Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/71 E. 2018/1299 K. 11.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/71 Esas
KARAR NO : 2018/1299 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 17/01/2017
KARAR TARİHİ : 11/12/2018
YAZIM TARİHİ : 07/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin dava dışı sigortalısı ———— tarafından muhtelif bayilere sevk edilen yedek parça türü emtiaların davalı taşıyıcı şirket sorumluluğunda karayolu ile taşınması sırasında hasarlanması nedeniyle müvekkilinin dava dışı sigortalısına ödediği hasar tazminatından doğan rücuen tazminat alacağının, sigortalının halefi ve temlik alacaklısı olarak tahsilini teminen İstanbul Anadolu 18.icra müdürlüğünün ——– E sayılı dosyası üzerinden (1) nolu taşıyıcı şirket ve onun sigortacısı konumundaki (2) nolu davalı … şirketi aleyhine ilamsız icra takibi başlattığını, ancak takibe vaki itirazlar üzerine takibin durduğunu öne sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle : Davacı şirketin talebinin TTK 885.maddesi kapsamında zamanaşımına uğradığını, dolayısıyla da davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, davacı şirketin yedek parça hasarına ilişkin taleplerinin yasal dayanağının bulunmadığını, davacı şirketin davaya dayanak yaptığı müvekkil şirkete ait poliçelerin, hasarların gerçekleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan veya konusu itibariyle davayla ilgili poliçe olmadığını, davacı şirket tarafından sunulan hasar tespit tutanaklarında müvekkil şirketin sigortalısı ——- yetkilisinin imzası ve onayının bulunmadığını, davacının delil olarak sunduğu 11.12.2015 tarihli ekspertiz raporunun, tek taraflı olarak, kendini tayin eden davacı şirket lehine rücu imkânı yaratmak amacıyla düzenlendiğini, ancak ilgili raporda dahi, hasara uğradığı iddia edilen emtiaların hangi aşamada hasarlandığının anlaşılmadığının belirtildiğini, mali mesuliyet sigorta poliçesi ön şartına göre, süresinde tespit edilmiş bir hasarın bulunmadığını, bu nedenle müvekkil şirketin sorumluluğuna gidilemeyeceğini savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı …ş vekili ise davaya cevap dilekçesinde; taşıma hukukunun 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, bu nedenle öncelikle zamanaşımı yönünden davanın reddi gerektiğini, uyuşmazlık konusu hasarlara ilişkin tespit tutanaklarından, müvekkil şirketin ve/veya müvekkil şirketin sorumluluğunu tanzim edecek sigortacısı diğer davalı … yetkililerinin bulunup bulunmadığının açık olmadığını, tutanaklarda müvekkil şirketin onayının olmadığını, onayının olduğu tutanakların ise okunaklı olmadığının görüldüğünü, bununla birlikte hem hasarı gösteren hem de kusurlu yedek parçaların imha edildiğine dair herhangi bir belge, video ve fotoğrafın bulunmadığını, bir an için söz konusu hasardan müvekkil şirket ve diğer davalı …’nun sorumluluğu kabul edilse dahi, davacı şirketin, Peugeot şirketine ödemiş olduğu tutarın tamamı için müvekkil şirket ve——- rücu etmesinin hukuken mümkün bulunmadığını savunarak davanın reddini ve davacının % 20 kötü niyet tazminatına mahkûmiyetini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Taraflar arasındaki davaya konu uyuşmazlık; sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalısına yaptığı ödemmenin hasardan sorumlu olduğunu iddia ettiği, davalılara rücu amacıyla başlattığı itirazın iptali davasıdır.
Dosyamız arasına alınan İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğü’nün ——— Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin 22/01/2016 tarihinde takip başlatıldığı ödeme emrinin davalı/borçluya 26/01/2016 tarihinde tebliğ edildiği davalının süresinde 27/01/2016 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan 27/01/2016 tarihli itirazın davacı-alacaklıya tebliğinden itibaren İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; defter inceleme neticesinde dosyamız mali müşavir bilirkişiye ve taşıma uzmanı ile makine mühendisinden oluşan bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olup, bilirkişi heyetince mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda özetle: Davacının davanın dayandığı icra takibine konu ettiği alacağını takibe konu ettiği miktar üzerinden 1 nolu davalı …/den “işlemiş faizi ile birlikte 4.908,52 TL. olarak” talep edebileceği, talebin haklılığına hükmedümesi halinde ise davacının “4.858,52 TL/lik asıl alacağına” miktarı infaz aşamasında belirlenmek üzere 3095 SK. Md.2/2 uyarınca takip tarihinden itibaren avans faizi oranında ticari faiz de yürütülebileceği, Davalı …’nun diğer davalı … yararına düzenlediği —– Mesuliyet Sigorta Poliçeleri teminatından somut olay dolayısıyla hak sahibine karşı tazminat ödeme yükümlülüğü doğmadığından (bu durumda da davacının sigortalısının halefi sıfatıyla veya temlik alacaklısı olarak sigortalısına ödediği tazminatı davalı …’dan isteyemeyeceğinden) 2 nolu davalı …Ş/nin davanın dayandığı icra takibine vaki itirazın yerinde olduğu, yönünde mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.
Bilirkişi raporunda yer alan davacının davalı ——- alacağın temliki hükümlerine göre zararını talep edebileceği yönündeki tespit; hukuki nitelendirme olup; bilirkişilerin görev alanı dışındaki bu yorum mahkememizce hükme esas alınamamıştır. Bununla birlikte dava dilekçesi incelendiğinde davacı talebini rücuen tazminat olarak belirtmiş ve dava dilekçesinde alacağın temliki hükümlerinden de bahsetmemiştir.
Dava konusu olayda; davacı şirket nezdinde —–nolu —– Poliçesi ile sigortalısı olan dava dışı —— tarafından yurtiçindeki, muhtelif bayi ve servislere gönderilmek üzere sevk edilen yedek parça cinsi emtiaların taşınması için poliçe düzenlendiği, poliçe vadesinin – şeklinde ve sefer yeri olarak —— nakliyatı ve —– içi dağıtımının teminat altına alındığı, taşıyıcı firmanın ve hasar sorumluluğunun davalı … firması olarak belirtildiği, ayrıca sigorta ettirenin davalı … firması sigortalısı ile taşıma işini veren dava dışı —. ve sigortacısı ise diğer davalı … olan—– vadeli—– nolu “yurt için mali mesuliyet sigorta poliçesi” ile bu poliçeye bağlı —— vadeli yedek parça taşımalarına ilişkin—— nolu “yurt içi sorumluluk poliçesi” tanzim edildiği, —— tarihleri arasında muhtelif tarihlerde taşıma işi yapılan yedek parça cinsi 61 adet emtianın hasarlandığı, hasar tarihinin işbu poliçeler kapsamında kaldığı ve hasarın teminat limitleri dahilinde olduğu, hasarın sigortacı davacı şirkete ihbarı ile eksper tayin edildiği; eksperin ” Söz konusu hasarın —– sorumluluğunda meydana gelmiş olabileceği” görüşünde bulunduğu, davacı tarafından—- ve onun sorumluluk sigortacısı davalı …’ya rücuen tazminat davası açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu alacak için —– tarihinde davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığı ve bir yıllık süre dolmadan —- tarihinde bu davanın açıldığı ve bu nedenle zaman aşımı def’inin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafından dosyaya sunulan ekspertiz raporunda; hasarın taşıma işleminin hangi aşamasında ve nerede, kimin kontrolünde ve nasıl oluştuğu konusunda yeterli bilgi ve belgenin bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından iddia edilen hasarın ihbar tarihi ile taşıma işleminin yapıldığı ve sona erdiği tarihler arasında 5 aylık süre geçtiği, eğer bu hasar davalı nezdinde vuku bulmuş ise tam olarak nerede ve ne zaman oluştuğu konusunda tereddüte mahal vermeyecek şekilde yapılmış tespitler bulunmadığı, eksper raporunda hasarın ihbar tarihi 03/08/2015 olarak ifade edildiği halde taşıma işinin 02/02/2015-03/03/2015 tarihleri arasında yapıldığı ve sonlandırıldığı, bu durumda emtiayı mal sahibinin teslim aldığı tarihte veya yasa poliçe şartları gereği 60 gün içinde ilgili kişilere gerektiği gibi bildirim yapılmadığı anlaşılmaktadır. 11.12.2015 tarihli ekspertiz raporu incelendiğinde hasarlı parçaların teslimat tarihinden kaç gün sonra hasarlı olduklarının tespit edildiği anlaşılamamıştır. Ekspertiz raporu incelendiğinde hasarın yurt içi sevkiyatlar veya tahmil/tahliye sırasında meydana gelmediği, hasarın sevkiyat hazırlıkları yapıldığı sırada tespit edildiği, uluslararası sevkiyat evraklarının ve hasar tutanaklarının eksper raporunda temin edilemediği yazılıdır. Hasarın yurtdışı nakliyat sırasında oluştuğu sabit olup davalı ——‘nun “Yurt İçin Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi” ile sigortalısı olan davalı …’nun yurt dışınde meydana gelen hasarda poliçe kapsamında sorumluluğu yoktur. Davalı ——— bakımından ise; Dava konusu oto yedek parçalarının depoya intikalinden kaç gün sonra hasarlı hale geldiği denetime elverişli biçimde tespit edilememiştir. Taşıma işinini sonlandırıldığı tarihten yaklaşık 5 ay sonra hasar tespiti yapılmış olmasına göre emtianın alıcıya hasarlı olarak tespit edildiği yönünde bir bilgi ve belge sunulmadığı hasarın —— belgesine şerh düşülmesi gerektiği halde böyle bir belgenin dosyaya sunulmadığı, yetkili kişilerce ayrıca tutanak tutulmadığı, hasarlı emtia nedeniyle davacının dava dışı sigortalısına 4.858,52 TL. ödeme yaptığı, bu hasardan ——- konvansiyonun 17.maddesine göre davalının sorumlu olup olmadığı hususunda dosyaya sunulan delillere göre tespit yapılamadığı, bu durumda davacının dava dışı sigortalısına lütuf ödemesinde bulunduğu, mahkemece lütuf ödemesi olarak kabul edilen bu ödeme nedeniyle davacı … şirketinin davalı ———-‘ya rücu şartlarının oluşmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- DAVANIN REDDİ İLE;
2-Davacının kötüniyeti ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 35,90 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 83,83 TL den mahsubu ile karar kesinleştiğinde 47,93 TL bakiye harcın davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından 42,00 TL posta-tebligat masrafın, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T 3/2 maddesi uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/12/2018