Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1304 E. 2018/1353 K. 20.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/163 Esas
KARAR NO : 2018/1188
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 21/02/2011
KARAR TARİHİ : 20/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı bankanın, müşterisi olan müvekkili şirketin, Müşterek ve müteselsil kefili olduğu ——-, 17.12.2009 tarihi itibariyle bankaya 477.000.-TL borcunu ödemeyi 18.12.2009 tarihli “Protokol” ile kabul ve taahhüt ettiğini ve borcun tamamını 21.09.2010 tarihi itibariyle ödenmiş olduğunu, yine; aynı protokolun, 8.nci maddesinde düzenlen çek yaprakları ile ilgili anlaşma uyarınca bahsi geçen “çeklerin bankaya iade edilmesinin sağlanmasını”, aksi takdirde davalı bankaya ibraz edilen çeklerin bankaca hesaplanan miktarın ödenmesini de kabul ve taahhüt ettiğini, ancak; Davalı bankaca iadesi istenilen ve —-yıllarına ait ve müvekkil şirketin—– no.lu hesabından kullandığı çek karnesine ait —- seri numarasından başlayarak—- numaraya kadar seri takip eden 20 adet boş çek yaprağı ile yine müvekkil şirketin —- nolu hesabından kullandığı çek karnesine ait ———— seri no.lu boş çek yaprakları kaybolduğu için davalı bankaya iade edilemediğini, esasen; —— yıllarına ait kaybolan bu çek yaprakları ile ilgili bu güne kadar davalı bankaya herhangi bir başvurunun da yapılmadığını, buna rağmen davalı bankanın müvekkili şirkete ait—– no.lu hesapta bulunan, 11.000 US Dolarını protokolde düzenlenen borcun tamamını ödenmesine rağmen 07.10.2010 tarihi itibariyle kur karşılığı 1,4100 TL den çevirip 15.000.-TL.si üzerine bloke koyduğunu ve parayı iade etmediğini, bunun üzerine müvekkili şirketçe mezkur 24 adet boş çek yaprağının iptali için Kadıköy Asliye 1.nci Ticaret Mahkemesinde——- esas sayılı dosyası ile kıymetli evrakın iptali davasının açıldığını ve Mahkemenin 03.11.2010 tarihli kararı ile davanın “davamızda, iptal istenen çek yaprakları imzasız ve boş olduğundan çek niteliğinde değildir..”gerekçesi ile reddedildiğini, Mahkemenin, 03.11.2010 tarihli bu kararında; Çek niteliğinde olmadığı açıkca saptanan, bu 24 boş yaprağı kaybolduğundan iadesinin ve iptalinin de mümkün olmadığı için bloke ya da teminat olarak tutulan 10.638,30 US.Dolar’ın iadesi istenmesine rağmen davalının 31.10.2011 tarihli cevabı ile : tasfiye protokolüne konu ödemelerin tamamlandığını …devamla, ” …. Gayrınakdi çek kredisine konu çek yaprakları ile ilgili olarak nezdimizdeki hesaplarda bloke tutulan 15.000. TL tutarındaki bedelin bankamız sorumluluğu devam ettiği dikkate alınarak uygun bulunmamıştır.” diyerek reddedildiğini, bunun yasal olmadığını ileri sürerek davalı banka tarafından bloke edilen 10.638,30 U.S. Dolar’ın, 07.10.2010 tarihinden başlamak üzere yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
SAVUNMA Davalı vekili savunmasında özetle: Davacı tarafın talebinin haklı bir yönü bulunmadığını, öncelikle hem sözleşmenin imzalandığı dönemde yürürlükte olan 3167 sayılı yasa ile hem de 5941 sayılı yasa ile Müvekkil Banka tarafından müşteriye verilmiş olan çekler ile ilgili olarak yasal yükümlülük tutarlarına ilişkin sorumluluklarının devam ettiğini, müvekkil Banka ile Davacı taraf arasında imzalanmış olan Genel Nakdi ve Gayrinakdi kredi Sözleşmesi hükümleri ile Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi hükümleri gereğince işlem yapıldığını, davacı tarafın talebinin geçerliliğinin bulunmadığını, müvekkili bankaca yapılan işlemlerde yasaya aykırılık olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep ettikleri anlaşılmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile davalı bankanın davacıya ait eski çek yapraklarının bankaya ibrazı ve kısmen veya tamamen karşılıksız çıkma ihtimali dahilinde, ödemekle sorumlu olduğu miktar nedeniyle davacıya ait banka hesabına bloke koyma hakkının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Yöntemine uygun duruşma açılmış taraf kanıtları toplanmıştır. Uyuşmazlık noktaları resen belirlenerek bilirkişi raporu alınıp sonuca gidilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları kapsamında ileri sürdükleri deliller, tarafların kabulünde olan 18/12/2009 tarihli protokol hükümleri, Bankacılık Hizmet Sözleşmesi Hükümleri, davalı Banka nın dava konusu çek yapraklarının teslim tarihlerini bildirir 26/08/2011 havaleli müzekkere cevabı, denetlenmesi üzerine hükme esas almaya yeterli ve elverişli olduğu sonucuna ulaşılan 07/02/2012 tarihli bilirkişi raporu ile taraf itirazlarının giderir surette alınan ek raporlar ve içerikleri ile tüm deliller bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava dışı——- ile davalı ———- Şubesi arasında, 18/12/2009 tarihinde —– Porotokolü düzenlenip, bu protokol’de davacı; —– Müşterek ve Müteselsil Borçlu olarak gösterildiği taraflar arasında ihtilafsızdır. Protokolün 8.maddesindeki düzenlemeye göre —— işbu protokolün [2.] maddesinde kabul ve beyan ettiği 5.960,00 TL. tutarındaki gayri nakdi çek kredisi riski ile ilgili olarak; Gayrinakdi çek kredisi riskine konu çek yapraklarının Bankaya iade edilmesini sağlamayı bunun mümkün olmaması halinde nakit karşılıklı hale getirmeyi, bahse konu çek yapraklarından dolayı Bankanın sorumluluğunda olan tutarın ödenmesini talep edilmesi halinde, Bankaca ödenen tutarları ve ferilerini Bankanın ilk talep tarihinde ve Bankanın ödeme yaptığı tarihten itibaren Bankaca en yüksek faiz oranının uygulandığı TL. kredilere uygulanan faiz oranından hesaplanacak temerrüt faizi ve tüm ferileri ile birlikte iş bu protokolün [4.] maddesinde belirtilen taksitlerden ayrı olarak Bankaya nakden ve defaten ödemeyi kabul, beyan ve taahhüt etmiştir. Sözü edilen gayrınakdi çek kredisi tazmin bedellerinin tüm ferileriyle Bankanın işbu protokolün 3.Sayfasında yazılı adreslere bildirim tarihinden itibaren en geç 7 gün içerisinde Bankaya ödenmemesi halinde, Banka protokol hükümlerine bağlı kalıp kalmamakta serbest olacak, ———- ile Müşterek ve Müteselsil Borçlular hakkında dava ve takipler açabileceği kararlaştırılmıştır.
Davacı; ——, davalı; ————Şubesi nezdinde, —–no.lu, ve — no.lu, Vadesiz Mevduat hesabı olup, bu hesaptan, davacıya davaya dayanak çek karneleri verilmiştir. Davalı bankanın 26/08/2011 tarihli müzekkere cevabı ile davacıya ait hesaplar üzerinden davaya dayanak çek karnelerinin ——- tarihlerinde teslim edildiği anlaşılmıştır. Çek karnelerinin iade olmaması üzerine davalı banka tarafından protokol hükümlerinin 4. ve 8.maddesine dayanılarak davacının banka nezdindeki vadesiz mevduat hesabında bulunan 11.000 USD 1,4100 TL kur karşılığında TL ye çevrilerek 07/10/2010 tarihinde 15.000,00 TL lik kısmına bloke konulduğu ve davacı yanca blokenin kaldırılması isteminin davalı banka tarafından ret olunduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu uyuşmazlık davalı bankanın davacıya ait eski çek yapraklarının bankaya ibrazı ve kısmen veya tamamen karşılıksız çıkma ihtimali dahilinde, ödemekle sorumlu olduğu miktar nedeniyle davacıya ait banka hesabına bloke koyma hakkının bulunup bulunmadığına ilişkindir. Eğer davalı bankanın kendisine iade edilmemiş eski çek yapraklarının ibrazı neticesinde çek hamiline bedel ödeme yükümlülüğünün devam ettiği kanaatine ulaşılırsa, bankanın bu bedel miktarınca davacıya ait banka hesabını teminat amaçlı bloke etme hakkının bulunduğu da söylenebilir.
Davalı Bankanın 26.08.2011 havale tarihli yazısından davacının kaybolduğunu belirttiği ve iade edemediği çeklerin ait oldukları çek karnelerinin teslim tarihleri kapsamında yapılan değerlendirmede;
Yasal düzenleme incelendiğinde 19.3.1985 tarihli, 3167 sayılı Kanunun 10. maddesinde muhatap bankanın karşılıksız çıkan çeklerden dolayı sorumluluğunun düzenlendiği görülmektedir. 26.02.2003 tarihli, 4814 sayılı Kanunun 4. maddesi ve 9. maddesi ile muhatap bankanın karşılıksız çeklerden dolayı sorumluluğuna ilişkin düzenleme değiştirilmişse de, bankanın sorumluluğu kaldırılmamıştır.
14.12.2009 tarihli, 5941 sayılı Kanunun 3. maddesinde de benzeri şekilde muhatap bankanın karşılıksız çeklerden dolayı sorumluluğuna ilişkin bir düzenleme yer almaktadır. Bu kanun hükmüne 31.12.2012 tarihli, 6273 sayılı Kanunla eklenen 9. fıkra aracılığıyla, muhatap bankanın karşılıksız çıkan çeklerden doğan sorumluluğunun çeklerin üzerindeki basım tarihinden itibaren 5 yıl içinde sona ereceği hükmü getirilmiştir. 31.12.2012 tarihinde yapılan değişiklikle eklenen geçici 3. maddenin 4. fıkrasına göre ise eski çek defterleri ile ilgili olarak muhatap bankanın sorumluluğu 30.06.2018 tarihinde sona erer.
Yukarıda özetlenen yasal düzenleme ve değişiklikler incelendiğinde, dava konusu çeklerin davalı banka tarafından davacıya tesliminden bugüne kadar çek muhatabı davalı bankanın karşılıksız çeklerden dolayı sorumluluğunun bulunduğu sonucuna ulaşılabilir. Ancak bu sorumluluğun ne zaman sona ereceği veya zamanaşımına tabi olup olmadığı konusunda 31.12.2012 tarihli değişiklikten önce herhangi bir düzenleme yer almamaktadır.
Yargıtayın emsal kararları ışığında muhatap bankanın karşılıksız çeklerden dolayı sorumluluğunun eski BK 125 mad uyarınca genel zaman aşımı süresi olan 10 yıl olarak kabul etmektedir.
Ancak bu 10 yıllık zamanaşımı süresinin ne zaman başlayacağı konusunda da kanunda bir açıklık bulunmamaktadır. Öğretide, zamanaşımı süresinin borç muaccel olmadan başlamayacağı, bankanın yasal sorumluluğunun ise karşılıksız çekin bankaya ibraz tarihinden itibaren muaccel olacağından bahisle, 10 yıllık zamanaşımı süresinin karşılıksız çekin bankaya ibrazından sonra başlayacağı görüşü ileri sürülmektedir.
Bu görüş esas alınacak olursa, davacıya teslim edilmiş olan çekler henüz bankaya ibraz edilmediğinden, davalı bankanın sorumluluğunun 30.06.2018 tarihine kadar devam edeceği sonucuna varılabilir.
Ancak mahkememizce de benimsenen Yargıtay’ın verdiği bir kararda ise 10 yıllık zamanaşımı süresini çek defterlerinin keşideciye teslimi tarihinden başlatıldığı görülmektedir (Y. 23. HD., 22.12.2011, 2910/2772, “Davacı vekili, müvekkili bankanın davalıya çek taahhütnamesine istinaden çek karnesi verdiğini, bunlardan 114 adedinin iade edilmediğini, her çek yaprağı için 470 TL ödeme yükümlülüklerinin bulunduğunu…alacaklarının masaya kaydı için yaptıkları başvurunun reddedildiğini ileri sürerek,… alacaklarının iflas masasına kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir…İflas kararı 09.07.2009 tarihinde verilmiş, dava 14.05.2010 tarihinde açılmıştır. Dava konusu çekler ise 1999 tarihinden itibaren önce verilmiştir. Bu nedenle çeklerle ilgili risk faktörü kalmadığı gözardı edilerek bunlarla ilgili davanın kabul edilmesi yerinde görülmemiştir…”).
Mahkememizce de benimsenen emsal Yargıtay kararı ışığında dava konusu —– nolu hesaptan kullanılan çek karnesine ait —– seri numaralı çek ile —– seri numaralı çek dışında diğer çekler açısından davalı bankanın sorumluluğunun kalmadığı sonucuna varmak gerekecektir. Bu iki çekten ilkinin ait olduğu çek karnesinin teslim tarihi 12.10.2004’dür. İkinci çekin ait olduğu çek karnesinin teslim tarihi ise 18.01.2005’dir. Bu iki çek açısından 10 yıllık zamanaşımı süresi 2014 ve 2015 yıllarında dolacaktır. Davalı banka ancak yasal sorumluluğuna neden olabilecek miktarda teminat alma hakkına sahiptir. 19/07/2013 tarihli bilirkişi ek raporunda yer alan göstergelerden, dava tarihi olan 21.02.2011 tarihi itibariyle muhatap bankanın karşılıksız çeklerden dolayı sorumlu olduğu miktarın——— Bankası verilerine göre 655,00 TL olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda bankanın davacıya ait banka hesabından 655,00 TL x 2 = 1.310,00 TL tutarına blokaj koyabileceği sonucuna varılmaktadır. Dosya kapsamından davacı bankanın davalıya ait vadesiz mevduat hesabı üzerine 15.000,00 TL tutar üzerinden bloke koyduğu anlaşılmaktadır. O halde, davacının davalıdan, 15.000,00 TL – 1.310,00 TL = 13.690,00 TL iade talep etme hakkının var olduğu sonucuna ulaşılabilir. Bu kapsamda davacı talebinin dava dilekçesinde döviz cinsinden olduğun da değerlendirildiğinde, 07/10/2010 bloke tarihinde Banka kayıtları ile 1 USD = 1,4100 TL kur karşılığında depo uygulandığı da dikkate alındığında davacının davalıdan 13.690,00 TL karşılığında 9.709,21 USD talep edebileceği resen yapılan hesaplamayla anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacının davalıdan 9.709,21 USD alacağını 07/10/2010 tarihinden itibaren 3095 sy 4/a mad uyarınca işletilecek temerrüt faizi ile ve tahsil tarihinde TCMB efektif satış kuru karşılığı TL olarak davalıdan tahsilini talep edebileceği yasal sonucuna ulaşılarak mahkememizce davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 07/10/2015 tarih ve 2015/9766 E- 2015/10118 K. Sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Yüksek mahkeme bozma ilamında, “…yargılama sırasında davalı vekilinin 03/10/2015 tarihli dilekçesi ile dava konusu çeklerden önemli bir kısmı iade edildiğinden bu çeklere ilişkin blokelerin kaldırıldığı, iade edilen çekler sonrası 6.150,00-TL nin blokede tutulduğu, kalan 8.850,00-TL’nin ise serbest bırakılarak davacının kullanımına açıldığının bildirildiği anlaşılmakla, davanın blokenin kaldırıldığı miktar yönünden konusuz kaldığı, haklı olarak konulan ve çeklerin teslimi sonrası kaldırılan bloke miktarına ilişkin faizin de istenemeyeceği nazara alınmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış; ayrıca her ne kadar mahkemece dava konusu bir kısım çekler yönünden 10 yıllık zamanaşımının dolması nedeniyle davalı bankanın sorumluluğunun bulunmadığını ve bu nedenle konulan blokenin de haksız olduğu kabul edilmiş ise de, 5941 Sayılı Kanunun geçici 3. Maddesinin 4. Bendinde sorumluluğun 30/06/2018 tarihine kadar devam edeceği düzenlenmiş olması karşısında, davalı bankanın kanundan kaynaklanan sorumluluğu devam ettiğinden ve yapılan bloke işlemi de yasaya uygun olduğundan davanın reddi gerekirken kısmen kabulü doğru görülmemiştir.” gerekçesine yer verilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan bozmaya uyulduktan sonra, davalı bankanın blokesi devam eden çekler yönünden sorumluluğunun devam ettiği 30/06/2018 tarihi sonrasında blokelerin kaldırılıp kaldırılmadığı ve başkaca yapılan işlemlerin tespiti için davalı bankaya yazılan yazı cevabı ile “davaya konu çeklerden daha önce iade edilen çeklere karşılık 6.150,00-TL yönünden blokelerin daha önce kaldırıldığı, iade edilmeyen çekler yönünden banka sorumluluğunun devam ettiği 30/06/2018 tarihine kadar blokelerin devam ettiği, davacı hesapları üzerindeki tüm blokelerin yasal sorumluluk süresi dolduğu için 02/07/2018 tarihi itibariyle kaldırıldığı” anlaşılmıştır.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan süreç içerisinde davalı bankanın iş ve işlemlerinin 5941 sayılı kanuna uygun olarak yapılmış olduğu, bankaya teslim edilmeyen çekler yönünden yasal sorumluluğunun devam ettiği 30/06/2018 tarihine kadar blokelerin sürdürülmesinde hukuka aykırı bir yönün bulunmadığı, yasal sorumluluğun sona ermesi ile davalı banka tarafından blokelerin kaldırılmış olması karşısında davanın tümden konusuz kalmış olduğu anlaşıldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli 35,90-TL harcın davacı tarafça yatırılan 222,75-TL den mahsubu ile 186,85- TL nin davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 36,75-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.180-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/11/2018