Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/663 E. 2019/62 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/663 Esas
KARAR NO : 2019/62

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/06/2017
KARAR TARİHİ : 29/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirkete ait —— plakalı aracın 20/07/2015 tarihinde davalılardan ———– ait —— plakalı araç şoföjrünün %100 kusuru ile gerçekleşen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde hasarlandığını, davalı şirkete ait aracın ———– nezdinde sigortalı olduğunu, değer kaybı yönünden sigorta şirketine mektup yoluyla zararın karşılanması talep edilmiş ise de cevap verilmediğini, dava konusu trafik kazası sonucunda, davacıya ait aracın çalışmaması sebebiyle oluşan kazanç kaybının trafik sigortalısı teminatı dışında ise de araçta meydana gelen değer kaybının gerçek zarar kalemleri arasında bulunduğunu, müvekkili şirkete ait aracın onarımının ———-tarafından yapıldığını, araç hasırının ——– Tarafından yapıldığını, bu dönem içinde müvekkilinin kazanç kaybının söz konusu olduğunu, bu nedenlerle değer kaybı ve kazanç kaybı bedeline ilişkin talep edilebilen miktarın HMK.’nun 107/1 maddesi gereği talep ettikleri alacaklarının miktar ya da değerini bu aşamada tam ve kesin olarak belirleme imkanları olmadığından HMK.’nun 107/2 maddesi gereğince dava konusu alacakların miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda arttırmak kaydı ile şimdilik alacak miktarını belirlenecek miktar kadar artıracaklarını, davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesi talebi ile 250,00-TL değer kaybı ve 250,00-TL kazanç kaybı bedelinin kaza tarihi olan 20/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ———. vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkili şirkete gönderilen dava dilekçesi ekinde kaza ve zarara ilişkin olması gereken belgelerin yer almadığını, bu nedenle davacının delillerini görüp değerlendirmeden davaya yanıt verebilmenin mümkün olmayacağını, davaya konu hiçbir meblağı kabul teşkil etmemek kaydıyla, poliçeden dolayı müvekkili şirketin sorumluluğunu sigortanın kusuru oranında olmak üzere maddi zararda araç başına 29.000-TL ile sınırlı olduğunu, davacının usulüne uygun olarak müvekkili şirkete başvurmadığını, dosya açılmadığını, bu sebeple de hasara ilişkin inceleme yapılmadığını, esasen de haksız olan başvurunun esasa girmeksizin usulden reddi gerektiğini, kazaya karışan sigortalı aracın trafik poliçesinin 12/08/2014 tarihinde akdedildiğinden, işbu poliçe uyarınca müvekkili şirketin 20/07/2015 tarihli değer kaybı zararından sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin değer kaybı talebinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin kazanç kaybından yana sorumluluğu olmadığını, talep edilen faiz türüne de itiraz ettiklerini, bu nedenlerle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, yapılacak yargılamada tüm delillerin toplanmasından sonra sınırlı sorumluluk ilkesi, gerçek zararın giderilmesi ilkesi, kusur oranında sorumluluk ilkesinin gözetilerek, davacının açmış olduğu haksız ve yersiz davanın reddini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmilini talep etmiştir.
Davalı ———– cevap dilekçesi ile özetle; öncelikle davacı vekilinin usulüne uygun düzenlenmiş vekaletnamesini süresinde sunmadığını, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesini, davaya konu 20/07/2015 tarihinde meydana gelen kaza ile ilgili olarak tarafına ait bulunan ———– plakalı araç ile davacı şirkete ait bulunan ——– plakalı aracın karıştığı kaza ile ilgili olarak tutulan kaza tutanağına göre kazada kusurlu tarafın davacı olduğunu, bu nedenle kendisine atfı kabil bir kast kusur ve ihmal yüklenemeyeceğini, açılan davanın haksız, hukuksuz ve usul ve yasaya aykırı olduğunu, kazanın oluşumunda herhangi bir kusur olmadığını, davacı vekilinin aracın değer kaybı talebinin kazanç kaybı yönünden talepleri ile, yargılama giderleri ve tarafların vekil ücretlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazası sebebiyle araçta oluşan değer kaybının tazminine ilişkindir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi———- Hukuk Dairesinin —– Esas – ———— Karar sayılı 22/06/2018 tarihli kararı “Kaldı ki, davaya konu tazminat, davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybı ve hasar bedeline ilişkin olup, zararın tespiti aşağı yukarı tahmin edilebilir niteliktedir. Davacı, uhdesinde bulunan araçtaki hasar bedelinin ve değer kaybı miktarının tespitini her zaman kolaylıkla yapabileceğinden /yaptırabileceğinden, niteliği itibari ile de, belirsiz bir alacak bulunmamaktadır.” şeklindedir.
Yine Yargıtay———-. Hukuk Dairesinin 2016/15068 Esas – 2018/3806 Karar sayılı ilamı ile; “6100 sayılı HMK ile birlikte, belirsiz alacak davası açma imkanı tanınmak suretiyle belirsiz alacaklar bakımından hak arama özgürlüğü genişletilmiş; bununla bağlantılı olarak da hukuki yarar bulunmadan kısmi dava açma imkanı da sınırlandırılmıştır. Zaman zaman, 6100 sayılı HMK ile birlikte kabul edilen belirsiz alacak davası ile kısmi davaya ilişkin yeni düzenlemedeki sınırın tam olarak tespit edilemediği, birinin diğeri yerine kullanıldığı görülmektedir. Oysa bu iki davanın amacı ve niteliği ayrıdır. Alacak, belirli veya belirlenebilir ise, belirsiz alacak davası açılamaz; ancak şartları varsa kısmi dava açılması mümkündür. Kanunun kısmi dava açma imkanını sınırlamakla birlikte tamamen ortadan kaldırmadığı da gözetildiğinde, belirli alacaklar için, belirsiz alacak davası açılamasa da, şartları oluştuğunda ve hukuki yarar bulunduğunda kısmi dava açılması mümkündür. Aksi halde, sadece ya belirsiz alacak davası açma veya belirli tam alacak davası açma şeklinde iki imkandan söz edilebilir ki, o zaman da kısmi davaya ilişkin 6100 sayılı Kanunun 109. maddesindeki hükmün fiilen uygulanması söz konusu olamayacaktır. Çünkü belirsiz alacak davası, zaten belirsiz alacak davasının sağladığı imkanlardan yararlanarak açılabilecek; şayet alacak belirli ise de, o zaman sadece tam eda davası açılabilecektir.
Bu noktada şu da açıklığa kavuşturulmalıdır ki, şartları bulunmadığı halde dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı durumda davacıya herhangi bir süre verilmeden hukuki yarar yokluğundan davanın reddi yoluna gidilmelidir. Çünkü, alacağın belirlenebilmesi mümkün iken, böyle bir davanın açılmasına Kanun izin vermemiştir. Böyle bir durumda, belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar yokluğundan dava reddedilmeli, ek bir süre verilmemelidir. Zira, burada talep açıktır, bu sebeple 6100 sayılı Kanun’un 119/1-ğ. maddesinin uygulanarak süre verilmesi mümkün değildir; aslında açılmaması gerektiği halde belirsiz alacak davası açılmış olduğundan, bu konudaki eksiklik de süre verilerek tamamlanamayacağından, dava hukuki yarar yokluğundan reddedilmelidir. Buradaki hukuki yarar, sonradan tamamlanacak nitelikte bir hukuki yarar değildir.” şeklindedir.
Davacının belirsiz alacak davası açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkansız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamayacağından davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmasında hukuki yarar yoktur.
HMK 114- h fıkrasında hukuki yarar dava şartı olarak düzenlenmiş olup HMK 115 uyarınca Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracaktır. Belirsiz alacak davası açılmaması gerekirken davanın bu şekilde açılması giderilebilir bir dava şartı noksanlığı olmadığından süre verilerek dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün olamayacağından aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL karar harcına karşılık peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 13,00-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davalı ——— vekili lehine —- uyarınca taktir olunan 500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
4-Davalı ——— kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kesin olarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı