Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/640 E. 2019/480 K. 29.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/283 Esas
KARAR NO : 2019/519
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/03/2016
KARAR TARİHİ: 08/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında davalıya ait ———— parsel sayılı taşınmazlarda yapılacak ———-grubu inşaatının tüm kaba inşaatının yapılması ve bunun gerektirdiği tüm diğer işlerin yapılmasına işine ilişkin ———— tarihinde– – İşleri Sözleşmesinin imzalandığını, bu kapsamda müvekkilinin muhtelif şirketlerle taşeron sözleşmeleri imzaladığını ve ödemeler yaptığını, sözleşmeye uygun olarak bütün edimlerini yerine getirerek kaba inşaatı tamamladığını, kaba inşaat devam ettiği esnada tarafların ince inşaat işlerinin yapılmı konusunda şifahi olarak anlaştıklarını, müvekkilinin bu işi de tamamladığını, taraflar arasında 1, 2 ve 3 nolu keşif ve hakediş tutanakları düzenlendiğini, bu keşif ve hakediş tutanakları konusunda mutabakat ve kabul olması üzerine alacakların ödenmesi için davalı/borçlu adına toplam miktarı 5.317.403,86 TL olan ——– tarihli 2 adet fatura düznelenerek tebliğ edildiğini, faturalara itiraz olmadığını, ödeme yapılmaması üzerine davalı/borçlu aleyhine İstanbul Anadolu 24.İcra Müdürlüğü’nün ———— Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin bir ay sonra tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek tebligatın iptali için İstanbul Anadolu 15.İcra Hukuk Mahkemesi’nin ———– esas sayılı dosyası ile dava açtığını, bu davanın kabul edildiğini ve hacizlerin kaldırıldığını, takibe itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin adresi ——— olduğundan davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davanın itirazın iptali davası olduğunu ve temelini takibin dayanağı olan iki adet faturanın oluşturduğunu, dolayısıyla müvekkiline ait taşınmazın davanın konusu olmadığını, müvekkili şirketin bina projelerinin geliştirilmesi, satışa yönelik bina projeleri için mali, teknik, fiziksel araçların biraraya getirilmesi suretiyle konut veya diğer amaçla kullanıma yönelik bina projelerinin organize edilmesi faaliyetlerinde bulunduğunu, yabancı ortaklı olduğunu, ayrıca———- bölgesinde ticari faaliyetlerinde kullanmak ve kira geliri elde etmek üzere gayrimenkuller satın aldığını,—– bölgesinde satın alınan gayrimenkuller üzerinde alışveriş ve ticaret alanlarını kapsayan ——adlı bir yapı kompleksi proje geliştirildiğini ve bu proje kapsamında inşaat faaliyetlerine başlanılmasına karar verildiğini, ———-.den kredi sağlandığını ve———bulunan gayrimenkullerin ————–.lehine ipotek edildiğini, müvekkili şirket müdürünün sağlık sorunları nedeniyle bu dönemde ————-gelemediğini, tam zamanlı olarak şirkette bulunması ve işleri denetleyerek kendisine bilgi vermesi amacı ile ———— görevlendirdiğini, bu kişinin, davacı şirket sahibi ile müvekkili şirket yetkilisini tanıştırdığını ve taraflar arasında 15.03.2013 tarihinde ———- İşleri Sözleşmesinin imzalandığını, inşaat sürecinin bu kişilerce yürütüldüğünü, yine şirket muhasebe çalışanlarının bu kişilerin önerisi ile işe alındığını, ————.tarafından gelen ihtarlar ve başlatılan takipler sonrasında; müvekkili şirket yetkilisinin yokluğunda görevlendirdiği J———— ve davacı şirket sahibi tarafından şirketin kendi çıkarları doğrultusunda yönetildiğinin, gelirlerin şirket kasasına girmediğinin, ödemelerin yapılmadığının, şirketin asılsız borçlandırıldığının, inşaat işlerinin faturalarının ve/veya hakedişlerinin gerçek kalemler olmadığının ve/veya fahiş rakamların yansıtıldığının alınan raporla tespit edildiğini, hakediş ve faturaların hata ve hile ile düzenlendiğini, gerçeği yansıtmadığını, ——projesi kapsamında 3.985.736,00 TL ödeme yapıldığını, ayrıca davacı şirket sahibi ve ———- talimatı ile hareket eden şirket çalışanı———-üzerinde 1.188.283 TL ve 1.861.357 USD tespit edildiğini, bu tutarların davacının talebinden mahsup edilmesi gerektiğini, kurun sözlşemede 1,85 TL üzerinden sabitlendiğini ve sözleşme bedelinin TL cinsinden belirlendiğini, sözleşmede kararlaştırılandan farklı şekilde yapılan hesaplama nedeniyle 1.408.557 TL kur farkının oluştuğunu, kur farkından kaynaklanan alacağının takas ve mahsubunu talep ettiklerini, hakedişlerin sözleşmede yapılması kararlaştırılan işler yerine getirilmeksizin düzenlendiğini, davacı faturalarının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İstanbul Anadolu 24.İcra Müdürlüğü’nün ———- Esas sayılı takip dosyası celp edilerek incelendiğinde; davacı/alacaklı tarafından, davalı/borçlu aleyhine, 02/06/2015 tarihli 2 adet fatura dayanak gösterilerek, 5.317.403,86 TL alacak için başlatılan icra takibi olduğu, takibin kesinleştirilerek bir takım hacizlerin tatbik edildiği, davalı/borçlunun şikayeti üzerine İsranbul Anadolu 15.İcra Hukuk Mahkemesi’nin ——– Esas, ——– karar ve———— tarihli kararı ile ” …15/05/2015 tarihli ödeme emri tebligatının usulsüzlüğünün ve öğrenme tarihinin 21/07/2015 olduğunun tespitine, … ” karar verildiği, kararın kesinleştiği, davalı/borçlunun süresinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu, davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava; eser sözleşmesi nedeniyle düzenlenmiş fatura alacağına ilişkin olup, her ne kadar davalının adresi genel yetkili mahkeme ise de, sözleşmeden doğan davalarda HMK 10’a göre sözleşmenin ifa yeri, fatura alacağında BK 89’a göre alacaklının ikamet mahkemesi yetkili olduğundan yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar taraflar arasında düzenlenen asıl ve ek sözleşmelerde yetki şartı olduğu ve İstanbul (Çağlayan) Mahkemelerinin yetkili olduğu kararlaştırılmış ise de, davalının yetki şartına dayanmayıp, genel yetki iddiasına dayandığı, bu durumda yetki sözleşmesinin nazara alınamayacağı anlaşılmakla mahkememizin yetkili olduğuna karar verilmiştir.
Davalıya ait ———parsel sayılı taşınmazda ipotek hakkı bulunduğu tapu kayıtlarından anlaşılan ve müdahale talep eden ———-şirketinin sınırlı ayni hakkı bulunan bu taşınmazın mülkiyeti dosyamızda ihtilaf konusu olmayıp, davalı adına kayıtlı olduğundan HMK’nun 65.maddesindeki asli müdahale şartları oluşmamış olmakla birlikte, dosyada tedbir konulan davalı taşınmazı üzerinde ipotek hakkı bulunması ve davalının bu davayı kazanması halinde tedbirli taşınmaz üzerinde ipotek hakkını icra edebilmesi yönünden hukuki yararı olduğu kanaatine varılmakla HMK’nun 66.maddesi uyarınca feri müdahil olarak davaya kabulüne karar verilmiştir.
Davalıya ait taşınmaz üzerine tedbir konulmuş olup, ipotek hakkı sahibi 3.kişi tarafından ve davalı tarafından tedbire itiraz edilmiş olmakla, duruşmalı olarak yapılan itiraz incelemesinde; tedbir konulan taşınmazların davaya konu eser sözleşmesinin konusu oldukları, dosyaya dava dilekçesi ekinde sunulan deliller nazara alındığında HMK’nun 389.maddesindeki şartların oluştuğu, teminatın yatırıldığı ve tedbir kararında usule ve hukuka aykırılık görülmediğinden tedbirin kaldırılması taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davaya konu inşaatın takyidatlarıyla tapu kaydı, projesi, ruhsat işlem dosyası, İstanbul Anadolu 75.Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma eyleminden açılmış bulunan dava dosyasının bir örneği, İstanbul Anadolu 15.İcra Hukuk Mahkemesi’nin ——— Esas, ———- Karar sayılı karar örneği ve kesinleşme şerhi celp ve ibraz edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, dava kousu mahalde keşfen inceleme yapılmıştır.
Davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutuldukları, sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davacı ile davalı arasında 2013 yılında başlayan ticari ilişkide 2013 yılında alacak borç hesabının kapalı olduğu, davacının kesmiş olduğu fatura bedellerini tahsil ettiği, 2014 yılında davalıya 5 adet fatura kestiği, bu faturalar karşılığı kısmi tahsilat yaptığı, 31/12/2014 tarihi itibariyle davalından 319.927,08 TL alacaklı görüldüğü, bu bakiyenin 2015 yılına devrolduğu, 2015 yılında 25.000 TL tutarlı davalı borcuna kayıt yapıldığı, ayrıca aynı yıl takip konusu yapılan 2 adet fatura toplamı 5.317.403,86 TL lik fatura alacağı kaydı olduğu, daha sonra bu fatura alacağının süpheli alacaklar hesabına virman yapıldığı, davaya konu edilen bu 2 faturanın KDV dahil miktarlar olduğu, her iki faturanın KDV hariç tutarlarının toplamı 4.506.274,00 TL olduğu, bu faturaları 2015 yılı Harizan ayına ait BS formları ile vergi dairesine mal ve hizmet satışı olarak bildirdiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde; 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin kayıtlarında davacı kayıtları ile uyuşmazlık bulunmadığı sadece 31/12/2014 tarihi itibariyle 27.249,50 TL lik bir fark olduğu anlaşılmıştır. 2015 yılı kayıtlarının ise 317.677,58 TL alacak bakiyesi ile açıldığı, bu davaya konu ve takibe konu 02/06/2015 tarihli toplam 5.317.403,86 TL tutarlı 2 adet faturanın davacı alacağı olarak davalı defterlerine kaydedildiği, sonrasında 30/06/2015 tarihinde düzeltme kaydı açıklaması yapılarak bu kez ters kayıt yapmak suretiyle davacı borcuna kaydedildiği, kendi defterlerine davacı alacağı olarak kaydettiği bu faturalara karşı süresinde yaptığı herhangi bir itiraz bulunmadığı, 2015 yılı Haziran ayına ait BA formalarında bu faturaları vergi dairesine beyan etmediği anlaşılmıştır. Ayrıca davalı tarafın bu faturalar dışında kalan ve davacıya olan 317.677,58 TL tutarlı borcu 25/03/2016 tarihinde davacı şirket yetkilisi ———– hesabına virman yaparak kapattığı, bu tutarın dava ile ilgisi bulunmadığından incelemeye konu yapılmadığı anlaşılmıştır.
İnşaat mühendisi teknik bilirkişi tarafından dava konusu inşaat incelenmiştir. Bilirkişi raporunda; keşif sırasında davalının binanın su aldığı ve rutubetlendiği iddiaları değerlendirildiğinde, 2 yılı aşkın bir süredir kullanımayan ve atıl hale gelen bir yapıda henüz camların takılmadığı aşamada iklim şartlarından etkilenerek boyalı yerlerin rutubetlenmesi ve su almasının normal olduğu, bunun imalat hatası eksikliği veya kusur olarak kabul edilemeyeceği, rutubetlenmenin sadece işin tamamlanmadan ve korunaksız olarak atıl halde bekletilmesinden kaynaklandığı belirtilmiştir. Bilirkişi tarafından kaba inşaata ait hakedişler incelenmiş oup, buna göre; eksik imalatlarla birlikte yapılan kaba işlerin toplam tutarının KDV dahil 1.428.341,00 USD olduğu, taraflar arasında hakediş ödemelerinin yapıldığı tarih itibariyle döviz kuruyla ödenmesi hususunda anlaşma olup, aynı zamanda taraflar arasında fiili uygulama ve teamülün de bu şekilde olması sebebiyle 02/06/2015 tarihli Dolar kurunun 2,6762 TL olduğu nazara alınarak yapılan hesaplama sonrasında davacının kaba inşaat nedeniyle hakediş tutarının KDV dahil 3.822.525,00 TL olduğu hesaplanmıştır.
Proje için ayrıca Mekanik Himzet Sözleşmesi, Elektrik Tesisat Sözleşmesi, Statik Betonarme Proje Sözleşmesi, Mimari Proje Hizmetleri Sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşmelerin toplam bedelinin 270.000 USD (589.410,00 TL) olduğu, bu proje bedellerinin, revize proje yapılması işlerin takibi için ayrıca 70.800,00 TL olarak yapılan ödemelerin piyasa fiyatlarına göre makul olduğu, asansör işleri için toplam 504.048,00 TL ödeme yapıldığı, ek işlere ait yapılan 1.161.258,00 TL tutarlı ödemelerin fatura üzerinden yapıldıkları, zaten bu ödemelerle ilgili herhangi bir uyuşmazlık olmadığı, bu işlerle ilgili davacının herhangi bir alacağı bulunmadığı ve böyle bir iddiasıda olmadığı anlaşılmıştır.
Sözleşme kapsamında ince işlerin yapılacağı düzenlenmemiş olmakla birlikte dava konusu inşaatta duvar, pencere, şap, doğrama, beyaz prefabrik pergolalar, sıva, boya vs. işlerinin davacı tarafından yapıldığı, davacının bu işleri davalının onayı olmadan yapması mümkün bulunmadığından ince işlerin de davalının onayıyla yapıldığının kabulü gerektiği, davacının bu işlerin bedelini de talep etmeye hak kazandığı, davacının yapmış olduğu işler ile bu işlerin imalatı için gerekli malzeme, işçilik vs. maliyetlerinin birlikte değerlendirilmesi sonrasında davacının piyasa ortalamasına göre bu işleri %36 oranında daha yüksek fiyata yaptığı tespit edilmiştir. Ancak ince işler sözleşme kapsamında olmadığından ve davalı taraf tacir olduğundan ve üstelik yapılan bu işlerle ilgili faturayı da davalı defterlerine işlemiş olduğundan davalının bu faturada indirim yapılmadığı iddiaları yerinde görülmemiştir.
Her ne kadar davalı hakedişlerin ve faturaların davalının hatası ve davacının hilesi neticesinde düzenlendiği için yok hükmünde olduğunu iddia etmiş ise de, bu konuda yasal sürede davacıya yada herhangi bir mahkemeye yaptığı başvurusu olmadığından ve bu faturayı kendi defterlerine işlemiş olduğundan bu iddialarıda yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasında Tarabya’da bulunan bir taşınmaza ilişkin yapılan işlerle ilgili de hakediş düzenlenmiş olmakla birlikte bu işler bu daya konu olmadığından inceleme yapılmamıştır.
Dosya kapasamına göre; davacının takip tarihi itibariyle davalıdan KDV dahil 3.822.525,00 TL ve 1.198.251,06 TL toplamı 5.020.776,06 TL alacağı bulunduğu kanaatine varılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davacı tarafından takip talebinde açıkça avans faizi istenmediği gibi talep edilen faiz oranı da belirtilmediğinden takipten itibaren asıl alacağa yasal faiz yürütülmesi gerektiği, alacak yargılamayı gerektirip likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile, davalının İstanbul Anadolu 24.İcra Müdürlüğü’nün ——– Esas sayılı dosyasında borca itirazının kısmen iptali ile takibin 5.020.776,06 TL. Asıl alacak üzerinden devamına, takipten itibaren asıl alacağa yasal faiz yürütülmesine,
2-Alacak yargılamayı gerektirip likit olmadığından davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gereken 342.969,21 TL karar harcına karşılık peşin alınan 64.221,00 TL harç ve icra dosyasında alınan 26.587,02 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 252.161,19 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
4-Yargılama Giderleri;
a)Davacı tarafından yapılan; 6.900,00 TL bilirkişi gideri, 221,80 TL keşif harcı, 70,00 TL keşif araç ücreti ve 419,20 TL posta masrafı olmak üzere toplam 7.611,00 TL’nin davanın kabul edilen kısmına isabet eden 7.186,43 TL’si ile 64.250,20 TL harç gideri toplamı olan 71.436,63 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b)Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar vermeye yer olmadığına,
c)Feri müdahil tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Vekalet Ücretleri;
a)Davacı lehine, davanın kabul edilen kısmı üzerinden AAÜT uyarınca taktir edilen 115.407,76 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b)Davalı lehine, davanın red edilen kısmı üzerinden AAÜT uyarınca taktir edilen 23.747,67 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan teminatın karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
7-Bakide gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair,davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/05/2019