Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/808 E. 2021/491 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/808 Esas
KARAR NO: 2021/491
DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 18/02/2010
KARAR TARİHİ : 10/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde;—- tarihinde ağır bir trafik kazası geçirip yaralandığını, uzun süre yoğun bakımda kaldığını, hayati tehlike ve kafa travması nedeniyle kendinde olmadan uzun bir tedavi süresi yaşadığını, bu durumu fırsat bilen ablası olan davalı —– yanına alarak davalı bankaya götürmek suretiyle —– tarihinde kızlık soyadını kullanarak parayı hesabına geçirerek kendisini zarara uğrattığını ve haksız kazanç teğmin ettiğini, diğer davalı bankanın buna araç olduğunu, doktor raporları ve hastahane kayıtlarına göre olay tarihinde hukuki tasarruf yapacak ehliyete haiz bulunmadığını, ablasının tarafına ait olan parasını zimmete geçirdiğini, bankadaki işlemlerin kendisi takside iken cereyan ettiğini, bankanın içine gelecek halinin olmadığı halde banka memurunun yaptığı hukuka aykırı hesap işleminden bankanın sorumlu olduğunu, tasarruf yapma kabiliyeti olmadığı halde yapılan bu işlemlerin bağtıl olup hukuken geçersiz olduğunu, bu nedenlerle —–davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —— vekili cevap dilekçesi ile; davacının, dava konusu hesaptan para çekme işlemlerinin, kendisini takside iken, yokluğunda gerçekleştiğini iddia etmekte ise de, davacının söz konusu iddialarının mesnetsiz olduğunu, zira, davacının hesaptan para çekme işlemine ilişkin tediye fişine attığı imza ile banka kayıtlarındaki imzaların birebir uyumlu olduğunu, davacının söz konusu işlemlerinin bizzat şube hizmet binasına gelerek yaptığını ve söz konusu işlemlerin kendisinin bilgisi ve talimatı dahilinde, —– yetkilileri tarafından gerçekleştirildiğinin açıkça belli olduğunu, davacı tarafından ödeme yapılmadan önce şubeye ibraz edilen herhangi bir sağlık raporu veya başkaca bir bilgi ve belgenin bulunmadığını ayrıca davacının fiil ehliyetinden tamamen veya kısmen mahrum edildiğine ilişkin olarak verilmiş bir kısıtlılık kararı bulunmadığını, ayrıca fiil ehliyeti olmayan bir kişinin dava ehliyetininde olmadığını ve davayı bu kişi yerine yasal temsilcisinin açılmasının ve takip etmesi gerektiğini, davanın fiil ehliyetinin bulunmadığını iddia eden davacı —– tek başına açılmış olduğunu, davacının hukuki işlemlerinin hüküm ve sonuçlarını öngörebildiğini, dolayısıyla fiil ehliyetine sahip olduğu sonucuna varıldığını beyanla bankadan kendi iradesi, bilgi ve talimatı ile gerçekleştirilen dava konusu para çekme işlemine ilişkin tediye fişlerindeki imzaları ile bankada mevcut olan imzaları arasında hiçbir fark bulunmayan, imzalarının kendisine ait olmadığı yolunda herhangi bir iddiada bulunmayan, hakkında kısıtlılık kararı alınmasını ve kendisine vasi atanmasını talep etmeyen ancak fiil ehliyetinin bulunmadığını iddia eden, buna rağmen işbu davayı tek başına herhangi bir yasal temsilci olmaksızın açma yoluna giden davacının, dava dilekçesindeki ifadeleri ile mevcut durumun ve bilgilerin arasında açıkça çelişin bulunduğunu beyanla müvekkili banka yönünden davanın esastan reddedilmesini talep etmiştir.
Davalı —— vekili cevap dilekçesi ile; dava dilekçesinde yer olan maddi olaya ilişkin açıklamaların gerçek duruma aykırı olduğunu, davacı yanın davasında haksız ve talep edilen alacak hakkının zamanaşımına uğradığını, ayrıca dava konusu alacak talebinin daha önce icra takibi ile talep edilmiş bir alacak olduğu halde, yeniden bir davaya konu edilmesinde davacının hukuki yararı da bulunmadığı gibi alacağın talep edildiği mevcut icra takibinin bu dava için derdestlik oluşturmadığını, bu nedenlerle davanın esasına karşı beyan ve itiraz haklarının saklı kalmak kaydı ile öncelikle usule ilişkin itirazlarının olduğunu ve bu itirazları nedeniyle davanın esasa girmeden reddine karar verilmesini, davacı tarafın alacak istemenin gerçekleştiği tarihin dava dilekçesinde —– tarihi olarak bildirdiğini ve bu olay tarihinde hukuki işlem yapacak ehliyete sahip bulunmadığını, olay günü kendisinin hulus ve saffetinden yararlanıldığını, kandırıldığını iddia etmiş ise de, bir an için bu iddiaların haklı olduğu varsalıydığında, davacı —- tarihinde vekili aracılığı ile —- yevmiye nolu ihtarnamesinde —- işleminden bahisle bu davada ileri sürdüğü benzeri iddiaları bildirmek sureti ile müvekkili —– tarihinde gerçekleştiğini ileri sürdüğü iddiaları ile ilgili alacak davasının zamanaşımına uğradığını, Davacının —- dosyasında , dayanak olarak — tarihli — devir edilen nakit para göstermek sureti ile —– tarihinde yaptığı icra takibinin de hem olay tarihinden ve hem de ihtarname tarihinden itibaren —– yasal süreden sonra olduğu nedenle, icra takibinden bahisle zamanaşımının geçirilmediğinin ileri sürülmesinin mümkün olmadığından bahisle, usule ilişkin itirazlarının kabulüne, süresinde ileri sürdükleri zamanaşımı itirazlarının nedeni ile davanın reddine, süresinde derdestlik itirazları nedeni ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini ayrıca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı, —- tarihinde trafik kazası geçirip uzun süre yoğun bakımda kaldığını, hayati tehlike ve kafa travması nedeniyle kendisinde olmadan uzun bir tedavi süreci yaşadığını, bu durumu fırsat bilen ablası davalı — —davacıyı yanına alarak davalı bankaya götürdüğünü, —- tarihinde kızlık soyadını kullanarak davacının parasını kendi hesabına geçirdiğini, olay tarihinde tasarruf ehliyetini haiz bulunmadığını, bankadaki işlemlerin davacı takside iken cereyan ettiğini, bu halde banka memurunun yaptığı hukuka aykırı hesap işleminden davalı bankanın da sorumlu bulunduğunu ileri sürerek, —- davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Kararı, davacı vekili ile davalı — vekili temyiz etmiştir.
——-Ancak davalı tarafça sunulan ve—– öğretim üyesinin düzenlediği ——- değerlendirilmesi sonucunda, davacının dava konusu işlem tarihinde fiil ehliyetine sahip bulunduğu, —– geçerliliğinin de tartışmalı olduğu bildirilmiştir. Dolayısıyla mahkemenin bu raporlar arasındaki çelişkiyi gidermesi gereklidir.
Bu durum karşısında mahkemece, anılan raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, davacının dava konusu işlem tarihinde fiil ehliyetinin bulunmadığının kabul edilmesi ve davalı — hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı——yararına bozulması gerekmiştir.
3- Yine mahkemece davalı Banka tanıklarının beyanlarına dayanılarak, davacının işlem tarihindeki davranışlarından fiil ehliyetinin bulunmadığının Banka görevlilerince anlaşılmasının mümkün olmadığı sonucuna varılmışsa da, davacı vekilince de müvekkilinin olay tarihinde yürüyemez, ayakta dengesini sağlayamaz ve sorulara cevap veremez halde bulunduğu, dolayısıyla fiil ehliyetinin bulunmadığının dış görünüşünden anlaşılabileceği bildirilmiştir. Her ne kadar davacı vekilince işlem sırasında müvekkilinin bankada dahi olmadığı ileri sürülmüşse de, hem davalı Banka tanıklarının beyanları, hem de davacı asılın —- tarihli oturumdaki, bankaya kendisinin de girdiği, hatırladığı kadarıyla bir şeye imza attığı, ancak neyi imzaladığını bilmediği yönündeki beyanı karşısında, davacının işlem tarihinde davalı bankaya girdiğinin kabulü gereklidir.
O halde mahkemece yukarıdaki 2. bentte yazılı çelişkinin giderilmesi için görüşüne başvurulacak bilirkişi kurulundan, aynı zamanda dosyadaki tüm raporların ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda, davacının ——işlem tarihindeki genel görünümü, konuşma ve cümle kurabilme yeteneği gibi verilerden, davacının dış görünüşünden fiil ehliyetinin bulunmadığının aşikar şekilde anlaşılabilip anlaşılamayacağının sorulması ve sonucuna göre davalı —– yönünden bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak, davalı Banka hakkındaki davanın reddine karar verilmesi de doğru olmamış, kararın bu nedenle de davacı yararına bozulması gerekmiştir’ gerekçesi ile kararı bozmuş karar düzeltme talebini de red etmiştir.
Yukarıdaki dosya numarası ile bozma gerekçesine uyularak yargılamaya devam olunmuş olup —- kapsamında raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve —- işlem tarihindeki genel görünümü, konuşma ve cümle kurabilme yeteneği gibi verilerden, davacının dış görünüşünden fiil ehliyetinin bulunmadığının tespiti ile bankanın sorumluluğunun değerlendirilmesi için nihai olarak —– nolu rapor aldırılmış olup iş bu raporda dosyadaki tüm raporlar ve —-üç öğretim üyesinin düzenlediği —– özel mütalaa da tetkik edilme suretiyle rapor düzenlendiği görülmüştür. İş bu raporda sonuç olarak ‘ …——-bölümlerinden oluşan öğretim üyelerinin düzenlediği—– raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiği belirtilmiş olup, mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra ——– belirtilen bozma ilamı doğrultusunda çelişkinin giderilmesi ve işlem tarihi itibarıyla davacının fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı, dış görünüş itibarıyla fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunun aşikar şekilde anlaşılıp anlaşılamayacağı hususlarında rapor istenmiş, —– tarihli raporunda —- rapordaki tespitlere yönelik bir inceleme yapılmadığı görülmekle aynı hususlarda inceleme yapılmak üzere dosyanın —– karar verilmiş olup; —- oluşan öğretim üyelerinin düzenlediği —- tarihli özel mütalaa raporu ile —- arasındaki çelişkinin giderilmesi için——–tarihi itibarıyla fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı, dış görünüş itibarıyla fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunun aşikar şekilde anlaşılıp anlaşılamayacağı hususunda —— hakkında düzenlenen tıbbi belgeler ile dava dosyasının ve adli tıbbi yorumlamayı ilgilendiren hususların tüm olarak —– değerlendirilmesi sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların yorumlanmasından; kişinin —– tarihinde yapılan muayenesinde — — tarihindeki—- konulduğunun anlaşıldığı, dava konusu işlem tarihinden yaklaşık ——— yılında geçirilmiş araç dışı trafik kazası mevcut olduğu, ———- mevcut hali ile akli melekeleri yeterli olmadığı, hakimlikçe dinlenmesinde fayda olmadığı, vasi tayini gerektiği”nin kayıtlı olduğu, ——- muayenesinde de orta-ileri kognitif kaybı mevcut olduğu, organik amnestik sendrom saptandığı ve aynı tarihli psikometrik testlerinde “dikkat ve dikkati sürdürme bozukluğuna eşlik eden orta derece —- bulgular tespit edildiği, saptanan bellek bozukluğunun; kayıt, öğrenme ve geri getirme süreçlerinin tamamında izlenmekte olduğu”nun görüldüğü; her ne kadar————- tarihli yatış evrakında giriş nörolojik muayenesinde—” şeklinde belirtilmiş ise de kapsamlı bir bilişsel muayene yapılmadığının, nöropsikometrik testlerin uygulanmamış olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle de —- tanımlanan muayene bulgularına ihtiyatla yaklaştığı; mevcut tıbbi belgeler, kişinin —– muayene bulguları ve nöropsikometrik test sonuçları birlikte değerlendirildiğinde kişide —– tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu meydana gelen kafa travmasına bağlı gelişen—- tarihinde menfaatlerini müdrik ve telkinlere mukavim olamayacağı, kendi hür iradesi istikametinde serbest olarak eylem ve işlemlere girişemeyeceği tıbbi kanaatine varıldığı; bu duruma göre—-dava konusu işlem tarihi olan — ehliyetine haiz olmadığı, dış görünüşü itibarıyla durumunun anlaşılamayabileceği oy birliği ile mütalaa olunur.’ şeklinde mütalaa verdiği görülmüştür.
Mevcut rapor raporlar arasındaki çelişkiyi giderir nitelikte bozma kapsamına uygun olduğu kanaatine varılarak hükme esas alınmıştır. Mevcut rapor içeriği mahkememizce verilen önceki karar sonucunu teyit eder nitelikte olduğu anlaşılmıştır.
Türk Medeni kanunu 9. Madde ‘Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir.’ şeklinde olup kanunumuzun 14. Maddesi ‘ Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur. ‘ şeklindedir.
Davacının işlem tarihinde fiil ehliyeti olmadığı tespit edildiğinden; davalılardan kardeşi —– şubesinden yapmış olduğu —— hesap devri işlemi geçersizdir bu sebeple kardeşi olan davalının iyi niyet iddiasında bulunamayacağı, mal varlığında artış meydana gelen bu davalının dava konusu parayı iade etmesi gerektiği, ——— raporunun sonuç kısmında ‘ — görünüşü itibarıyla durumunun anlaşılamayabileceği oy birliği ile mütalaa olunur’ şeklinde mütaala verildiğinden davalı bankanın bu geçersiz işlemde her hangi bir haksız kazancı olmadığı gibi, bankaya atfedilebilecek bir kusurun varlığı mevcut delillere göre olmadığı anlaşıldığından , davalı banka yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın davalı—- yönünden REDDİNE,
2-Davanın davalı ——– davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava dilekçesinde faiz istemi olmadığından bu konuda karar vermeye yer olmadığına,
3-Alınması gereken 25.557,89-TL karar harcına karşılık peşin alınan 17,15-TL ‘nin mahsubu ile bakiye 25.540,74-TL’nin ———- davalı —– tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından sarfolunan 1.941,15-TL tebligat, müzekkere ve diğer dosya masrafları ile 17,15-TL harç gideri toplamı 1.958,30-TL’nin ——– — davalı —- alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı —- sarfolunan 42,30-TL masrafın ———- davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davacı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 34.640,21-TL nispi vekalet ücretinin —— Söylemez’den alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı —- lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 34.640,21-TL nispi vekalet ücretinin ——— davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile her iki davalı vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğden itibaren 15 gün süre içinde temyizi mümkün olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
10/06/2021