Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1382 E. 2021/219 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1382 Esas
KARAR NO : 2021/219
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 22/12/2017
KARAR TARİHİ : 09/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; alacaklı müvekkili nezdinde—- istinaden tanzim edilmiş —- tarafından satın alınan şanzıman cinsi emtialardan —- plaka sayılı —- gerçekleştirilen nakliye sonrasında hasarlı olarak teslim edildiğini, işbu hasar sonucu —- istinaden tanzim edilmiş poliçe ile sigortalı olan dava dışı sigortalıya müvekkili şirket tarafından —- tarihinde poliçe limiti dahilinde —- hasar tazminatı ödendiğini, bu ödeme ile davacı müvekkili sigorta şirketinin TTK 1472. maddesi ve sair kanun maddeleri icabı sigortalısının haklarına halef olduğunu ve halefiyete binaen zarar sorumlusuna rücu hakkı doğduğunu, dava konusu hasarın davalı sorumluluğunda gerçekleştirilen nakliye sırasında meydana geldiğini, davalının müvekkili sigorta şirketince dava dışı sigortalısına ödenen hasar tazminatından sorumlu olduğunu, delil listesinin 3 nolu ekinde yer alan ve hasarın müvekkili şirkete ihbarı üzerine yapılan inceleme neticesinde düzenlenen ekspertiz raporunda hasarın ne şekilde oluştuğunun ifade edildiğini ve davalı tarafın zarar sorumlusu olduğunun somut şekilde belirlendiğini, davalı firmanın sorumluluğu sebebiyle davacı müvekkili sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalısına hasar tazminatı olarak ödenen — ilave bedelin tenzili ile bakiye—- talebiyle davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafça bu takibe itiraz etme zarureti hasıl olduğunu, tüm bu nedenlerle davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; dava konusu ihtilafın CMR Konvansiyona tabi olduğunu, müvekkiline süresi içerisinde hasar ihbarı yapılmadığını, alıcı şirketin malları çekince koymadan teslim aldığını, CMR Senedine şerh düşmediğini ve müvekkiline süresi içinde hasar ihbarı yapılmadığını, söz konusu taşıma ile ilgili dosyada mübrez taşıma evraklarından da emtianın eksiksiz ve hasarsız şekilde teslim edildiğinin açıkça belli olduğunu, bu durumda taşıyıcı müvekkilinin sorumluluk alanı dışında oluşan hasardan dolayı müvekkiline karşı ikame edilen davanın reddi gerektiğini, hasarlı olduğu iddia edilen emtianın boşaltma işlemleri sonrasında, alıcı firmanın sorumluluk alanı içerisinde kısacası teslim sonrasında hasara uğradığının açık olduğunu, ancak CMR Konvansiyonunun amir hükmü gereği aksine bir düzenleme yapılmadıkça boşaltma işlemlerinin taşıyıcının sorumluluğu bulunan işlemler olmadığını, bu durumda eğer oluşan bir hasar var ise anılan hasarın emtia alıcının tasarrufuna geçtikten sonra oluşmuş olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, işbu nedenle de müvekkili firmaya yöneltilen işbu davanın hukuki temelleri bulunmadığını, dosyada mübrez ekspertiz raporunda hasarlı olduğu iddia edilen emtiaların üzerinde —- sonra inceleme yapıldığını, malların bu süreç içerisinde hasarlanmış olabileceğinin kuvvetle muhtemel olduğunu, kaldı ki hasara ilişkin tutulan tutanağın müvekkilinin yokluğunda tutulduğunu, taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, hasar var ise bile taşıma sırasında oluşmadığını, müvekkilinin yükleme- boşaltma- istifleme sorumluluğunun olmadığını, eksperin yapmış olduğu yorumun hukuki bir geçerliliğinin olmadığını, davayı kabul etmemek kaydıyla istenilen hasar bedelinin fahiş olduğunu, hasar bedelinin CMR 23. ve devamı maddesi uyarınca yeniden hesaplanması gerektiğini, davacı tarafından hasarlı olduğu iddia edilen ürün yönünden o emtianın bir sovtaj bedelinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, sovtaj bedeli var ise bunun bedelinin düşümü gerektiğini, müvekkili firmanın bir kusuru ve sorumluluğu olmadığını, eğer müvekkili firmanın bir kusuru söz konusu olur ise CMR sigortası tarafından söz konusu zarar karşılanacağın, bu nedenle davanın ———ihbarını, yargılama akabinde haksız davanın reddini, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibari ile nakliyat sigortası teminatından ödenen hasar bedelinin zarar sorumlusu olduğu öne sürülen davalı taşıyıcıdan rücuen tahsiline ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
——dosyası getirtilerek dosyamız içerisine alınmış olup ödeme emrinin — tarihinde davalı borçluya tebliğ edildiği davalının — tarihinde borca itiraz ettiği ve takibin durduğu davanın —- tarihinde açıldığı itirazın ve davanın yasal süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Usulüne uygun taraf teşkili sağlanmış olup taraf delillerinden davalı ile dava dışı —– imzalanan taşıma sözleşmesi , Hasar dosyası, poliçe ve hasar dosyası içinde bulunan eksper raporu ve diğer evraklar toplanmış tahkikat aşamasında değerlendirilmiştir.
Hasar dosyası içinde mübrez, davacının görevlendirdiği bağımsız eksperin— mahallinde yaptığı inceleme ile — kullanılamaz durumda olan —-olan şanzıman yönünden tazmini gereken hasar bedelini poliçede öngörülen— belirlediği, davacının belirlenen bu bedeli—- tarihli ibraname ile dava dışı —- ödediği bedeli poliçe kapsamında % 10 indirimi ile birlikte —– olarak icra takibine konu ettiği görülmüştür.
Sigortacı 6102 Sayılı TTK Md.1409 ve Md.1421 hükmü uyarınca “geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra” kural olarak oluşan rizikolardan sorumludur ve en kısa tarifi ile hasar; Sigorta Poliçesi Genel Şartlarında ve/veya özel şartlarda yer alan rizikonun gerçekleşmesi (ve bu sebeple sigortalının/sigorta ettirenin menfaatinin zarara uğraması) halinde, sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğünün doğması durumudur. Bu yüzden de sigortacı sigortalının/sigorta ettirenin kasti bir eyleminden kaynaklanmadığı sürece, sigorta güvencesi sağladığı rizikoya bağlı olan ancak düzenlediği poliçenin genel ve/veya özel şartları ile çelişmeyen zarar/hasar için —— tazminat ödemekle yükümlüdür.
Sigortacının düzenlediği poliçe ile üstlendiği yükümlülüğü yerine getirdikten sonra sigortalısının halefi olabilmesinin ve rücu yoluyla talep edebilmesinin birinci şartı, sigorta tazminatının —— gerçek hak sahibine ya da onun gösterdiği kişiye geçerli bir poliçe kapsamından ve poliçe genel/özel şartları ile çelişmeyen rizikonun gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkan zarar için ödenmiş olmasıdır. Bu şart ile bir arada bulunması gereken ikinci şart ise, sigortacının sözleşmeye uygun olarak ödeme yaptığı sigortalının sigorta zararı için üçüncü şahıslara karşı bir tazminat talebi hakkına sahip olmasıdır ve bu talep hakkı sigorta tazminatını ödeyen sigortacıya yaptığı ödeme paralelinde Kanun hükmü gereği geçer.
Davacının sigortalısına ödediğini beyan ettiği hasar tazminatı —– kapsamında görevlendirilen bağımsız eksperin düzenlediği raporla belirlenen hasar bedeline” dayansa bile 6102 Sayılı TTK. Md.1472/1 hükmüne göre sigorta şirketine halef —– sıfatını kazandırmayacağından, sigortacının halefiyet ilkesinden istifade edebilmesi, sigortadan tazminat alan sigortalının da—– zarar sorumlusuna —- rücu edebilmesi şartına bağlıdır.
Hal böyle olmakla birlikte; davacının düzenlediği poliçeyle, — karşı üzerine aldığı mesuliyet ile davalının belli bir ücret karşılığında davacının dava dışı sigortalısı —- karşı üstlendiği mesuliyet birbirinden farklı düzenlemelere tabi olduğundan; —- davalının somut olayda ——–üzerine düşen mesuliyet de incelenmiştir.
Davacının rücu talebini dayandırdığı tazminat ödemesine ilişkin hasarın uluslararası karayolu taşıma işi sonucunda ortaya çıktığı öne sürüldüğünden; alıcının, gönderenin ve/veya onlardan birinin sigortacısının—- taşıyıcıya rücu edebileceği tazminat alacağının olup olmadığı, varsa miktarının tayininde (CMR Konvansiyonu’nun 1. maddesi uyarınca bu sözleşme, “yükleme yeri ve teslim için belirlenen yerin en az birisinin akit ülke olan iki ayrı ülkede olması halinde, tarafların ikametgâhı ve milletine bakılmaksızın ücret karşılığında yüklerin taşıt ile karadan taşınmasına ait” her mukaveleye uygulanması gerektiğinden; CMR md.4 hükmüne göre uluslararası taşıma işine ilişkin sevk belgesinin yokluğu, usule aykırı oluşu veya kaybolması dahi, CMR Konvansiyonu hükümlerine tabi olan taşıma mukavelesinin varlığı ve geçerliliğini de etkilemeyeceğinden) CMR Konvansiyonu`nun gözetilmesi gerekecektir.
Taşıyıcının sorumluluğu yönünden —- yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise (CMR md.17/2) ya da eğer kayıp veya hasar; hasara uğrayan malların ambalajlanmaması ya da hatalı ambalajlanmış olması, yükün açık araçla sevk edilmesi, alıcı veya bunlar adına hareket eden kişiler tarafından alınması, yüklenmesi, yığılması veya boşaltılması yüzünden yahut da kırılma suretiyle kısmen veya tamamen zarar görebilecek malların özelliğinin doğal sonucu olan —- özel risklerden doğmuş ise, taşımacı zarardan sorumlu tutulamaz (CMR md. 17/4 – a, b, c, d) Bu sorumsuzluğu tespitte ölçü ise “deneyimli ve basiretli bir taşımacının göstermesi gerekli olan” özendir.
Yargılama aşamasında bilirkişiden alınan raporda meydana gelen hasarın ‘ sabitleme hatasından değil, yükleme hatasından” kaynaklandığı, —sevk aracına yüklenirken—– çatalının tahta paletin ilk sırasında bulunan köpük kutuya çarpıp, kırdığı” ve içerisinde bulunan 2 şanzımanın tam hasarlı hale gelmesine sebep olduğu’ şeklinde raporu üzerine Taşıyıcının zarardan sorumlu olmadığı sonucuna varılmıştır.
Hasarın davacının tazminat ödemesini dayandırdığı poliçe kapsamında olmakla birlikte, dava konusu taşıma işinin tabi olduğu kurallara göre tazmininden davalı taşıyıcının sorumlu olmadığı, bu nedenle de ödenen tazminatın davalı taraftan rücuen talep edilebilmesi için gerekli olan şartların oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL karar harcının peşin alınan 100,20-TL harçtan mahsubu ile bakiye 40,90-TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarfolunan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarfolunan 450,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/03/2021