştuğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir ayıp iddiası var ise davacının bu iddiasını kanun kendisine tanığı süreler içinde bildirmiş olması gerektiğini ancak davacının malı kabul ettiğini, ayrıca davacının müşterilerine malları sattığını, ortada bir ayıp iddiası var ise yapılması gerekenin ayıplı malların iadesinin yapılmasının gerektiğini ancak davacı tarafın kömür sattığı kimsenin malı geri iade etmediğini ve kullandığını, müvekkiline de ayıp iddiası ile teslim edilen hiç bir ürün olmadığı gibi davacı tarafa gönderilen faturalara da itiraz edilmediğini, malların ayıplı olduğu iddialarının asılsız olduğunu ve bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Uyuşmazlığın, ayıplı çıkan mal bedeli ile sözleşme bedelinin indirilmesi ve ayıp bedeli ile davacının yaptığı masrafların tahsilinden ibaret olduğu anlaşılmıştır.Davacı vekili 16/09/2020 tarihli ıslah dilekçesinde, Bilirkişi raporuna istinaden, 100.000TL üzerinden açılan davanın değerini 548.712,50 TL daha arttırarak, dosyanın mahkeme heyetine tevdiini, BK 227/a-2 gereği, ayıplı ifadan kaynaklı olarak kömürlerin satım bedeli üzerinden 648.712,50 TL indirim yapılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.Davacı tarafça ıslah harcının tamamlandığı ve dosyanın heyete tevdii edildiği anlaşılmıştır.Dosyada sözleşme şartları, ayıp ihbarı, davacını zarar iddiaları, zararın neye göre hesaplandığı, davacının talep sonuçları ile ilgili önceki bilirkişi raporunda değerlendirme olmadığından dosyaya sözleşme uzmanı bilirkişi eklenmek sureti ile ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Davacı tarafın ticari defter ve kayıtları incelendiğinde, usulüne uygun tutulduğu, sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davacının kendi ticari defter ve kayıtların göre davalı şirkete dava tarihi itibari ile 1.402.068,61 TL borçlu göründüğü anlaşılmıştır. Davalı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede, usulüne uygun tutulduğu, birbirini teyit ettiği, davalı lehine delil niteliği taşıdığı, ticari defter ve kayıtlara göre davalının davacıdan dava tarihi itibari ile 1.402.068,61TL alacaklı göründüğü anlaşılmıştır. Tarafların defterler kayıtlarını gösteren Tablolar incelendiğinde; taraflar arasında akdedilmiş olan —— istinaden davalı/satıcı tarafından davacı/alıcıya,—– tarihi arasındaki dönemde sürekli olarak kömür satıldığı, bu kömürlerin bedelini içeren faturaların davalı/satıcı tarafından düzenlendiği ve her iki tarafın da ticari defterlerine işlendiği (yani, davacının da ticari defterlerine işlendiği), davacı tarafından herhangi bir faturanın konusunu oluşturan kömürlerin davalıya iade edilmesine yönelik olarak bir iade faturası düzenlenmediği, anlaşılmaktadır. Dava dosyası içeriği incelendiğinde, davalı/satıcı tarafından davacı/alıcıya, ——– tarihi arasındaki dönemde sürekli olarak kömür satılıp teslim edildiği halde, bu tarihler arasında davalıya herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığı görülmektedir. Davacının, bu tarihler arasında davalı tarafından teslim edilen herhangi bir parti kömürler için davalıya yapmış olduğu bir ayıp ihbarına dosyada rastlanmamıştır. Oysa ki, kanuna göre; davacı/alıcı, kendisine satılıp teslim edilen her parti kömürü 8 gün içinde muayene etmek ve davalı/satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bu ayıb) aynı 8 gün içinde davalı/satıcıya bildirmekle yükümlüdür ——-. Bunu yapmadığı takdirde, satılan parti kömürü kabul etmiş sayılır ve dolayısıyla da davalı/satıcıyı söz konusu parti kömürdeki ayıplardan dolayı sorumlu tutma hakkına kaybeder ———— düzenlenmiş olan muayene (gözden geçirme) ve ihbar yükümlülüğü, olağan bir muayene sonucunda tespit edilebilmesi mümkün olan ayıplar, yani “açık ayıplar” için öngörülmüştür. Dava dosyasına sunulmuş olan Delil Tespiti Raporundaki teknik tespitlerden, kömürlerde var olduğu iddia edilen ayıpların, olağan bir muayene (gözden geçirme) ile tespit edilmesi mümkün olan ayıp, yani çuvallardan birinin açılıp yere dökülüp incelenmesi ile fark edilebilecek ayıp, dolayısıyla da “açık ayıp” niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Davacı dava dilekçesinde davalıdan ağzı kapalı çuvallanmış olarak satın alınan kömürlerin doğrudan nihai tüketiciye satıldığını beyan etmiştir. Davacının bu beyanından davacının davalıdan satın ve teslim aldığı kömürleri (kömür partilerini), çuvalları açıp yere dökerek muayene etmeden doğrudan müşteriye sattığı anlaşılmaktadır. Davacının, davalı tarafından kendisine satılıp teslim edilen kömür partilerini muayene etme yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Kömür partilerini muayene etme yükümlüğünü yerine getirmeyen davacının, doğal olarak, yaptığı muayene neticesinde fark ettiği ayıpları da davalıya bildirmediği, yani ayıp ihbarında bulunma yükümlülüğünü de yerine getirmediği anlaşılmaktadır.
Davacı, 23.11.2016 tarihli Fesih İhtarnamesinde ayıp ihbarında bulunmuşsa da; her parti kömürün tesliminde teslim edilen kömürleri muayene etmediği ve açık ayıpları tespit etmediği ve bu muayene neticesinde açık ayıpları tespit ederek davalıya ihbar yükümlüğünü kanuna uygun şekilde olmadığı için, bu ihtarnamenin, TBK.md.223/f.1’de düzenlenmiş olan, açık ayıplara ilişkin muayene ve ihbar yükümlülüğüne uygun bir işlem kabul edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Ayrıca davacının, bu yükümlülüğünü sürekli olarak yerine getirmemekle, davalının düzenlediği faturaları ticari defterlerine itirazsız olarak işlemekle, ticari defterlerine davalıya söz konusu faturalardan dolayı borçlu olduğunu kaydetmekle ve davalı ile hesap mutabakatı yapmakla davalı nezdinde, kömürlerde varlığını iddia ettiği dava konusu ayıplardan dolayı davalıyı sorumlu tutmayacağı yönünde davalı nezdinde haklı bir güven oluşturmuştur.
Davacı tarafından kendisine satılıp teslim edilen 2.400 Ton kömürün 600 tonunu ayıplı olduğu için müşterilerden gelen ayıp şikayetleri üzerine değiştirildiğini iddia ettiği ve bu nedenle davalıya ödemekle yükümlü olduğu satım bedelinden indirim yapılmasını talep ettiği görülmektedir. Ancak davacının bedel indirimi talebinde bulunabilmesi için davalı tarafından ayıplı olarak satıldığı iddia edilen kömürlerden dolayı zarara uğramış olması, zarara uğradığını yasal ticari defterleri ile ispatlaması gerekmektedir. Davacı bilirkişi incelemesi aşamasında —— başlıklı bir kısım belgeleri bilirkişi heyetine sunmuştur. Bu belgelerin incelenmesinde; belgelerin çok büyük bir kısmının, taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafından feshedildiği 23.11.2016 tarihinden sonraki tarihte düzenlenmiş oldukları, çok az bir kısmının ise sözleşmenin feshedildiği 23.11.2016 tarihinden önceki tarihte düzenlenmiş oldukları görülmektedir. Ancak davacı tarafından davalıya keşide edilen 23.11.2016 tarihli fesih ihtarnamesinde, davalı tarafından davacıya satılan birçok ürünün nihai müşteriler tarafından davacıya iade edildiği beyan edilmiştir. Oysa ki, söz konusu belgelerin tarihleri incelendiğinde, bu belgelerin çok az bir kısmının 23.11.2016 tarihinden önce düzenlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca bu belgeler üzerinde, müşterilerin ayıp şikayeti üzerine değiştirilen kömürlerin davalı tarafından davacıya satılıp teslim edilmiş olan kömürler olduğunu gösteren bir ibare de bulunmamaktadır. Bu nedenle bu belgelerde değiştirildiği belirtilen kömürlerin, davalı tarafından davacıya satılan kömürler olduğu tespit edilemediğinden davacının bu yöndeki zarar iddiası ispatlanamamıştır. Davacının ticari defter ve kayıtlarına göre nasıl ve ne miktarda zarara uğradığını dayanakları ile birlikte somut deliller ile ispatlayamadığı kanaatine varılmakla, davacının zararını tazmin ve satım bedelinden indirim yapılması taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL harcın, peşin alınan 1.707,75 TL peşin harç ve 9.370,64 TL ıslah harcı toplamları 11.078,39TL harçtan mahsubu ile bakiye 10.898,49TL ‘nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça sarf olunan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça sarf olunan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı şirket lehine AAÜT uyarınca taktir edilen 89.358,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, , kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.07/06/2023