Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/787 E. 2019/875 K. 11.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/787 Esas
KARAR NO: 2019/875
DAVA : Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
DAVA TARİHİ: 21/06/2016
KARŞI DAVA: Manevi Tazminat
K.DAVA TARİHİ: 26/07/2016
KARAR TARİHİ: 11/09/2019
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin), Manevi Tazminat davalarının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı Şirket’ te ——- yılından bu yana yüzde iki paydaş olduğunu, bu Şirket dışında, aile şirketi yapısındaki iki ayrı şirketin de hakim ortağı olduğunu, davalının da lojistik, taşıma ve vinç hizmetleri veren———no. ile kayıtlı bir anonim şirket olduğunu, —–Tl sermaye ile kurulan şirketin, ——– tarihli olağanüstü genel kurulda alman kararla sermayesini —– Tl. na çıkardığını ve bu artışla şirket sermaye dağılımının ——%– ——– TL——— %—– TL., —— -%——- TL,——–%—– TL, …-% ——TL.şeklinde yapıldığını, ——— tarihinde kendi aralarında yaptıkları toplantıda görevlerinden istifa ettiklerini ve ——- yerine ——-yerine de ——— temsilen ——-, eski Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından aynı gün ve birbirini takip eden yönetim kurulu kararlan ile geçici olmayarak seçildiklerini, bununla ilgili Yönetim Kurulu kararı ——-tarihli, 7558 sayılı ——– tescil ve ilan edildiğini, yapılan bu işlemle; aslında şirket varlığı tümden satıldığını, eski Yönetim Kurulu’ nun, şirket’ in temsil, imza ve yönetim haklarının yanı sıra kendi uhdelerinde bulunan ve bulunmayan tüm paylan ve Şirket malvarlığını da külliyen sattığını, bu durum işlem tarihinde yürürlükte bulunan “6762 Sayılı TTK m. 385 ve ——– 443. m” hükümleri hilafına yetki aşımı sureti ile gerçekleştirildiğini, davanın esas konusu pay devirlerinin hangi usul ve esaslara göre yapılmış olduğu hususu olduğunu, davacı müvekkilin — yılından, ——-yılına kadar müseccel paydaşlık durumu bu tarih ve sonrasında her nasılsa şirket kayıtlarında yer almadığını, oysa müvekkilinin, hisse devri konusunda hiç kimse ile bir devir sözleşmesi imzalamadığını, temliki herhangi bir tasarrufta bulunmadığını, yönetim Kurulu üyelerini oluşturan eski hakim ortakların davacı paylarını da yeni ortaklara devretmeleri sözkonusu olamayacağı noktasından hareketle keyfiyet—– Noterliği’nden tebliğ olunan —– tarih, —— yevmiye nolu ihtarname ile davalı şirkete sorulmuş ise de açıklayıcı bir cevap alınamadığını, şirketin cevabında açıklama yerine bizi hukukla korkutma ve taleplerimizin reddi yoluna gittiğini, davacının ortaklığını sürecinde Şirket hiçbir dönem kar payı dağıtımı yoluna gitmediği, ancak mevcut makine parkını misli ile genişlettiğini, taşınmazlar edindiğini, tamir-bakım atölyesi ve akaryakıt istasyonu açtığını, unvanını markalaştırdığını, ilişkilerini uluslararası alana taşıdığını beyan ederek öncelikle davalı Şirket’ e kayyum tayin olunmasına ve paydaşlık durumunun tespiti ile şirket pay defterine işlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın —— yılında davacı tarafından yapılan hisse devrinin geçersizliğini iddia ettiğini, en az hisse devri sebebiyle tahsil edilen miktar üzerinden dava harcının yatırılması gerektiğini, davacı tarafça dava ikame edilirken her ne kadar bir miktar harç ödenmiş ise de davacı tarafın hisselerini satıp, devretmesi nedeniyle tahsil ettiği ——-ABD Doları üzerinden dava harcının ikmal edilmesinin zorunlu olduğunu, davacı tarafın müvekkil ——- eski hissedarı olup, hisselerini —— yılında dava dışı— ——— devrettiğini, aradan yaklaşık 7 yıl geçtikten sonra davacının birden aklına artık müvekkil ——- hissedar olmadığı geldiğini ve birbiri ile çelişen beyanlar ile hisselerini devretmediğini, devrettiyse bile genelgeye uygun devir yapılmadığını, mesnetsiz şekilde ileri sürülmeye çalışıldığını, müvekkilinden talepte bulunmasının mümkün olmadığının farkında olan ve olması gereken karşı taraf davacı mesnetsiz iddia ve taleplerine temel oluşturabilmek için kendi içinde dahi çelişkili beyanlarda bulunduğunu, ancak davacı tarafın bu şekildeki çelişkili, haksız ve kötü niyetli olduğu aşikâr olan yaklaşımının hukuk düzeni tarafından korunması mümkün olmadığını, davanın konusu itibariyle husumetin ve haksız/mesnetsiz taleplerin müvekkil —– değil, davacının hisselerini satıp, devrettiği ——– yöneltilmesi gerekli olduğunu, müvekkil şirketin işbu dava bakımından pasif husumet ehliyeti bulunmadığı açık ve net olduğundan haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle pasif husumet ehliyeti eksikliği nedeniyle dava şartı oluşmadığından, husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın müvekkili şirketteki hissesini Usul ve Yasaya Uygun Şekilde dava dışı ——— satıp, devrettiği ve bedelini de tahsil ettiğinin açık ve net olduğunu, davacı tarafın aksi yöndeki haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli tüm beyan, iddia ve taleplerinin külliyen reddi gerektiğini, müvekkili —– tarafından davacı’ya ———-. Noterliği kanalıyla gönderilen ——–tarihli ve —— yevmiye numaralı cevabi ihtarname ile ———- hisselerine ilişkin devirlerin yasal düzenlemeler çerçevesinde yapılmış bulunduğu, aradan yaklaşık 7 yıl geçtikten sonra kurgulanmaya çalışılan beyan, iddia ve taleplerin medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına ve hayatın olağan akışına aykırı, kendi içinde dahi çelişkili, haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, davacı tarafından gönderilen ihtarname’ye itiraz ettiklerini, isse devrinin eski TTK m. 385 ve 443 ile bir alakası bulunmadığı gibi söz konusu olan anonim şirket hisse satışı olduğunu, malvarlığı satışı olmadığını, davacının hissesini – yılı Nisan ayında sattığını ve bedelini de tahsil ettiğini, Yargıtay—. Hukuk Dairesi’nin ——— E.,—— K. sayılı ve ——– tarihli kararında; “…Dava açma hakkı doğduktan ve kira sözleşmesi yenilendikten sonra uzun süre dava açılmaması kiralananda yapılan tadilata ve kullanım biçimine onay verme anlamına geldiği gibi Medeni Kanun’un 2.maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ile de bağdaşmaz. Bu durumda mahkemece bu husus göz önünde tutularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken…” suretiyle açıklandığını, Yargıtay’ın konuya ilişkin tutumu, bu konuda hakkın kötüye kullanılması yasağına geniş bir uygulama alanı tanıma yönünde geliştiğini, Yargıtay, hakkın uzun süre kullanılmayıp, sonradan dava açılması halinde, olayda başkaca ek unsurlar bulunmasa bile doğrudan doğruya ve son derece katı biçimde, hakkın kötüye kullanıldığı sonucuna vardığını, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile gecikmeli hak kullanımı sonucuna varılan hallerin çoğunda, hareketsiz geçirilen sürelerin —– ay, —- ay, —-yıl gibi aslında oldukça kısa sayılabilecek süreler olduğunun anlaşıldığını, davacı tarafın tedbir taleplerinin de yerinde olmadığını beyanla davacı tarafından müvekkil şirket aleyhine ikame edilen haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın pasif husumet nedeniyle ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı/karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde özetle; Davacı-karşı davalı tarafça haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli şekilde ikame edilen dava ile müvekkil şirketin uzun yıllar boyunca özverili çabaları ve çalışmaları sonucunda edindiği ticari itibarı zedelendiğini, müvekkil şirket sektörde prestij kaybetme riski ile karşı karşıya kaldığını, müvekkil şirketin tüzel kişiliği davacı-karşı davalının hukuka ve dürüstlük kuralına aykırı eylemleriyle saldırıya uğradığını ve bu durumun müvekkil şirketin manevi zarara uğramasına neden olduğunu, bir tüzel kişiliğe ait kişisel değerlere, ticari itibara, onur ve saygınlığa ilişkin saldırıda bulunulması halinde, tüzel kişilik lehine de manevi tazminata hükmedilebileceği hususu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun —— E., —– K. sayılı ve ——— tarihli kararında açıkça belirtildiğini, bu nedenle her ne kadar müvekkili şirketin uğradığı manevi zararın boyutu itibariyle maddi olarak karşılanması oldukça güç, hatta imkansız olsa da, müvekkil şirketin uğradığı manevi zararın bir nebze olsun tazmin edilebilmesi bakımından ——–TL tutarında manevi tazminatın davacı-karşı davalı taraftan tazmin edilerek faizi ile birlikte müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava; davacının davalı şirkete paydaş olduğunun tespiti, şirket pay defterine işlenmesi, tedbiren kayyım atanması istemi olup Karşı dava ise; manevi tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; davacının davalı şirketteki %2 hissesini devredip devretmediği, paydaş sıfatı olup olmadığı, 2010 yılında hisselerini devredip devretmediğinin tespitini istediği hisse miktarı ve değeri noktalarında toplanmaktadır.
Davalı vekili duruşmada davacının hisselerini devretme karşılığı kendisine o tarihte ———-USD para ödendiğini, buna ilişkin banka dekontunun sunulduğunu, davacının bu parayı açıklaması gerektiğini iddia etmiştir.
Davacı ön inceleme duruşmasında; şirketi kendisinin kurduğunu 16 yıl boyunca şirketten bir kuruş para almadığını, şirketin her yıl büyüdüğünü, 7 yıl kadar önce bir ameliyet geçirdiğini, bu ameliyat sebebiyle şirketten para istediğini, şirketin kendisine —– gönderdiğini, bu paranın hisse devri karşılığı verilen bir para olmadığını beyan etmiştir.
Dosyaya sunulan ve davalı adına ——– tarihinde ———– hesabından dava dışı————-.tarafından gönderilen—–USD tutarlı havale dekontu incelendiğinde bu paranın davalı şirket tarafından değil hisse devri yapıldığı belirtilen ——— tarafından havale edildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafa, davalı şirkette tesptini istediği pay miktarı ve pay değerini açıklaması için süre verilmiş, —————- ödeme makbuzunun orjinalinden çekilmiş onaylı bir örneği, bu havale için verilen talimat örneğinin gönderilmesi istenmiştir.
Banka tarafından gönderilen dekont ve ekindeki ——— tarihli ——–. kaşeli ve imzalı talimat belgesinde; kendisinin hesabından …’ın hesabına ” ———.ünvanlı şirketteki beheri ——TL değerli—– adet hissenin satın alma ve devir bedeli ” açıklamasıyla ——– havale edilmesi talimatını içerdiği anlaşılmıştır.
Davacı celse arasında vermiş olduğu ——– tarihli dilekçede; şirket kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılırken davacının imzası bulunan bir kısım belgelerin nazara alındığını, bu belgelerin bir kısmının fotokopi olduğunu, tüm belgelerdeki imzaların davacı eli ürünü olmadığını beyanla belgelerde imza incelemesi yapılmasını taep etmiştir.
Mahkememizce davacı tarafından imza incelemesi istenen belgeler tek tek belirtilmediğinden, dosyada imza incelemesi yapılabilmesi için tarihi, sayısı, içeriği belli bir belge ile ilgili yazı-imza inkarı bulunması gerektiği halde davacı tarafından genel ifadelerle imza incelemesi talep edilmiş olduğundan o aşamada grafolojik inceleme talebi reddedilmiş, bilirkişi tarafından ticari defterler üzerinde yapılacak inceleme sonrasında belirlenecek durumlar nazara alınarak grafolojik inceleme talebinin tekrar değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Davacı tarafından Mahkeme heyeti reddedilmiş, inceleme mercii tarafından red talebinin reddine karar verilerek karar kesinleştikten sonra yargılamaya devam olunmuştur.
Şirket defterleri üzerinde yapılan mali inceleme sonucu bilirkişi raporunda; davalı şirketin davacının payı için geçici ilmühaber düzenlediği, bunun davacıya teslim edildiği, ancak davacı payının dava dışı şirkete devrinin, geçici ilmuhaberin ciro edilmesi suretiyle yapılmadığı, geçici ilmühaber yokmuşcasına hisse devir sözleşmesi ile devrin yapıldığı ve davacıya devir bedelinin banka havalesi suretiyle ödendiği, davalı şirket tarafından devrin kabul edildiğine ilişkin yçönetim kurulu kararı alındığı ve pay defterine kaydedildiği yönünde tespitler yapıldığı anlaşılmıştır.
Davacı celse arasında kendisinin yaptığı herhangi bir devir sözleşmesi olmadığını iddia etmiş olmakla, bilirkişi incelemesine sunulan ve dosyada fotokopisi bulunan ” Hisse Devir Sözleşmesi ” başlıklı, devreden …, devralan——— adet hissennin 150.000 USD karşılığı ——şirketine devrettiğine ilişkin ifadeler bulunan belgenin aslı ve pay defteri davalı şirketten celp edilmiş, davacının imza asılları bulunduğu belgeler dosyaya celp edildikten sonra ——- dairesinden hisse devrindeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı hususunda rapor alınmıştır.
—— dairesi raporunda; dosyaya sunulan Hisse Devir Sözleşmesi aslı ile davacının mukayese imzaları arasında yapılan karşılaştırma sonrasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baslı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu belgedeki imzanın kuvvetle muhtemel …’ın eli ürünü olduğu yönünde görüş bildirdiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına göre; davacının hisse devir sözleşmesindeki imza inkarının yerinde olmadığı, hisse devir bedeli olarak ödendiği idia edilen ——— havale dekontu, bu havale için hisseyi devralan dava dışı ———– bankaya talimat yazısında hisse devr,i karşılığı olduğunun belirtilmiş olması, davacının ——- tarihli bu havaleye bir itirazı olmayıp, bu paranın kendisine hisseyi devralan şirket tarafından değil davalı şirket tarafından ameliyat parası için gönderildiği yönündeki duruşmada verdiği beyanının gerçeği yansıtmadığı anlaşılmakla davacının davalı şirketteki hissesini dava dışı şirkete devrettiği, bedelini tahsil ettiği, davacı şirkette halen ortak olduğunu ispatlayamadığı kanaatine varılmakla asıl davanın reddine,
Karşı davacının manevi tazminat talebi yönünden ise; davacının pay tespiti için açmış olduğu bu davanın davalı şirket yönünden kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığı, manevi tazminat şartlarının bulunmadığı kanaatine varılmakla, karşı davanın da reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davanın Reddine,
2-Karşı davanın reddine
3-Harçlar;
a)Asıl davada alınması gereken 44,40 TL karar harcının peşin alınan 1.263,74 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.219,34 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı/karşı davalıya iadesine,
b)Karşı davada alınması gereken 44,40 TL karar harcının peşin alınan 854,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 809,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı/karşı davacıya iadesine,
4-Davacılar tarafından her iki davada yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Vekalet ücretleri:
a) Asıl davada; Davalı/karşı davacı lehine AAÜT tarifesine göre takdir olunan 8.490,00 TL vekalet ücretinin davacı/karşı davalıdan alınarak, davalı/karşı davacıya verilmesine,
b) Karşı davada; Davacı/karşı davalı lehine AAÜT tarifesine göre takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı/karşı davacıdan alınarak, davacı/karşı davalıya verilmesine,
6-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı-karşı davalı vekili ile davalı-karşı davacı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/09/2019