Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/339 E. 2018/53 K. 23.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/339 Esas
KARAR NO : 2018/53 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2016
KARAR TARİHİ : 23/01/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA, SAVUNMA, DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı firmanın müvekkiline olan 10.314,74 TL cari hesap borcu sebebiyle 05.11.2015 tarihinde İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün… E. Sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının bu takibe 11/11/2015 tarihinde itiraz ettiğini ve yetki itirazında bulunduğunu, bunun üzerine dosyanın yetkili icra dairesi olan İstanbul Anadolu… İcra müdürlüğüne gönderildiğini ve … esas sayılı dosya üzerinden borçluya yeniden tebligat yapıldığını, ödeme emri ve cari hesap ekstresinin 07/01/2016 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün, … esas sayılı dosyasına sunmuş olduğu 13/01/2015 tarihli beyan ile takibe, borca faize ve tüm ferilere itiraz ettiğini, davalının takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz etmiş olması sebebiyle %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize hitaben sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin yıllardır nitelikli mimarlık hizmeti veren bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin ….n İşletmeciliği Ltd. Şti isimli firmanın restoranında, özellikle dış mekanda kullanılması kaydı ile kollu ve kolsun sandalye temini amacıyla ….’e fotoğraf göndermek suretiyle e-mail gönderildiğini, davacı tarafın ise fatura tanzim ettiğini, ve müvekkili şirkete sandalyelerin gönderildiğini, müvekkili şirkette sandalyeleri 12/03/2015 tarihli ….. nolu fatura ile … İşletmeciliği Ltd. Şti isimli firmaya sattığını, davacının müvekkilince satmış olduğu sandalyelerin ayıplı olduğunu, hukuki açıdan ortada ayıplı ifa söz konusu olduğunu, buna rağmen davacının müvekkili şirkete kesmiş olduğu fatura bedellerinin tahsili amacıyla başlatmış olduğu icra takibinin haksız bir takip olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu takibe yapmış olduğu itirazın ise haklı ve yerinde bir itiraz olduğunu belirterek davanını reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyamız arasına alınanan İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyasının yapılan incelemesinden takibin 05/11/2015 tarihinde takip başlatıldığı ödeme emrinin davalı/borçluya 07/01/2016 tarihinde tebliğ edildiği davalının süresinde 13/01/2016 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Dosyamız bilirkişiye tevdiine karar verilmiş olup, bilirkişiler mahkememize hitaben sunmuş oldukları raporunda özetle: Sandalyelerin tamamının kusurlu olduğu bu nedenle iadesinin uygun olacağını, davacının davalıdan alacak talebinde bulunabileceğinin kabulü durumunda davacının davalıdan 05/11/2015 takip tarihi itibari ile10.106,52 TL asıl alacak ve 194,55 TL tutarınca faiz isteyebileceği yönünde mütalaa etmişlerdir.
Tarafların itirazları doğrultusunda dosya bilirkişiye ek raporun hazırlanması için tevdii edilmiş olup, bilirkişiler ek raporunda özetle: Teknik bilirkişi tarafından ayıbın gizli ayıp şeklinde olduğu değerlendirildiğinde kök rapordaki görüşlerinin muhafaza ettikleri yönünde mütalaa etmişlerdir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, tacirler arasında faturaya dayalı borç nedeniyle yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Davacı davalıya mal sattığını, malları teslim ettiğini, ancak davalının fatura bedellerini ödemediğini, cari hesap alacağı nedeniyle icra takibi yaptıklarını ileri sürmüştür.
Davalı ise, davacıdan sandalye satın aldıklarını, bu sandalyeleri dava dışı ……i Ltd. Şti ye sattıklarını, ancak … isimli şirketin 13/10/2015 tarihli iade faturası ile, sandalyelerin ayıplı olduğu gerekçesiyle malları iade ettiğini, kendilerinin iyiniyetle, sözlü olarak davacı tarafla görüştüklerini ancak davacının malları iade almadığı gibi faturaları icra takibine konu ettiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyası incelendiğinde, 05/11/2015 tarihinde İstanbul ….. İcar müdürlüğünde başlatılan icra takibinde 10.106,52 TL asıl alacak ve 208,22 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 10.314,74 TL talep edildiği, ödeme emrine itirazla yetkiye, borca, faize itiraz edildiği, icra dosyasının yetkili icra dairesi olan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğüne gönderildiği; tekrar tebliğe çıkarılan ödeme emrinin davalıya/borçluya 07/01/2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 13/01/2016 tarihinde, süresinde, borca,faize ve ferilerine itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durduğu, davacının da süresi içinde, 21/03/2016 tarihinde iş bu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
TBK.nun 219. maddesinde belirtildiği gibi, satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Aynı yasanın 227. maddesinde alıcının ayıplı malla ilgili seçimlik hakları belirtilmiştir. Buna göre satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönebilir, Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteyebilir, Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteyebilir, İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteyebilir. Bu haklar alıcı için seçimlik haklardır. Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Mallarda ayıp olması yeterli değildir. Alıcının ayıbı süresinde ve usulünce ihbar etmiş olması gerekir. Ayıbın basit bir muayene ile anlaşılabilir nitelikte olması veya gizli olmasına göre ayıbın ihbarı farklı sürelerdedir.
Somut olayda satım akdine ve faturalara konu malların sandalye olduğu sabittir. Bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Bilirkişiler kök ve ek raporda, sandalyelerin boyalarının attığı, hem açık hem kapalı alandaki sandalyelerin boyalarının attığı, oturma yerlerinin ayrıldığı, oturulamaz hale geldiği, bu kusurların astar boyanın uygun ve yeterli yapılmamış olmasından kaynaklandığını(diğer bir ifadeyle kullanım hatasından kaynaklanmadığı) ve gizli ayıp olduğunu ancak kullanımla anlaşılabileceğini mütalaa etmişlerdir. Bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, olayın oluşuna uygun olduğu anlaşılarak ayıbın varlığı ve niteliği açısından itibar edilmiştir.
Ancak bir diğer uyuşmazlık noktası ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı, TBK ve TTK hükümlerine göre geçerli olup olmadığıdır. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağı 18/3. maddesinde düzenlenmiş ve”Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” denilmek suretiyle önceki hükümde bir kısım değişiklikler yapılmıştır.
(Yapılan değişiklikler madde gerekçesinde, “… Bu maddenin üçüncü fıkrasında üç köklü değişiklik yapılmıştır. (1)Hükümdeki şekil, geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmış, ispat şartına dönüştürülmüştür. Bu amaçla eski metinde yer alan “muteber olması için” ibaresine metinde yer verilmemiştir. Bu değişikliğin sebebi, geçerlik şartının artık haklı bir gerekçesinin bulunmaması ve teknikteki hızlı gelişmedir. Ayrıca hiçbir modern kanunda bu kadar ağır bir geçerlilik şartı yer almamaktadır. Şartın tacir gibi basiretli bir işadamı için öngörülmüş olması da anlamsız bulunmuştur. (2) İadeli taahhütlü mektup taahhütlüye dönüştürülmüştür. Çünkü , burada varma teorisinin kabulünü haklı gösterecek bir gerekçe mevcut değildir. (3) Güvenli elektronik imza hem Borçlar Kanununda kabul edilmiş hem de düzenli bir sisteme bağlanmıştır. Hükme bu olanak da eklenmiştir.” şeklinde açıklanmış ve böylece tacirler arasında ihtar ve ihbarlar için öngörülen şekil şartı geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmıştır. (HGK’nın 25/05/2016 tarih ve 2014/19-861 Esas, 2016/632 Karar).)
Somut olayda ayıp ihbarı ile ilgili davalı, taraf tanık dinletme talebinde bulunmuş, davacı tanık dinlenmesine açıkça rıza göstermediğini beyan etmiştir. Bu durumda davalının sözlü olarak araması usulünce yapılmış bir ayıp ihbarı olarak kabul edilemez.(Yargıtay 19. HD’nin 23/11/2015 tarih ve 2015/5982 Esas, 201/15327). Tarafların her ikisinin de tacir olup, TTK.nun 64 vd maddeleri kapsamında defter tutma yükümlülükleri vardır. Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırıldığından, icra takibine konu faturaların her iki tarafın da ticari defterlerinde kayıtlı olduğu görülmüştür. Davalı ticari defterlerine kaydettiği faturalar nedeniyle ayıp iddiasında ise (kendisine dava dışı Rocco şirketinin kestiği iade faturasının da 2015 tarihli olduğu düşünülürse), hemen davacı/ satıcıya ayıbı ihbar etmeli, sözleşmeden dönme hakkını kullanıyorsa bunu bildirmesi gerekirdi. Bu nedenle davalının savunmalarına itibar edilmemiş davacının faturalar nedeniyle alacaklı olduğuna kanaat getirilmiştir. ( Benzer olaylardaki emsal kararlar da bu yöndedir: Bursa BAM, 5 HD, 2017/19 E, 2017/24 K; Antalya BAM, 11 HD, 2017/1138 E, 2017/1376 K)
Davacı 10.314,74 TL üzerinden harç yatırarak hem asıl alacak hem işlemiş faize olan itirazın iptalini talep etmiştir. Ne var ki, takipten önce davacının davalıyı temerrüde düşürdüğünü gösteren bir belge, bilgi, ihtar yoktur. Bu nedenle işlemiş faize yapılan itiraz haklıdır. Öte yandan tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın ticari iş olması nedeniyle faizin türüne yapılan itiraz yersizdir.
Açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1- İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün 2015/26088 esas sayılı takip dosyasında davalı tarafça yapılan İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile takibin 10.106,52 TL asıl alacak üzerinden devamına; fazlaya ilişkin kısmın reddine;
2-Asıl alacağa takipten tahsil tarihine kadar 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi uyarınca faiz uygulanmasına;
3-Asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine;
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gerekli 690,40 TL nin davacı tarafından peşin yatırılan 124,58 TL den mahsubu ile 565,80 TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte A.A.Ü.T. uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.200,00 TL bilirkişi gideri, 118,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 1.318,50 TL nin davanın kabul edilen kısmına isabet eden 1.291,90 TL si ile 158,10 TL harç gideri toplamı olan 1.450,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7- Red edilen kısım yönünden; davalı tarafından yapılan masraf bulunmadığından bu yönden karar verilmesine yer olmadığına,
8-Red edilen kısım yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte A.A.Ü.T. uyarınca 208,22 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/01/2018