Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1447 E. 2018/267 K. 20.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1447 Esas
KARAR NO : 2018/267
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/12/2016
KARAR TARİHİ : 20/03/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; öncelikle yetki itirazı olmakla birlikte müvekkili şirketin,…………Yapı Kimyasalları markası adı altında yapı kimyasalları üretimi yaptığını, bu bağlamda, davalı ile 15/05/2014 tarihinde bayilik sözleşmesi imzaladığını, faturalar ve sevk irsaliyeleri ile yapı kimyasalları ve benzeri ürünler satın aldığını, davalı tarafın fatura konusu ürünleri teslim almadıklarına yönelik bir itirazı olmadığını, itirazın sadece mutabakat yapılmadığı, cari hesaba göre mahsuplaşma olmadığı ve borcun likit olmadığına yönelik olduğunu, davalı-nın satın almış olduğu ürünleri teslim almasına karşın bedelini ödediğini, bunun üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun tacir olup icra takibinde ticari avans faizi talep ettiğini, bu nredenle borçlunun faize itirazının yersiz olduğunu, takip tarihinden itibaren borca ticari avans faizi yürütülmesini talep ettiklerini, müvekkili şirketin alacağının likit bir alacak olduğunu, davalı-borçlunun itirazının alacağı tahsilinin geciktirilmesine ve hatta imkansız hale getirilmesine yönelik olduğundan kötü niyetli olduğunu, bu nedenle talep edilen alacağın %20 den az olmamak kaydıyla aleyhine icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, bu nedenlerle İstanbul Anadolu 7. İcra Müdürlüğünün ………… Esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptaline ve takibin devamına, takip konusu alacağa, takip tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi yürütülmesine, davalı-borçlu itirazında haksız ve kötüniyetli olduğundan 22.145,00-TL alacağın %20’den az olmamak kaydıyla aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, borçlunun, alacağın tahsilini güçleştirmek, hatta imkansız hale getirmek için borca haksız bir şekilde itiraz ettiğinden ve müvekkili şirketin alacağının rehinle de temin edilemediğinden, borçlunun taşınır, taşınmaz ve 3. Şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalı-borçluya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; ödeme emrine ek ticari deter ve kayıtları davalı müvekkiline tebliğ etmeyen, ticari itibarına özen gösterip borçlarını süresinde ödemeye azami özen gösteren davacı şirketile cari hesap üzerinden dönemsel rutin ödeme gerçekleştiren müvekkiline hiçbir uyarıda bulunmaksızın icra takibi başlatan, daha önce müvekkili şirkete verdiği ürünleri taahhüt ettiği gibi almaktan imtina edip mahsuplaşmaya gitmeyen, temerrüde düşürmediği davalı müvekkili şirketten takip tarihinden itibaren avans faizi talebinde bulunan, basiretli tacir sıfatıyla hareket etmeksizin davalı şirketten borç miktarından 11.000,00-TL fazladan para isteyen ve sair hukuksuz ve kötü niyetli hareketlerde bulunan davacının davasının reddine, temerrüde düşürülmeyen müvekkili şirket açısından takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi talebinin reddine, harca esas değerin 33.145,90-TL olarak hükme esas tutulmasına, davacı tarafın %20 den az olmamak kaydıyla tazminat ödemesine, tüm yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili ile davalı vekili ayrı ayrı duruşmalardaki beyanlarında tarafların sulh olduklarını, herhangi bir masraf ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını, sulh gereğince davanın sonlandırılmasını talep etmeleri sebebiyle, son celse taraflar hazır olmadığı halde HMK’nın 313.maddesi gereğinde tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hususlarda düzenledikleri sulh anlaşması davayı sona erdiren ve HMK 315.maddesi uyarınca kesin hüküm gibi sonuç doğuran bir işlem olduğundan HMK’nın 315.maddesine göre karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Sulh anlaşması davayı sona erdiren taraf işlemi olduğundan HMK. 315. maddesi gereğince KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 35,90 TL karar harcının peşin alınan 212,46-TL harçtan mahsubu ile bakiye 176,56-TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
3-Talep gibi taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Taraflar arasındaki sulh anlaşmasına göre karşılıklı olarak vekalet ücreti talep etmediklerinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.20/03/2018