Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/603 E. 2023/368 K. 19.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/603 Esas
KARAR NO : 2023/368

DAVA : Genel Kurul Butlan ve Yokluk
DAVA TARİHİ : 10/09/2013
KARAR TARİHİ : 19/04/2023

Mahkememizde görülen Genel Kurul Kararının yokluk ve butlanın tespitine ilişkin davada yapılan açık yargılama sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili —– Odası’na kayıtlı —— 5.000 adet hissesinden 4.000’ine sahip ve münferiden şirketi temsile yetkili müdür olduğunu, mezkur şirketin son genel kurulunun olağanüstü olarak 15/09/2004 tarihinde yapıldığını ve bir daha da yapılmadığını, diğer müvekkili—– mezkur şirkette 250 adet hissesinin olduğunu, müvekkillerinin kendilerinden habersiz şekilde 05/04/2013 tarihinde toplamda 12 yıllık süre içinde genel kurul yapıldığını öğrendiklerini ve şirket defterlerini incelemek istedikleri halde şirket muhasebesi tarafından izin verilmediğini, 05/04/2013 tarihinde sahte bir genel kurul toplandığını, şirket paydaşlarının imzalarının taklit edildiğini ve genel kurulda alınan karara göre davalı —– 3 yıl müddet ile yönetim kurulu üyeliğine seçildiğini, hazirun cetveline göre şirket hisselerinin 4.750 payının davalı —– devredildiğini, yalnızca 250 hissesinin müvekkili —— bırakıldığını, bu genel kurul hazirun cetveli altındaki ve iç yönerge altındaki imzaların da taklit olduğunu, şirket organları ve müvekkilleri ile sınırlı olmamak üzere paydaşlarının hiç bir şekilde genel kurul çağrısı yapmadıklarını ve karar almadıklarını, davalı şirketi taraf olduğu —–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——Esas sayılı dosyasında derdest ve dava değeri 5.500.000,00USD olan bir dava görüldüğünü, müvekkillerinin geri dönülmez zararlara uğramaması için şirket temsil yetkisinin tedbir yolu ile durdurulmasını ve dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılması gerektiğini, davalı şahsın mezkur mahkemede devam eden dosyada müvekkili—— temsil ettiği iddia edilen vekilini azilname ile azlettiğini, bu nedenlerle 05/04/2013 tarihli Genel Kurul Kararının ve varsa bu genel kurul öncesinde genel kurula dayanak oluşturacak şekilde alınan kararların, taklit ve sahte imzalar ile oluşturulduğu iddia edilen 05/04/2013 tarihli hazirun cetvelinin ve bu cetvele dayanak oluşturan hisse devrine ilişkin evrakın, davalı şirketin genel kurul çalışma esas ve usulleri hakkında iç yönergenin ve şirket defterlerinde mevcut sahte ve taklit imza ile alınmış kararların ve azilnamenin hüküm doğurmalarının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, belirtilen tüm tasarrufların yürütülmesinin geri bırakılmasına ve yokluk ile malul sayılmasına, sahtecilik öncesi gerçek pay durumunun tespitine, sahteciliğin hiç yapılmamış sayılmasına ve şirket paylarının sahtecilik öncesi eski hale iadesine, davalı şahsın davalı şirketi temsil etmesinin huzurdaki dava kesinleşinceye kadar tedbiren önlenmesine, şirket yönetim kurulu karar defteri, genel kurul karar ve müzakere defteri ile pay defterinin kasaya alınmasına ve dava kesinleşinceye kadar saklanmasına, davalı——- TTK 562. Maddesine göre cezalandırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; 05/04/2013 tarihinde yapılan genel kurulun TTK’ya uygun olarak baklanlık temsilcisi nezaretinde yapıldığını, ayrıca davacı taleplerinin iptal davası konusunu oluşturabileceğini, müvekkili şahsın TTK 562 maddesine göre cezalandırılması talebinin bir eda talebi olduğunu ve bu davanın da salt tespit davası olarak açılmasının hukuka aykırı olduğunu, dava konusu genel kurulun 05/04/2013 tarihinde yapıldığını ve iptal davası açabilmek için kanunen belirlenen hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacı ——müvekkili şirkette pay sahibi olmadığından iptal davası açma hakkının bulunmadığını, ayrıca huzurdaki davanın iptal davası açabilmek için gerekli unsurları taşımadığını, müvekkili şirketin 2001 ila 2012 yılları genel kurul toplantısının ——yapıldığı iddia edilen müracaat ile kuruma olan borcunun tasfiyesi yönünde kurum ile yapılmış protokol edimlerinini yerine getirebilmek ve ticari faaliyetlerini devam ettirebilmek için şirketin yönetim organlarının oluşturulması, adres değişikliğinin yapılması, şirketin imza sirkülerinin çıkarılması ve ortaklık yapısında gerekli değişiklikleri yapabilmek için muvafakat talep edildiğini ve—– 28/03/2013 tarihli yazısı ile muvafakat verildiğini, 05/04/2013 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının ——direktifleri doğrultusunda yapıldığını, müvekkili şirketin 05/04/2013 tarihinde yapılan 2001 ila 2012 yıllarını genel kurul toplantısın TTK’nın 416 maddesi uyarınca çağrısız genel kurul olduğunu, davacı —— ise mezkur genel kurulda hazır bulunduğunu ve karara olumlu oy kullandığını ve davalı şirketin 05/04/2013 tarihli genel kurul toplantı tutanağının tüm maddelerinin oy birliği ile kabul edildiği ve ——. Noterliğince de 05/04/2013 tarihli ve ——- yevmiye numaralı
evrak ile de kabul edildiğini, davacının hakkı kötüye kullandığını, genel kurul ve bağlı işlemlerinin usule uygun olarak yapıldığını, bu nedenlerle davanın esasına girilmeksizin davacıların dava hakkının olmadığı hususunun dikkate alınarak davanın usulden reddine aksi halde davacıların 3 aylık hak düşürücü süreyi kaçırmaları nedeniyle davanın usulden reddine, bu talebinde kabul edilmemesi halinde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraftan tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Mahkememiz ile birleşen——Asliye Ticaret Mahkemesi’nin—– Esas, —–Karar sayılı davanın reddine ilişkin kararın, Yargıtay —-Hukuk Dairesi ‘nin 16/03/2015 tarih ve —– Esas ——Karar sayılı ilamı ile; ” Genel Kurul toplantısına dayanak işlemlerin, genel kurulda alınan kararların, bu kararlara istinaden yapılan işlemlerin yoklukla malul olduğunun tespitinin talep edilmiş olması ya da talep edilmiş olduğu, Mahkemece iptal davası olarak nitelendirilerek 3 aylık hak düşürücü sürede açılmamış olması gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi ” gerekçesi ile bozularak gönderildiği, bu karara karşı karar düzeltme yoluna başvurulduğu, 05/04/2016 tarihinde karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosyanın Yargıtay’da olduğu süreçte Ticaret Mahkemeleri tek hakimli mahkemelerden toplu mahkemelere dönüşmüş olmakla, mahkememiz ile birleşen ——- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyasında heyetçe yargılamaya devam olunmuştur.Yargıtay bozma ilamına uyma kararı verilerek davaya konu 05/04/2013 tarihli genel toplantı tutanağı, hazirun cetveli, ——. Noterliği’nin 19/08/2013 tarih,—– yevmiye sayılı azilnamesi ve tebliğ belgesi, davalı şirketin genel kurul karar defteri ve yönetim kurulu karar defteri, —— Cumhuriyet Başsavcılığı’nın —– sayılı soruşturma dosyası, ifade zabıtları ve bilirkişi raporları celp ve ibraz edilmiş, imza incelemesine esas olmak üzere belge asılları dosyaya alınmıştır.
—-Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma dosyasında verilen takipsizlik kararı örneği ile —— Sulh Ceza Mahkemesi’nde verilen karar örneği, soruşturma dosyası içerisinde bulunan ıslak imzalı evrak asılları celp edilerek —– grafoloji raporu alınmıştır.
Daha sonra davaya konu 05/04/2013 tarihli genel kurul toplantısının ana sözleşemeye, iyi niyet kurallarına, kanuna ve usule aykırılık taşıyıp taşımadığı, davacı imzalarında tespit edilen sahtelik ile birlikte yok hükmünde olması için gereken diğer yasal şartların oluşup oluşmadığı hususunda ayrıca bilirkişi raporu alınmıştır.
—— tarafından düzenlenen 30/06/2021 tarihli raporda inceleme konusu 05/04/2013 tarihli “—–” yevmiye numaralı Genel Kurul Toplantı Tutanağı, 30/07/2013 tarihli “——” yevmiye numaralı Genel Kurul Toplantı Tutanağı, 05/04/2013 tarihli Genel Kurul Toplantısında Hazır Bulunanlar Listesi ve 30/07/2013 tarihli Genel Kurul Toplantısında Hazır Bulunanlar Listesi ile mukayese imzalar üzerinde yapılan grafolojik inceleme sonucunda; —— Dairesi tarafından tanzim edilen 30.06.2021 tarihli raporda “İnceleme konusu belgelerde —–adına atılı imzalar ile ——mukayese imzaları arasından; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlık, istif, eğim v.s. bakımından farklılıkları saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla —– eli ürünü olmadığı…. İnceleme konusu belgelerde—–adına atılı imzalar ile —— mukayese imzaları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlık, istif, eğim vs bakımından farklılıkları saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla ——- eli ürünü olmadığı …” şeklinde kanaat bildirildiği anlaşılmış, denetime el verişli rapor karara esas alınmıştır.
Genel kurul kararlarının yokluğu, kararın alınması için kurucu olan unsurların bulunmaması halinde gündeme gelecektir. Örneğin pay sahiplerine usulüne uygun çağrı yapılmaması, bakanlık temsilcisinin nezaretinin zorunlu olduğu toplantılarda temsilcinin bulunmaması yahut toplantı tutanağını imzalamamış olması, çağrısız genel kurulda tüm pay sahiplerinin toplantıya katılmaması yahut toplantı tutanağını imzalamaması, kanunda belirtilen toplantı ve karar nisaplarına ulaşmadan karar alınması gibi durumlarda genel kurul kararının yok hükmünde olduğu kabul edilebilecektir. Davacının iddiaları arasında yer alan 25/11/2004 tarihli hisse devir sözleşmelerindeki imzaların sahteliği iddiaları ile ilgili bu belgenin aslına ulaşılamadığı için inceleme yapılamamıştır. Buna göre yapılan değerlendirmede;
25.11.2004 tarihli hisse devri sözleşmelerinde yer alan imzaların davacılara ait olmaması halinde, davacılar şirkette halen asgari olarak %85 oranında pay sahibi olduğu kabul edileceğinden, 05.04.2013 tarihli toplantının TTK m.418 ve m.416’da belirtilen toplantı nisaplarına uyulmamış olması nedeniyle toplantıda alınan kararların yoklukla malul olduğu sonucuna varılmıştır. 25.11.2004 tarihli hisse devri sözleşmelerinde yer alan imzaların davacılara ait olması halinde ise; 25.11.2004 tarihli hisse devir sözleşmesinde davacı—–tüm hisselerini devrettiği ve şirketten ayrıldığı belirtilmesine karşın davacı ——- 05.04.2013 tarihinde 250.000 TL’lik sermayeyi oluşturan payların %5’i oranında hisse sahibi olup olmadığı ( hukuki dayanağı olan pay devrinin tescile tabi olmaması sebebiyle ) tespit edilememektedir.—- raporunda hazirun listesindeki imzanın —– ait olmadığı ifade edilmiştir. Şayet —— hisse devrinden sonraki bir tarihte şirkette tekrar pay sahibi olduğu kabul edilirse bu durumda 05/04/2013 tarihli toplantının TTK’nın 416. maddesine göre düzenlenen ” Çağrısız Genel Kurul ” olması sebebi ile tüm paydaşların mevcudiyeti şart olduğundan ve bu şart gerçekleşmediğinden, aynı şekilde alınan kararların yoklukla malul olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davaya konu 05/04/2013 tarihli genel kurul kararının yoklukla malul olduğu, bu davada davalılardan ——- pasif husumetinin bulunmadığı kanaatine varılmış, davacıların sahtelik öncesi pay durumunun tespiti ve eski hale iadesi yönündeki taleplerinin nispi harç yatırılarak açılması gereken hisse devrinin iptali davasına konu olabileceği, ancak bu şekilde açılmış bir dava bulunmadığından ileride bu konuda dava açma hakları saklı kalmak üzere bu taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacıların, davalı şirkete karşı 05/04/2013 tarihli genel kararın yoklukla malul sayılmasına ilişkin talebinin kabulü ile davalı şirketin 05/04/2013 tarihli genel kurulunda alınan kararların yoklukla malul olduğununu tespitine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine,
2-Davalı ——genel kurul kararının iptali davasında pasif husumeti olmadığından bu davalı yönünden husumet yokluğundan reddine,
3-Davacıların sahtelik öncesi pay durumunun tespiti ve eski hale iadesi taleplerinin, dosyada açık ve net işlemler belirtilerek hisse devrinin iptali davasına konu olabileceği ve pay devri iptali yönünden somut bir dava olmadığından bu taleplerin reddine,
4-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar harcından, peşin alınan 24,30TL’nin mahsubu ile bakiye 155,60 TL’nin davalı şirketten alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davalı —— tarafından yapılan 11,00TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı şahsa verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan; 3.000,00 TL bilirkişi gideri ve 794,45 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.794,45 TL ile 48,60 TL harç toplamı 3.843,05TL yargılama giderinin davalı—– alınarak davacılara verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre davacılar lehine takdir olunan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı —– Şirketi’nden alınarak davacılara verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre davalı—— lehine takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
9-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,Dair, davacılar ve davalılar vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.