Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/133 E. 2019/94 K. 05.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/133 Esas
KARAR NO : 2019/94

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/02/2017
KARAR TARİHİ : 05/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 02/02/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkil şirket ile akdetmiş olduğu rekabet yasağı sözleşmesindeki taahhütlerine aykırı olarak rakip firmada çalışması nedeniyle öngörülen 20.000,00 TL tutarlı cezai şartın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’sinin davalıdan tahsili ile müzekkil şirkete ödenmesine dair alacak davası olduğunu, 1.000,00 TL cezai şart alacağının 12/10/2016 tarihli ihtardan itibaren işlemiş ve işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, 05/04/2017 tarihli dilekçesinde ise davasının tüm yasal ve fazlaya ilişkin talep ve dava hakkının saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak davası olduğunu, açtığı davada rekabet yasağının yapılıp yapılmadığı, cezai şart ödemesinin yapılıp yapılmayacağı hususunun yargılamayı gerektirmesi nedeniyle belirsiz alacak davası olarak açtığını belirterek davasının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkilinin bünyesinden ayrıldığını ve aynı sektörde başka bir firmada çalışmaya başladığı gerekçesiyle müvekkiline yönelik fazlaca hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL değerinde cezai şart talebi alacağı olarak bir dava açtığını, cezai şart alacağı davacının sunmuş olduğu sözleşme ile miktarı net olarak belirtilmiş bir cezai şart olduğunu, sözleşmede 20.000,00 TL olarak belirlenmiş cezai şartın belirsiz alacak davası olarak ya da kısmi dava olarak açılması mümkün olmadığını, öncelikle davacının herhangi bir kabul anlamına gelmemekle beraber, işbu dava kapsamında ıslah yolu ile alacağını arttırmasının usul hukuku açısından mümkün olmadığını, davalı müvekkilin, haklı nedene dayalı olarak davacı firmadan ayrılması sebebiyle, rekabet yasağı sözleşmesinde bulunan cezai şart alacağının müvekkilimden talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine, yargılama ve vekalet ücretlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE;
Dosyanın incelenmesinde davanın rekabet yasağına aykırılık sebebiyle cezai şart alacağına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davacı delilleri arasında bulunan 30/10/2013 tarihli “Rekabet Yasağı” başlıklı sözleşmenin işçi borçları bölümünün 2 no’lu bendinde “..personelin iş bu taahhüdüne aykırı davranışı veya ihlali halinde personel, rekabet yasağı kuralına maruz kalan iş verene iş bu sözleşmenin imzalanması ile birlikte 20.000,00 TL bedelli teminat senedindeki bedeli ödemeyi kabul, beyan ve taahhüt eder.” şeklinde olduğu görülmüştür.
Davacı vekilinin 05.04.2017 tarihli dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı beyanı olduğu görülmüştür.
Yargıtay ———– Hukuk Dairesi’nin 2016/15068 Esas – 2018/3806 Karar sayılı ilamı; “6100 sayılı HMK ile birlikte, belirsiz alacak davası açma imkanı tanınmak suretiyle belirsiz alacaklar bakımından hak arama özgürlüğü genişletilmiş; bununla bağlantılı olarak da hukuki yarar bulunmadan kısmi dava açma imkanı da sınırlandırılmıştır. Zaman zaman, 6100 sayılı HMK ile birlikte kabul edilen belirsiz alacak davası ile kısmi davaya ilişkin yeni düzenlemedeki sınırın tam olarak tespit edilemediği, birinin diğeri yerine kullanıldığı görülmektedir. Oysa bu iki davanın amacı ve niteliği ayrıdır. Alacak, belirli veya belirlenebilir ise, belirsiz alacak davası açılamaz; ancak şartları varsa kısmi dava açılması mümkündür. Kanunun kısmi dava açma imkanını sınırlamakla birlikte tamamen ortadan kaldırmadığı da gözetildiğinde, belirli alacaklar için, belirsiz alacak davası açılamasa da, şartları oluştuğunda ve hukuki yarar bulunduğunda kısmi dava açılması mümkündür. Aksi halde, sadece ya belirsiz alacak davası açma veya belirli tam alacak davası açma şeklinde iki imkandan söz edilebilir ki, o zaman da kısmi davaya ilişkin 6100 sayılı Kanunun 109. maddesindeki hükmün fiilen uygulanması söz konusu olamayacaktır. Çünkü belirsiz alacak davası, zaten belirsiz alacak davasının sağladığı imkanlardan yararlanarak açılabilecek; şayet alacak belirli ise de, o zaman sadece tam eda davası açılabilecektir.
Bu noktada şu da açıklığa kavuşturulmalıdır ki, şartları bulunmadığı halde dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı durumda davacıya herhangi bir süre verilmeden hukuki yarar yokluğundan davanın reddi yoluna gidilmelidir. Çünkü, alacağın belirlenebilmesi mümkün iken, böyle bir davanın açılmasına Kanun izin vermemiştir. Böyle bir durumda, belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar yokluğundan dava reddedilmeli, ek bir süre verilmemelidir. Zira, burada talep açıktır, bu sebeple 6100 sayılı Kanun’un 119/1-ğ. maddesinin uygulanarak süre verilmesi mümkün değildir; aslında açılmaması gerektiği halde belirsiz alacak davası açılmış olduğundan, bu konudaki eksiklik de süre verilerek tamamlanamayacağından, dava hukuki yarar yokluğundan reddedilmelidir. Buradaki hukuki yarar, sonradan tamamlanacak nitelikte bir hukuki yarar değildir. Çünkü dava açıldığında o sırada mevcut olmayan hukuki yarar, bunun da açıkça mahkemece bilindiği bir durumda, tamamlanacak bir hukuki yarar değildir. Aksinin kabulü, aslında açık olan talep sonucunun süre verilerek davacı tarafından değiştirilmesi ve bulunmayan hukuki yararın sağlanması için davacıya ek imkan sağlanması anlamına gelecektir ki, buna usûl bakımından imkan yoktur, böyle bir durum taraflar arasındaki eşitlik ilkesine de aykırı olacaktır. Bunun yanında, şayet açılan davada asgari bir miktar gösterilmişse ve bunun alacağın bir bölümü olduğu anlaşılmakla birlikte, belirsiz alacak davası mı yoksa belirli alacak olmakla birlikte kısmi dava mı olduğu anlaşılamıyorsa, bu durumda 6100 sayılı Kanun’un 119/1-ğ. maddesinin aradığı şekilde açıkça talep sonucu belirtilmemiş olacaktır. Talep, talep türü ve davanın niteliği açıkça anlaşılamıyorsa, talep muğlaksa, aynı kanunun 119/2. maddesi gereğince, davacıya bir haftalık kesin süre verilerek talebinin belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunun belirtilmesi istenmelidir. Verilen bu süreden sonra, davacının talebini açıklamasına göre bir yol izlenmelidir. Eğer talep, davacı tarafından belirsiz alacak davası şeklinde açıklanmış olmakla birlikte, gerçekte belirsiz alacak davası şartlarını taşımıyorsa, o zaman yukarıdaki şekilde hareket edilmeli, hukuki yarar yokluğundan dava reddedilmelidir. Açıklamadan sonra talep belirsiz alacak davası şartlarını taşıyorsa, bu davanın sonuçlarına göre, talep kısmi davanın şartlarını taşıyorsa da kısmi davanın sonuçlarına göre dava yürütülerek karar verilmelidir.” şeklindedir.
Davacı ile davalı arasında imzalanan rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranış halinde davalının ödeyeceği cezai şartın 20.000,00 TL olarak net olarak belirlenmesine rağmen, davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yarar olmadığı kanaatine varılarak HMK 114-h fıkrasında hukuki yarar dava şartı olarak düzenlendiğinden HMK 115.maddesi uyarınca Mahkemenin, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağından, belirsiz alacak davası açılmaması gerekirken davanın bu şekilde açılması giderilebilir bir dava şartı noksanlığı olmadığından süre verilerek dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün olmadığı anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL karar harcının peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile kalan 13,00-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf olunan 14,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı lehine —— uyarınca taktir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde bakiye gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı