Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/5 E. 2019/125 K. 12.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/5 Esas
KARAR NO : 2019/125

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/01/2016
KARAR TARİHİ : 12/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı———–aracıyla bisiklet sürücüsü müvekkiline çarptığını, müvekkilinin bu kaza neticesinde beden gücü kaybı yaşadığını, bakıma muhtaç kaldığını, kaza nedeniyle kullanmış olduğu bisikletin de hurdaya çıktığını, kaza ile ilgili İstanbul ———-.Asliye ceza Mahkemesinde dava açıldığını, kazaya sebep olan———— plakalı aracın zorunlu mali sigortasının —— sigorta şirketi tarafından yapıldığını belirterek 4,000,00 TL maddi , 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek yasal avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İşbu dava öncelikle İstanbul Anadolu —–Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/361 esas sayılı dosyası üzerinden görülmüş sonrasında görevsizlik kararı verilerek mahkememizin işbu esasına kaydedilmiştir.
CEVAP : Davalı ——– sigorta vekili görevsiz mahkemeye sunduğucevap dilekçesinde özetle, işbu dava konusu gereği Asliye Ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu asliye hukuk mahkemesinin görevsiz olduğunu öncelikle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı vekilinin dava dilekçesinde davalı olarak ——- — Sigorta’yı davalı olarak gösterdiğini, adres olarak ise davalı —– Sigorta A.Ş’nin adresinin gösterildiğini, davacının beyanının aksine yalnızca bir harf hatasından kaynaklanan düzeltilebilir maddi bir hatadan bahsedilemeyeceğini husumet itirazlarının olduğunu, kazanın gerçekleştiği tarihte davalı şirketin sigortalısı olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında olduğunu, kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, davacının avans faizinin talebinin yerinde olmadığını, davalı sigorta şirketine herhangi bir başvuru yapılmadığını başvuru dava şartının yerine getirilmediğini tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asillere usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır. HMK’nun 128. Maddesi uyarınca; Süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasına ilişkindir.
Yargılama aşamasında davacının maluliyet oranının tespiti amacıyla İstanbul Adli tıp Kurumu Başkanlığı’na müzekkere yazılmış olup, davacının %4,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (geçici işgöremezlik) süresinin 19/12/2013 tarihinden itibaren yapılan tedaviler dikkate alındığında 24 ay olduğunu mütalaa etmiştir.
Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 02.05.2018 tarihli kusur raporu incelendiğinde; Sürücü —— %75(yüzde yetmişbeş) oranında kusurlu,Sürücü —– —— ‘ın %25(yüzde yirmibeş) oranında kusurlu olduğunu mütalaa olunmuştur. Rapor denetlenebilir olmakla hükme esas alınmıştır.
Dosyamız hesaplama yapılabilmesi açısından Aktüerya Hesap Uzmanı bilirkişiye tevdii edilmiş olup, bilirkişi mahkememize hitaben hazırlamış olduğu raporunda: 13/12/2013 tarihinde meydana gelen yaralamalı maddi hasarlı trafik kazasında davacının yaralandığı, yaralanarak beden gücü kaybına uğrayan davacının geçici tam iş göremezlik maddi tazminatının 16.535,73 TL olduğu, sürekli kısmi iş göremezlik tazminatının %4,2 meslekte kzanma gücü kaybı oranına ve davalı sürücünün %75 kusuruna göre 17.598,23 TL olduğu toplamda 34.133,96 TL olarak hesaplandığını mütalaa etmiştir.
Davacı vekili yargılama aşamasında sunduğu 08/11/2018 tarihli feragat dilekçesinde davalı——— ile sulh olunduğunu, maddi tazminat yönünden davalılardan bir taleplerinin olmadığını, yargılamaya manevi tazminat davası üzerinden devam edilmesini talep etmiştir. Maddi tazminat talepleri yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Manevi tazminat açısından ise; davacı tarafın davalı araç sürücüsünden 50.000,00 TL manevi tazminat talebi vardır. Yargıtay ——. Hukuk Dairesi 2014/7528 E.2016/4135 K. Sayılı ilamı; ” Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370 )Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. ” şeklindedir.
Yukarıda değinilen emsal Yargıtay içtihadı, 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile HGK 23/06/2004, 13/291-370 Kararı göz önünde bulundurularak mahkememizce zenginleşme aracı olmayacak biçimde; olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanarak ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, kaza akabinde davalı sürücü tarafından olay yerinin terkedilmesi de gözönünde tutularak, dosya kapsamındaki kusur oranları, maluliyet oranı dikkate alınarak, davacının meydana gelen olay nedeniyle duyduğu korku göz önünde bulundurulara hak ve nesafet kuralları çerçevesinde davalıdan 3.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihi 9.12.2013’den itibaren, kazaya neden olan aracın hususi araç olması ticari araç olmaması nedeniyle işleyecek yasal faizi ile alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Maddi tazminat talepleri yönünden davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE;
2-Manevi tazminat davası yönünden davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 3.000,00 TL manevi tazminatın 19.12.2013 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı —— alınarak davacıya verilmesine
3-Alınması gerekli 204,93 TL harcın davacı tarafça yatırılan 184,45 TL harçtan mahsubu ile 20,48 TL harcın davalı —— alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan —– uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı ——– alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 184,45 TL harç giderinin davalı —— alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 233,00 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranı gözönünde tutularak 13,98 TL giderin davalı —– alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.110,00 TL nin davanın kabul red oranı gözönünde tutularak, 66,60 TL lik kısmınn davalı —– alınarak hazineye gelir kaydına, bakiye 1.043,40 TL lik kısmının davalı —— alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Davalı———-Sigorta vekili vekalet ücreti talep etmediğini beyan etmekle; vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
9- HMK’nun 333. Maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde artan gider avansının talep halinde yatıran tarafa verilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.