Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/469 E. 2018/180 K. 27.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ E
ESAS NO : 2016/469 Esas
KARAR NO : 2018/180 Karar
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/04/2015
KARAR TARİHİ : 27/02/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA, SAVUNMA, DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankadan kullandığı krediler nedeniyle müvekkilinden masraf, komisyon ve tahsis ücreti adları altında…. TL tahsilatın yapıldığını, sözleşmede bu kesintilere dayanak olarak konulan hükümlerin tüketiciyle müzakere edilmeden tek taraflı olarak konulduğunu, sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart oluşturduğunu ve tüketici için bağlayıcı olmadığını, bu hükümler çerçevesinde müvekkilinden tahsil edilen …. TL’nin yasal faiziyle birlikte iadesi için …. tarihinde…..Noterliğinin ….. yevmiye numaralı ihtarnameye rağmen ödeme yapılmadığını beyanla ….. TL tutarın tahsil tarihi itibari ile işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya karşı verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili bankanın ticari müşterisi olduğunu ve bankadan kullandığı ticari kredi kapsamında hesabından tahsil edilen masrafların iadesini talep ettiğini, davacının tüketici sıfatının bulunmaması ve dava konusu işlemin tüketici işlemi olmaması nedeniyle tüketici mahkemesinin davaya konu olay bakımından görevsiz olduğunu ileri sürmüştür.
Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü, Halkbankası Genel Müdürlüğü, Vakıflar Bankası Genel Müdürlüğü, Türkiye İş Bankası Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevaplarının dosya içerisine alındığı görüldü.
Dosyamız bilirkişiye tevdiine karar verilmiş olup, bilirkişi mahkememize hitaben hazırlamış olduğu raporunda özetle: Taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin VII mad. Ve TTK Mad.20’ye göre davalı bankanını davacıdan kredi kullandırımı sırasında ücret tahsil etmesinin yasa ve sözleşmeye uygun olduğu yönünde mütalaa etmiştir.
Davacı vekilinin itirazı üzerine dosya bilirkişiye ek raporun tanzimi için tevdii edilmiş olup, bilirkişi ek raporunda özetle: Davacıdan tahsil olunana tutarların haksız olduğuna yönelik bir tespit yada değerlendirme metni bulunamadığı yönünde mütalaa etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, davacı tarafından bankadan, banka kredileri kullanımı sırasında kendisinden kesilen masraf ve komisyon tutarlarının iadesi taleplidir.
Dava, ilk olarak İstanbul Anadolu 6. Tüketici Mahkemesinde ikame edilmişken, söz konusu kredi sözleşmelerinin ticari kredi niteliğinde olduğunun anlaşılması ile, mahkemece 2015/27 E, 2016/75 K sayılı dosyada görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememizin yukarıda yazılı esasına kaydedilmiştir. Dosya mahkememize gelince harç eksikliği tamamlatılmıştır.
Görevsiz mahkemede bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, davacının tacir olması göz önüne alınarak Yargıtay 19. HD.nin uygulamalarında belirtildiği gibi beş ulusal bankanın ortalama komisyon ve masraflarının incelenmesi gerekeceğinden tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi raporunda, yüksek iş hacimli beş ulusal bankadan biri davalı Garanti Bankası olduğundan, geri kalan İş Bankası, Halk Bankası,Vakıfbank ve Ziraat Bankası oranları gösterilerek tartışılmıştır.
Kredi sözleşmeleri ile tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, davacının, davalıdan çeşitli tarihlerde ticari krediler kullandığı, bu kredilerin bir kısmının mülga 6762 sayılı TTK ve 818 sayılı BK’nın yürürlükte olduğu dönemde, büşük bir kısmının ise 6102 sayılı TTK ile 6098 sayılı TBK’nın yürürlüğe girdikten sonra kullandırıldığı, sözleşmelerde her türlü masraf, fon ve diğer giderlerden kredi kullanan davacının sorumlu olduğunu kararlaştırıldığı hususları uyuşmazlık konusu değildir.
Ayrıca, sözleşme ve toplanan kanıtlardan anlaşıldığı üzere, davalının, davacıdan kredi açılış ücreti ve kredi masrafı adı altında tahsilatlar yaptığı da sabittir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kredi açılış masrafı, masraf ve diğer adlar altında tahsil edilen tutarların iadesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Davalı bankadır. Özel düzenlemeler uyarınca, kendisine çeşitli imtiyazlar tanınan, para ticareti yapan, her türlü işleminde dikkatli davranmak zorunda olan tacir konumundadır. 6762 sayılı Kanunun 22 ve 6102 sayılı Kanunun benzer düzenlemesi 20.maddesi hükümleri uyarınca tacir olan veya olmayan kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Davalı banka tacir olup, kredi kullandırması ticari işletmesiyle ilgili bir iştir.
Davacı da tacirdir. Ticari işlerinde basiretli şekilde hareket etmek zorundadır. Davalı bankanın kredi açılması sırasında hazırlanmış sözleşmeler ve ekleri nedeniyle masraflar yaptığı, keza kredi kullanan kişinin ticari durumunun araştırılması bakımından telefon veya başka unsurlarla faaliyetlerde bulunduğu, istihbarat topladığı, her ne kadar sık kredi kullandırılmış ise de, tacirin durumu ekonomik koşullara göre değişebileceğinden, her kredi açılışında istihbarat yapılmasının hayatın olağan akışına uygun bulunduğu, netice olarak kredi kullandırılması sırasında harcamalar yaptığının kabulü gerekmektedir. Yapılan bu faaliyetlerin ekonomik maliyeti olduğu açıktır. Davacı da tacir olup, bu masraflardan sorumlu olacağını sözleşme serbestisi kapsamında kabul etmiştir. Sonradan bu hükümlerin haksız şart olarak kabulü ticari hayatın gerçekleri ile dürüstlük kuralı ile bağdaşmamaktadır.
Buna mukabil bankanın sözleşmeyi ve ilan edilen masraf – komisyon tutarlarını aşar biçimde kesinti yapması da sözleşmeye aykırılık teşkil edecektir. Bu bakımdan davalı bankanın sözleşmeye aykırı bir kesinti yaptığı iddia edilmediği gibi, bilirkişi kök raporuna göre de sözleşmeye uygun kesinti yapıldığı anlaşılmaktadır. Burada davacı tacir de olsa, davalı bankanın haksız şartlarına karşı korunması bakımından, diğer ulusal bankaların yaptığı ortalama kesinti miktarları önem taşır. Bilirkişinin kök ve ek raporu ile de bankacılık uygulamaları açısından, diğer ulusal bankaların aldıkları masraf ve oranlara göre davalının tahsil ettiği tutarların makul olduğu, hatta düşük düzeyde bulunduğu belirlenmiştir.
Açıklanan sebeplerle davacının davasının sabit olmadığı sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 150,00 TL den mahsubu ile 114,10 TL bakiye harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan masraf bulunmadığından bu yönden karar verilmesine yer olmadığına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/02/2018