Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/653 E. 2019/64 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/653 Esas
KARAR NO : 2019/64

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/06/2017
KARAR TARİHİ : 29/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kayınpederi ——— davalının sahibi olduğu markette çalıştığını, —— prim ödemesi, fazla mesai ücreti, dini ve resmi bayramlarda çalışma alacağı …vs ödemelerinin talep edilmesi üzerine davalı tarafından işi bırakması konusunda baskı gördüğünü, kendisine erzak olarak verilen bir kısım ürünleri çalmakla itham edildiğini, bu itham üzerine damadı olan davacıdan yardım istediğini, davalının bu durumu şikayet konusu yapmamak için müvekkilinden senet imzalamasını istediğini, müvekkilinin 15.000 TL lik senet imzaladığını, ancak davalının davaranışlarından şüphelenerek senet bedelini davalıya ödediğini, davalının da senetleri yırttığını, daha sonra davalının zararının karşılanmadığını ileri sürerek şirkayetten vazgeçmek için 60.000 TL daha talep ettiğini ancak 21.000 TL ye indiğini, müvekkilinin baskı altında 21.000 TL lik (31/03/2017 – 30/11/2017 tarihli, 2.000 TL bedelli 6 adet seri senet ve 30/12/2017 vade tarihli, 3.000 TL bedelli 1 adet senet) senet imzalamak durumunda kaldığını, davacı ile davalı arasında hiç bir ticari ilişki bulunmadığını belirterek bu senetlerden dolayı borçlu olunmadığının tespitine, yargılama sonuçlanıncaya kadar icra-i ve ihtiyati hacze geçilmesinin tedbiren durdurulmasına, ödeme ve protesto işlemlerinin durdurulması konusunda ihtiyati tedbir verilmesini, tüm yargılama ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dava konusu senedin dava ile uzaktan yakından alakası olmadığını, dava dilekçesinin tümünü ve iddialarını reddettiğini, söz konusu senetlerin davacının elden borç olarak aldığı paralara istinaden verilmiş olduğunu, davacının iddialarını kabul etmediklerini ve iddiaların gerçekle alakasını olmadığını, borcunu ödememek için senetleri keşide tarihinden 4 ay sonra huzurdaki davayı açtığını, suç duyurusunda bulunmadığını beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE;
Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanun’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile Asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur. Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler. Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Dava dosyasından yargılaması yapılan olayda davacı aşağıda dökümü yapılan bonolar sebebi ile borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davacı yargılama sürecinde davalı ile aralarında bir ticari ilişki olmadığını ileri sürmüş davaya konu bonoların elinden iradesi dışında baskı ile alındığı iddiasında bulunmuştur. Davalı ise yaptığı savunmada davacının iddialarını kabul etmemiş bonoların elden verilen borç para karşılığında alındığı savunmasında bulunmuştur. Yargılama sürecinde bonolardan;
-31.03.2017 vadeli 2.000,00 TL bedelli bono İstanbul Anadolu ——-. İcra Müdürlüğünün ———- Esas sayılı dosyasından takibe konulmuş, borçlu tarafından yapılan şikayet üzerine İstanbul Anadolu ——. İcra Hukuk Mahkemesi —— Esas ——– Kararı ile takibe konu bononun keşide tarih ve keşide yeri olmadığı, kambiyo vasfı taşımadığı, bu sebeple kambiyo takibi yapılamayacağı gerekçesi ile kambiyo takibinin iptaline,
-30.04.2017 vadeli 2.000,00 TL bedelli İstanbul Anadolu ——-. İcra Müdürlüğünün ——– Esas sayılı dosyasından takibe konulmuş, borçlu tarafından yapılan şikayet üzerine İstanbul Anadolu ——. İcra Hukuk Mahkemesi ——– Esas – ——Kararı ile takibe konu bononun keşide tarih ve keşide yeri olmadığı, kambiyo vasfı taşımadığı, bu sebeple kambiyo takibi yapılamayacağı gerekçesi ile kambiyo takibinin iptaline,
-30.05.2017 vadeli 2.000,00 TL bedelli bono İstanbul Anadolu ——-. İcra Müdürlüğünün 2017/17418 Esas sayılı dosyasından takibe konulmuş, borçlu tarafından yapılan şikayet üzerine İstanbul Anadolu ——. İcra Hukuk Mahkemesi —– Esas —–Kararı ile takibe konu bononun keşide tarih ve keşide yeri olmadığı, kambiyo vasfı taşımadığı, bu sebeple kambiyo takibi yapılamayacağı gerekçesi ile kambiyo takibinin iptaline karar verilmiştir. Takibe konu olmayan 6 adet bononun 25.09.2018 tarihli celsede kasaya aldırılmış olduğu bonolar üzerinde yapılan incelemede bonolarda keşide tarihi ve keşide yerinin olmadığı yani bu haliyle TTK 776/f maddesi uyarınca bono da bulunması gereken zorunlu unsurların eksik olduğu tespit edilmiştir. TTK 777/1 maddesi uyarınca bono sayılmayacağı kanaatine varılmıştır. Bu haliyle TTK 4.madde veya TTK 5. Madde çerçevesinde bir ticari davadan bahsetmek mümkün değildir.
Görev hususu HMK’nun 114/1-c’ye göre dava şartlarındandır. Dava şartları HMK 115/1 ve 2.maddelerine göre davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılır. Davanın mutlak ticari davalardan olmadığı gibi nispi ticari dava niteliği de taşımadığı; davacının haksız fiil sorumlularına karşı dava açtığı, uyuşmazlığın genel mahkeme sıfatıyla asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği kanaatine varılmış, davanın HMK 114. ve 115. Maddesine göre usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK 20 ve 114 ve 115 maddeleri gereğince MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
2-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden veya kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulduğu takdirde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU ADLİYESİ NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE HMK 20. maddesi gereğince GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmemesi halinde HMK 20 maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
4-Yargılama harç ve masraflarının gönderilen mahkemede dikkate alınmasına,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.