Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1313 E. 2019/63 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/1313 Esas
KARAR NO : 2019/63

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/12/2017
KARAR TARİHİ : 29/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasındaki sözleşme ilişkisi uyarınca müvekkili davacının davalı şirkete yiyecek-içecek ve servisi hizmeti sağladığını, müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini, usulüne uygun faturalarını davalıya teslim ve tebliğ ettiğini, ancak davalı borçlu şirketin mal ve hizmet bedellerini ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalı şirketin 07.10.2017 tarihi itibariyle müvekkiline tamamı muaccel hale gelmiş 42.427,00 TL borcu bulunduğunu, davalının yapılan tüm yazılı ve sözlü taleplere rağmen borcunu ödemediğini, bunun üzerine alacağın tahsili için davalı aleyhine takibe geçildiğini, ödeme emrinin davalı şirkete 09.11.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak davalının takibe haksız itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, davalının kendisine tebliğ edilen faturalara yasal 8 günlük sürelerde itiraz etmediğini, bu nedenle takip konusu alacağın yargılamaya muhtaç olmadığını, likit olduğunu, kötü niyetli davalı tarafın olası itirazını önlemek amacıyla takibe konu alacağa işlemiş faiz talep edilmediğini, takip tarihinden itibaren faiz talep edildiğini, işlemiş faiz talep edilmediği halde dahi davalının işlemiş faize itiraz ettiğini, müvekkili şirketin alacağının hukuken güvence altına alınması bakımından İhtiyati Haciz taleplerinin kabulüne, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından müvekkili şirket aleyhine icra takibine başlandığını ancak takibe konu borca itiraz ettiklerini, gönderilen ödeme emrinde belirtilen tutarlar üzerinde mutabık kalınmadığı gibi, müvekkilin davacıya bu tutarda borcu bulunmadığını, davacı şirketin üzerine düşen emtia hizmetini yerine getirmediğini, müvekkili şirket ile davacı arasındaki ticari ilişkinin reddedilmediğini, ancak müvekkili şirketin bugüne kadar oluşan tüm borçlarını ifa ettiğini, bu nedenle davaya konu icra takibine ve icra takibinin dayanağı olan cari hesap borcuna itiraz ettiklerini, ayrıca işletilen faiz oranının fahiş olduğunu, cari hesap ilişkisinde faizin söz konusu olamayacağını, faize ve faiz oranına itiraz ettiklerini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE;
Taraflar arasındaki davaya konu uyuşmazlık; tacirler arasında mal alım satımından kaynaklanan bakiye borç nedeniyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Dosyamız arasına alınan İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğü’nün 2017/26707 Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin 26/10/2017 tarihinde takip başlatıldığı ödeme emrinin davalı/borçluya 09/11/2017 tarihinde tebliğ edildiği davalının süresinde 15/11/2017 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan 15/11/2017 tarihli itiraz üzerine 05/12/2017 tarihinde İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; defter inceleme neticesinde dosyamız bilirkişiye tevdii edilmiş olup , bilirkişi mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda özetle: ‘Taraflar arasındaki ticari ilişkinin davacı satıcının 14.05.2017 tarihli ————- no.lu satış faturası ile başladığı, davacı satıcının 14.05.2017 tarihinden 07.10.2017 tarihine kadar davalı tarafa 25 fatura ile 65.610,00 TL bedelli yemek ve kumanya satışı yaptığı, bu süreçte davalı taraftan 4 ayrı tarihte 22.000,00 TL ödeme aldığı ve davalının 1.183,02 TL tutarlı iade faturasını davalı alacağına kaydettiği 07.10.2017 tarihi itibariyle davalı taraftan 42.427,00 TL alacaklı olduğu,davacı tarafın takip ve dava konusu fatura örneklerini dosyaya sunduğu, davacının 25 adet faturasının da davalının ticari defterlerinde aynen kayıtlı olduğu, taraf defter kayıtlarının bire bir uyuştuğu, ayrıca taraflar arasında 09.10.2017 tarihinde imzalanmış Mutabakat Mektubu örneği bulunduğu, bu mutabakat mektubunda davalı tarafın 07.10.2017 tarihi itibariyle davacı tarafa 42.427,00 TL borcu bulunduğunu teyit ettiği/ kabullendiği, —— verilerinden 26.10.2017 takip tarihi itibariyle avans faizi oranının yıllık %9,75 olduğu görüldüğünden davacının asıl alacağına takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği, alacağın faturaya dayandığı, belirli ve bilinebilir (likit) olduğu, sonuç ve kanaatine varılmıştır.’ demiştir.
Bilirkişi raporlarının HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporu yeterli, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan itibar edilerek hükme esas alınmıştır.
Davalı tarafın verdiği cevap dilekçesinde icra takibi kapsamında gönderilen ödeme emrinde belirtilen tutarlar üzerinde mutabık kalınmadığı, hizmetin teslim edilmediği, borçlarının bulunmadığının belirtilmesi ile yetinildiği, açıkça mutabakat metnindeki imzaya itiraz olmadığı, faturaların fatura içeriğinin doğru olmadığı, iade edildiği vb.itirazlarda da bulunulmadığı gibi, davacı tarafından faturaların ticari kayıtlarına alınarak——– formları ile bağlı bulundukları vergi dairesine gönderilerek vergi mahsubundan yararlandıkları iddiasının da aksinin savunulmadığı, anlaşıldığından davacının takibe konu alacağının olduğu kanaatine varıldı.
Taraflar arasında akdi faiz yönünden herhangi bir sözleşme bulunmadığına göre uyuşmazlığın 3095 sayılı Yasa hükümlerine göre çözülmesi gerekmektiği,3095 sayılı Yasanın 4489 sayılı Yasa ile değişik 2/2 maddesinde ticari işlemde temerrüt faizinin ‘avans’ oranında hesaplanacağı belirtilmiş olduğu anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 47.427.00-TL üzerinden devamına,
2-Alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
3-Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan alacağın %20 ‘si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine,
4-Alınması gereken 3.239,74-TL harca karşılık peşin alınan 512,42-TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.727,32-TL harcın davalıdan alınarak, hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından sarf olunan 1.014,20-TL tebligat ve müzekkere gideri ile 512,42-TL peşin harç, 31,40-TL başvurma harcı gideri toplamı olan 1.558,02-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
7-Davacı lehine ———— tarifesine göre takdir olunan 5.566,97-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
8-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.