Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/64 E. 2019/1264 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/64 Esas
KARAR NO: 2019/1264
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 16/01/2017
KARAR TARİHİ: 28/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı borçlu arasında — tarihinde yurt içi nakliye hizmetleri satış sözleşmesi imzalandığını, müvekkili firmanın davalı borçlu firmaya ait yüklerin nakliyesini yapacağını ve karşılığında sözleşme ile belirlenen oranlara göre ücret hak kazanacağını, sözleşmenin 11.maddesinde hizmet bedeli hesaplamasının sözleşmenin ayrılmaz parçası görülen fiyatlandırma listesine göre yapılacağının belirtildiğini, fiyat listesinde — olmak üzere iki listenin bulunduğunu, müvekkili firmanın -yılının —-aylarında —- bölgelerinde icra edilen işlerle alakalı olarak sabit oranda fatura kestiğini, ay sonunda desi barem farkı oluştuğunu ve fiyatlandırma esaslarına göre bu farkı da ayrıca davalı şirkete faturalandırıldığını, faturanın davalı şirkete tebliğ edildiğini, davalı şirketin aradaki farkı ödememesi nedeniyle İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğü’nün — E. Sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı şirketin itirazı üzerine takibin durduğunu, davanın kabulü ile icra takibinin devamına, takip tutarının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında taşımacılığa ilişkin sözleşmenin bulunduğu, davacı yan tarafından müvekkiline taşımaların yapılması konusunda anlaşıldığı konusunda bir ihtilaf’ın bulunmadığını, davacı yan tarafından her hangi bir bildirim olmaksızın fatura gönderildiğini, müvekkili şirketin — Noterliği’nin —yevmiye no ile ihtarname ile faturaya ilişkin bilgi, belge ve açıklama olmadığı gerekçesiyle iade edildiğini, davalı tarafın bilgi ve belge vermek yerine bu defa söz konusu fatura ile ile icra takibi başlattığını, tebligattan haberi olmayan müvekkilinin söz konusu durumu iş yerine hacze gelinmesiyle öğrendiğini, tebligatın geçersizliğine dayanılarak İstanbul Anadolu -. İcra Hukuk Mahkemesi’nin—- E. Sayılı dosyasıyla şikayette bulunulduğunu, karara davacı tarafın itirazı üzerine dosyanın halen Yargıtay’da olduğunu, kararın kesinleşmesinin beklemeksizin davacının huzurdaki davayı açmasının kötü niyetli olduğunu, öncelikle söz konusu İstanbul Anadolu-. İcra Hukuk Mahkemesi’nin — E.sayılı dosyasının kesinleşmesinin beklenmesine, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile fatura alacağından kaynaklanan cari hesap alacağına dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali davasına ilişkindir.
İstanbul Anadolu -. İcra Müdürlüğü’nün – Esas sayılı dosyası getirtilerek dosyamız içine konmuştur. İcra takibi incelendiğinde, ödeme emrinin – tarihinde borçlu/davalıya tebliğ edildiği, borçlunun — tarihinde borca ve faize itiraz ettiği ettiği, hem icra takibine itirazın hem de iş bu itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, uyuşmazlığın borca, faize kısaca esasa ilişkin olduğu, icra müdürlüğünün yetkisine bir itirazın olmadığı anlaşılmıştır.
Davanın İ.İ.K. 67/1 maddesindeki 1 yıllık yasal süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı, davalı ile 01/03/2013 tarihli Yurtiçi Nakliye Hizmetleri Satış Sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmenin 11.maddesinde fiyatlandırmanın nasıl yapılacağının belirtildiği, bu hükme göre yapılan hesaba ilişkin kesilen faturanın davalıya tebliğ edildiğini, ancak ödeme yapılmaması üzerine icra takibi başlatıldığını iddia etmiştir.
Davalı ise, aradaki ticari ilişkiyi kabul etmekle birlikte davacı tarafından düzenlenen takibe konu faturanın usule ve aradaki ilişkiye aykırı olduğunu, bu nedenle süresi içinde itiraz edilerek faturaların davacıya iade edildiğini, haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın “Davacı tarafından davalıya ifa edilen hizmet karşılığı bedele, taraflar arasında imzalanan 01/03/2013 tarihli Yurtiçi Nakliye Hizmetleri Satış Sözleşmesi gereği, desi fark bedellerinin tahsili amacıyla davacı tarafından başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali” olduğu görülmüştür. Davacı, anılan sözleşme ve eki fiyat listelerine göre — yılının ocak, şubat ve mart ayları için hesaplanan desi farkı alacağının tahsilini talep etmekte; davalı ise, davacının herhangi bir bildirim ve açıklama olmaksızın — tarihli faturayı gönderdiğini, bunun taraflar arasındaki sözleşmeye ve eki fiyatlandırma listesine aykırı olduğunu savunmaktadır.
Tarafların tacir olması nedeniyle defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek her iki tarafın defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. İlk olarak aldırılan bilirkişi – tarafından düzenlenen – tarihli bilirkişi raporu ve itiraz üzerine aldırılan – tarihli ek rapor uyarınca; tarafların defter ve belgelerinin usulüne uygun olarak tutuldukları, incelenen davalı defterleri uyarınca takip tarihi itibariyle davacıya borcun bulunmadığı, davacı defterleri uyarınca ise, davacının davalıdan –TL alacaklı göründüğü, alacağa dayanak olarak gösterilen — tarihli fark bedeli faturasının teslim alan kısmında isim ve imzanın bulunmadığı, davalının bu takip konusu faturayı noter aracılığıyla iade ettiği anlaşılmıştır.
Tarafların itirazı üzerine itirazın mahkememizce ciddi görülmesi üzerine dosya bu defa mali müşavir -a tevdii edilerek yeniden rapor aldırılmıştır. Dosyaya sunulan — tarihli bilirkişi raporu uyarınca; taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu faturanın — tarihli olduğu, fatura içeriğinin ise, 2014 yılının ocak-şubat ve mart aylarına ilişkin nakliye bedellerinin farkına ait olduğu, davacının fark faturasını bir yıl beş ay sonra düzenlemiş olduğu, bu nedenle bu faturanın hem Vergi Usul Kanunu’na hem de taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olduğu, taraflar arasındaki sözleşme gereğince faturaların davacı tarafından haftalık kesilmesi ve bu faturanın yedi gün içinde gönderilmesi gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen davacının buna aykırı davrandığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu ve giderilmesi gerektiği düşünülse de; mali müşavir bilirkişiler tarafından yapılan tespitlerde bir çelişkinin bulunmadığı, farklılığın sadece nitelemede olduğu ve hukuki değerlendirmenin hakime ait olduğu anlaşıldığından yeniden rapor aldırılması düşünülmemiştir.
Davacı ile davalı arasındaki — tarihli Yurtiçi Nakliye Hizmetleri Satış Sözleşmesi’nin 2.3.maddesinde “Nakliyeci (davacı) ekstra kilometre farkı veya farklı rota/spot taşıma faturası kesecekse; faturaların ekine operasyon sorumlusu ile yapmış olduğu e-posta onay yazısını ekleyecektir… Nakliyeci (davacı) irsaliye, fatura, nakliyat formu ve diğer belgeleri — haftalık bazda düzenli olarak temin etmelidir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Yine Sözleşme’nin 11.maddesinde “Fatura tutar bilgisini—, nakliyeciye (davacıya) haftalık olarak iletecektir. Bu veriye göre nakliyeci (davacı) tarafından haftalık faturalar çıkartılacaktır. Fiyatlar yıl sonuna kadar sabittir. Yeni fiyatlandırma karşılıklı mutabakat ile belirlenecektir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen her iki sözleşme maddesi uyarınca, davacının fark bedeli çıkarmasının ve bunu faturalandırmasının şartlara bağlanmış olduğu, somut olayda davacının açıklanan süre ve bildirim koşullarına uymaksızın tek taraflı olarak belirlediği fark bedelini tahsil etmek istediği, bunun taraflar arasındaki sözleşmeye açıkça aykırı olduğu anlaşıldığından, davacının fark bedeli istemine ilişkin başlatmış olduğu takibin yerinde olmadığı anlaşılarak davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesinin yukarıda açıklandığı nedenlerle;
1-Davanın Reddine,
2-Şartlar oluşmadığından kötü niyet tazmitanı hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 44,40-TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 794,88-TL harçtan mahsubu ile bakiye 750,48-TL’nin davacı tarafa iadesine,
4-Davacının yaptığı harç ve masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından bilirkişi ücreti olarak yapılan 800,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre takdir olunan 7.557,87-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendini vekille temsil ettiren davalı tarafa verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/11/2019