Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/961 E. 2018/245 K. 15.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1280 Esas
KARAR NO : 2018/238
DAVA : İflas (İflasın Açılması)
DAVA TARİHİ : 05/11/2013
KARAR TARİHİ : 14/03/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Açılması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 05.11.2013 tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının avukat olup, davalının avukatlığını yaptığı, davalı aleyhine Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde ……… Esas sayılı dosyası ile açılan davayı takip ettiği, anılan davanın sözleşmeye aykırılık nedeniyle açılan zarar (tazminat) davası olduğunu, davada iddia edilen zarar miktarının da 654.840 Euro ve 50.670 TL olduğu, yedi yıl süren davanın davalı lehine sonuçlanarak reddedildiğini, davalının bu davanın aleyhine sonuçlanmış olması durumunda 2013 yılında ödeyeceği rakamın takriben 3.000.000,00 TL’yi bulacağını, davalı adına yedi yıl takip ettiği davanın lehe sonuçlanması nedeniyle davacının vekâlet ücretinin tamamına hak kazandığını, taraflar arasındaki 08.10.2001 tarihli vekalet sözleşmesine dayanan vekalet ücreti alacağı için ……… Noterliğinden ….. tarihli ve….. yevmiye no’lu ihtarnameyi keşide ettiğini, fakat davalı yetkilileri ile yapılan görüşmelere rağmen davacıya ödeme yapılmadığını, bu nedenle 158.954 TL + KDV tutarındaki alacağın 83.954 TL’lik kısmı için İstanbul Anadolu 21. İcra Müdürlüğünün ……. Esas sayılı dosyası üzerinden iflas yolu ile takip başlatıldığını, davalının takibe haksız itiraz ettiği belirtilerek, davacının 83.954,00 TL tutarındaki alacağının tahsili amacıyla başlattığı iflas yoluyla takibe vaki itirazın kaldırılmasına, davalının iflasına, iflas tedbirlerine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde ise özetle; davalının ödeme gücü davacı tarafından bilinmesine rağmen farazi beyan ve iddialarla kötüniyetli şekilde iflas yoluyla takip başlatıldığını, davacının asıl niyetinin davalıyı iflas tehdidiyle ödeme yapmaya zorlamak olduğunu, davacının davalı tarafın vekilliğini yaptığı ve Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davanın davacı tarafından takip edildiğini, davacının …… Noterliğinden……..tarihli ve….. yevmiye no’lu ihtarnameyi keşide ederek 158,954 TL + KDV vekalet ücreti istediğini, sonrasında da İstanbul 32. İcra Müdürlüğünün ……. Esas sayılı dosyasıyla icra yoluyla 75.000 TL’lik takip yaptığını, davalının bu takibe 12.07.2013 tarihinde itiraz ettiğini, davacının bu kez kötüniyetli olarak iflas yoluyla takibe başladığını, bu takibe de davalıca 19.08.2013 tarihinde itiraz edildiğini, davalının davacıya borcu bulunmadığı gibi 2 yıl hiç danışmanlık almamasına rağmen aylık ücret ödediğini, davacının vekalet ücreti iddiasına dayanak yaptığı Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın değerinin 10.000 TL olduğunu, hükmedilen 1.200 TL vekalet ücretinin de harca esas bu değer üzerinden hesaplandığı ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, davacı talebinin kesinleşmiş mahkeme hükmü karşısında haksız olduğunu, taraflar arasındaki vekalet sözleşmesinin m. 5.3 hükmünün “MAS lehine ve aleyhine herhangi bir dava açıldığı takdirde avukat dava tutarının %10’u oranında bir vekalet ücretine hak kazanacak…” ve m. 5.4 hükmünün de: “Avukat tarafından yürütülen dava ve icra takipleri nedeni ile MAS lehine takdir olunacak yasal vekalet ücreti ve/veya yukarıda belirtilen vekalet ücreti karşı taraftan tahsil edildiği takdirde avukata ait olacaktır… tahsil edilen tutar %10’u bulduğu takdirde MAS avukata ayrıca vekalet ücreti ödemeyecektir” şeklinde olduklarını, anılan sözleşme maddelerine göre Sakarya Asliye Hukuk Mahkemesinde yürütülen davanın değerinin 10.000 TL olması sebebiyle davacının %10 üzerinden 1.000 TL vekalet ücretine hak kazanacağını, fakat davacının karşı taraftan 1.200 TL vekalet ücreti tahsil etmesi ve tahsil edilen ücretin % 10’dan fazla olması nedeniyle, sözleşme gereği davalının davacıya ücret ödeme yükümlülüğü olmadığını, davacı tarafın vekalet ücreti talebine dayanak gösterdiği dava dilekçesinde zararın 654.840 Euro ve 50.670 TL olarak belirtildiğini, fakat davanın 10.000.00 TL üzerinden harç yatırılarak açıldığı ve bu şekilde karara bağlandığını, davacının davanın sebebi ile konusunu karıştırdığını, HMK’nın dava konusunu sırf usuli sebeple belirttiğini, kısmi davalarda kesin hüküm tesirinin, dava konusunun değil, dava sebebinin ve tarafların aynı olmasından kaynaklandığını, davanın dava dilekçesinde yer alan miktarların vekalet ücretine esas alınması için bu miktarların öncelikle ispatlanması ve sonrasında da davanın ıslah edilmesi veya ayrı bir dava açılmasını, sonuçta bu miktarlar için mahkeme hükmü olması gerektiğini, davacının Sakarya Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın davalı aleyhine sonuçlanması durumunda 2013 yılında ödenmesi gereken rakamın 3.000,000 TL’yi bulacağı yönündeki iddiasının sadece varsayımdan ibaret olduğunu, dosyada bu miktarda tespit edilmiş bir zarar bulunmadığını, …….. Noterliğinden keşide edilen …..tarihli ve….. yevmiye no’lu davacı ihtarnamesinde davanın kısmi olarak açılmasının sözleşmesel vekalet ücreti üzerinde etkisi olmadığının iddia edildiğini, bu iddianın kabulünün taraflar arasındaki Vekalet Sözleşmesi md. 5.3 hükmü sebebiyle mümkün bulunmadığını, anılan sözleşme hükmünde davalı lehine veya aleyhine dava açıldığı takdirde avukatın dava tutarının %10’u oranında ücrete hak kazanacağının belirtildiğini, davacının vekalet ücreti talebine dayanak teşkil eden davanın değerinin de 10.000,00 TL olduğunu, davacının iddia ettiği miktarların ise varsayımdan ibaret olup, yargılama sırasında tespit edilmiş bulunmadığını, davacının vekalet sözleşmesi gereği hak ettiği bir ücret alacağının olmadığını, aksi kabul edilse bile, taraflar arasındaki Vekalet Sözleşmesinin “ücret” başlıklı md. 5.3. Hükmünün “MAS lehine veya aleyhine herhangi bir dava açıldığı takdirde, avukat dava tutarının %10’u oranında vekalet ücretine hak kazanacak, dava tutarının %5 ‘i oranındaki meblağ peşinen dava sona erip kesinleştiğinde %5 oranında vekalet ücreti + KDV avukata ödenecektir” şeklinde olup, bu hüküm gereğince %5 vekalet ücretinin peşin olarak ödenmesi gerektiğini, vekalet ücretine dayanak olan davanın ise 2006 yılında açıldığını ve ücret alacağının (e)BK m. 126 gereği 5 yılda zamanaşımına uğradığını, bu süre içinde açılmadığından, huzurdaki davanın %5’lik vekalet ücreti yönünden reddedilmesi gerektiğini belirtilerek davacı taleplerinin reddine karar verilmesi talep etmiştir.
Davanın konusu; davacı vekil tarafından davalı adına açılan kısmi davada talep edebileceği yasal vekalet ücretinin belirlenmesine ilişkindir. Yasal vekalet ücreti Avukatlık Kanununda düzenlenmiştir. Davacı avukatın, davalı firma adına takip ettiği dava sonucunda Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin……. Esas – ….. Karar sayılı kararın verildiği 09/12/2010 tarihinde yürürlükte olan 2010 yılına ait avukatlık asgari ücret tarifesinin uygulanması gerekmektedir. Avukatlık Kanununda, avukatlık ücretinin yazılı bir sözleşme yapılarak dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut belli bir yüzdesi olarak kararlaştırılabileceği belirtilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 5.3.maddesinde ” MAS lehinde veya aleyhine herhangi bir dava açıldığı takdirde, avukat dava tutarının %10’u oranında bir vekalet ücretine hak kazanacak, dava tutarının %5’i oranında meblağ peşinen, dava sona erip kesinleştiğinde dava değerinin %5’i oranında vekalet ücreti ve KDV’si avukata ödenecektir” şeklinde düzenleme mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi kararında “… davalı vekili lehine vekalet ücreti sadece dava dilekçesinde belirtilen ve harcı alınan değer üzerinden hesaplanmıştır” ifadesinin yer aldığı görülmektedir. Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde verilen kararda davalı vekilinin lehine 1.200,00 TL vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmeye göre dava değeri üzerinden hesaplanan ve davacının Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında vekil olarak yapmış olduğu çalışmadan dolayı 1.000,00 TL vekalet ücretini hak ettiği anlaşılmaktadır. Oysa mahkeme kararında hükmedilen vekalet ücreti dahi davacının kendi sözleşmesine göre hak ettiği 1.000,00 TL’den daha fazla olup, davalının davacıya ayrıca ücret ödeme yükümlülüğü olmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı taraf vekalet ücreti talebine dayanak olarak davalıya karşı açılan dava da zararın 654.840 Euro ve 50.670 TL olarak belirtildiğini, kendisinin savunması sebebiyle davalının böyle bir miktar tazminat ödemekten kurtulmuş olduğunu iddia etse de davanın 10.000,00 TL üzerinden harç yatırılarak açıldığı ve bu şekilde karara bağlandığı, davanın sebebi ile davanın konusunu karıştırmamak gerektiği, davanın dava dilekçesinde yer alan miktarların vekalet ücretine esas alınabilmesi için bu miktarların öncelikle ispatlanması ve davaya konu edilmesi gerektiği, oysa davacı vekil tarafından takip edilen dosyada böyle bir durumun olmadığı, bu nedenle kendisi lehine mahkemece hükmedilen vekalet ücretinden ayrıca sözleşmeye göre başka bir vekalet ücretine hak kazanmadığı kanaatine varılarak, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcının peşin alınan 24,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 11,6 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı tarafından sarf olunan 1.200,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı harç dahil tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/03/2018