Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1050 E. 2020/610 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1050 Esas
KARAR NO: 2020/610
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/09/2017
KARAR TARİHİ: 10/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkilinin davalı şirketten ——— değerinde ——— bir ikinci el kamyon satın aldığını, bahsi geçen —— satıldığı anda ağır arızaları olduğunu, müvekkili tarafından ——- tarihinde satılana kadar toplamda —- gün çalışabildiğini, kamyonun ciddi arızaları olduğunun söylenmemesinin müvekkilini zarara uğrattığını, müvekkilinin kamyonu —- tarihinde kusurlu ve ayıplı haliyle ——- satabildiğini, müvekkilinin —- yakın süre zarfı içerisinde ——— yaptığı anlaşma sonucu taşıması gereken betonları taşıyamadığı ve ciddi zarara uğradığını, bu süre zarfında bahse konu —- hiç gelir elde edemediğini, bahse konu aracın —-sefer davalı firmanın yetkili servisinde ücetsiz onarıldığını buna rağmen aracın çalışmadığını, şimdilik aracın satın alındığı ve sattığı değer farklılığından doğan maddi zarar için ——mahrum kaldığı kar için —- olmak üzere toplamda ———— tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasını, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle;Davacının yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığını, davanın ———– tarihli satın alma işleminden — ay, aracı üçüncü bir kişiye sattıktan sonra — ay sonra açıldığını, müvekkil şirketin ——— araçlarda garantili satış uygulamasının bulunmadığını, dava dilekçesinde belirtilen zararların gerçeği yansıtmadığını, davacının TTK m.23’te düzenlenmiş olan gözden geçişrme ve ayıp bildirimi yükümlülüğüne uymadığını, davanın esasa girilmeden reddini, yargılama masrafaları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini arz ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Taraflar arasındaki ihtilaf; davacının davalıdan satın almış olduğu———— ayıplı olup olmadığı, bu arızanın garanti kapsamına girip girmediği, arızanın sebebi, bu arızadan davalının sorumlu tutulup tutulmayacağı, davacının uğradığını iddia ettiği zarar ve kazanç kaybı ile ilgili talepte bulunup bulunamayacağı, bulunabilecekse miktarı ve ayıp ihbarının usulüne uygun yapılıp yapılmadığı” noktalarında toplandığı görülmektedir.
Sözleşme türü bakımından, ticari satış sözleşmesi, tacir bir kimsenin mesleği icabı tekrar satıp kazanç elde etmek veya işletmesinde üretim amacı ile başka bir tacirden satın aldığı mallar üzerine kurulan sözleşmelerdir. Niza konusu olayda, davacının nakliyeci olduğu, çalıştırmak üzere beton pompası ve nakliye aracını, bu tür malların alım satımını yapan davalıdan satın aldığı, bu sebeple, hem taraflar hem de konusu bakımından, dava konusu sözleşmenin ticari satış sözleşmesi olduğu anlaşılmaktadır.
Ticari satış sözleşmelerinde alıcının ayıba karşı tekeffül hükümlerinden doğan haklarını kullanabilmesi için, satıcı tarafından ayıplı bir malın teslim edilmiş olması, alıcının tarafından da muayene yükümlülüğü yerine getirilerek ayıbın kabul edilmediğinin satıcıya ihbar edilmesi gerekmektedir.
Satış sözleşmelerindeki ayıp, kullanım bakımından değerini ve beklenen faydaları önemli ölçüde azaltan veya satıcı tarafından bildirilen nitelikleri taşımayan mallardaki, maddi, hukuki, ya da ekonomik ayıplar olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple bir malın ayıplı olabilmesi için, vaat edilen özellikleri taşımaması ya da herhangi bir vaat bulunmasa dahi kendisinden beklenen vasıflara haiz olmaması gerekmektedir.
Niza konusu olaya bakıldığında, satıcının satılan mala ilişkin özel vaatlerini içeren bir sözleşme bulunmamakla beraber, bir beton pompalı araç aldığı, bu bakımdan aracın kendinden beklenen vasfın beton pompalamakla gerçekleşebileceği görülmektedir. Şu halde satın alınan aracın beton pompalamaya engel bir durumunun olması halinde ayıbın var olduğunu kabul etmek gerekmektedir.
Dava konusu olayda, taraflar arasında gerçekleşen satıştan sonra, araç üzerinde 4 kez tamirat ve tadilat işlerinin yapıldığı, yapılan bu tamirat ve tadilat işlerinden, —- ile ilgili silindir ve kilitte yapılan tamirat ve tadilatların, toplam ——- tutar üzerinden davacıya, diğer bütün tamirat ve tadilatların ise toplam ———- tutar üzerinden davalıya fatura edildiği, görülmektedir.
Mevcut durumda satıştan kısa bir süre sonra, beton pompasının——– tabir edilen parçaları üzerinde sorun olduğunun anlaşıldığı ve bu sorun sebebiyle pompanın kendisinden beklenen vasıflarda çalışamadığı, bu sebeple de malın en son tamirat faturasının düzenlendiği ——— tarihine kadar ayıplı olduğu anlaşılmaktadır. Fakat kesilen faturadan da anlaşıldığı üzere, dava konusu araç bu son ayıbın ortaya çıktığı ——- tarihinde, davacı tarafından davalıya tadil ve tamir ettirilmiştir.
Bu tamirattan sonra, satışa konu beton pompasının, —–tarihinde dava dışı 3. Kişiye satılana kadar, eski ayıplarının doğru şekilde giderilmediği, yeniden nüksetmediği veya yeni gizli ayıplarının ortaya çıktığına dair olgusal veriler veya tamir faturası, ekspertiz raporu vb. sair bir belge, davacı tarafından dosyaya sunulamamıştır.
Bu sebeple dava konusu aracın, 3. Kişiye satılırken ayıplı olduğu veya halen ve fiilen ayıplı olduğu da ortaya konulamadığından, ———- tarihinden sonra, takılan pompanın araçla uyumlu olup olmadığı, aracın yürür aksamlarını etkileyip etkilemediği, beton pompaya zarar verip vermediği gibi sebeplerle ayıplarının devam ettiği veya yeni ayıplarının var olduğu davalı tarafından ispat olunamamıştır.
Ayıp bildirim yükümlülüğü bakımından da, — tarihinde gerçekleşen satış sözleşmesinden sonra, ——– parçalarında ortaya çıkan ayıpların, teslim sırasında açıkça belli olmayan ama inceleme ile ortaya çıkabilecek açık ayıp niteliğinde olduğu, bu bakımdan satıştan itibaren — gün içerisinde yani en geç ———- tarihinde satıcıya bildirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Dosya içerisinde bu tarihe kadar yazılı bir bildirime rastlanılmamakla beraber, yazılı bildirim bir geçerlilik değil ispat şartıdır, bu sebeple her ne kadar yazılı bir bildirim olmasa da, ——- tarihinde —— parçalarından ortaya çıkan ayıpların tamir edilmeye başlandığı ve bedellerinin davalı tarafından ödendiği, bu sebeple bu parçadan kaynaklanan ayıpların varlığının süresi içerisinde bildirilmese dahi davalı tarafından kabul edildiği, anlaşılmaktadır.
Varolduğu kabul edilen bildirimlerden sonra yapılan birden fazla tamirat ve en son —– tarihinde yaptırılan tamirat ve tadilattan sonra, davacının beton pompasının, ———- tarihinde dava dışı 3. kişiye satılması sırasında var olduğunu beyan ettiği fakat tespiti yapılamayan, eski nükseden, giderilmeyen ya da yeni gizli ayıplarla ilgili ise davacı tarafından davalıya bir bildirim yapılmadığı görülmektedir.
Garanti bakımından da, taraflar arasında yapılan bir sözleşme, garanti hükümlerini içeren bir madde sunulamamıştır. Dosyadan yaptırılan bilirkişi raporunda da, satış tarihi itibariyle aracın rayiç değerinin ——– olabileceği kabul edilmişse de, aracın en son elden çıkarıldığı tarihteki satım ile alım bedeli arasındaki farkın ve çalışmama sebebiyle elde edilemeyen gelir kaybının talep edilebilmesi için, aracın satış anında, ayıplı olduğunun tespit edilebilmesi ve bu farkın ayıptan kaynaklandığının tespiti gerektiği, dosya içerisinde böyle bir evraka rastlanılmadığından, herhangi bir zarar hesaplaması yapılamadığı, belirtilmiştir.
Mevcut durumda eski ayıbın devam ettiği veya yeni bir ayıbın ortaya çıktığı tespit edilemediğinden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40-TL karar harcına karşılık peşin alınan 51,20-TL’nin mahsubu ile bakiye 3,20-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından sarfolunan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri sarfolunmadığından bu konuda karar vermeye yer olmadığına,
5-Davalı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 3.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/11/2020
DÜZELTME KARARI
Her ne kadar hüküm fıkrasının son kısmında sehven ” 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere” şeklinde yasa yolu belirtilmiş ise de; miktar itibariyle kesin karar olduğu anlaşıldığından ” kesin olmak üzere ” şeklinde düzeltilmesine karar verilmiştir. 10/11/2020