Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/478 E. 2023/576 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/478 Esas
KARAR NO: 2023/576
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/04/2017
KARAR TARİHİ: 21/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında —— başlangıç tarihlix konusu — ambalajlı su satışı olan —— akdedildiğini, ancak münakit sözleşmenin davalı tarafından itibar edilemeyecek nitelikte ve mesnetsiz iddialara dayandırılarak ve haksız biçimde ——- kanalı ile keşide edilen ——— yevmiye numaralı fesih bildirimi ile davalı tarafça sona erdirildiğini, davalının işbu feshi üzerine, bizzat davalının mutabık kaldığı, kabul ve taahhüt ettiği biçimde sarahaten belirlenmiş olan sözleşme hükümleri gereğince bağıtlanmış olan “sözleşmenin feshi halinde davacıya yapılmış olan yatırımların müvekkili şirkete iade edilmesi zorunluluğu” gereğince detayı bildirilen yatırımların ve yine sözleşme ile hüküm altına alınmış olan cezai şart bedelinin iadesinin talep edildiğini, mezkur ödeme talebinin davalı tarafa 23.02.2017 tarihinde tebliğ edildiğini ancak davalı tarafın sarih sözleşme hükümleri gereğince ödeme yapmadıklarını, davalıya yapılan 23.02.2017 tarihli ihtarname tebliğinin işbu dava bakımından temerrüt tarihi olarak kabul edilmesi gereken tarih olduğunu, işbu davaya konu alacakları bakımından bu tarihten itibaren ticari avans faizi işletilmesi gerektiğini, davalı tarafından yapılan feshin haksız olduğunu, 13.04.2014 başlangıç tarihli (Miktar) Satış Sözleşmesi, sözleşme ile bağıtlanan fesih hükümleri çerçevesinde işbu davaya konu ettikleri alacak taleplerinin hüküm altına alınması gerektiğini, davalı tarafından haksız biçimde fesih edilen 13.04.2014 tarihli sözleşmenin hükümleri ile davalının;” Madde 1: “işletmeci (davalı) bu sözleşmenin yürürlüğü süresince Müvekkil Şirketin dağıtımını yaptığı ve ileride dağıtımını yapabileceği —— kullanım amaçları bakımından eş ürünleri Şirketten satın almak suretiyle, işlettiği satış noktasında müşterilerine yeniden satmayı, bu ürünlerin tanıtımına ilişkin reklam ve sair malzemeyi Satış Noktasında bulundurmayı ve fakat bu ürünlerle rekabet halinde bulunan veya bulunabilecek olan, bir başka firma tarafından sağlanan her türlü meşrubat, meyve suyu, meyve nektarı ve sair alkolsüz içecek türünü satın almamayı, Satış Noktasında yeniden satış gayesiyle bulundurmamayı, satmamayı ve sattırmamayı; keza, bu ürünlerin tanıtımına ilişkin reklam ve sair malzemeyi Satış Noktasında bulundurmamayı ve bu ürünlerin tanıtımı yapmamayı…”Madde 2: “işletmeci (davalı) bu sözleşmenin yürürlüğü süresince, Müvekkil Şirket’in dağıtımını yaptığı ve ileride dağıtımını yapabileceği ——–kullanım amaçları bakımından eş ürünleri Müvekkil Şirketten düzenli ve sürekli satın almak suretiyle satış noktasında müşterinin Şirket ürünlerine olan talebini karşılayacak şekilde etkin olarak bulundurmayı ve müşterilerine yeniden satmayı bu ürünlerin tanıtımına ilişkin reklam ve sair malzemeyi satış noktasında bulundurmayı ve ürünlerin tanıtımını yapmayı…”Madde 7; “işletmeci, Müvekkil Şirketin yazılı onayını almadan, bu sözleşme ve oluşmuşsa eklerindeki hak ve/veya yükümlülüklerini başkasına devir ve temlik etmemeyi, sözleşme süresince Satış Noktasında sözleşmenin devam ettirilmesine etki edecek hiçbir değişiklik (satış noktası kapatmak, devretmek, faaliyet türünü değiştirmek vb.) yapmamayı…”Madde 8: “İşletmeci (davalı) bu sözleşme ve oluşmuşsa eklerinde yer alan yükümlülüklerinden herhangi birine uymaması halinde başkaca bir merasim uygulaması asla gerekmeksizin hem işbu sözleşmeyi tek yanlı feshetmekte (bozmakta) serbest ve yetkili olacağını ve hem de 300.000-TL (tutarını cezai şart olarak Şirket’e derhal ve def’aten ödemeyi…” kabul ve taahhüt ettiğini, 13.04.2014 tarihli sözleşmenin ——–gereğince davalıya uygulanan fatura altı ıskonto bedelinin düzenlendiğini ve muhtelif tarihlerde yapılan satışlar ile toplam 543.398,35-TL tutarında iskonto yapıldığını, sözleşme koşulları gereğince kıstalyevm yapılmasının ise neticeten 401.023,09-TL tutarındaki kısmının yine sözleşme ve eki protokol hükümleri gereğince müvekkili şirkete iade edilmesi gerektiğini, sözleşme hükümleri gereğince, taahhüt edilen satış miktarı taahhüdü (80.000 koli) dikkate alınarak, sözleşme kapsamında kalan satış noktalarının satış rakamları da dikkate alınarak kıstelyevm uygulandığını ve neticeten sözleşmenin tüm satış noktaları———- oranında bir satış miktarına ulaştığının tespit edildiğini, davalının haksız feshine kadar sözleşmenin çok küçük bir kısmının tamamlanmış sözleşmeden sadece bu oranda fayda elde edilebildiğini, sözleşmenin gerçekleşme oranı olan bu rakam ile sözleşme ile hedeflenen tüm yükümlülükleri yerine getirmesi beklentisi ile yapılan yatırım oranlandığında ——– davalının sözleşme hükümleri gereğince iade etmesi gereken rakamların bu davaya konu edildiğini, 6102 sayılı TTK 18/2. maddesi uyarınca “her tacirin, ticari işletmesiyle ilgili tüm faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir”, Tacir her türlü hukuki faaliyetlerini yaparken, ticari hayatın gerektirdiği tüm tedbirleri almak ve sonuçlarını önceden tahmin etmeye çalışarak taahhütler altına girmesi gerektiğini, ancak davalının, davacı müvekkili ile sözleşme akdederek karşılığında bir takım menfaatler temin ettiğini, sözleşmede kendi üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, davalının sözleşme hükümleri ile uyarınca “düzenli ve sürekli ürün alımı” taahhüdüne aykırı olarak müvekkili şirketten ürün alımı yapmadığını, pazarlama faaliyetini olması gerektiği gibi yerine getirmediğini, hiçbir uzlaşma talebini de olumlu yanıtlamadığını, davalının fesih iradesinin ortaya koyulması ile yapılan delil tespitleri ile de davalının sözleşmeye uymak niyetinde olmadığının, sözleşme ile kararlaştırılan adreslerden bir tanesinde hiç ürün satışı yapmadığının, diğer satış noktalarından bazılarında ise müvekkili şirket tarafından üretilip-satılmayan başkaca firmalarca üretilen ürünleri satmak istediğinin ve sattığının tespit olunduğunu, davalı tarafın birtakım afaki iddialar ile haksız bir biçimde sözleşmeyi fesih ettiğini, davalının iddialarını belgeleri ile kesin bir biçimde ispat etmesi gerektiğini, davalının afaki gerekçeler ile sözleşmeyi haksız olarak sona erdirmesi neticesinde kararlaştırılan ve davalıya ödenen pazarlama faaliyetlerine katılım payı, iskonto tutarları ve cezai şart tutarını talep edebilme hakkı verdiğini beyan ederek, ——– davalıya pazarlama faaliyetlerine katılım bedeli kapsamında ödenen KDV dahil olarak ödenmiş olan 300.000-TL’nın sözleşme koşuları gereğince kistelyevm yapılması ile neticeten KDV dahil olacak şekilde bakiye 202.,220,40-TL tutarındaki kısmından şimdilik 20.000,00-TL tutarındaki kısmının, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, 13.04.2014 tarihli sözleşmenin Özel Hükümleri gereğince davalıya uygulanmış olan KDV dahil 7.980,00-TL tutarındaki ıskontonun kistelyevm yapılması ile neticeten 5.809,39-TL tutarındaki kısmının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, 13.04.2014 tarihli sözleşmenin Özel Hükümleri ve eki 07.04.2016 tarihli Protokol hükümleri gereğince davalıya uygulanan fatura altı ıskonto bedelinin sözleşme koşulları gereğince kıstelyevm yapılması ise neticeten 401.023,09-TL tutarındaki kısmından şimdilik 20.000,00-TL tutarındaki kısmının, temerrüt tarihinden ifibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, 13.04.2014 tarihli sözleşmenin Genel Hükümleri 8. maddesi gereğince cezai şart olarak kararlaştırılan 300.000,00-TL’nın şimdilik 5.000-TL tutarındaki kısmına sözleşme fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, davanın kabulü ile yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili davalı şirket, 2006 yılından bu yana ——- sektöründe hizmet gösteren bir tüzel kişi olduğunu, müvekkilinin gerek doğrudan kendisi tarafından işletilen, gerekse franchise yolu ile 3.kişiler tarafından işletilen restoranlar aracılığıyla tüketiciye hizmet verdiğini, özellikle alış veriş merkezleri içinde açılan restoranların, müvekkilinin tüketici ile buluşmasını sağladığını ve tüketiciler nezdindeki bilinirliğini artırdığını, müvekkilinin kendi müşterilerine servis ettiği ürünü tanıdığı, bildiği için müvekkili ile bir sözleşme İlişkisi içine girmek istediğini ve tarafların ———- başlıklı sözleşmeyi imzaladığını, sözleşmeye bir süre sınırı konmadığını, sözleşmenin hangi tarihte yürürlüğe gireceği, hangi tarihte sona ereceğinin belli olmadığını, buna karşın sözleşmede 85.000 koli miktarında ürün satışına dair bir sınır olduğunu, yani sözleşmede müvekkilinin ancak 85.000 koli ürün satıldığında sona erecek şekilde düzenlendiğini, sözleşmenin “özel hükümler” başlıklı eki incelendiğinde bu 85.000 koli ürünün niteliği anlaşıldığını, davacının 4054 sayılı Yasa gereği, sözleşmelere gazlı ürünler için münhasırlık koşulu koyamadığını, bunun yerine gazsız ürünler için münhasırlık koşulu getirildiğini ve fahiş ürün kotaları belirleyerek sözleşme ilişkisi içine girdiği 3.kişileri gerek gazlı, gerekse gazsız ürünlerin temini için kendisine bağımlı hale getirdiğini, Özel hükümler kısmında 85.000 koli ürünün hesabının ne şekilde yapılacağının açıklandığını, gazsız ürünlerin 1/2 ve buna karşılık gazlı ürünlerin 1/1 oranında hesaba dahil edildiği görüldüğünü, sözleşmede gazlı ürünler açısından münhasırlık yokmuş gibi görünse de müvekkilinin satış hacmini aşacak şekilde kota belirlenerek fiili münhasırlık yaratıldığını, davacının, bu tip düzenlemelerle 4054 sayılı Yasayı dolanmakta ve sözleşme ilişkisi içine girdiği 3.kişileri her iki tip ürün için kendisine bağlayarak, hakim durumunu kötüye kullandığını, bu itibârla sözleşmenin batıl ve geçersiz olduğunu, davacının, geçersiz sözleşme hükümlerini hüukuki dayanak göstererek talepte bulunduğundan davanın reddi gerektiğini, her ne kadar davacı, müvekkilin basiretli bir tacir konumunda olduğunu hatırlatarak sözleşme ile bağlı olduğunu öne sürmüşse de hakim durumda bulunan bir işletmenin, hakim durumunu kötüye kullanarak bir başka firmanın ticari özgürlüğünü sınırlandırdığı pek çok——– kararında tespit edildiğini ve yasaklandığını, davacının, 4054 sayılı Yasayı ihlal eden eylemleri ile ilgili olarak kendilerince ——— başvuru yaptıklarını ve bunun sonucunun bekletici mesele kabul edilmesi talepleri olduğunu, hakim durumun kötüye kullanımın tespiti halinde artık, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünün arkasına sığınılarak sözleşmeye geçerlilik tanınamayacağını, aksi halde Hakim durumda bulunan firmanın, diğer firmalar üzerinde kurduğu tahakküm hukuki koruma kazanacak ve uzun vadede ticari rakipleri piyasadan silineceğini, dolayısıyla davacının basiretli bir tacir olmanın sonuçlarından yola çıkarak ileri sürdüğü sözleşmenin geçerli olduğu iddiasının kabul edilemeyeceğini, sözleşmenin, bir yanıyla her iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğunu, müvekkili şirketin, davacıdan ürün alıp satma yükümlülüğü altındayken davacının da ürün tedarik etme borcunu üstlendiğini, ancak davacının, bu esaslı yükümlülüğüne de aykırı davrandığını, müvekkili şirketin, uzun süre davacının kusuru nedeniyle mal tedariki ve sevkiyatı konusunda problem yaşadığını, sözleşmeye aykırı davranın bizzat davacı olduğunu, sözleşmeye göre ürünlere yılda bir kez zaten yapılması gerekirken, bir yılda birden fazla zam yapılmasının, pet su ürünlerde %65 oranında iskonto yapılması gerekirken %59 oranında iskonto yapılmasının davacının akde aykırı diğer davranışlarından bazıları olduğunu, müvekkili davalının tüm yapıcı çalışmalarını yanıtsız bırakan davacının ——- sayılı dosyası kapsamında, 13.02.2017 tarihinde müvekkili şirketin ticari ikametgah merkezinde, “satış noktasının faal olup olmadığı, kendisine ait ————-ürün satışı yapılıp yapılmadığı, başka firmalara ait gazsız ürün satılıp satılmadığı” hususlarında tespit yaptırdığını, davacının akde aykırı davranışı hedeniyle müvekkilinin mağdur olduğunu, özellikle tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar nedeniyle müşterileri nezdinde itibar kaybına uğradığını beyan ederek davacı hakkında ——- yaptıkları şikayetin bekletici mesele kabul edilmesine, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin dâvacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Taraflar arasında satış noktası sözleşmesi ve protokol bulunduğu, davalının sözleşmenin haksız yere feshettiğinden bahisle davacının pazarlama faaliyetlerine katılım bedeli, iskonto bedeli, fatura altı iskonto bedeli ve cezai şart adı altında alacak ve tazminat isteminde bulunduğu, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme ve protokole aykırılık iddialarının araştırılarak davalının sözleşmeyi haksız yere feshedip etmediği, sözleşmenin haksız yere feshedilmiş olması halinde davacının sözleşmeye dayalı olarak talep ettiği alacak ve tazminat istemlerinin her birinin ayrı ayrı belirlenmesi noktalarında olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen direkt satış noktası sözleşmesi, karşılıklı mailler, ihtarnameler ve tebliğ şerhleri, fesih bildirimi, ihtarı, faturalar, ödeme talep yazıları, cari hesap ekstreleri,—– sayılı dosyası, —–dosyasında alınan rapor,——–dosyasından alınan rapor celp ve ibraz edilmiş, dosya ve tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Davacı ile davalı arasında 13.04.2014 başlangıç tarihli konusu gazlı ve gazsız meşrubat ile ambalajlı su satışı olan ————– imzalanmnış olduğu, Davacı ile davalının fatura ve tahsilat/ödemeleri gününde karşılıklı olarak yasal ticari defterlerine kaydettikleri taraflar afasındaki cari hesap ilişkisi açısından sıfır (0) bakiyede mutabık oldukları, Davacının, ——–alınan bilirkişi marifetiyle alınan raporda davalının işletiminde bulunan ——— dosyasından bilirkişi marifeti ile alına raporda davalının işletiminde bulunan ———- işyerinde yapılan incelemede, taraflar arasında imzalanan sözleşmede yer almayan, sözleşmeye aykırı olarak başka firmaya ait gazsız içecekler bulundurulduğu tespit edildiği, sözleşmenin 1. Maddesine göre davacının ürünlerinden sadece gazsız içeceklerin münhasırlık kapsamında olduğu ve beş yıllık süre ile sınırlı olduğu, —- tarihli kararı uyarınca —–kapsamı dışında olduğu, davalının, —— ihtarnamesi ile davaya cevap dilekçesinde belirtmiş olduğu nedenlerle taraflar arasında imzalanan sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından, —— yevmiye numaralı, Keşidecinin ———— arasında imzalanan direk satış noktası sözleşmesinin feshi bildirimidir.” konulu ihtarname içeriğinde özetle; “Davalı şirketin, davacı şirket ile yaşamış olduğu sorunlar ve bu sorunların davalı şirkete defalarca sözlü olarak ve son olarak 12.12.2016 tarihinde gönderilmiş olan mail ile yazılı olarak bildirilmesine rağmen çözüm bulunamaması nedeniyle taraflar arasında düzenlenen 85.000 koli miktarlı —– Sözleşmesini haklı nedenle feshettiklerini, şubelerde bulunan tüm soğutucu ve sair cihazların teslim alınmasının…” ihtar edildiği, ihtarname ekinde yer alan tebliğ mazbatasına göre, ilgili ihtarnamenin 15.02.2017 tarihinde tebliğ olunduğu görülmüştür.—- yevmiye numaralı, Keşidecinin; ————- yevmiye numaralı ihtarnamenize cevabımızdan ibarettir” konulu ihtarname içeriğinin; “davalı tarafından keşide edilen 13.02.2017 tarihli ihtarnamedeki iddiaların gerçeği yansıtmadığının, sözleşme kapsamında taraflarına yapılan ödemelerin kıstelyevm usulü hesap edilen toplam 643.508,91 TL tutarlı kısmı ile yine sözleşmede hükme bağlanan 300.000 TL tutarlı cezai şartın ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde ödenmesi…” hususlarının ihtar edildiği, ihtarname ekinde yer alan tebliğ mazbatasına göre, ilgili ihtarnamenin 23.02.2017 tarihinde davalı şirkete tebliğ olunduğu, bu ihtara göre davalı tarafın ( araya tatil girmesi nedeni ile ) —- tarihinde temerrüte düştüğü anlaşılmıştır.Davacı deliti olan ve dava dilekçesi ekinde sunulan, davalı —- tarafından davacı— — düzenlenen —tarihli, —– numaralı irsaliye faturası incelendiğinde, Davalı şirket tarafından davacı şirkete, ——–tutarında fatura düzenlendiği, ilgili faturanın toplam bedelinin KDV Dahil 300.000 TL olduğu görülmüştür.
Taraflar arasında imzalanan —— düzenleniş şekli, hükümleri ve davacı —– piyasadaki sürekli uygulamaları göz önünde bulundurulduğunda; bu asıl (ana) sözleşmenin, TBK.md.20/f.1 ve f.2 hükümlerinde sözü edildiği gibi, davacı —- ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede (yani başka müşterileri ile akdedeceği sözleşmelerde) kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayıp karşı tarafa (müşterilerine) sunduğu sözleşme niteliğinde olduğu; bu nedenle de, TBK.md.20/f.1 ve f.2 hükümlerinde düzenlenmiş olan Genel İşlem Şartları İçeren Sözleşme niteliğinde olduğu kanaatine varılmıştır. Bu sözleşmenin imzalanması sırasında davacının davalıya sözleşmede yer alan ancak davalının menfaatleri ile bağdaşmayan hükümler hakkında bilgi verdiğini, davalıya bunların içeriğini öğrenme imkanı sağladığını davacı taraf ispat edememiştir. Taraflar arasında imzalanan ——– maddesinde yer alan ve sadece davalı aleyhine (tek taraflı) cezai şart düzenleyen hükmün, “sözleşmedeki edimler (karşılıklı yükümlülükler) dengesi ile bağdaşmayacak derecede davalının menfaatine aykırı hüküm (genel işlem koşulu)” niteliğinde olduğu ve sözleşmenin imzalanması sırasında (veya öncesinde) davacının bu hüküm hakkında davacıya bilgi verdiği (onu aydınlattığı), davalıya bu hükmün içeriğini öğrenme imkanı sağladığı ve davalının bu hükmü kabul ettiği hususu anlaşılmadığından (davacı bu hususu ispat edemediğinden), —- nolu madde hükmünün ve dolayısıyla da burada düzenlenmiş olan cezai şartın geçersiz sayılması gerektiği kanaatine varılmıştır.Taraflar arasında düzenlenen ana sözleşme ve ek sözleşmelerin incelenmesinde; herhangi bir hükmünün rekabet hukuku kuralları yönünden geçersiz olmadığı anlaşılmıştır.Davalı tarafından sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı hususunda yapılan incelmede; taraflar arasındaki karşılıklı yazışmalarda, ürünlerin tedariki sırasında aksamaların olduğu anlaşılmakla birlikte, davalının uzun bir süre boyunca sevkiyat problemi yaşadığına dair bir delilin tespit edilmemesinden, davalının fesihten yaklaşık iki ay önce gönderdiği mailde sözleşmeyi feshetmekten ziyade çözüm bulmayı amaçladığını ifade etmesinden yine 12.12.2016 tarihli mail ile fesih tarihi arasında sevkiyatta bir sorun yaşandığına dair bir delil tespit edilmediğinden, davalının ileri sürdüğü sevkiyat sorununun dürüstlük kuralına göre sözleşmenin devamının davalı bakımından çekilmez hale getirecek ağırlıkta olmadığı, bu nedenle davalının sözleşmeyi haksız feshettiği kanaatine varılmıştır.Taraflaca imzalanmış olan Asıl Sözleşmenin eki niteliğinde olduğu anlaşılan Özel Hükümler kısmında yer alan hükme göre; ”davacı şirket, davalı işletmecinin satış noktasından şirket ürünlerinin etkin bir şekilde satışını sağlamak amacıyla yapacağı her türlü pazarlama faaliyetlerine ———bulunmak için ve bir defaya mahsus olmak üzere ona fatura mukabıhnde (KDV DAHİL) 300.000 TL ödeyecektir. Ancak davalı işletmeci sözleşmenin işbu sözleşmede öngörülen yükümlülüklerine aykırı davranması neticesinde süresinden önce sona ermesine sebebiyet vermesi üzerine, bu meblağın kıstelyevm usulü belirlenecek kısmını KDV’si ile davacı şirkete derhal iade edecektir.” hükmünü içermektedir.
Davalının sözleşmeyi haksız olarak feshettiği kanaatine varıldığından, sözleşmeyi normal süresi sona ermesinden önce haksız olarak feshetmiş olan davalının, bu hükümde sözü edilen meblağın kıstelyevm usulü belirlenecek olan kısmını davacıya iade etme yükümlülüğü altına gerdiği kanaatine varılmıştır. Davalının bu hükme istinaden davacıya iade etmekle yükümlü olduğu tutar, bilirkişi heyeti tarafından 202.220,40 TL olarak hesaplanmış, hesaplama yöntemi denetime ve usule uygun görüldüğünden karara esas alınmıştır. Taraflarca imzalanmış olan Asıl Sözleşmenin eki niteliğinde olduğu anlaşılan Özel Hükümler’de yer alan hükme göre; ” davacı şirket, davalı işletmecinin sözleşme hükümlerine süresi boyunca uyacağı inancıyla ve bir defaya mahsus olmak üzere fatura karşılığında davalıya sözleşmede dökümü yapılan ürün ve malzemeleri promosyon amacıyla %100 iskontolu olarak verecektir. Ancak davalı işletmeci sözleşmenin işbu sözleşmede öngörülen yükümlülüklerine aykırı davranması neticesinde süresinden önce sona ermesine sebebiyet vermesi üzerine, bu malzeme ve ürünlerin rayiç değerlerinin kıstelyevm usulü belirlenecek olan kısmını KDV’si ile birlikte davacı şirkete derhal iade edecektir. Davalı işletmeciye sözleşme başlangıcında ——– peşin bedelsiz olarak verilecektir.” hükmünün yer aldığı görülmektedir. Davalının sözleşmeyi haksız olarak feshettiği kanaatine varıldığından, sözleşmeyi normal süresi sona ermesinden önce haksız olarak feshetmiş olan davalının, bu hükümde sözü edilen meblağın kıstelyevm usulü belirlenecek olan kısmını davacıya iade etme yükümlülüğü altına gerdiği, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya göre davalının iadesi gereken tutarın 5.809,39 TL TL olduğu anlaşılmış, denetime uygun bulunan hesaplamaya göre bu miktar karara esas alınmıştır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede; ”Davacı şirket, davalı işletmecinin yine sözleşmeye süresi boyunca uyacağı hususunda eş hak, edim ve yükümlülüklerdeki objektif kriterler doğrultusunda ve sözleşmede yer alan tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı işletmecinin satın alacağı ve sözleşmede dökümü yapılan ürünler için karşılarında yazılı koşullara bağımlı oranlarda iskonto uygulanacaktır. Ancak davalı işletmeci sözleşmenin işbu sözleşmede öngörülen yükümlülüklerine aykırı davranması neticesinde süresinden önce sona ermesine sebebiyet vermesi üzerine, bu malzeme ve ürünler için geçmişte uygulanmış iskontoların kistelyevm usulü belirlenecek alan kısmını KDV’si ile birlikte davacı şirkete derhal iade edecektir.” düzenlemesi olduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişi tarafından sözleşmede belirtilen ürünler ve yapılacak iskonto oranları üzerinden yapılan hesaplamada; davalının bu hükme istinaden davacıya iade etmekle yükümlü olduğu tutarın 401.023,09Tl olarak hesaplandığı anlaşılmış, denetime uygun bulunan hesaplamaya göre bu miktar karara esas alınmıştır.
Dosya kapsamında göre; davacının, davalı tarafından feshedilen ——— kaynaklanan pazarlama faaliyetine katılım bedeli olarak 202.220,40TL, peşin bedelsiz 250 koli kutu gazlı içecek bedeli olarak 5.809,39 TL, fatura altı iskonto bedeli olarak 401.023,09 TL alacak kaleminde bulunabileceği, yukarıda açıklanan sebeplerle cezai şart isteminde bulunamayacağı kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf 07/12/2021 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunmuş, ayrıca davada talep edilen 5.000TL’lik cezai şart istemi yanında, dava konusu toplam 202.220,40Tl pazarlama faaliyetine katılım bedeli, 5.809,39 TL peşin bedelsiz 250 koli kutu gazlı ürün alacağı, 401.023,09TL fatura altı iskonto alacağı ile birlikte toplam 614.052,88 TL tutarındaki alacak yönünden davanın kabulünü talep etmiş, talebini arttırmış olduğu bu dilekçesi ekinde herhangi bir harç yatırmadığı anlaşılmıştır. Daha sonra davacı vekili 14/12/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; yargılama esnasında görevlendirilen ve bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 22/11/2021 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, miktar yönünden fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla, dava dilekçesinde talep edilen 20.000 TL Pazarlama Faaliyetlerine Katılım Bedeli alacağının 182.220,40 TL arttırılarak 202.220,40 TL’ye yükseltilmesine, bu alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, talep edilen 20.000 TL fatura altı iskonto alacağının 381.023,09 TL arttırılarak 401.023,09 TL’ye yükseltilmesine ve bu alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, talep edilen 5.809,39 TL peşin bedelsiz 250 koli kutu gazlı alacağın, dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari avans faizi ile birlikte tahsili ile toplam 609.052,88 TL tutarındaki alacağın kabulü ile davanın kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve ıslah etmiş, harcı tamamlamıştır.
Bu dilekçe içeriğinde, davacının cezai şart alacağından vazgeçip vazgeçmediği hususu anlaşılamadığından bu hususu açıklaması ve dava dilekçesindeki cezai şart talebine ek olarak yukarıdaki taleplerini arttırmış olması nedeni ile bu yönden de harcı tamamlaması için süre verilmiş, davacı tarafından harcın tamamlandığı anlaşılmıştır. Davacı vekili 27/03/2023 tarihli esas hakkında beyanlarını içeren dilekçe ile; davanın kabulü ile tüm alacak kalemleri ile birlikte toplam 614.052,88TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf, davacı tarafın ıslah dilekçesine karşı zaman aşımı def-inde bulunmuş, ancak sözleşmenin feshedildiği tarih ile ıslah tarihi arasında 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmamış olduğu anlaşıldığından, davalının zamanaşımı def-inin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne, davacının cezai şart isteminin şartları oluşmadığından reddine, dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile 609.052,88 TL alacağın temerrüt tarihi olan 03/03/2017 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 41.604,40 TL harçtan peşin alınan 867,70 TL harç ve 9.618,70 TL. Islah harcı toplamı 10.486,40 TL.nin mahsubu ile bakiye 31.118,00 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan; 6.300 TL. bilirkişi ücreti, 880,75 TL posta masrafı toplamı 7.180,75 TL’den davanın kabul red oranına göre hesaplanan 7.108,94 TL. yargılama gideri ve 10.517,80 TL harç gideri olmak üzere toplam 17.626,74 TL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 4.400,00 TL. Bilirkişi ücreti ve 150,00 TL. Posta gideri olmak üzere toplam 4.550,00 TL yargılama giderinin, davanın kabul red oranına 45,50 TL’nin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine, bakiye yargılama masraflarının davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı yararına, davanın kabul edilen kısmı üzerinden AAÜT uyarınca taktir edilen 84.996,00 TL. nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı lehine, davanın reddedilen kısmı üzerinden AAÜT uyarınca taktir edilen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/06/2023