Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/123 E. 2018/182 K. 27.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/123 Esas
KARAR NO : 2018/182
DAVA : Elatmanın Önlenmesi
DAVA TARİHİ : 30/01/2017
KARAR TARİHİ : 27/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Elatmanın Önlenmesi (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA ve SAVUNMA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davaya konu konutun ilk ortağı ve ilk kez tahsis edilen kişinin dava dışı …… olduğunu, ……. parasal yükümlülüklerini yerine getirmediğinden ihraç edildiğini, ortaklık hissesini ….’a geçtiğini ve konutun kendisine tahsis edildiğini,….’ın ortaklık hissesini 01/01/1998 tarihinde dava dışı ….’a devrettiğini bu kişinin de ortaklık payına isabet eden konutunu ….. ve….’a kiraladığını, ana sözleşme hükümlerine aykırı olarak kullanıldığını bu nedenle konut amaçlı olarak inşa edilen ve halen mülkiyeti davacı kooperatifte bulunan taşınmaza davalının haksız müdahelesinin giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle davalının taşınmazı iyi niyetli olarak dava dışı ….’dan kiraladığını davalının davanın tarafı olmadığını bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava konusu talep, konut olarak kullanılması gerektiği halde işyeri olarak kullanılan taşınmazın müdahalesinin menidir.
“6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunun’un 1. maddesinde kooperatifler “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar” olarak tarif edilmiştir. Maddede kooperatifin ortaklık (şirket) olduğu belirtilmiş ise de, bu ortaklığın “ticari nitelikte bir ortaklık” olduğu yönünde bir açıklama ve belirleme yapılmamıştır.
Maddedeki tariften anlaşılacağı üzere kooperatiflerde amaç, diğer ticaret şirketlerinden farklı olarak kazanç elde etmek ve bunu ortakları arasında paylaşmak olmayıp, ortakların ekonomik menfaatlerini, özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak ve gidermektir. Kooperatifler, kâr zarar amacından ziyade sosyal yönü ağır basan ortaklıklardır. Bu tanıma göre kooperatiflerin tacir kabul edilmesi ve tacir sıfatının sonuçlarıyla sorumlu tutulması mümkün değildir.
6102 sayılı TTK’nın 124/1. maddesinde “kooperatifler” ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de, aynı maddenin 2. bendinde kooperatifler “şahıs şirketleri” ve “sermaye şirketleri” arasında gösterilmemiştir. TTK’nın 124. maddesinin 1 ve 2. bentleri ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde kooperatiflerin “ticaret şirketi” olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Benzer hükümler, 6762 sayılı eski TTK’da da bulunmasına rağmen (md 18, 136), Yargıtay’ın kararlılık kazanan uygulamasında kooperatifler tacir olarak kabul edilmemiştir”. Y, 15 HD, 2017/1364 E, 2017/4233 K;Y, 20 HD, 2017/1308,2017/1631.
Somut olayda, davacı mülkiyet sahibi kooperatif, davalı ise, taşınmazı ihraç olmuş kooperatif üyesinden kiralayan kiracıdır. Davacı ve davalı arasında bir kira ilişkisi yoktur. Yine davacı ile davalı arasında kooperatif kanunundan doğan bir üyelik-kooperatif ilişkisi de yoktur. Uyuşmazlık 1163 sayılı yasadan kaynaklanmadığından dava, mutlak ticari dava değildir. Kooperatif, yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere, “tacir” sayılmadığından uyuşmazlık nisbi ticari dava da değildir.
Bu durumda öncelikle görevli mahkemenin tartışılması gerekir. Kooperatif üyesi dava dışı …..’nın ihraç edilmesi ile kooperatif, kendiliğinden, kira ilişkisinde “kiralayan” sıfatına sahip olmayacaktır. Bu durumda sulh hukuk mahkemesi de görevli değildir. Talep taşınmaza müdahalenin meni olduğuna göre genel hükümlere göre uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacının dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile karar kesinleştiğinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine
2-HMK.’nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine ,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde dosyanın ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/02/2018