Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/485 E. 2021/572 K. 02.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/485 Esas
KARAR NO: 2021/572
DAVA: Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/04/2017
KARAR TARİHİ: 02/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili ile davalının —- olduğu dönemde —— tarihli sözleşme akdedildiğini, müvekkilin yaklaşık bir haksız fesih tarihine kadar davalıya müşteri kazandırdığını, tüm poliçelerin yasal unsurları taşıdığından fesih tarihine kadar uyarı almadığını ve toplantılarda örnek acente olarak gösterildiğini, hiçbir haklı gerekçe gösterilmeden tek taraflı olarak —– tarihli fesih bildiriminde — ay sonra feshin gerçekleşeceğinin bildirildiğini ve müvekkile —- tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkile verilen — aylık süre dolmadan tüm yetkilerin sonlandırıldığını ve ekranın kapatıldığını, —– sayılı——sayfasında fesihin ilan ettirildiğini, davalının haksız feshi sebebiyle müvekkilin maddi zarar gördüğünü, TTK 122 madde kapsamındaki kriterlere göre yaptıkları hesaplamalarda net — olarak tespit edildiğini ve —- tarihli ihtarname ile davalıya —tarihinde tebliğ edildiğini, davalının —— iptal komisyon alacağından düşüldükten sonra bakiye —- müvekkile ödemediğini, davalının yasal dayanaktan yoksun ve incitici ——- tarihli ihtarnamesi ile cevap verdiğini, davalının ödemeleri yapmadığı gibi müvekkilin teminat mektubunu da iade etmediğini ileri sürerek talep, dava ve ıslah hakları saklı tutulmasını, davanın kabulünü, — maddi tazminat— manevi tazminat, —- prim ve komisyon alacağının, —— dava süresince çıkabilecek diğer alacaklarının sözleşmenin fesih tarihinden itibaren ticari faize hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin itirazlarında, davacının açık bir şekilde talep sonucunu belirleme eksikliğini tamamlaması için bir haftalık kesin süre verilmesini talep edildiğini, HMK 121 ve 194 maddesinin uygulanması gerektiğini, esasa ilişkin itirazlarında, maddi tazminatın ne için talep edildiğinin açıklanmadığını, davacı acentenin müvekkil şirketteki karlılık oranının sürekli düşüşte olduğunu —– yılında ise —– hasar-prim oranının bulunduğunu ve acentelik sözleşmesinin 3. maddesi ve TTK m. 104’e aykırı faaliyetlerinin tespit olunduğundan acentelik sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini —– davacı münfesih acentenin fesih sonrası kişisel üzüntü duymasının manevi tazminat talebi hakkı vermeyeceğini, davacı acentenin fesih sonrası şirket ekranının üç aylık süre dolmadan kapatıldığı iddialarının da mesnetsiz olduğunu, davacının —– komisyon ve prim alacağı olduğu iddiasının da dayanaksız olduğunu, müvekkil şirkete ödemesi gereken — borcu bulunduğunu, ayrıca — itibariyle süresi devam eden poliçelerin muhtemel iptallerinde oluşabilecek —- iade komisyon riski bulunduğunu,—-sürecinde çıkabilecek diğer alacaklar adı altında oluşturulan talebin dahi dayanaksız olduğunu ileri sürerek HMK m 119/ğ bendine göre açık bir şekilde talep sonucunu belirleme eksikliğini tamamlaması için davacı tarafa bir haftalık kesin süre verilmesine, Dava dilekçesinde, hem çıkacak rakama göre ıslah edilecek alacak hem de alacak taleplerine, hem maddi tazminat hem de portföy tazminatı taleplerine yer verildiğinden HMK m 31 gereğince davacı tarafın talebini açıklamasının istenmesine, Dava sürecinde çıkabilecek diğer alacaklarına karşılık —— bedelli bir dava talebi de belirtmiş ise de iş bu dava talebinin yapıldığı tarihte var olmayan ve davacının korunmaya değer, güncel hukuksal yararının bulunmaması (HMK m. 114/h) nedeniyle iş bu talebin dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, Davacının maddi ve manevi tazminat, portföy tazminatı, prim ve komisyon alacağı ve dava sürecinde çıkabilecek diğer alacaklar talebi olmak üzere —- ayrı dava nedeninin her birinin ayrı ayrı reddine, her bir talep ayrı bir dava sayıldığından davacı tarafın her bir talebi için ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri ile davacı tarafa yüklenmesine, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile taraflar arasında haksız fesih iddiasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasına ilişkindir.
Davalı sigorta şirketine yazılan müzekkereye cevap verildiği prim üretimleri ve prim hasar oranlarının gönderildiği yürürlükte bulunan herhangi bir sigorta poliçesinin görüldü.
—— yazılan müzekkereye cevap verildiği, davacı ile yapılan sözleşme bilgilerinin gönderildiği görüldü.
— yazılan müzekkereye cevap verildiği davacının —- fesih tarihine kadarki zaman aralığındaki sigorta şirketinin acentesi olup aynı tarihi kapsayan poliçe üretim listesinin gönderildiği görüldü.
—–yazılan müzekkereye cevap verildiği görüldü.
Davacı vekili —- tarihli talep sonucunu açıklama dilekçesinde özetle ; Davalı taraf; davacıya gönderdiği fesih ihbarda —- aylık süre öngörmüş olmasına rağmen fesih ihbarın müvekkile ulaştığı tarihten sonra — aylık süreyi beklemesi gerekirken bu süre dolmadan sözleşmeyi sonlandırmıştır. Bu kapsamda feshin geçersiz olması nedeniyle hala dava süresince de akit devam ettiği için; karar tarihine kadar hesaplanacak Müvekkilin Maddi zararlarının Bilirkişi tarafından son —-yıllık ortalama üzerinden hesaplanacak miktara artırma ve ıslah hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik; — maddi tazminat talep ettiğini, Müvekkil;—-yılından itibaren davalı tarafa belirli bir portföy kazandırmıştır. Kazandırdığı bu portföy ve kazanç halen davalı tarafından aktif olarak yararlandığını, davacının kazandırmış olduğu portföy tazminatının miktarını bilmemiz mümkün değildir. Bilirkişi tarafından net olarak hesaplanacağı bu kapsamda bilirkişinin bulacağı Portföy miktarı , tazminatı şimdilik belirsiz olduğundan fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak ve tespit edilecek miktarı ıslah hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik; —- ve ticari faize, hükmedilmesini , davacının mesleğe ilk olarak davalı tarafın — olarak yürüttüğü —- yılında başlamış. İlk poliçelerini ve hayatının önemli bir bölümünü davalıya müşteri portföyü oluşturmak için harcadığını, iç bir yasal dayanakları olmadan sözleşmesini verdikleri süreyi dahi beklemeden fesih etmeleri büyük bir üzüntü ve ruhsal sıkıntıya neden olduğunu, Bu nedenle üzüntü ve manevi kaybı çok büyük olsa da yinede ilk şirketi olması hasebiyle manevi tazminat miktarını az tutarak sadece : —-manevi tazminat taleplerinin olduğunu, davalı tarafından dava esnasında davalıya verdiği banka teminat mektubunun nakde dönüştürüleceği uyarısı ile — iptal komisyonu tahsil edildiğinden alacağının — olduğunu beyan etmiştir.
Davacı vekili —- tarihli dilekçesinde dava dilekçesinde belirttikleri manevi tazminat taleplerinden vazgeçtiğini, ayrıca dava sürecinde çıkabilecek diğer alacakları açık ve net olmadığından bu husustaki talebinden de vazgeçtiğini, davanın portföy tazminatı yönünden, maddi tazminat yönünden, davacı tarafından hak edilmiş ancak henüz ödenmemiş prim ve komisyon alacakları yönünden devam ettireceğini beyan etmiştir.
Davacı vekili — tarihli celsede “Önceki beyanlarımızı tekrar ediyoruz, dava konusu —- davalı tarafça tarafımıza iade edildiğinden bu kısım konusuz kalmıştır, maddi tazminat ve portföy tazminatı dışında kalan taleplerimizden feragat ediyoruz, maddi tazminat ve portföy tazminatı yönünden davamıza devam ediyoruz, bilirkişi incelemesi yapılsın dedi. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememiz yargılama aşamasında mali müşavir, sigorta uzmanı ve hukukçu bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmış olup bilirkişiler —– tarihli müşterek raporlarında özetle ; Davacının portföyünün hasar/prim karlılık oranın % 100 —- % 120 —– olarak Davalı Sigorta Şirketi tarafından bildirildiği, teknik zararın acentelik feshinde tek balına bir neden olarak kabul edilemeyeceği ve çoklu acentelik eyleminin —–kadar davacı acente ile sözleşme dahilinde çalışılmaya devam edildiği göz önüne alındığında; acentenin sözleşmesinin haksız olarak fesih edildiği, mahkemece davacı/acentenin sözleşmeye aykırı davranışları olmamasına rağmen sözleşmenin davalı/acentelik veren tarafından feshedildiği ve dolayısıyla da “haksız olarak feshedildiği” kanaatine varılması halinde; Sigorta şirketinin acentenin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor olması durumunun da söz konusu olamayacağı, işbu tanzim edilen poliçelerin müşteriler tarafından gerek şirket bünyesinden gerekse diğer acentelerinden de talep edilebileceği ve/veya fesih edilen acente tarafından da diğer davalı şirket acenteleri tarafından tanzim edilmesinin talep edilebileceğinin takdir ve hukuki münakaşası Sayın Mahkemeye ait olduğu, davacının davalı sigorta şirketi acenteliği yaparken aynı zamanda ———–acenteliklerinin bulunduğu, portföy/ iş kaybından söz edilemeyeceği, mahkemenin takdirine bağlı olarak yapılacak hakkaniyet indirimi gözetilmeksizin; Davacı acentenin — tarihleri arasında toplam —- ham denkleştirme tazminatı alacağının hesaplandığı, davacının, sözleşme feshinden sonra dava dışı başka sigorta şirketleriyle de acentelik ilişkisinde bulunduğu ve komisyon geliri elde ettiği, bu nedenle davacının, ayrıca müspet zarar talebinde bulunamayacağı, bununla beraber yüce mahkeme, sözleşme fesih tarihi itibariyle de davacının, müspet zararını talep edebileceği hususunu benimsediği takdirde davacının, dava tarihi itibariyle davalı sigorta şirketinden —- kar mahrumiyeti alacağının bulunduğu, davacı, fazlası haklarını saklı tutarak şimdilik — maddi, — manevi olmak üzere toplam — tahsilini talep ettiği, —- manevi tazminat talebinin takdir ve tüm hukuki münakaşasının elbette Yüce Mahkemeye ait olduğu, davalı sigorta şirketinin — dava tarihi itibariyle davacı acenteden—-alacaklı durumda bulunduğu, ayrıca davalı sigorta şirketinin — dava tarihi itibariyle —- hesabında davalı acenteye —- borçlu durumda olduğunu mütalaa etmişlerdir.
Bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış olup bilirkişiler —- tarihli ek raporlarında özetle; kök rapordan farklı olarak davacı tarafın denkleştirme isteminde bulunabilmesi için gereken ” sigorta şirketinin önemli menfaatler elde etme ihtimali ” unsurunun davacı tarafından ispat edilemediği, dolayısıyla davacının denkleştirme istem hakkına sahip olmadığı, —bedelinde komisyon alacağı talebinden —- Celsesinde feragat edilmesi sebebiyle davacı tarafın işbu dosya tahtında anılan alacak bakımından bir talebinin olmadığı, kök rapordan farklı olarak—- tutarındaki —- tarihinde davacı tarafa, davalı tarafından iade edilmesi sebebiyle davacı tarafın teminat mektubuna dayalı —– bedelinde alacağı bulunmadığını mütalaa etmişlerdir.
Kök rapor ve ek rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak rapor alınmış olup sunulan—— tarihli raporda özetle; taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin usulüne uygun bir biçimde olağan fesih yoluyla sona erdiği müşteri çevresinin yaratıldığı var olan müşterilerle ilişkinin geliştirilip genişletildiği, ve bu müşteriler sebebiyle müvekkilinin önemli menfaatler elde edildiği hususunun davacı acente tarafından ispat edilmemesi nedeniyle denkleştirme istemine hak kazanılmadığını ayrık görüş olarak ise bilirkişi fesihten sonra yenilenen yada mevcut sigortalıya daha sonra yeni tür tanzim edilen poliçelerin olup olmadığının tespit edilmediği, dosya mevcuduna göre genel prensipler kapsamında gerçekleşen feshin haklı nedenlere dayanmaması ve TTK 122/1-c fıkrası dikkate alındığında bu kapsamda hakkaniyet gereği davacı denkleştirme/portföy tazminatı talebinde bulunabileceğini mütalaa etmiştir.
Mahkememizin —— tarihli celsesinde verilen ara kararı gereği “Taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesinden sonra sigorta şirketinin poliçe yenileme dönemi içinde acente portföyü üzerinde ne kadar poliçe ve ne kadar net prim üretimi gerçekleştirdiği,acente ile sözleşmenin sonlanmasından sonra yenilenen ya da mevcut sigortalıya daha sonra yeni tür tanzim edilen poliçelerin olup olmadığı dolayısıyla 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 23.maddesinin 16.fıkrasında düzenlendiği üzere kapsamında elde edilen bir menfaatin olup olmadığı hususunun tespit edilmesi için sigorta şirketinin Sigorta poliçeleri ile davaya konu—- defterleri üzerinde inceleme yapılmasına ,Bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilmesine ,” karar verilmiş olup dosyamız bilirkişi heyetine tevdi edilmiş bilirkişiler —— tarihli ek raporlarında özetle ;kök rapora ek ayrık görüşte belirtilen ——– ilamına değinilmiş ve fesihten sonra poliçesi yenilenen müşterilerin sayısının tespit edilmesinin gerektiğini beyan ettiklerini, kök rapor aşamasının ardından ardından yerinde inceleme yetkisi kapsamında davalı sigorta şirketince sunulan belgelerin incelenmesinden — adet poliçenin yenilendiği, —- müşterinin de farklı tip yeni poliçeler tanzim ettirdiği görüldüğünü, bu kapsamda davalının önemli menfaat elde edip etmediği hususunun mahkemeye ait olacağını diğer hususların kök rapordaki görüşle aynı olduğunu mütalaa etmişlerdir.
Bilirkişi raporları HMK 280. Maddesi uyarınca usulüne uygun taraflara tebliğ edilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, dosyaya sunulu evraklar, aşamalarda aldırılan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı ile birlikte yapılan değerlendirmede; Davacı ile davalı arasında —– tarihli acente sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafça sözleşmenin haklı bir sebep olmadan feshedilmesi iddiasıyla, maddi tazminat portföy tazminatı prim ve komisyon alacağı ile manevi tazminat talebi ile davalı aleyhine mahkememizde tazminat davası açıldığı, davacının — tarihli dilekçe ile, manevi tazminat talebinden feragat ettiği, daha sonra— olarak talep ettiği prim ve komisyon alacağından—– duruşmada feragat ettiği, yargılamaya portföy tazminatı ve maddi tazminat talepleri yönünden devam edildiği, davacının davalı tarafından yapılan feshin haksız olması sebebiyle denkleştirme tazminatı ve portföy (komisyon) tazminatı talep ettiği, davalının cevap dilekçesinde, davacının çoklu acente şeklinde çalıştığı, aracılık ettiği sözleşmeler bakımından riziko seçiminde özensiz davrandığı, davacı acentenin faaliyetinin davalı şirket nezdindeki üretimin düşmesi ve portföy’ün sürekli zarar etmesi sebebiyle sözleşme kendilerince haklı nedenle feshedildiği savunmasında bulunduğu, ancak davacının acenteliğini sürdürdüğü dönemde başka sigorta şirketleriyle sözleşme yaptığı, davalının bu hususu bilerek davacı lehine sözleşme ilişkisini —– yılına kadar sürdürdüğü, dolayısıyla bu sebebe dayanamayacağı, davalının sessiz kaldığı çoklu acentelik durumunu ileri sürmesinin TMK mad. 2’de düzenlenen dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, öte yandan hasar / prim – teknik zarar nedeniyle acenteliğin tek taraflı olarak sonlandırılmasının mümkün olmadığı, zira bu gibi hallerin acentenin kendi kusuru ile sözleşmenin feshine neden olması kapsamında değerlendirilemeyeceği, ayrıca kaldı ki, davalının iddia ettiği şekilde — yılına ilişkin yüksek hasar prim oranına rastlanılmadığı, sadece —– yılında davacı tarafça performans düşüklüğü gözlendiği, ancak bunun devamlılık arz etmediği, bu sebeple de haklı nedenle fesih şartlarının oluşmadığı, denkleştirme isteminin haksız fesihten doğan bir tazminat sebepsiz zenginleşme veya sadakat borcundan doğan bir talep olmadığı, sözleşmenin feshinden sonra davalı şirketin var olan müşteri çevresinden ekonomik yarar sağlamayı sürdürecek olması ve acente , yarattığı müşteri çevresi ile işlem yapılmasından ötürü ücret isteme hakkını kaybedecekse hakkaniyetin de gerektirmesi halinde TTK’nun 122/1 maddesine göre denkleştirme tazminatını talep edilebileceği, davalı müvekkil şirketin önemli menfaatler sağladığı hususunun ispat yükü acente üzerinde olduğu, sözleşmenin sona ermesinden sonra, davalının müşterilerden somut kazanç elde etmesi ve kazanç sağlama ihtimali de denkleştirme istemi hak kazanması bakımından yeterli olduğu, bu doğrultuda taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesinden sonra sigorta şirketinin poliçe yenileme dönemi içinde acente portföyü üzerinde ne kadar poliçe ve ne kadar net prim üretimi gerçekleştirdiği,acente ile sözleşmenin sonlanmasından sonra yenilenen ya da mevcut sigortalıya daha sonra yeni tür tanzim edilen poliçelerin olup olmadığı dolayısıyla 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 23.maddesi kapsamında elde edilen bir menfaatin olup olmadığı hususunun tespit edilmesi için sigorta şirketinin Sigorta poliçeleri ile davaya konu tüm defterleri üzerinde inceleme yapıldığı, yapılan incelemede sadece bir adet poliçenin yenilendiği, iki müşterinin de farklı tip yeni poliçeler tanzim ettirdiği, dolayısıyla bu somut veriler karşısında davalının önemli bir menfaat elde ettiğinin söylenemeyeceği anlaşıldığından, davacının haksız fesih sebebiyle denkleştirme ve maddi tazminat talebinin reddine, davacının ——- alacağına ilişkin talebinin ödeme sebebiyle Feragat sebebiyle reddine, davacının Manevi Tazminat ve dava süresince çıkacak alacaklarına ilişkin talebinin Feragat sebebiyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davacının —– alacağına ilişkin talebinin ÖDEME sebebiyle Feragat sebebiyle REDDİNE
Davacının Manevi Tazminat ve dava süresince çıkacak alacaklarına ilişkin talebinin Feragat sebebiyle reddine;
Davacının haksız fesih sebebiyle denkleştirme ve maddi tazminat talebinin REDDİNE,
1-Alınması gerekli 59,30 TL harcın davacı tarafça yatırılan 191,63 TL peşin harçtan mahsubu ile 132,33 TL harcın davacıya iadesine,
2-Davacı tarafça yapılan 3600 TL yargılama giderinin haklılığına isabet eden tutar olan 227,99 TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 710,94 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde ———- Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/07/2021