Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/234 E. 2021/1016 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/234 Esas
KARAR NO : 2021/1016

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2015
KARAR TARİHİ : 16/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı karşı davalı vekili dilekçesinde özetle; davalılar ile davacı arasında 02.02.2011 tarihinde Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi’nde belirtilen işin birlikte yapılmasına ilişkin Yalın Ortaklık Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre yüklenicinin payına düşen 31 bağımsız bölüm %50’si yüklenici şirkettin, %50’si ….—- olmak üzere paylaşıldığını, … kendisine düşen %50 paydan bir adet 2+1 bağımsız bölümün bedelsiz olarak ….—verileceği, bağımsız bölümlerden elde edilen satış bedellerinin %50 yüklenici şirkete %50 …’a ait olarak paylaşılacağı, %50 pay ortaklığı karşılığında …—–yapacak olan davalı şirkette —– sağlayacağı, bu miktardan daha fazla —– doğarsa, taraflar karşılıklı olarak ortaya çıkacak her türlü masraf ve harcamaları eşit olarak yükleneceğinin kararlaştırıldığını, davalı şirketi temsilen .—– Satış Vaadi Ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığını,—– Sözleşmesinde yapımı kararlaştırılan —— tamamlanıp sözleşmede belirtilen sürede arsa sahiplerine teslim edildiğini, davacı tarafından, sözleşme gereğince sözleşmede yazılı olan sermaye borcunu yerine getirildiği gibi malzeme alımında, işçi/taşeron/sair elemanlara ödeme yapılması, —-bedellerinin ödenmesi ve —- alımı için davalılara ödeme yaptığını, davalılar tarafından bağımsız bölümün satış bedellerinden davacıya ödeme yapılmadığını, sözleşme gereği —- oluşan ——- tamamlanarak arsa sahiplerine teslim edildiğini, iş ortaklık sözleşmesi gereğince yükleniciye verilmesi gereken——— bölümün %50’si olan 15,5 bağımsız bölümün davacıya verilmesi gerektiğini, davalılar tarafından davacıya sadece 4 adet bağımsız bölümün verildiğini, davacının 11,5 bağımsız bölüm kadar alacağı olduğunu, davalılara —– gönderildiğini, bu ihtarname ile——- — davetiye gönderildiğini, ihtarnamenin 12.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği, ancak davalılar tarafından görüşmeye gelinmediğini beyan ederek, davalıların düzenleyip imzaladığı, —- İnşaat Sözleşmesi’ne konu işin yapılması için kurulan —– ortaklığın ve sözleşmenin tasfiyesine, kazancın paylaşımı, maliyet bedeli üzerinden iadesi ile fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL belirsiz alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ve yargılama giderleri ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili dilekçesinde özetle; taraflar arasında 02.02.2011 tarihli ortaklık sözleşmesi yapıldığını, bu ortaklık sözleşmesi uyarınca karşı davada davalı ….—— vermeyi taahhüt ettiğini, bu miktar dışında eğer taahhüt edilen inşaat işi daha yüksek bir masrafı gerektirirse ortakların tüm masrafa—– davalı …—— kısım ödeme yapıldığını, inşaatın maliyetinin 6.610.311,05 TL olduğunu beyan ederek, davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte olması halinde ise davanın esastan reddine, davacının davalıların borcu bulunmadığı halde kendi kötü niyetli ve kasıtlı işlemler sebebi ile davalılar aleyhine dava açarak davalıları mağdur etmesi sebebiyle %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, karşı davanın kabulüne, ortaklığın feshine karar verilmesine, davacı karşı davalı tarafça yapılan ödeme, davalı karşı davacı şirket tarafından yapılan masraflar ve davalı karşı davacı şirket tarafından davacı karşı davalıya verilen ——- para dikkate alınarak ve ayrıca 2+1 dairenin de hesaplamaya katılması ile birlikte davalı karşı davacılar tarafından davacı/karşı davalıya vermiş olduğu payın ve paranın hak ettiği tasfiye payından daha fazla bir değerde bir rakam çıkması halinde bu fazlalığın iadesi bakımından fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL bedelin davacı/karşı davalıdan alınarak taraflarına ödenmesine karar verilmesini, karşı dava bakımından da %20’den az olmamak kaydıyla davacı/karşı davalının kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini, esas dava açısından yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine, karşı dava açısından da yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin davacı/karşı davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER:
Davalılar ile davacı arasında davalı şirketin —– bölümlü —- şirketin—– ———- cevabı, davacı/karşı davalı tarafından yapılan ödemeler, bilirkişi incelemesini delil olarak göstermişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Asıl dava, adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan—– istemine ilişkindir. Karşı dava ise, adi ortaklık sözleşmesinin feshi ve alacak istemine ilişkindir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları —–göre belirlemiştir
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davaya konu uyuşmazlık taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanmakadır. Adi ortaklık 818 sayılı BK’nın 520 ve devam eden maddelerinde; 6098 sayılı TBK’nın 620 ve devam eden maddelerinde düzenlenmiş olup, TTK 4.maddesinde düzenlenmiş mutlak ticari davalardan değildir.
UYAP sistemi üzerinden —–sorgulamasıda,——— sadece —- kiraya verilmesinden dolayı—— vergi kaydı olduğu görülmüştür.
———tarihli cevabi yazıda; davacı ….—– —- kira gelirleri nedeniyle, mükellef tescil edildiği, mükellefin ticari, zirai, meslek vb.bir kazançtan dolayı, deftere tabi herhangi bir mükellefiyetinin bulunmadığı bildirilmiştir.
——- sayılı dosyasından “T.T.K 3. Maddesinde; bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari olduğunun aynı kanun 5. maddede aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine bakılmaksızın Asliye Ticaret mahkemesi tüm ticari davalılara..———— görevli olduğu düzenlenmiştir. Davaya dayanak yapılan her iki sözleşmede de davalı şirket taraftır. Davacının, davalı .—– arasında şirketin yer olmadığı bir hukuki ilişki bulunmamaktadır. Ayrıca davacı ile davalılar arasındaki hukuki ilişki istisna akdi olmayıp şirketin faaliyet alanıyla ilgili bir işte—- satıldıkça alınacak meblağa ilişkin olup şirket yönünden ticari nitelikte olduğu açıktır.” gerekçesi ile verilen görevsizlik kararı sonrası dava dosyası Mahkememize tevzi edilmiştir. Oysa; ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.————
Somut olayda davacı tacir olmadığından, adi ortaklık da TTK’da düzenlenmediğinden, ——— mahkemesinin görevine giren mutlak veya nispi ticari dava olmadığı, adi ortaklıktan kaynaklanan uyuşmazlıkların ticaret mahkemesinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenlemenin olmadığı, bu nedenlerle malvarlığı haklarına ilişkin olan davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. ——-sayılı kararı,)
Nitekim görev uyuşmalıklarına bakmakla görevli——— kararı; “Dosya kapsamından, davacı ve davalı arasında Borçlar Kanunu 620. Maddesinde düzenlenen adi ortaklık bulunduğu, ——-oturumda davacı ve davalı vekilinin dava konusu alacağın adi ortaklığa ilişkin olduğunu beyan ettikleri, asliye ticaret mahkemesince yapılan araştırmada davalının tacir olmadığının tespit edildiği, adi ortaklığın TTK’da düzenlenmediğinden mutlak ticari davalardan olmadığı ve davalının da tacir olmadığından nispi nitelikteki ticari davalardan da olmadığı, malvarlığı haklarına ilişkin olan davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği ..” şeklindedir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle karşı görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’ nun 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE, Mahkememizin görevsizliğine, —– Mahkemesinin görevli olduğuna,
2-HMK’nun 21. maddesi gereğince, Mahkememizce verilen işbu kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde —– mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmalığı nedeniyle görevli mahkemenin tayini (merci tayini) için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine,
3- HMK’nun 20. maddesi gereği, ———— yargı yeri olarak belirlenmesine dair merci kararı verilirse bu kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurularak dosyanın görevli ve yetkili ——.Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Davaya görevli —– Asliye Hukuk Mahkemesi’nde devam edilmesi halinde, yargılama harçları, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede değerlendirilerek hüküm altına alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden karar verildi.