Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1345 E. 2018/374 K. 05.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1345 Esas
KARAR NO : 2018/374
DAVA : Alacak (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/12/2016
KARAR TARİHİ : 05/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA ve SAVUNMA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacının davalı şirketin haki hissedarı iken 2000 yılında şirketin girdiği mali krizden çıkarılması amacıyla hisselerinin önce %50’lik kısmını, daha sonra %25 lik kısmını davalı işrketin hakim hissedarı …’a devrettiğini, 2001 yılında şirkette %24 oranında hissesi kaldığını, davacının en son 2001 yılındaki hisse devrinden sonra şirket yönetim kurulu üyesi olarak 2004 yılına kadar şirket yönetiminde bulunmaya devam ettiğini, davalıların şirketi aile şirketi haline getirdiklerini, tek ortak kendileri gibi hareket ettiğini, elde edilen tüm gelirleri kendi aralarında paylaştığını, davacının davalı şirket aleyhine Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin………. esas sayılı dosyası ile 06/06/2007 tarihli genel kurul 5. Nolu gündem maddesinin iptali ile dağıtılmayan kar paylarının davacı hissesine denk düşen kısmının tahsili talebiyle dava açıldığını, bu davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğini, Yargıtay tarafından dosyanın onandığını, kararı yerine getirilmemesi üzerine işbu davanın açıldığını fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacının davalı şirket ortaklığından kaynaklanan kar payı alacağına karşılık şimdilik 1.000 TL ‘nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, husumet itirazlarının bulunduğunu, daha önceden verilmiş İstanbul Anadolu 3. Asliye ticaret mahkemesinin kararı olduğundan dolayı kesin hüküm itirazında bulunduklarını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, pay sahibi tarafından şirkete ve tasfiye memurlarına karşı açılan kar payının tahsili taleplidir.
Davacı 06/06/2007 tarihinde genel kurulda kar payının dağıtılmaması yönünde karar alındığını, bu kararın iptali için Anadolu 3 ATM’de dava açtığını, davada genel kurul kararının iptaline karar verildiğini, buna rağmen davalı şirketin genel kurulu toplayıp kar payını dağıtmadığını ileri sürmüştür.
Davalılar ise ortak verdikleri cevap dilekçesinde, zaman aşımı itirazında , kesin hüküm itirazında, ayrıca tasfiye memurları yönünden husumet itirazında bulunmuşlardır.Yine davalılar, davacının şirketi senette sahtecilik yaparak zarara soktuğunu, bu doğrultuda davacının İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığını, mahkumiyet kararının yargıtay incelemesinden geçerek onanarak kesinleştiğini, davacı aleyhine İstanbul 8 ATM de tazminat davası açtıklarını , dava reddedilmeyecekse takas mahsup söz konusu olacağından bu davanın beklenmesini talep etmişlerdir.
İstanbul Anadolu 3 ATM.nin ……….. E, ……….. K sayılı dosyası, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin….. esas,….. Karar sayılı dosyalarının ilgili yerleri celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır. İstanbul 8 ATM’de acılan davanın yargılama sırasında yetkisizlik kararı ile İstanbul Anadolu 3 ATM …………. esas sırasına kaydedildiği anlaşılmışsa da, davalının takas mahsup için bekletici mesele yapılmasını talep ettiği dosyanın celbine gerek görülmemiştir.
Her ticaret ortaklığı gibi anonim ortaklığın nihai amacı kar elde edip ortaklarına dağıtmaktır. Başka bir deyişle “anonim şirket kanunen yasak olmayan her türlü iktisadi maksat ve konular için kurulur” (TTK’nun 271) ve kâr elde etmek ve paylaştırmak nihai amacını elde etmek hedefine yönelir ve bu yolda çaba harcar. Ortaklığın bütün organları bu nihai amaca uygun kararlar almak zorundadır. İşte, şirketin kâr elde etmek ve dağıtmak nihai amacından doğan kar payı, bir vazgeçilmez haktır. Şirket, kar paynı dağıtmıyorsa, hiç kuşkusuz makil bir sebebe dayanmak zorundadır.
Ne var ki, somut davada davalı şirket tasfiye aşamasındadır. Tasfiye, şirketi sona erdiren sebeplerden biri olup, tasfiye aşamasına giren bir şirketin amacı, faaliyetleri ve işlemleri sona erdirme, varsa mal varlıklarını paraya çevirme, alacakları tahsil etme, borçları ödeme ve eğer geriye bakiye kalırsa, bunu da tasfiye payı olarak ortaklara dağıtmaktır. Şirketin amacı kar elde etmekse de tasfiye aşamasına giren şirketin amacı kar elde etmekten ziyade, öncelikle borçları kapatmak, elde kalanı paylaşmaktır. Davalı şirket tasfiye aşamasında olduğuna göre, artık dağıtılacak kar, kar payı değil tasfiye payı olacaktır.
Kaldı ki, bir anonim şirketin kar dağıtımı yapabilmesi için kanun ve esas sözleşmeye uygun olarak kural olarak kar dağıtılması yönünde bir karar alınması gerektiği kuşkusuzdur. Genel Kurul, toplanır, TTK’nın 523. maddesine göre kanuni ve esas sözleşmede öngörülen isteğe bağlı yedek akçeler ayrılır, TTK.nun 508. maddesine göre kar payını belirler. Genel kurula ait olan bu yetki TTK.nun 408/2-d maddesi uyarınca devredilemez yetkilerdendir.
Mahkememizin genel kurulun yerine geçmesi ve kar payı dağıtımına karar vermesi de mümkün değildir. Davacının İstanbul Anadolu 3 ATM.nin genel kurul karanının iptaline dair kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen kar payı dağıtılması için genel kurulu toplayamaması, bu talebinin gündeme alınmaması, bir çıkma sebebi olarak görülebilirse de, tasfiye aşamasına girmiş bir şirkette mahkemeden talep edilebilecek bir alacak kalemi olarak görülemez. Bu nedenle bilirkişi incelemesi yaptırmakta da hukuki yarar yoktur. Davanın reddine karar verilmiştir.
Davalının zaman aşımı itirazları yerinde değildir. Henüz bir kar payı dağıtılması kararı alınmadan, pay sahibinin kar payı alacağı için zaman aşımı sürse başlamaz.
Davalı şirket tasfiye aşamasına girdiğinden, şirketin organlarının yetkileri, tasfiye amacıyla sınırlı kalmak kaydıyla tasfiye memurlarına geçer. Davalı şirketi temsil yetkisi de tasfiye memurlarına ait bir hak ve görevdir. Davalının şirketi temsilen tasfiye memurunu belirtmesi zorunlu ise de, tasfiye memurlarına açılan iş bu davada tasfiye memurlarının husumeti olmadığından , onlar bakımından davanın usulden/husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacının davalı şirkete karşı açtığı davanın esastan reddine;
2-Davacının davalı tasfiye memurlarına karşı açtığı davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine;
3-Alınması gerekli 35,90 TL harcın davacı tarafça yatırılan 29,20 TL peşin harçtan mahsubu ile 6,70 TL nni davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 1.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 1.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak şirket haricindeki davalılara (tasfiye memurlarına) verilmesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/04/2018