Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/680 E. 2018/676 K. 27.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/680 Esas
KARAR NO : 2018/676
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 16/06/2017
KARAR TARİHİ : 27/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasındaki sözleşmeye göre ………………. yapmak üzere anlaştığını ve işi yaparak teslim ettiğini, yapmış olduğu işlerin karşılığında ise hakediş bedellerinin faturasını keserek teslim ettiğini, anılan faturaların davalı şirket muhasebesine işlendiğini, ancak müvekkilinin yaptığı işlerin karşılığında ödeme isteminde bulunmuşsa da herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin yaptığı son imalatlara da hakediş yaptırılmadığını, fatura kestirtilmediğini ve davalının burada da ciddi ekonomik zarara sebep olarak müvekkili firmaya iflasa sürüklediğini, ödenmeyen bu bedellerden dolayı İstanbul Anadolu 4.İcra dairesinin ……. Esas sayılı dosyasına icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız itiraz ederek takibi durduğundan bahisle, davalının alacaklı olduğu …….Genel müdürlüğündeki doğmuş ve doğacak tüm hakedişleri üzerine davanın konusu miktarı karşılayacak kadarlık kısmına dava sonuna kadar teminatsız olarak İhtiyati Haciz niteliğinde İhtiyati Tedbir konulmasına, itirazın iptaline, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği şekilde sözleşme kapsamında kendisine verilen işlerin bitirilmediğini,……….Elek.İnş.Ener.San.Tic.Ltd.Şti.’nin eksik bıraktığı işlerin müvekkili şirket tarafından başka firmalara yaptırıldığını, ancak ……..şirketinin müvekkili şirketin kendilerine vermiş olduğu hiçbir işi tam olarak ifa etmediklerini, bu hususlara ilişkin müvekkili şirket tarafından çeşitli tarihlerde tutanaklar tutulduğunu ve eksik bırakılan bu işlerin ihale makamı olan Bedaş yetkilileri ile birlikte tutulan tutanaklar ile eksik bırakılan tamamlatılması için çeşitli firmalara yaptırılmasının uygun görüldüğünü ve tüm işlerin bitirildiği, davacının müvekkili şirketten talep edebileceği herhangi bir hak veya alacak bulunmadığını beyan ederek haksız ve yersiz yere açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 27/06/2018 tarihli celse deki beyanında; dava konusu ile ilgili anlaşma ve sulh yapıldığını, bu protokole göre 270.000,00 TL. lik tutarın vekil olarak kendisinini banka hesap numarasına yatırtılmasına karar verildiğini, ancak davalı tarafın vekil hesap numarası yerine davacı asilin hesap numarasına 270.000,00 TL. nin yatırıldığını, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına uygulamasına göre açıklama yapılmaksızın havale yapılmasının borç ödemesi anlamı taşıdığını, bu nedenle yatırılan paranın müvekkili tarafından önceki borçlara ilişkin olduğu iddiasının mevcut olduğunu, bu nedenle davalı tarafça sulh protokolünün yerine getirilmediğini beyan etmiştir.
Davalı vekili de 27/06/2018 tarihli celse deki beyanında; taraflar arasındaki irade uyuşmasının 270.000,00 TL. nin ödenmesi üzerine sağlandığını, müvekkili tarafından ticari kayıtlardaki hesap numarasına paranın 2 gün sonra aktarıldığını, dekontta herhangi bir açıklama olmamasının ödemeyi geçersiz kılmayacağını, bu nedenle sulh nedeniyle davanın konusuz kaldığını, buna göre karar verilmesini beyan etmiş, ayrıca 11/04/2018 tarihli duruşmada vekalet ücreti ve masraf taleplerinin olmadığını imzasıyla beyan etmiştir.
Her ne kadar davacı vekili duruşmadaki beyanında; sulh protokolünün yapıldığını kabul ederek bu protokole göre vekilin adına banka havalesi yapılması gerekirken asilin adına banka havalesi yapıldığı için sulhün geçersiz olduğunu iddia etmiş ise de, davalının sulh protokolü gereği 2 gün içerisinde ödemesi gereken tutarı davacının hesabına havale etmiş olduğu, sulhün geçerli olduğu kanaatine varılmıştır.
HMK’nun 315/1. maddesi gereğince sulh davayı kesin hüküm gibi sonuçlandıran taraf işlemi olmakla, tarafların sulh olmaları nedeniyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraflar arasında sulh gerçekleştiğinden HMK.’nun 315. maddesi uyarınca KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 35,90 TL karar harcının peşin alınan 7.455,01 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 7.419,11 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-18/09/2017 tarihli “Sulh ve İbra Protokol” anlaşmasına göre taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-18/09/2017 tarihli “Sulh ve İbra Protokol” anlaşmasına göre karşılıklı olarak vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/06/2018