Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1199 E. 2019/14 K. 16.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/923 Esas
KARAR NO : 2018/1371

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/08/2017
KARAR TARİHİ : 26/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ———- poliçe nolu, 06/06/2016-2017 başlangıç ve bitiş tarihli işyeri paket sigorta poliçesi imzalandığını, müvekkili firmada 07/03/2017 tarihinde yangın meydana geldiğini, davalı sigorta şirketinde —- numaralı hasar dosyasının açıldığını, olaydan yaklaşık 6 ay geçmiş olmasına rağmen davalı tarafından müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek şimdilik 300.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili sigorta şirketi arasında ——————- numaralı 06.06.2016-06.06.2017 vadeli İşyeri Paket Sigorta Poliçesi tanzim edildiğini, bahse konu yangın hasarının müvekkili sigorta şirketine hasardan bir gün sonra 08.03.2017 tarihinde bildirildiğini ve müvekkili şirket nezdinde ——– numaralı hasar dosyasının açıldığını, eksper raporunun tamamlanması neticesinde tespit edilen toplam zarar miktarının 431.125,12 TL olduğunu, tutarın ödenebilmesi için sigortalıya defalarca teklif götürüldüğünü, ancak sigortalının hasar bedelinde mutabık olmadığını ileterek ibranameyi imzalamaktan imtina ettiğini, bu tutarı ödemeye hazır olduklarını, Mahkemece gösterilecek olan tevdii mahalline ilgili tutarın yatırılacağını, sigortalıya ödenmek üzere iletilen ibraname miktarı olan 431.125,12 TL kabul edilmeyerek ve ibraname reddedilerek 300.000,00 TL bedel ile dava açılmasının hayatın olağan akışına uymadığını, bu dava bakımından müvekkiline bir kusur atfının söz konusu olamayacağını belirterek öncelikle 431.125,12 TL hasar bedeline ilişkin tevdii mahalli tayinine, davanın külliyen reddine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalının cevap dilekçesi ile 300.000,00 TL. olarak açılan kısmi davada kendilerine eksper raporuyla tespit ettikleri 431.125,12 TL. yi ödemek üzere tevdi mahalli talep etmeleri üzerine Mahkememizin 04/12/2017 tarihli ara kararı ile bu tutarın davacının adresinde bulunan ———————— şubesine yatırılması için tevdi mahalli tayin edildiği, davalı sigorta şirketi tarafından 27/12/2017 tarihinde tutarın davacı adına açılan hesaba yatırıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından 27/06/2018 tarihli dilekçe ile; davayı belirsiz alacak davası olarak açmış olduklarını, zarar tutarının 1.500.000,00 TL olduğunu, 1.200.000,00 TL lik alacak talep ve haklarını saklı tutarak 300.000,00 TL için dava açmış olduklarını, bu davayı belirsiz alacak davası olarak açmış olmaları sebebiyle taleplerini artırmak suretiyle HMK’nun 107.maddesi uyarınca yine fazlaya ilişkin hak ve taleplerini saklı tutmak suretiyle dava değerini 1.500.000,00 TL ye çıkardıklarını, bu tutarın 1.000.000,00 TL sini sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat talebi, 500.000,0 0TL sini ise munzam zarar talebi olmak üzere açıkladıklarını belirterek, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği, harcını tamamladığı, dava değeri yükseltilmiş olduğundan mahkememiz hakimi tarafından 12/09/2018 ara karar ile mahkeme heyetine tevdi edildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı vekili bu davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını iddia etmek suretiyle bedel artırım dilekçesi sunmuş ise de; dava dilekçesinde dava konusu yangından dolayı uğramış oldukları zarar miktarını kalemler halinde açıklayarak dekorasyon yangın sigorta bedeli 11.500,00 TL, makine yangın yıldırım sigorta bedeli 222.550,00 TL, demirbaş yangın yıldırım sigorta bedeli 57.995,00 TL, emtia yangın yıldırım sigorta bedeli 586.203,30 TL, muhtemiyat enkaz kaldırma sigorta bedeli 53.000,00 TL, cam kırılması sigorta bedeli 4.250,00 TL, yangın mali mesuliyet bedeli 122.000,00 TL toplamı 1.537.498,30 TL olarak toplam zararlarını tek tek belirttiği ve yine dava dilekçesinde bu zarar kalemlerini davalıdan talep ettikleri halde ödemeden kaçındıklarını iddia ederek fazlaya ilişkin munzam zarar taleplerini saklı tutmak suretiyle şimdilik 300.000,00 TL alacağı davalıdan tahsilini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Bir davanın belirsiz alacak davası olarak kabul edilebilmesi için HMK’nun 107.maddesine göre; “davanın açıldığı tarihte alacağın miktarı yahut değeri tam ve kesin olarak belirlenebilmesi kendisinden beklenemeyeceği veya bu durumun imkansız olması hallerinde alacaklının hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktarı yada değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği” düzenlemesi mevcuttur. Oysa dava dilekçesinde zarar kalemleri tek tek belirtilmiştir. Yani davacı yönünden alacağın miktarı belirsiz değildir. Kaldı ki; davacı tarafından dava dilekçesinde açıkça belirsiz alacak davası açıldığı belirtilmediği gibi talep sonucunda” fazlaya ilişkin munzam talepleri saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 300.000,00 TL alacağın tahsili” talebi açıkça kısmi dava açılmış olduğunu göstermektedir.
Davanın kısmi dava olarak açılmış olması sebebiyle, davacı vekilinin 27/06/2018 tarihli dilekçe ile yapmış olduğu bedel artırım talebi Mahkememizce Hukuk Usulü Kanunu’na aykırı bulunmuştur. Zira kısmi davada talep sonucunun artırılması ancak ıslah yoluyla yapılabilecektir. Oysa davacı vekili dilekçesinde açıkça ıslah yoluna değil, belirsiz alacağa dayalı bedel artırım talebine dayandığını ve fazlaya ilişkin haklarını ayrıca saklı tuttuğunu dile getirdiğinden usule uygun olmayan bedel artırım talebine göre işlem yapılamayacağı kanaatine varılmıştır. Zira zarar miktarını açıkça belirttiği halde ve dava dilekçesinde açıkça belirsiz alacak davası açtığını belirtmediği halde davalı tarafından kendisine ödeme yapıldıktan sonra davasının belirsiz alacak davası olduğu iddiasında bulunması bu kez ayrıca ıslah yolunu açık bırakması davacının davalı karşısında aşırı koruma altında olması ve güçlü olması anlamı taşıyacaktır. Taraflar arasındaki eşitlik ilkesi uyarınca zaten davacıya bu şekilde aşırı koruma getirecek bir uygulamanın olması mümkün değildir.
Bu açıklamalar ışığında davacı tarafından dava aşamasında tahsil edilen alacak tutarı nazara alınarak davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Konusu kalmayan davanın esası hakkında karar vermeye yer olmadığına,
2-Alınması gereken 35,90 TL karar harcının dava açılırken alınan 5.123,25 TL peşin harç ve 27/06/2018 tarihinde alınan 20.493,00 TL tamamlama harcından mahsubu ile bakiye 25.580,35 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 156,00 TL posta gideri ve 67,30 TL harç gideri olmak üzere toplam 223,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı lehine ———–‘nin 6.maddesi uyarınca taktir edilen 11.975,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.