Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/593 E. 2018/385 K. 11.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/593 Esas
KARAR NO : 2018/385
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/05/2016
KARAR TARİHİ : 11/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 09/05/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle;……… A.Ş.’nin 2012 yılına kadar müvekkillerinden … ve …’ın da dahil olduğu bir yönetim ile yönetildiğini, takip eden dönemde müvekkillerinin yönetimden çıkartıldığını ve davalılardan oluşan yönetim kurulu tarafından yönetilmeye başlanıldığını, davalı yönetim kurulu üyelerinin müvekkillerinin sermaye paylarını keyfi biçimde yönettiklerini, hesap ve bilgi verme yükümlülüklerine aykırı tutum sergilediklerini, 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantılarının yapılmadığını, yönetim kuruluna 07/01/2014 tarihinde ihtarnamenin keşide edildiğini, 2012 ve 2013 yıllarına ait genel kurul toplantılarının bir an önce yapılması ve kendilerine mali bilgilerin sunulmasının talep edildiğini, bu ihtara tağmen genel kurul toplantısının yapılmadığını ve kendilerine de bilgi verilmediğini, İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin…… Esas -….. Karar sayılı dosyası ile görülen dava sonunda atanan kayyım tarafından yapılan çağrı neticesinde 29/06/2015 tarihinde 2012 ve 2013 yıllarına ait genel kurulun yapıldığını, genel kurulda yönetim kurulu üyelerinin şahsen bulunmadığını, dolayısıyla kendilerine soru yöneltilemediğini, bu durumun yönetim kurulunun ortaklara hesap verme yükümlülüğünden kaçındığını gösterdiğinin ifade edildiğini, zarara neden olan konuların belirtilmiş olduğunu,………….. A.Ş.’nin yönetim kurulu üyeleri olan davalıların, şirketin uğradığı zararlardan şahsen sorumluluklarının ve şimdilik miktarı belirsiz olan zarar tutarının tespiti ile şirket lehine tazminine katar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde de belirtildiği üzere davacıların davasına konu edilen 29/06/2015 tarihli genel kurulda da, davacılarn bu davaya da dayanak olarak kullandıkları iddiaların kabul edilmediğini, şirket yönetim kurulunun ibra edildiğini, ibra kararı sonrasında ibraya olumsuz oy kullanarak katılmayan davacıların, dava açma hakkının TTK 558’e göre ibra tarihinden altı ay geçmekle düşeceğini, davacıların genel kurul tarafından reddedilen iddia ve isnatlarını iş bu davada tekrarladıklarını, şirketin stoklarının eksik bildirilmediği, tüm stokların ticari defterlere doğru bir şekilde yansıtıldığını, şirketin stoklarının, mal alımları ve satışları arasındaki döngü sebebiyle mal alımı yapılan dönemlerde arttığını, satış yapılan dönemlerde ise azaldığını, şirketin stoklu çalışıyor olması, yönetim kurlu üyelerinin sorumluluğuna dair dava açılmasına sebebiyet veremeyeceğini, şirketin stoklarının kendi yönetimleri döneminde de benzer seviyelerde olduğunu, pay sahiplerinin şirketten olan alacaklarının ticari defterlere yansımış olduğunu, davacıların şirketten olan alacakları sebebiyle şirkete icra baskısında bulunduklarını, bu alacakların karşılanması ve şirkete sermaye sağlanması için yapılan sermaye artırımı istemli olağanüstü genel kurulda alınan sermaye artırımı kararına karşı iptal davası açtıklarını, şirketin defterlerinde yer alan alacakların, bizzat davacı … tarafından yapılan afaki mahiyetteki satışlardan kaynaklanan alacaklar olduğunu, bu alacakların muhatabı firmanın halen batık durumda bulunduğunu, aleyhine işlemler yapılmasına rağmen tahsilat imkanının bulunmadığını, davacılardan … hakkında bu alacağı doğuran satışlar sebebiyle sorumluluk davası açıldığını, ……. AŞ. ile ……. AŞ. arasında usulsüz satışlar olduğu iddiasının doğru olmadığını, şirketler arasında usulsüz satış ve fatura olmadığının ifade edildiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık; davacı ortakların davalı yönetim kurulu üyelerine karşı şirketi zarara uğrattıkları iddiası ile şirket lehine zararın tazmini istemine ilişkin olup davalı taraf hak düşürücü sürenin dolduğunu iddia etmektedir. Uyuşmazlık; davalı yöneticilerin eylemlerinden dolayı şirketin zarara uğrayıp uğramadığı, uğramış ise zarar tutarı, bu davanın yasal sürede açılıp açılmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, 2014 yılına ait 20/10/2015 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağı ve hazirun cetveli celp edilmiş, şirketin sicil dosyası istenmiş, ortaklık yapısı ve ticari kayıtları incelenmiştir.
Mahkememizce atanan bilirkişiler tarafından tarafların ortağı olduğu şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Bilirkişi tespitlerine göre; şirketin 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin stok hareketlerini gösteren tablolar değerlendirildiğinde stoklarla ilgili dönem başı, dönem sonu ve satılan malın maliyet tutarları ile sunulan bilanço ve gelir tablolarının uyumlu olduğu, stoklarla ilgili iddiaların yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Bilirkişi tarafından stokların devir hızı hesaplanmak suretiyle şirketin stoklarının satışlara göre yüksek olduğu, stok devir hızının düşük olmasının işletmecilik açısından fazla stok tutulduğunu gösterdiği, bu durumun açıkça zarar verme kastını ortaya koymayacağı, şirketin yöneticileri tarafından stoklu çalışıyor olmasının yönetim kurulu üyeletinin sorumluluğunu doğurmayacağı anlaşılmıştır.
…….A.Ş. İle……. A.Ş. Arasındaki ticari hesap ilişkisi bilirkişi tarafından incelenmiştir. Devreden KDV tutarının azlığına yönelik davacı iddialarının doğru olmadığı anlaşılmıştır. Yöneticilerden … Bağkur’dan emekli olmuştur, …, … ve Firuzan Camadan ise şirkette sigortalı değillerdir, davalılardan sadece … SGK’lı olup kendisinin SGK başlangıç tarihi 1997 yılıdır, şirkete ortak olduğu tarih 2003 yılı, yönetime girdiği tarih 2005 yılıdır. Yönetim kurulu olmadan önce SGK’lı olan kişiler ara vermeksizin yönetim kurulu üyesi olması halinde SGK’lı olarak çalışabileceklerinden davacının bu yöndeki iddiaları da yerinde görülmemiştir.
EPDK’ya yapılan ödemelerin ve 2013 yılındaki kayıtlarda gider gösterilmesinin yapılan bilirkişi incelemesine göre usule uygun olduğu, 2013 yılına ilişkin 720.608,62 TL tutarlı zararın ana kaynağının 2011 ve 2012 yıllarında yapılmış olması gereken ödemelerin 2013 yılında gider tablosunda gösterilmesinden kaynaklandığı, bu konuda EPDK tarafından düzenlenen ceza tutarının ise 2007 yılına ait olduğu, davacının bu konudaki iddialarının doğru olmadığı, yapılan işlemin usulüne uygun olduğu anlaşılmıştır.
Turkcell’in kira bedellerinin yönetim kurulu başkanı Yaşar’ın hesabına yatırılması mevzuattan kaynaklanmakta olup, 2013 yılından itibaren gerekli tapu alma şartlarının yerine getirildikten sonra Turkcell tarafından kira ödemelerinin şirket adına yapıldığı görülmüştür.
Her ne kadar davalı TTK. nun 558. Maddesine göre hak düşürücü süre iddiasında bulunmuş ise de; ilgili madde yönetim kurulunun ibrasına ilişkin düzenleme taşımakta olup İTO kayıtlarına göre 28/12/2015 tarihli genel kurulda gündemin 7.maddesinde “davacıların olumsuz oyu ile ibra edilmedikleri “anlaşılmakla TTK. 558 maddesindeki hak düşürücü süreye tabi olmayacağından bu itirazın reddine ön inceleme duruşmasında karar verilmiştir.
Yönetim kurulu üyelerinin şirketin uğradığı zarardan dolayı sorumluluğuna başvurulabilmesi için zarar, hukuka aykırı eylem, kusur ve zarar ile hukuka aykırı eylem arasında uygun illiyet bağı olmak üzere dört şartın bir arada bulunması gerekir. Tazminat ödenebilmesi için şirketin zarara uğramış olması gerekmektedir, eğer zarar mevcut değilse diğer üç şart mevcut olsa bile tazminata hükmedilemez.
Davacıların iddialarına yönelik yapılan mali incelemeler sonucunda davacıların bir kısım iddialarının ve davalılara yönelik bazı iddialarının ispat edilemediği, bir kısım iddiaları yönünden ise davalıların sorumluluğuna gidilemeyeceği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL karar hacından peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından sarf olunan 3.000,00 TL bilirkişi gideri, 118,00 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 3.118,00 TL yargılama giderinin davacının üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı lehine davanın red edilen kısmı üzerinden AAÜT uyarınca taktir edilen 2.180,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacılar vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı , kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.11/04/2018