Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/128 E. 2018/227 K. 13.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/128 Esas
KARAR NO : 2018/227
DAVA : Ticari Ünvanın Korunması
DAVA TARİHİ : 29/01/2016
KARAR TARİHİ : 13/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Ünvanın Korunması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin kurulmuş olduğu …….. yılından bu yana 60 bini aşan müşterisine sınai mülkiyet alanında danışmanlık hizmetleri sunduğunu, 8 ilde toplam 200 ü aşkın personeliyle hizmet verdiğini, kurulduğu tarihten bu yana “……” ibaresini ticaret ünvanı olarak nizasız ve fasılsız şekilde kullandığını, ticaret unvanını korumak amacıyla TTK’nun 45. maddesi ile bir ticaret unvanı tescil edilirken kendisinden daha önce tescil edilmiş bir unvan mevcutsa ayırt edici ek getirilmesi zorunluluğunun düzenlendiğini, nitekim aksi halde tacirler ve işletmeler, tüketiciler nezdinde birbirine karıştırılabileceğini, müvekkilinin ticaret unvanının asli unsurunun ……..ibaresi olduğunun açıkça görüldüğünü, davalı tarafın ise müvekkilinden çok sonra 2013 yılında “…..” esas unsurunu kullanarak dava konusu ticaret unvanını kötü niyetli olarak tescil ettirdiğini, budurumda davalı tescilinin …….. yılından bu yana …….ibaresini ticaret unvanı olarak kullanan müvekkilinin haklarına tecavüz ettiği hususunun sübut bulduğunu, Yüksek Yargı içtihatlarında da hüküm altına alındığı üzere ticaret unvanlarındaki benzerliğin müşteriler nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açabileceğini, nitekim karıştırılma ihtimalinin ……. sayılı direktifin ön sözünde de belirtildiği gibi daha çok köken gösterme fonksiyonu ile ilgili bir kavram olduğunu, davalı tarafın ticaret unvanı tescilinin tamamıyla kötü niyetli olup, müvekkilinin tanınmışlığından faydalanma gayesinde gerçekleştirildiğini, bu nedenlerle oldukça tanınan bir firma olan müvekkilinin unvanını sırf emeğinden haksız yararlanmak ve bu bağlamda haksız kazanç sağlamak saikıyla hareket eden ve seçebileceği binlerce ticaret unvanı varken müvekkilinin unvanı ile ayniyet arz eden davalı tarafın unvanının ticaret sicilinden terkinine ve bu talebin reddi halinde “…….ibaresinin unvandan çıkarılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
Tarafların ticaret sicil kayıtları celp edilmiş, her iki tarafın da ticaret ünvanında “…….. ibaresinin mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Ticaret ünvanlarındaki benzerlikler müşterilen nezdinde karıştırma ihtimaline yol açabilecektir, tüketicilerin biri yerine bir diğerini seçmesi gibi kesin bir ayrıma gerek olmayıp, müşterilerde işletmeler arasında ekonomik ya da yönetimsel bir bağ olduğu zannı uyanması yeterlidir, dava konusu olayda; her iki ticaret ünvanının asli unsurunun ……ibaresi olduğu ve her iki ünvanda da ……ibaresinin dikkat çekici kelime olduğu görülmektedir. Davacının Türk Patent Enstitüsünde içerisinde ……ibaresi bulunan markaları olduğu anlaşılmaktadır. Davacının mal ve hizmet alanları olarak; kağıt, karton, bunlardan yapılan ürünler, plastik ambalajlama, sarma, matbaa, ciltleme malzemeleri, posterler, fotoğraflar, afişler, badana boya işleri, reklamcılık, pazarlama, halkla ilişkiler, inşaat araç gereçleri ve iş makineleri, kiralama hizmetleri, kara taşıtları bakım -tamir-servis istasyonları, giysi temizliği, mobilya, gemi inşaatı, hava taşıtlarının bakım tamir hizmeti, mobilyalara ilişkin tamir-döşeme-restorasyon işi, ısıtma havalandırma, su tesisatı işi, giysilerin temizliği bakımı, sınai makinelerin, büro makinelerinin, haberleşme cihazlarının, elektronik cihazların tesisi-bakımı-tamiri, saat tamiri, madencilik, maden çıkarma hizmetleri, ayakkabı-çanta-kemer tamiri, radyo-televizyon yayın hizmetleri, haberleşme hizmetleri, internet hizmeti, fotografik ve sinematografik ürünlere ilişkin hizmetler, gıdaların işlenmesi hizmetleri, hayvan kesim hizmetleri, deri ve kürk işleme, saraçlık, kumaş işleme, yün işleme hizmetleri, terzilik hizmetleri, nakış işleme hizmetleri, ahşap ve kereste hizmetleri, sıvı kimyasal madde- gaz ve hava işleme hizmetleri, cam ve optik cam malzemeleri hizmetleri, diş teknisyenliği hizmetleri, enerji üretimi hizmetleri, kağıt üretimi baskı hizmetleri, plastik işlemehizmetleri, haber muhabirliği hizmeti, tercüme hizmeti, bilgisayar hizmeti gibi pek çok alanda mal ve hizmet sağladığı anlaşılmaktadır.
Davamızdaki olayda çözülmesi gereken husus; davacının 2010 yılında “……….” ibaresi ile kaydedilen ünvanıdaki bu ibarenin davalı tarafından 2013 yılında tescil edilmesinden dolayı davacının ticari ünvanına tecavüz oluşup oluşmadığı, davalının ünvandan bu ibarenin kaldırılmasının gerekip gerekmediği hususudur.
Kural olarak tescilli bir ticaret ünvanının, ünvan biçiminde ve tescilli olduğu biçimde kullanılması marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyecektir. Tescilli de olsa eğer ticaret ünvanı ticaret sicilinde kayıtlı olduğu haliyle ve sicilde kayıtlı olduğu şekilde bir bütün olarak kullanılmaz ve ünvandaki çekirdek unsur öne çıkartılarak, farklı renkte veya daha büyük puntolarla adeta bir marka gibi kullanılır ise ortaya ciddi bir sorun çıkmakta ve böyle bir durumda artık ünvan kullanımından değil, ünvanın markasal kullanımından söz edilecektir.
Davacının sunmuş olduğu deliller tümden kendi marka haklarına ilişkin olup, davalının ticari ünvanını markasal şekilde kullandığına, mesela “………. ibaresini öne çıkartarak kullandığına ilişkin herhangi bir davacı delili yoktur, tek başına davalı ticaret ünvanının davacı markalarına ya da davacı ünvanına tecavüz teşkil etmediği, iltibas yaratmadığı, dolayısıyla davalı ünvanında yer alan “………” kelimesinin terkini şartlarının oluşmadığı kanaatine varılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 karar harcına karşılık peşin alınan 29,20-TL’nin mahsubu ile bakiye 6,70-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından sarf olunan tüm yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı lehine AAÜT uyarınca taktir edilen 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı trafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/03/2018