Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/182 E. 2020/829 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/182 Esas
KARAR NO : 2020/829
ASIL DAVA
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/02/2017
BİRLEŞEN DAVA
2017/366 ESAS, 2017/412 KARAR
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2017
KARAR TARİHİ : 30/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) ve İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davalarının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ——– açılan ihaleyi kazanması halinde, kullanacağı kimyasal ilâcı temin etmek üzere davalı ile şarta bağlı bir alım – satım sözleşmesi imzaladığını, müvekkilinin ihaleyi kazanamaması, kazanıp sözleşme akdedememesi veya akdedilecek sözleşmenin iptal edilmesi halinde alım – satım sözleşmesinin geçerli olmayacağının taraflar arasında kararlaştırıldığını, ancak henüz sözleşmenin geçerlilik şartı gerçekleşmeden davalının bir irsaliyeye dayanarak müvekkiline malın bedeline ilişkin bir fatura gönderdiğini, faturaya itiraz edildiğini, davalının alım – satım sözleşmesiyle aynı gün bir irsaliye düzenleyerek ve oldu – bittiye getirerek müvekkiline imzalattığını, malların teslim edilmiş gibi gösterildiğini, oysa malların teslim alınmadığını, müvekkilinin haciz tehdidi altında olduğunu iddia ederek; müvekkilinin davalıya borcunun bulunmadığının tespitine, ——- fatura ve irsaliyenin geçersizliğine, davalının sözleşmeye hareketleri ile edimini ifa etmemesi nedeniyle sözleşmenin 4/1 maddesi gereğince ——- tutarındaki cezai şartın davalıdan tahsiline, icra takibinin başlatılması halinde tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan alım-satım sözleşmesinde ödemelerin —— tarihinden itibaren başlayacağının öngörüldüğünü, davalının bu ödemeyi yapmamak ve zaman kazanmak kastı ile —— tarihinde huzurunuzda görülmekte olan bu davayı açtığını, davacının çelişkili beyanlarda bulunduğunu, davacının —- açılan ihalenin kendisinde kalacağını çok iyi bildiğinden müvekkili ile —— tarihli sözleşmeyi imzaladığını, mallara ihtiyacı olan davacının zeyilname düzenlenmesi halinde ilâçları teslim alabileceğini bildirdiğini, bu nedenle zeyilname düzenlenerek malların davacıya —– tarihli sevk irsaliyesi ile teslim edildiğini, davacı şirket yetkilisi el yazısı ile malları eksiksiz ve kusursuz teslim aldığını yazdığını, teslimden sonra da süresinde faturasının kesilerek davacıya gönderildiğini, davacının kötü niyetli olarak faturaya itiraz ettiğini, müvekkilinin sevk irsaliyesi ile malları teslim ettiğini ispatladığını, bunun aksinin ispatı için aynı kuvvete sahip belge sunması gerektiğini savunarak, öncelikle ihtiyati tedbir karan verilerek davacının mal kaçırmasının önlenmesine, davanın esastan reddine, davacının % 20’den az olmamak üzere tazminat ödemesine mahkum edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dava; Taraflar arasındaki —-tarihli satım sözleşmesi ve zeyilname uyarınca davalı tarafından düzenlenen — tutarlı faturadan dolayı borçlu olmadığının tespiti ayrıca — cezai şart alacağının tahsili davası olup harcın — üzerinden yatırıldığı,—— kısmın harçsız açıldığı anlaşılarak eksik harç tamamlattırılmıştır. Uyuşmazlık; davaya konu edilen —– tutarlı fatura ve irsaliyenin geçerli olup olmadığı, davacının borçlu olup olmadığı, cezai şart isteyip isteyemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Birleşen davada;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen —— tarihli alım-satım sözleşmesi ve zeyilname uyarınca davacı tarafından, davalıya ilaç satışında bulunulduğunu, sözleşme konusu ilacın —— tarihinde sevk irsaliyesi ile birlikte eksiksiz ve kusursuz olarak davalıya teslim edildiğini, sözleşmeye konu ihalenin davalı üzerinde kalmaması halinde davalı tarafça teslim alınan ilacın, davacıya iade edileceğinin belirlendiğini, sözleşme konusu ihalenin davalı tarafça yüklenilmiş olduğunu, davacının, —— sıra nolu faturayı düzenleyerek davalıya gönderdiğini, davalı tarafın imzalamış olduğu sözleşme gereği üzerine düşen ve vadesi gelen ödeme yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve borcunu ödememek amacıyla tamamıyla kötüniyetli ve gerçek dışı iddialar ile davacı şirkete çeşitli noter ihtarları gönderdiğini, davacı tarafından da bu ihtarlara cevabi ihtarlar gönderildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 4/2.maddesine göre “sözleşmede kararlaştırılan ödemelerden üst üste 2 taksit ödenmez ise satıcı sözleşmede belirlenen toplam ücretin %20’si oranında bir cezai şarta hak kazanacağının, alıcı üst üste 2 taksiti ödemez ise sözleşme konusu tüm alacağın tahsilini talep edebileceğinin düzenlendiği, davacının alacağını tahsil için davalı aleyhine——– sayılı dosyası ile ———- tarihinde icra takibi başlattığını, davalının, icra takibine haksız itiraz ederek takibi durdurduğunu, bu nedenlerle, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafından, davacı aleyhine icra takibinden önce ———- sayılı dosyasına konu edilen fatura, irsaliye ve sözleşme hakkında ——- kayıtlı menfi tespit davası açıldığını, davalının, davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, bu hususta davacıya ihtarnamede keşide edildiğini, davacının, sanki geçerli bir fatura ve alacağı varmış gibi davranarak haksız çıkar sağlama amacında bulunduğunu, davacı tarafından kendilerine mal teslim edilmediğini, bu nedenlerle, haksız, hukuka ve gerçeğe aykırı yasal dayanağı bulunmayan, taleplerin ve davanın reddi ile icra takibinin iptaline, haksız icra takibi nedeniyle davacının %20’den az olmamak üzere davacı aleyhine icra tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dava; taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacı tarafından, davalıya faturalı olarak yapılan mal satışından kaynaklı alacak ve cezai şartın ödetilmesine yönelik giriştiği icra takibine davalının yapmış olduğu itiraza yönelik yasal süresi içinde açılmış itirazın iptali ve takibin devamı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; takip tarihi itibariyle davacının takibe konu fatura alacağı olup olmadığı, cezai şart alacağı olup olmadığı, varsa miktarı noktalarında toplanmaktadır.
Birleşen davaya konu ——–takip dosyasının incelenmesinde; —- tarihinde başlatılan takibin, alacaklısının —- borçlunun ——– olduğu, takibin —- tarihli alım/satım sözleşmesi, zeyilname, fatura alacağı açıklamasıyla —asıl alacak,— cezai şart, — ihtar gideri, —-işlemiş faiz olmak üzere toplam —–fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya —- tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilince verilen —- havale tarihli borca ve fer’ilerine yönelik itiraz dilekçesi üzerine İcra Müdürlüğünce —— tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Tarafların karşılıklı olarak talep ettikleri tedbir istemleri mahkememizce reddedilmiş, İstinaf incelemesinden geçmiştir.
Davacı ile davalı arasında —– tarihinde———ilaç alımına ilişkin alım-satım sözleşmesi yapıldığı, sözleşmede ürünün —-olarak satıcı-davalı —- tarafından alıcı davacı —- içinde teslim edileceğinin taahhüt edildiği, — Tutarında mal bedelinin —- ulaştığı ve bu tutarın satıcıya sözleşme gereği — Taksitler halinde —- tarihinde itibaren başlayarak her ayın —- ödenmesine karar verildiği, sözleşmenin 3.2 maddesinde; alıcının söz konusu ihaleyi kazanamaması, kazandığı halde —– sözleşme imzalayamaması yada akdedilecek sözleşmenin kurum veya 3.şahıslar nedeniyle iptal edilmesi gibi ihale işinin yapılmaması gibi durumlarda alım-satım sözleşmesinin geçerlilik kazanmayacağı ve satıcının bu nedenle zarar iddiasında bulunamayacağının belirlendiği anlaşılmaktadır.
Sözleşmenin 4.1 maddesinde ise; alıcının yükümlülüklerinin tam olarak yerine getirmesi rağmen, satıcının sözleşmede kararlaştırılan yükümlülüklerini zamanında yerine getirmemesi durumunda alıcının toplam bedelin %20’si oranında cezai şarta hak kazanacağı, satıcının yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmesine rağmen alıcının ödeme yükümlülüğünün zamanında yerine getirememesi, üst üste 2 taksiti aksatması durumunda satıcının toplam bedelin %20’si oranında cezai şarta hak kazanacağı ve tüm alacağın tahsil edileceği şeklinde düzenleme bulunduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında sözleşme ile aynı gün bir de zeyilname imzalandığı ve bu zeyilname ile “sözleşme konusu malların alıcıya —– tarihinde eksiksiz ve kusursuz olarak teslim edildiği, ihalenin alıcı üzerinde kalmaması durumunda sevk irsaliyesinde belirtilen —– isimli ilacın satıcıya iade edileceği” bilgisine yer verildiği anlaşılmaktadır.
Zeyilnamede belirtilen ve sözleşmede yazılı olduğu şekliyle yani —— tarafından iş yerinde malların —- teslim edildiğini gösteren ——- nolu irsaliyenin de zeyilname ile birlikte imzalandığı, davacı tarafın bu irsaliyeyi imzaladığını kabul etmekle birlikte malları almadığını, irsaliyenin oldu bittiye getirilerek imzalandığını, davacı şirketin adresinin —– olduğunu, davalının ise—— olduğunu, sözleşme imzalandığı anda teslimin yapılmasının zaten mümkün olmadığını iddia etmektedir.
Davalı tarafın iş yerinde malları teslim ederken kendi irsaliyesini kestiği, davalı tarafından kesinlen bu irsaliyenin ———— göre yok hükmünde olduğu, yani gerçek bir irsaliye olarak değerlendirilemeyeceği, bu belgenin sadece davacı alıcının ——- ibaresi ile imzasını taşıması yönünden bir teslim belgesi niteliğinde kabul edilebileceği, ancak malın gerçekten sevk edildiğini gösteren bir belge niteliğinde sayılamayacağı, malların davalıya teslimi için taşıttırılması ile ilgili dosyaya herhangi bir belge yada delil sunulmadığı anlaşılmaktadır.
İhalenin alımından —- gün önce alım-satım sözleşmesinin imzalanması ve ürünlerin aynı gün teslim edildiğine dair zeyilname düzenlenmiş olması ticari hayatın akışına uygun değildir. Sözleşmenin geçerliliğine ait düzenlenen maddede belirtilen 3 şarttan biri olan ihalenin alınmaması durumunda sözleşmenin geçerliliğini kaybedeceği ve ihalenin alınmaması durumunda—– şirketinin herhangi bir zarar ziyan iddiasında bulunamayacağı belirtilmiş olduğundan mahkememizce malların fiilen sözleşmenin imzalandığı tarihte teslim edilmediği kanaatine varılmıştır.
—- müzekkere yazılarak,—- ihalede —- aylık hak ediş ödemesi yaptıkları yönünde bilgi verdikleri anlaşılmakla birlikte, —– tarihinden sözleşmenin karşılıklı fesh edildiği —— tarihleri arasında alınan hizmetin niteliği, belediyeye fatura kesilip kesilmediği, kesilmiş ise faturaların ödenip ödenmediği, ödenen hakediş tutarının ve yapılan faaliyetlerin ayrıntılı olarak bildirilmesi istenmiştir.
—– istenen ihale belgeleri ve bilgilerine göre OHAL Kanunu kapsamında hizmet alım işinin değiştirildiği,—– tarihinde Kanunun yürürlüğe girdiği, davacı ile olan —-tarihli Hizmet Alım sözleşmesinin feshedildiği, davaya konu—– ürün teminin olmadığı, ——- yılında başka firmalar ile ihaleye girdiği anlaşılmıştır. —– cevabına göre davacıya ödediği —- adet hak edişin ilaç alımından değil, hizmet alımından kaynaklandığı, davacı şirketten ilaç almadığı ve hizmet alımının da OHAL nedeniyle sonradan feshedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin artık geçersiz kaldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklandığı gibi taraflar arasında düzenlenmiş bir irsaliye olup, irsaliyenin Vergi Usul yasasına uygun olarak düzenlenmediği açıktır. Davalı mal teslimini yaptığını, davacı ise mal tesliminin yapılmadığını, irsaliyenin sözleşmeyle aynı gün düzenlenmiş olduğunu ve gerçek bir teslim yapılmaksızın imzalandığını iddia etmektedir. Ayrıca dosyada malın ne şekilde taşındığına ve sözleşmeye uygun şekilde teslim edilip edilmediğine ilişkin bir delil bulunmamaktadır.
Her ne kadar alım satım sözleşmelerinde malın teslimi, edimlerin karşılıklı zamanında yerine getirilip getirilmediği tartışılması gereken hususlar ise de; dava konusu olayda gerçek bir teslimin olup olmadığı hususu yerine——-OHAL nedeniyle ihaleyi feshetmiş olmasından dolayı artık taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olduğu tespitine göre değerlendirme yapmak gerektiği kanaatine varılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacının belediyeyle olan ihalesi feshedildiğinden davacının malı alma mecburiyetinin ortadan kalktığı anlaşılmaktadır. Kural olarak sonradan geçersiz hale gelen bir sözleşmede taraflar aldıklarını iade etmekle yükümlüdür ve bu kapsamda birbirlerinden verdiklerini geri isteyebileceklerdir. Davalı tarafın malı teslim ettiği kabul edilse dahi feshedilen sözleşmeye göre verdiği malın iadesini isteme hakkı mevcuttur. Bu durumda fatura bedelinin tahsilini talep edemeyeceği kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davacı taraf sözleşmeden kaynaklı cezai şart talep etmiş ise de; feshedilmiş olan bir sözleşmeye dayanarak cezai şart istenmesi mümkün olmadığından davacının cezai şart talebi yerinde görülmemiştir. Davacının sözleşmenin geçersizliği nedeniyle davalıya fatura bedelini ödeme yükümlülüğü olmadığına, bu nedenle menfi tespit isteminin yerinde olduğuna, davalının ise teslim ettiğini iddia ettiği malın iadesini istemek yerine fatura bedelini ve icra takibinde talep ettiği cezai şartı isteyemeyeceği kanaatine varılarak asıl davada menfi tespit isteminin kabulüne, cezai şart talebinin reddine, birleşen davada itirazın iptali talebinin tümden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)ASIL DAVA;
1-Davacının davasının Kısmen Kabulü ile
a)Menfi Tespit isteminin kabulüne, davaya konu davalı tarafından düzenlenen —- tarih, —– tutarlı faturadan dolayı borçlu olmadığının tespitine,
b) Davacının cezai şart talebinin reddine,
2-Alınması gereken 72.545,22 TL karar harcına karşılık peşin alınan 18.136,31 TL harç ve 03/01/2018 tarihinde alınan 3.627,26 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 50.781,65 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
3-Vekalet Ücretleri;
a)Davacı lehine davanın kabul edilen kısmı üzerinden AAÜT uyarınca taktir edilen 69.970,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b)Davalı lehine davanın reddedilen kısmı üzerinden AAÜT uyarınca taktir edilen 23.318,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B)Birleşen ——– sayılı davası;
1-İtirazın iptali davasının reddine,
2-Davacının kötü niyeti ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gereken 54,40 TL karar harcının peşin alınan 15.398,05 TL harçtan mahsubu ile bakiye 15.343,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı lehine AAÜT uyarınca taktir edilen 77.421,38 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
C)Yargılama Giderleri;
1-Davacı-Birleşen dosya davalısı tarafından yapılan; 1.750,00 TL bilirkişi gideri, 873,15 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.623,15 TL’nin her iki davada kabul-red oranı nazara alınarak hesaplanan 2.384,68 TL’si ile 21.799,57 TL harç gideri olmak üzere toplam 24.184,25 TL yargılama giderinin davalı-birleşen dosya davacısından alınarak davacı-birleşen dosya davalısına verilmesine,
2-Davalı-Birleşen dosya davacısı tarafından yapılan; 1.750,00 TL bilirkişi gideri, 277,90 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.027,90 TL’nin her iki davada kabul-red oranı nazara alınarak hesaplanan 184,35 TL’sinin davacı-birleşen dosya davalısından alınarak davalı-birleşen dosya davacısına verilmesine,
3-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı-birleşen dosya davalısı vekili ile davalı-birleşen dosya davacısı vekilinin yüzlerine karşı,kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/12/2020