Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/493 E. 2019/558 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/493 Esas
KARAR NO : 2019/558
DAVA : İtirazın İptali (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/04/2017
KARAR TARİHİ: 16/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacının müşterisi olan davalıya ait ———aşınmazın kiraya verilmesi hususunda davacı ile davalının anlaştığını bunun üzerine davacı ile davalı arasında 02/08/2016 tarihli taşınmazın kiralanması hakkında gayrimenkul aracılık sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye göre taşınmaz devir bedelinin 415.000 TL’nin %7,5’i tutarında işletme devir hizmet bedeli ve yıllık kira bedelinin %12’si tutarında kiralama hizmet bedeli + KDV kararlaştırıldığını buna rağmen davalı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığını bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğü’nün ——– esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını davalının takibe itiraz ettiğini davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle, taraflar arasında sözleşme imzalandığını, davalının onay ve rızası olmadan devir bedeli 415.000 TL hizmet bedeli %7,5 ve devir bedelinin %7,5 hizmet bedeli şeklinde sonradan sözleşmeye ekleme yapıldığını davalının davacı ile bu tutar ve miktarda bir anlaşmasının olmadığını sonradan sözleşmede değişiklik olması durumunda geçerli olabilmesi için paraf ve imza atmalarının gerektiğini, aksi halde bu tür ekleme ve değişiklikleri geçerli olamayacağını, sözleşme gereğince davacı tarafından devrine aracılık yapılan herhangi bir taşınmaz işletme yada kiralamanın söz konusu olmadığını, davacının iddialarını ispat etmesi gerektiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile tacirler arasında sözleşmeden kaynaklanan hizmet bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasına ilişkindir.
Dosyamız arasına alınan İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğü’nün ——- Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin 24/10/2016 tarihinde takip başlatıldığı ödeme emrinin davalı/borçluya 25/10/2016 tarihinde tebliğ edildiği davalının süresinde 31/10/2016 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan 16/12/2016 tarihli itirazın davacı-alacaklıya tebliğinden itibaren İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; defter inceleme neticesinde dosyamız bilirkişiye tevdii edilmiş olup , bilirkişi mahkememize hitaben sunmuş olduğu kök ve ek raporunda özetle: davalı şirketin incelenen defterlerinin TTK ve VUK hükümlerine uygun tutulduğu ihtilaf konusu devir işletme hizmet bedeli açıklamalı faturanın davalı kayıtlarında yer almadığını, sözleşmenin 02/08/2016 – 01/11/2016 tarihleri arasında geçerli olduğunu, hizmetin ifa edilip edilmediğine dair herhangi bir delil bulunmadığından ispatlanamadığını, davacı defterlerinde davalı şirkete 24/10/2016 takip tarihi itibariyle 36.727,50 TL borç girildiği ve karşılığında herhangi bir alacak bakiyesinin girilmediğini, davacının fatura içeriği hizmetin ifasını ispatlanamadığını mütalaa etmiştir.

Bilirkişi raporu HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi ——————– K. Sayılı emsal kararında faturanın ispat yükü ayrıntılı olarak açıklanmış olup; ” … Sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. …Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur.Faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 23/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, davalı tarafa aittir…Takip dayanağı olan faturaların konusu hizmetin verildiğinin kabulü anlamına gelmediğinden, faturaya konu hizmetin verildiğinin davacı tarafça kanıtlanması; davalının faturayı tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın davacı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı davalının (hizmetin verildiğini inkar etmek suretiyle), kabul etmemesi nedeniyle faturaya konu hizmetin verildiğinin yine davacı tarafça kanıtlanması gerekeceğinden, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.” şeklindedir.
Anılan emsal Yargıtay Kararı ve TTK’nin faturaya dair hükümleri ve HMK’nun ispat hukukuna dair hükümleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davaya konu ” Devir İşleme Hizme Payı” açıklamalı 31.125,00 TL ( KDV hariç) bedelli fatura davacı defterlerinde kayıtlı olup, davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı bilirkişi tarafından yapılan defter incelemesi ile sabittir.
–Noterliği’nin ——- yevmiye numaralı ihtarnamesi incelendiğinde; keşidecinin Davalı olduğu, davacı tarafından 20.10.2016 tarihinde davalıya tebliğ edilen faturanın 25.10.2016 tarihinde iade edildiği görülmüştür. Davacı tarafça uyuşmazlık konusu faturanın davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafça da yasal 8 günlük süre içerisinde iade edildiği sabittir. Davacı tarafça faturaya konu hizmetin verildiğinin ispat edilmesi gerekmektedir.
Davacı tarafından faturaya konu hizmetin, taraflar arasında imzalanan 02.08.2016 tarihli ”Taşınmazın Kiralanması Hakkında Gayrimenkul Aracılık Sözleşmesi”nden doğduğu iddia edilmiş olup; dosyaya delil olarak sunulan sözleşme incelendiğinde ” Taşınmazın Kiralanması Hakkında Gayrimenkul Aracılık Sözleşmesi” düzenlendiği, davacının gayrimenkul aracılık hizmeti veren, davalının ise müşteri sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı tespit edilmiştir. Sözleşme incelendiğinde taşınmazın tapu kaydının belirli olmadığı, sözleşmenin başlığı ve metni itibariyle kiralama hizmetine dair sözleşme olduğu tespit edilmiş olup el yazısı ile gayrimenkul bilgileri doldurulmuş, aylık kiralama bedeli 7.000,00 TL olarak belirtilmiştir. Sözleşme 02.08.2016 tarihli olup 90 gün sürelidir. Sözleşmenin bu hükümleri içerdiği yönünde taraflar arasında husumet yoktur. Sözleşmede el yazısı ile notlar kısmında; ” Devir bedeli: 415.000,00 TL’dir. Hizmet bedeli %7,5’tir. Devir bedelinin %7,5 hizmet bedelidir.” kısmının davacı tarafça sözleşmeye davalının rızası hilafına sonradan ekleme ve tahrifat yapıldığı iddiası davalı tarafından cevap dilekçesinde belirtilmiştir.
Davacı tarafa HMK 140/5 Maddesi uyarınca dilekçesinde gösterdiği delili sunmak için verilen 2 haftalık kesin süre içerisinde dava dilekçesinde göstermediği halde 27.09.2016 tarihli pay devri sözleşmesini ibraz etmiştir. HMK md. 145 kapsamında bu delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımadığından bu delil değerlendirilmiş ve yapılan incelemede davalı şirket yetkilisi Vedat Hız ile dava dışı ——- arasındaki limited pay devri sözleşmesi olduğu, limited şirketin ise davalı şirket olduğu tespit edilmiştir. Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile dava dışı Vedat Hız tarafından davalı şirketteki 281.250,00 TL payı devir edilmiştir. Davacı tarafça faturaya konu hizmetin verildiğine dair limited şirket pay devri sözleşmesinden başkaca delil dosyaya sunulmamış, davacı tarafça tarafların kabulünde olan ” Taşınmazın Kiralanması Hakkında Gayrimenkul Aracılık Sözleşmesi”ne dair bir kiralama hizmeti verildiği yönünde delil sunulmadığından davacının iddiası ispatlanamamıştır.
Taşınmazın Kiralanması Hakkında Gayrimenkul Aracılık Sözleşmesinde yer alan ” Devir bedeli: 415.000,00 TL’dir. Hizmet bedeli %7,5’tir. Devir bedelinin %7,5 hizmet bedelidir.” kısmının sözleşmede yer alıp almadığı hususunda taraflar arasında ihtilaf mevcut olup; davacı tarafça faturaya konu hizmete dayanak olarak gösterdiği ”Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi”, davacı tarafın ibraz ettiği fotokopi sözleşmede yer alan ”Taşınmaz devir bedeli” kapsamında olmadığından bu tahrifat ile ilgili araştırma yapılması yargılamaya yenilik katmayacağından tahrifat hususu araştırılmamıştır. Tahrifat hususu araştırılmamakla birlikte; tahrifat olmadığı hususu tespit edilse dahi davalı şirketteki payın 281.250,00 TL bedel karşılığı devri ile faturaya dayanak gösterilen ” Devir İşleme Hizme Payı” adı altında talep edilen aracılık sözleşmesinden doğan taşınmaz devir işlem hizmet payı kapsamında olmadığından bu husus araştırılmamıştır.
Fatura tutarı gözetilerek HMK 200. Maddesi gereğince faturaya konu hizmetin ifası tanık delili ile ispatlanamayacağından tanık dinletme talebi reddedilmiştir.
Faturaya konu hizmetin verildiği hususu davacı tarafça ispatlanamadığından ve salt faturanın düzenlenmiş olması hizmetin verildiğine karine olmadığından davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davalı taraf kötüniyet tazminatı talep etmiş ise de faturaya dayanarak yaptığı icra takibinde kötü niyetli olduğu hususu ispatlanamadığından davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmemiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
DAVANIN REDDİ İLE;
1-Alınması gerekli 44,40 TL harcın davacı tarafça yatırılan 734,66 TL peşin harçtan mahsubu ile 690,26 TL harcın davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 5.082,09 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/05/2019