Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1207 E. 2019/1370 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/985 Esas
KARAR NO: 2019/1217
DAVA : Tanıma ve Tenfiz
DAVA TARİHİ: 08/09/2017
KARAR TARİHİ: 20/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tanıma ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesindre özetle; davacı — eski ünvanının—- olduğunu, — tarihinde alınan karar gereğince şirket isminin ve ticaret ünvanının — olarak değiştirildiğini, davacı ile davalıların ortağı olduğu—– şirketi arasında- tarihli bir sözleşme bulunduğunu ve bu sözleşmeden çıkacak olası anlaşmazlıkların çözüm yerinin —— olacağının kararlaştırıldığın, sözleşmeden doğan uyuşmazlık kapsamında davacının —— başvurduğunu, bu yargılamada davalı şirketin de temsil edildiğini, yargılama sonucunda iki ayrı uyuşmazlığa ilişkin iki ayrı yargı kararının kısmen kabul kısmen red olarak verildiğini,– tarih, – sayılı karara göre; – ceza ile — vekalet ücreti ve — yargılama giderinin —– şirketinden alınarak davacıya verilmesine kesin olarak karar verildiğini, yine – tarihli, – sayılı kurarda ise — ceza ile — vekalet ücreti ve — yargılama giderinin ——- alınarak davacıya verimesine kesin olarak karar verildiğini, davacının başvurularına karşı davalının herhangi bir ödemede bulunmadığını, davalıların kollektif şirketi tasfiye ettiklerini, bu şekilde borçtan kurtulmayı amaçladıklarını, TTK md. 237/1’e göre: ”Şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı birinci derecede şirket sorumludur. Ancak, şirkete karşı yapılan icra takibi semeresiz kalmış veya şirket herhangi bir sebeple sona ermiş ise, yalnız ortak veya ortakla birlikte şirket aleyhine dava açılabilir ve takip yapılabilir” denilerek kollcktif şirket ortaklarının sorumluluktan kaçamayacağını, ortakların dava ve takip edileceğini hüküm alma aldığını, bu hüküm gereğince davanın şirket ortaklarına yöneltilmiş olduğunu belirterek, —— sayılı ve — tarihli, — sayılı kararların aynen tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; MÖHUK md.60 uyarınca görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi değil Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, husumet yönünden ise ternfızi istenen kararların —-aleyhine verilmiş kararlar olduğunu, davada taraf gösterilmesi gereken kişinin bu kollektif şirket olması gerektiğini, davanın mahiyeti gereği TTK md.237’nin uygulanmasının mümkün olmadığını, tahkim kararlarının hatalı tercüme edildiğini, tahkime konu davanın tarafı olan— tarafından, davacı aleyhine—a dava açılmış olduğunu ve bu davanın halen devam ettiğini, bu davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini, MÖHUK md.48 gereğince davacının teminat yatırması gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise MÖHUK md. 62 gereğince mahkemenin tanıma ve tenfiz talebini reddetmesi gerektiğini, hakern kararlarının kamu düzenine aykırı olduğunu, — arasındaki politik sorunlar sebebi ile müvekkillerinin savunma yapmak için — gidemediklerini, yetkilendirilen vekilin ise yeteri kadar savunmayı gerçekleştiremediğini, bu durum nedeniyle savunma hakkının kısıtlanmış ve ihlal edilmiş oluğunu, tahkim kararlarının milli, ideolojik ve politik saiklerle verilmiş kararlar olduğunu, bu durumun Türk hukukunun kabul edebileceği temel adalet prensiplerine aykırılık teşkil ettiğini, tahkimin uyguladığı hukuk kurallarının Türk hukuk sisteminin temel prensiplerine aykırı olduğunu, adalet duygusu ile de bağdaşmadığını, hakem seçimi konusunda yeterli süre ve imkan verilmediğini, bu durumun MÖHUK md.62’ye aykırılık oluşturduğunu, tahkim kararlarının kamu düzenine aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
Tanıma ve tenfizi istenen yabancı hakem kararındaki dava konusu miktar üzerinden nispi harçla yargılamanın görülmesi gerektiğinden bu konuda tensiben davacı tarafa eksik harcı tamamlaması için kesin süre verilmiş ve davacı tarafından eksik harcın süresinde tamamlandığı anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık , —- tarih, – sayılı ve — tarihli – sayılı kararları olmak üzere iki ayrı yabancı hakem kararının tenfizine ilişkindir.
MÖHUK nun 1.maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu Milletlerarası Sözleşme hükümleri saklı tutulmuştur. Yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi konusunda bu kanunda hüküm bulunduğu gibi ayrıca 1958 tarihli New York Sözleşmesi bulunmaktadır.bu sözleşmeye Türkiye taraf olmuştur, bu nedenle sözleşme hükümleri MÖHUK hükümlerine göre daha özel bir düzenleme niteliğinde bulunduğundan dava konusu hakem kararlarının New York Sözlemesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Türkiye New York Sözleşmesini bazı çekincelerle onaylamıştır. İlk çekinceye göre Türkiye sözleşmeyi sadece karşılıklılık esasına göre bu sözleşmeye taraf olan bir devlet ülkesinde verilen hakem kararlarının tanınması ve tenfizi hakkında uygulanacaktır. İkinci çekinceye göre ise Türkiye sözleşmeyi yalnız akdi veya akit dışı hukuki münasebetlerden kaynaklanan ve kendi iç hukukuna göre ticari mahiyette sayılan uyuşmazlıklar hakkında uygulanacaktır.Karşılıklılık esasına bakıldığında Rusya Federasyonunun New York Sözleşmesine taraf bir devlet olduğu ve bu şartın gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Türkiye’nin ikinci çekincesi yönünden yapılan incelemede tenfizi istenen hakem kararlarının ——- mahkemesi tarafından verildiği, ticari iş nedeniyle ödenmeyen bir alacağa ilişkin olduğu, bu nedenle Türk Hukukuka göre akdi münasebetten kaynaklanan ve ticari mahiyette sayılan bir uyuşmazlık kapsamında yer aldığı, dolayısıyla bu yöndeki şartında gerçekleştiği anlaşılmıştır.
New York Sözleşmesinde sadec yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfiz engelleri düzenlenmiş olup, genel olarak yabacı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi usulü düzenlenmemiştir. Yine sözleşme gereğince tanıma ve tenfize ilişkin Türk hukukundaki kurallar uygulanacaktır.
Dava konusu uyuşmazlıkta davacının Rusya firması olması nedeniyle yabancılık unsuru bulunduğu anlaşılmaktadır.Teminat yönünden yapılan incelemede; teminat konusunun düzelendiği ve Türkiye’nin taraf olduğu 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Sözleşme mevcut olup bu sözleşmeye Rusya Federasyonun da taraf olması sebebiyle MÖHUK’un 48. maddesi kapsamında teminat alınmasına gerek olmadığı anlaşılmıştır.
Diğer şartlar yömnünden yapılan incelemede New York Sözleşmesine göre sunulması gereken dilekçe ve eklenmesi gereken belgelerin Türkçe tercümeleri ile birlikte sunulması gerektiği açıktır.Davacı tarafından tanıma ve tenfizi istenen kararların kesinleşme şerhi ile onaylı örnekleri ve Apostil şerthli konsolosluk tarafından onaylı tercümelerinin sunulduğu anlaşılmaktadır.
New York Sözleşmesi hükümlerine göre, mahkememizce tanıma ve tenfiz şartlarının bulunup bulunmadığı konusunda bir inceleme yapılabileceği, yabancı mahkeme kararının içeriğinin denetlenmesinin söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle kararda yer alan hukuki tespitlerin doğruluğu yönünde bir inceleme yapılmamıştır.
Yine sözleşme kapsamında tarafların tahkim anlaşması yapma ehliyetlerinin olması ve geçerli bir tahkim anlaşmasının varlığı gerekmektedir.Somut uyuşmazlıkta, her iki taraf tahkim yargılamasına katılmış ve temsil edilmiştir.Tahkim yargılaması sırasında bu konuda herhangi bir itiraz olmadığı gibi mahkememizde görülen tanıma ve tenfiz dosyasında da bu yönde bir itirazın olmadığı, hakem kararının içeriğinde de taraflar arasında geçerli bir tahkim anlaşması olduğunun tespit edildiği anlaşıldığından bu şartında mevcut olduğu görülmüştür.
Yine New York Sözleşmesine göre, hakem kararının hakemler tarafından yetkileri dahilinde verildiği ve bu şartında gerçekleştiği görülmüştür.
Aranan diğer bir şart hakem mahkemesinin teşkili veya tahkim prosedürü olup, yapılan incelemede her iki hakem kararına konu uyuşmazlığında ———-uygun şekilde ve taraflar arasındaki anlaşma hükümlerine göre gerçekleştirildiği tespit edilmiştir.
Diğer bir şart hakem kararının bağlayıcı olması için kesinleşmiş olması gerektiği şartıdır.Sunulan belgelere göre tenfizi istenen hakem kararlarının usulüne göre kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
Hakem kararlarına konu uyuşmazlığın Türk Hukukuna göre tahkime elverişli olduğu tespit edilmiştir.Ayrıca kamu düzenine bir aykırılık olmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle her iki hakem kararının tanıma ve tenfizi için aranan bütün şartların gerçekleştiği anlaşılmakla, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile — vermiş olduğu – tarih, – sayılı kararının ve yine —- tarih, — sayılı kararının tanınmasına ve tenfizine,
2-Alınması gereken 20.631,74 TL karar harcına karşılık peşin alınan toplam 5.152,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.479,29 TL harcın davalılardan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 2.000,00 TL bilirkişi gideri, 239,70 TL posta masrafı, 5.183,85 TL harç masrafı olmak üzere toplam 7.423,55 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Davacı lehine AAÜT uyarınca taktir edilen 24.071,86 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.20/11/2019